Bir hikaye anlatır Mevlana. Ayna ile toprağı konuşturur. Toprak der ki aynaya, ‘sana imreniyorum, sana bakanlar kendilerini, oysa bana bakanlar sadece beni görürler’. Ayna gülümser der ki, ‘ne dert ediyorsun ki.... Ben bana bakanların bugününden oysa sen sana bakanların yarınından haber veriyorsun’. Toprak sevinir bu duruma, ama bir itirazı daha olur: ‘Tamam da ey ayna, kim senden yüz çevirir de bana bakar?’ Ayna der ki, ‘Hiç merak etme! Bana bakacak yüzü kalmayacak olanlar gün olup sana mecbur dönüp bakacaklar’.
Bugün bırakın her şeyi bir kenara. Üzerinizdeki ceketleri, apoletleri çıkarın. Yüzünüzdeki boyaları silin. Geçin aynaların karşısına, ne göreceksiniz?
Duygularınıza bir bakın. Gerçekten kimi seviyorsunuz? Çocuklarınızı elbette... elbette anne babanızı? Ya etrafınızda gülümsediklerinizden kimi ve neden? Sevdiklerinizi niye seviyorsunuz? Size faydaları dokunduğu için mi? Size hep iyilik ettikleri için mi? Ya da hep size duymak istediklerinizi söyledikleri için mi? Ya da sevmediklerinizi neden sevmiyorsunuz? Size hep yük oldukları için mi? Ya da aslında doğru olmakla birlikte istemediğinizi konuştukları için mi?
Hakikaten şairin dediği gibi.... Aynalar yolumu kesti bugün ve ben aynaya bakamıyorum.
Ya siz?
Kime tarafsınız? Gerçekten haklı tarafında mısınız? Yoksa siz, sadece haklı çıkmak isteyen tarafta mısınız? Yahut sadece kuvvetlinin yanında mı?
Duygularınız ve sözleriniz hep iyi ve hep doğru... Ya niyetleriniz? Onlar nasıl? İç dışa- dış içe çevrildiğinde bu kadar güzel mi görüneceğiz?
Ah aynalar....
Bir Peygamber’i ihtiyarlatan ‘emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ ayeti ne anlama gelir? Hele de inandığını ve Peygamber yolundan gittiğini söyleyenler için?
İşlerimiz nasıl? Her şeyimiz düzgün mü? Yoksa düzgün mü görünüyor sadece.
Bugün her şeyi gözden geçirsek bir bir...
Soyunsak örtülerimizden bıraksak maskelerimizi, baksak aynaya.
Mesela sorun bir en çok düşündüklerinizi? Kim bunlar? Sadece size yakınlar mı? Var mı aralarında bir kaç fakir ve fukara? Hani hep siz garip babası idiniz?
Ya mazlumlar? Onlar nerde, acıları nerde? Hani en adildiniz? Görmedikleriniz ve gözünüzü yumduklarınızı hatırladınız mı?
Sevgili dostlarım ve öğrencilerim...
Anladım ki, aynalara bugüne değin, sadece Pamuk Prenses masalındaki gibi, kendimi ve görmek istediklerimi seyretmek için bakmışım. ‘Ayna ayna söyle bana, benden daha güzel kim var bu dünyada?’ Masaldaki gibi konuşmayınca aynalar, elbet bakabilirdim sonsuza dek. Ve dünyada en güzel ve en iyi insan olduğuma inanabilirdim...
Ama bugün aynalar kesti işte yolumu.
Şiirde denildiği gibi....
Sahiden de kesti bugün benim yolumu.
Keşke dosdoğru olabilseydim. Aynalar göstermeseydi içimi bana.
Benim bakacak yüzüm kalmadı bugün aynalara..
Toprağa dönüp bakmaktan başka çarem kalmadı, hikayedeki gibi.
Sizlerin bakacak yüzleriniz kalsın aynalara.
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Tekin MEMİŞ tarafından sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)