HUKUK MUHAKEMESİNDE İKİNCİ TANIK LİSTESİNİN VERİLİP VERİLEMEYECEĞİ HUSUSU

Abone Ol

Tanık, mahkemelerde sıklıkla kullandığımız bir delil türü olup HMK da takdiri delil olarak sayılmış ve m.240-265 arasında düzenlenmiştir. Tanıklığın takdiri delil olmasından ötürü Hakim anlatılanlarla kesin olarak bağlı değildir.

Taraflarca ileri sürülen bir vakıanın hangi delil ile ispat edileceği HMK m.119 da düzenlenmiş olup eğer bir vakıa tanık delili ile ispat edilmek isteniyorsa bu delile dayanılmak zorundadır. Aksi halde bu delile dayanılmadığından vakıanın ispatı noktasında bu delil kullanılamayacaktır. Bugünkü çalışmamızda tanık listesinin verilme zamanı, hangi durumlarda ikinci tanık listesi verildiği hangi durumlarda verilmediği ve konuya ilişkin Yargıtay kararı ile çalışmamızı sonlandıracağız.

1)Tanık listesinin verilme zamanı

Öncelikle taraflar yargılama aşamasında bir vakıayı tanık delili ispat etmek istiyorlarsa davacı açısından dava dilekçesinde davalı açısından ise cevap dilekçesinde bu delile dayanılmak zorundadır. Cevap dilekçesi vermeyen taraf, davayı inkar etmiş sayılacağından tanık listesi vermesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır. Taraflar tanık listelerini isterlerse ayrı bir dilekçe ile mahkemeye bildirebilir isterlerse dava ya da cevap dilekçesinde yahut cevaba cevap veya ikinci cevap dilekçelerinde de tanıklarının ad ve adreslerini bildirebilirler.[1]

Tarafların hukuki uyuşmazlıkta hangi delile dayanacağı veya sulh olup olmayacakları ön inceleme aşamasında belli olacağından mahkemece bu aşamada tanık listesini sunmaları için taraflara kesin süre verilmesi gerekmektedir. Dolasıyla ön inceleme aşamasında verilen kesin süre içerisinde sunulan tanık listesi ile birlikte ikinci tanık listesi sunma yasağı başlamaktadır. Bazen uygulamada “ ön inceleme duruşmasına davet” tebliği ile birlikte taraflara delillerini bildirmelerini, tanık listesini bu tebliğ evrakı ile süresinde sunmayan taraflara ön inceleme duruşmasında tanık listesini sunmaları için kesin süre verilmediği görülmektedir. Hmk m.139 “…tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları…” hususunu düzenlenmektedir. Kanunda yer alan bu madde lafzından anlaşılacağı üzere, tanık delili bir belge olmadığından bahsi geçen davetiyenin tebliği ile birlikte iki haftalık kesin süre içerisinde tanık listesinin mahkemeye sunulması zorunluluğu yoktur. Yukarıda bahsettiğimiz üzere, gerek doktrin gerekse de Yargıtay uygulamalarından ötürü tanık listesi kural olarak ön inceleme aşamasında verilen kesin süre içerisinde sunulması gerekir.

2-İkinci Tanık Listesinin Sunulamamasının İstisnai Halleri

a) Tanığın bir sebeple tanıklık yapamaması durumunda yeni bir tanık listesi verilip verilemeyeceği

Tanığın her zaman dinlenmesi mümkün olmayabilir. Tanık kimi zaman menfaat tehlikesi sebebiyle, kimi zaman kişisel nedenlerden kimi zaman da sır nedeniyle tanıklıktan çekinebilmektedir. Bu durumda tanığın dinlenmesi imkansız hale geldiğinden davanın tarafına yeni bir tanık listesi sunabilme imkanı tanınmalıdır.

“…Davalının dinletmek istediği tanık davalı temsilcisi olması nedeni ile engel olduğu ileri sürülerek mahkemece dinlenmekten vazgeçilmiştir. Davalı taraf dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış olup tanık dinletme isteğinden de vazgeçmemiştir. Bildirmiş olduğu tanık davalının kendi isteği dışında bir nedenle dinlenmemiştir. Bu durumda davalıya yeni bir tanık listesi verme imkanı tanınması yasal zorunluluktur. Savunma hakkını kısıtlayacak şekilde bu talebin reddi hatalı olup, kararın bozulması gerekmiştir.”[2]

Kararda görüldüğü üzere, tanıklığa engel bir halden ötürü dinlenemeyen tarafa tekrardan bir tanık listesi sunması için süre verilmemesi bozma sebebi sayılmıştır.

b) Süresinden evvel tanık listesi sunan tarafın ikinci bir liste sunma durumu

Bazı durumlarda taraflar herhangi bir kesin süre verilmeden tanık listesi sunmakta ve daha sonra tekrar ikinci bir tanık listesi daha sunmaktadır. Bazı görüşler ilk tanık listesi sunulduktan sonra başka bir tanık listesi sunulamayacağı, bazıları da tanık listesi bu konuda ancak kesin sürenin verilmesi ile birlikte sunulabileceği görüşünü benimsediği için ikinci bir tanık listesi verilebileceğini belirtmektedir.

