HİLE-İ ŞERİYE

Abone Ol
Eski deyimi ile “hile-i şeriye”; yapılan yanlış bir harekette, günaha veya harama düşmemek için kurtuluş çaresi aramak anlamına gelmektedir. Hatta buradaki “hile” kelimesi; çözüm, çare, beceriklilik olarak kabul edilmektedir.
        
Yani yasak olan veya en azından genel kurallara uygun olmayan şeyleri yapabilmek için bulunan çareler ve kaçış yollarını kapsamaktadır.      

Kısaca ve yeni deyimi ile “Kitabına Uydurmak”,
        
Veya sorunun arkasından dolanarak “iki puan” almak.
        
Hayatımız bunun üzerine kurulu.
        
Hiç kimse sorunun üzerine gitmiyor, doğrudan sorunu ortaya koymuyor veya sorunun çözümüne yönelik önlemler almıyor.
        
Yapılan işlerin çoğunu; sorunu veya hastalığı kökten iyileştirmeyen, kesin çözüm sağlamayan, geçici ve kısa süreli, günü kurtarmaya yönelik olarak yapılan şeyler oluşturuyor.
        
Böyle olunca da, sorun ve hastalık devam ediyor ve bu sorunlara çözüm bulduğunu ileri süren “laf ebeleri” de muteber kişiler olarak tanınıyor.
        
Günlük yaşantımızda ve toplum yönetiminde bunun pek çok örneklerini bulabiliriz.
        
Bunun en son ve en basit örneğini “Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun’un” uygulamasında görmekteyiz.
        
Cep telefonlarımıza, email sayfalarımıza gelen ilan ve reklamlar neredeyse canımızdan bezdirmek üzere idi. Günün en olmadık saatlerinde, araba kullanırken, tuvalette iken gelen mesajlar hepimizde sıkıntı yaratmakta idi. Geceyarısı çalan telefonlar üzerine “Acaba bir şey mi oldu” diye yataktan fırlayanlar, en olmadık reklam sözleri ile karşılaşıyorlardı.
        
Yeni yapılan düzenleme ile, bu tip elektronik iletiler yani reklamlar; alıcılara, ancak önceden onayları alınmak suretiyle yollanabilecek. Yani herhangi bir mal veya ürünü satan firma, öncen size müracaat edecek “Size reklamlarımı yollayabilir miyim” diye soracak, Siz de “Olur, yolla” diyeceksiniz, iletiler ancak bundan sonra yollanabilecek.
        
Ancak Kanun’un bir de Geçici Maddesi var ki burada; “Önceden onay alınarak yollanmakta olan reklam ve iletilerin yollanmasına devam edilir” diyor.
        
Burada bir açık kapı bulduklarını düşünen “açıkgöz” firmalar, şimdi şöyle mesajlar yolluyorlar : “Değerli Müşterimiz, avantajlı haberlerimizi sizinle paylaşmaya devam edeceğiz. Eğer iletişimden çıkmak istiyorsanız ‘Hayır’ yazıp yollayınız.” Yani bu güne kadar yapılan iletişimi bir nevi onay “zımnı kabul” olarak addediyorlar ve buna yol açan da “Geçici Madde”.
        
Bunun ne kadar yasal olduğu şüpheli ama bir “hile-i şeriye” olduğu açık.
        
Verdiğimiz örnek, bu tip uygulamaların en basiti, çok önemli olanları da var.
        
Örneğin “kıyak emeklilik” olarak adlandırılan ve milletvekillerine haksız olanaklar getiren kanun iptal ediliyor ancak kazanılmış hak diye uygulanmasına devam ediliyor. Olmayan bir kanunun, üstelik Anayasaya aykırı olan bir kanunun kazanılmış hakkı olur mu:
        
El cevap: “Biz de olur.”
        
İnsanlar haksız yere cezaevine konuyor, senelerce hapis yatıyorlar, hasta olup ölüyorlar, babasının cenazesine gidemiyor, oğlunun nikahını göremiyor. Seneler sonra yargılamanın haksız olduğu ortaya çıkıyor; onları suçlayan ve iktidar tarafından desteklenen yandaş medya, kamu görevlileri; seneler sonra “paralel” oluyor, bu kez onlar hapislere atılıyor, görevden alınıyor.
        
Böyle “paralel” olur mu.
        
El cevap “Biz de olur” ve bunun adı “Hile-Şeriye’dir.”