Huzur Dersleri: Kurbanlar yakınlığa vesile olsun

Abone Ol

Bayram olması bir yana, adı yakınlığa işarettir Kurban’ın.

Çocukluğumuzdan beri evimizde her zaman bir kurban kesilmiştir. Ta ki, gurbette geçirdiğimiz bayramlara kadar. Bir akademisyen arkadaşımla beraber Almanya’da ilk defa bir Kurbanda uzaktaydık evlerimizden. Beraber yalnız bir bayram içindeydik.

Kapı çaldı, Almanya’da tanıştığımız biriydi gelen. Sevindik, yalnızlığımızı bölen biri gelmişti. Sonra giderken bize bir poşet uzattı. Size getirdim dedi, çıktı gitti. Nedir diye baktığımızda içinde bir kaç parça etin olduğunu gördük. Bize kurbandan bir hisse getirmişti.

Birbirimize bakakaldık. Arkadaşım benden önce konuştu: ‘Çok tuhaf oldum’ dedi, ‘Hayatımda ilk defa kurban eti getirdiler, bugüne kadar hep biz dağıtmıştık’.

Ben de çok garip hissettim o an. Zengin bir ailenin çocuğu değildim ama ilk defa birinden bir kaç parça et de olsa bir bağış almıştım. Her bayramda biz yardım dağıtmıştık ama bu bayramda bize gelmişti. Belki de yardıma muhtaç olanları da anlamamız için küçücük bir fırsattı bu.

Ben, o gün bu gün her seferinde o bir poşet etin bende bıraktığı biraz şaşkınlığı, biraz hüznü hatırlarım kurbanlarda.

Kurban yakınlığa işaretdir demiştim ya. Elbette ne eti ne de kanı ulaşacak bunların Rabbe. Belki bir dua gibi uzayan mutluluk zinciri kurulması lazım yakınlık için. Bu zincirin ilk halkası bence bir muhtacın tenceresinden geçiyor. Belki bir halkası da Van’da soğuk altında bekleyenlerin kursağından, açlıktan kıvranan Somali’den.

Kurban nasıl yakınlık olsun tek başına başka türlü ki?

Sıcak bir yuvası olmayanlarla, belki bir tas çorbası olmayanlarla, öğünlerinde bir kap yemek hasreti çekenlerle güzel lokmalarımız ve bayramlarımız...

Anlattım ya, gurbet elde bana gelen bir poşet eti...

Ben, o gün bugün evimde hiç kurban kesmedim.

Annem adına, yakınlarım adına bütün kurbanları hep bağışladım. Bazen Türkiye’ye bazen dünyanın diğer taraflarına gönderdim.

Sevgili öğrencilerim ve dostlarım.

Sadece, yıllar önce Almanya’da doktora yaparken şimdi kendisi de profesör olan arkadaşımla o yapayalnız kaldığımız bayram günü, o evde, bana gelen o bir poşet et var ya...

Hep onu düşündüm, geri ödemeye çalıştım.

Kendi adıma da söz verdim.

O gün gelen o bir poşeti bir ömür boyunca ödeyeceğim diye.

Bunları iyiliklerimi sayıp dökmek için paylaşmadım elbette sizlerle.

Anlattım çünkü, belki de bu konuda hocanızın borcunun birazını da siz üstlenirsiniz diye...

Bayramları gönlünüzde duymanız, bir yardım zincirinde halka olmanız dileklerimle...

iyi bayramlar...