HUKUKİ EL ATMADAN KAYNAKLI BİREYSEL BAŞVURUYA YÖNELİK ANAYASA MAHKEMESİ KARARININ İRDELENMESİ

Abone Ol

(İBRAHİM SÖZER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU)

(Başvuru Numarası: 2016/10425 -Karar: 04.04.2019)

Bireysel başvuru kararına konu olay kısaca irdelendiğinde, tapuda başvurucular adına kayıtlı bulunan taşınmaz, 1/1000 ölçekli uygulama imar planıyla 1986 yılında ilköğretim tesis alanı vasfıyla kamu hizmeti alanına ayrılmıştır. Başvurucular bu taşınmazın kamulaştırılması istemiyle ilgili idareye  başvurmuşlar fakat bundan bir sonuç elde edememişlerdir. Konuyu mülkiyet hakkı yönünden inceleyen yüksek mahkeme, başvurucuların söz konusu kısıtlama nedeniyle 33 yıl gibi oldukça uzun bir süre inşaat yasağına maruz bırakılmalarının mülkiyet hakkının özüne ölçüsüz müdahale teşkil ettiğini kabul ederek ihlal kararı vermiştir.

Anayasa mahkemesi mezkur kararında özetle şu hususlara vurgu yapılmıştır:

- İmar planlarında kamu hizmetine ayrılan taşınmazların -diğer yollarla temini mümkün olmadığı takdirde- belli bir süre içerisinde kamulaştırılması gerektiği, kamulaştırma süresinin uzamasının mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanımı noktasında belirsizliğe yol açtığı,

- Taşınmazın kamu hizmeti alanı olarak belirlenmesinden sonra beş yıl gibi bir süre kamulaştırılmaması makul görülebilirse de , çok daha uzun süre ( somut olayda 33 yıl) devam eden kısıtlamanın taşınmaz malikleri yönünden aşırı bir külfete yol açacağı,

- Taşınmazın kamu hizmetine ayrılması ile birlikte uzun süre başvurucuların taşınmazı dilediği gibi hukuki işlemlere konu edemediği ve taşınmazın değeri ile ilgili olarak olumsuz bir durumla karşılaştıkları,

- Kamu makamlarının taşınmazın kamulaştırılması yada kamulaştırmaya gerek duymaması durumunda imar planı değişikliği ile taşınmaz üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması hususundaki edilgen tutumlarının, bunun karşılığında herhangi bir tazminat ödenmemesinin başvuruculara şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklediği, bu sebeple başvurucuların mülkiyet hakkının korunması ile kamunun yararın arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhinde bozulduğu ve müdahalenin ölçülü olmadığı,

- Hak ihlali kararı sonrasında yerel mahkemece yapılması gereken işin, ihlal sonucuna uygun olarak tazminata hükmedilmesi gerekecektir.

Anayasa mahkemesinin bu kararı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planında bir kısmı ya da tamamı kamu hizmetine ayrılan taşınmazlar bakımından, imar planının kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl içerisinde ilgili idarece kamulaştırma yapılmaması halinde, taşımaz malikinin ilgili idareye karşı tazminat davası açmasının önü açılmıştır.

Esasen Anayasa Mahkemesinin bu kararı yeni değildir. Nitekim yüksek mahkeme daha önce benzer bir konuda vermiş olduğu kararında da ( HÜSEYİN ÜNAL BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2017/24715 - Karar : 20.09.2018) benzer sonuca ulaşmış bulunmaktadır.

Yüksek mahkeme bu kararında, uygulama imar planının onaylanmasından itibaren 5 yıldan fazla süre geçmesine rağmen imar planında kamu hizmetine ayrılan taşınmazın kamulaştırılmamasının ve herhangi bir tazminat da ödenmemesinin başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği kanaatine ulaşmıştır. Bu sebeple başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ve kamunun yararı arasında olması gereken adil dengenin başvurucu aleyhine bozulduğunu ve müdahalenin ölçülü olmadığını kabul etmiştir. 08.08.2019