“…Davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış bir tanık ismi bildirmiştir. Ön inceleme duruşmasından önce de 27.04.2012 tarihli delil listesiyle diğer tanıklarının isimlerini bildirdiğinden bu liste ikinci tanık listesi olarak kabul edilemez. Davacı açıkça tanıklarının dinlenmesinden de vazgeçmemiştir. Mahkemece davacı tanıklarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243 ve devamı maddeleri gereğince usulen celp edilip dinlenmesi ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”[3]

Kararda görüleceği üzere, ön inceleme duruşmasından önce iki defa tanık listesi sunan tarafın ikinci tanık listesi sunma durumu yasak kapsamında sayılmamıştır.

c) Karşı tarafın muvafakati ile ikinci bir tanık listesi verilip verilmeyeceği

Tanık listesi verildikten sonra karşı tarafın rızasına dayalı olarak tekrardan bir tanık listesi verilmesi noktasında doktrinde çeşitli görüşler bulunmaktadır. Kimisi bunun bir delil sözleşmesi olduğunu, bundan ötürü tanık dinlenebileceğini kimisi ikinci tanık listesi verilmesi durumu delil sözleşmesi ile bertaraf edilemeyeceğini kimisi de ikinci bir tanık listesi sunabilme durumu kamu düzenine ilişkin olması ve yasak olmasından ötürü kabul edilemez görüşünü savunmaktadır.[4]

d) Yetkisiz veya görevsiz mahkemede tanık listesi verdikten sonra yetkili veya görevli mahkemede ikinci tanık listesi verilip verilemeyeceği

Yetkisiz veya görevsiz mahkemede davanın açılıp dosyanın yetkili mahkemede görülmeye başlaması birbirinden ayrı işlemler olmayıp birbirinin devamı işlemlerdir. Bu yüzden yetkisiz veya görevsiz mahkemede tanık listesi verilmiş ise dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi ile birlikte ikinci tanık listesi verilemez.

“…Yetkisiz mahkemede tanık listesi verdikten sonra yetkili mahkemede ikinci bir tanık listesi verilmesi bu açıklık karşısında geçersiz olduğundan ikinci listeden dinlenen tanık beyanları hükme esas alınamaz.”[5]

e) Islahla yeni tanık listesi verilip verilemeyeceği

Taraflar yargılamada yer alan usulü işlemleri ıslah ile tamamen veya kısmen değiştirebileceğinden, doktrinde ıslah ile tanık listesi sunabilir görüşü ile ikinci tanık listesi sunma yasağı kamu düzeni ile alakalı olduğundan bu konuda ıslah ile ikinci bir tanık listesi sunulamayacağı görüşü mevcuttur. Ağırlıkta olan görüş ikinci tanık listesi ıslah ile sunulamayacağını belirtmektedir.

“…Islah, tek taraflı bir usul işlemi olup, karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Ancak Dairemiz yerleşik kararlarına göre ek dava niteliğinde olduğundan 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesi uyarınca ıslah dilekçesinin karşı tarafa tebliği gereklidir. Islah ile; vakıalar, dava konusu ve talep sonucu değiştirilebilir. Islah yoluyla tanık listesi verilemez.”[6]

f) Resen araştırma ilkesinin uygulandığı durumlarda ikinci tanık listesi verilip verilemeyeceği

Çekişmesiz yargı işleri ile re’sen araştırma ilkesinin uygulandığı dosyalar kamu düzeni ile alakalı olduğundan da ikinci bir tanık listesi verilebilmektedir. “Sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Yargılama sırasında resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür.” [7]

g) Karşı tarafın dinlenmesinden vazgeçtiği tanığı dinletilip dinletilememesi

Bazı durumlarda dava tarafları tanık listesinde yer alan tanıklardan birinin veya birkaçının dinlenmesinden vazgeçebilmektedir. Hmk m.196 gereği bu vazgeçme şekli karşı tarafın rızasına bağlı olarak sonuç doğurmaktadır. Çünkü hem davalı taraf hem davacı taraf bir tanığın dinlenmesini isteyebilir. Tanık davacı tarafın listesinde yer aldığında aynı zamanda davalı tarafın listesinde yer alamayacağından, dinlenmesinden vazgeçilen bu tanığı davalı dinletmek isteyeceğinden buna rıza göstermeyecektir.

“…her ne kadar davacı delil listesinde tanık olarak gösterdiği Ş. B.'un dinlenmesinden vazgeçmişse de, davalı tarafın vazgeçilen bu tanığın dinlenmesini talep etmesi karşısında yerel mahkemenin masrafları yatırılmak kaydı ile tanığın dinlenmesine karar vermesi gerekirken, bu tanık dinlenmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.” [8]

Görüldüğü üzere, bir tarafın tanığın dinlemesinden vazgeçtiği takdirde diğer taraf bu tanığın dinlenmesini masraflarını karşılamak şartıyla talep edebilmektedir.

SONUÇ:

Kural olarak yargılamada tanık deliline dayanan taraf bu listeyi ön incelemede duruşmasında kendisine verilen kesin süre içerisinde mahkemeye sunmalıdır. Ön inceleme aşaması öncesinde tanık listesinin sunulmasında hukuken herhangi bir engel bulunmamaktadır. İkinci tanık listesi verebilme durumu kamu düzeni ile ilgili olmasından ve yasak olarak düzenlenmesinden ötürü verilememektedir. Bu durumun istisnai halleri ve konuya ilişkin Yargıtay kararları yukarıdaki gibidir.

KAYNAKÇA

Akil, C. (2020). Yargıtay Kararları Işığında Medeni Muhakeme Hukukunda Tanık Listesi. Türkiye Barolar Birliği Dergisi.

----------------------

[1] Cenk Akil, “Yargıtay Kararları Işığında Medeni Muhakeme Hukukunda Tanık Listesi”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl; 2020, s.156

[2] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2009/17766Esas, 2011/17315Karar

[3] Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/19835Esas, 2014/1007Karar

[4] Cenk Akil, “Yargıtay Kararları Işığında Medeni Muhakeme Hukukunda Tanık Listesi”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl; 2020, s.166

[5] Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2000/4449Esas, 2000/7548Karar

[6] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/8166Esas, 2018/12089Karar

[7] Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/6977Esas, 2016/9685Karar

[8] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2011/50340Esas, 2014/184Karar