Hazine, Beraat Eden Sanık için Vekalet Ücreti Ödememeli (mi?)

Abone Ol

Hakkında beraat kararı verilen sanıklar için Hazine aleyhine sanık müdafiine vekalet ücreti takdir etme hususunda son dönem bazı tartışmalar ile bu uygulamanın kanuni dayanağının bulunmadığı, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) asgari ücret tarifesinin ise, yasanın öngörmediği yetkiyi kullanmaktan ibaret olduğu yönünde görüşlerin yer aldığı görülmekle, konunun yasal mevzuat çerçevesinde açıklanmasının isabetli olacağı kanaatindeyiz.

Yargılama giderleri müessesesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 324 ila 330. maddelerinde düzenlenmekle; CMK m.324/1’de avukatlık ücretlerinin yargılama giderlerinden sayıldığı, CMK m.325/1’e göre sanığın cezaya ve güvenlik tedbirine mahkum edilmesi halinde bütün yargılama giderlerinin sanığa yükleneceğine yer verildiği, CMK m.325/3’e göre yargılamanın değişik evrelerinde yapılan araştırma veya işlemler nedeniyle giderler meydana gelip sonuç sanık lehine çıktığında ve bu giderlerin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı kanaatine varıldığında mahkemenin, giderlerin kısmen veya tamamen Devlet Hazinesine yüklenmesine karar vereceği, yine CMK m.327/1’e göre hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilen kişinin, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkum edileceği, CMK m.327/2’ye göre bu kişinin, yani hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilen kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderleri Devlet Hazinesinin üstleneceği anlaşılmaktadır.

CMK m.327 gerekçesine göre de, “Yargılama giderlerinin ödenmesini mahkumiyet koşuluna bağlayan ilkenin doğal sonucu olarak hakkında kamu davası açılan kimsenin beraat etmesi, ceza veya güvenlik tedbiriyle hükümlendirilmemiş olması durumunda giderler Devlet Hazinesi'ne aittir”.

Avukatlık ücretleri de CMK m.324 uyarınca yargılama gideri olduğundan, beraat eden sanık için vekalet ücreti ödenip ödenmeyeceği tartışma konusu yapılmamalıdır.

Ayrıca; avukatlık ücretinin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.164/1’de, avukatın hukuki yardımının karşılığı meblağı veya değeri ifade ettiği belirtildiğine, Avukatlık Kanunu m.168’de, baronun yönetim kurullarının, her yıl eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarife hazırlayarak Türkiye Barolar Birliği’ne göndereceğine, yine Avukatlık Kanunu m.169’da, yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağına yer verildiğine göre, TBB’nin aşağıda yer verdiğimiz kanun ve yönetmelikler tahtında hazırladığı avukatlık asgari ücret tarifesinin yasanın vermediği yetkiyi kullanmaktan ibaret olduğunun kabulü mümkün değildir.

En son Türkiye Barolar Birliği; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ni 03.09.2022 tarihli, 31942 sayılı Resmi Gazete’de yayımlamış, bu tarifede ücretlerin güncel değerlerini belirlemiş, Tarife düzenlemesinin 14. maddesinin 4. fıkrasında; “Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.” düzenlemesine yer vermiş olup, bu hüküm dayanağını yukarıda bahsettiğimiz Avukatlık Kanunu’nun yanında, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’dan da almıştır.

5320 sayılı Kanunun “Müdafi ve vekil ücreti” başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile, avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet ve Maliye bakanlıkları tarafından birlikte tespit edilecek ücret, Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten ödenir. Bu ücret, yargılama giderlerinden sayılır”.

Avukatlık Kanunu m.177, CMK m.150, 234, 239 ve 5320 sayılı Kanun m.13 dayanak alınarak hazırlanan ve 02.03.2007 tarihli, 26450 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik’in “Tarife” başlıklı 9. maddesine göre de; “Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince baro tarafından görevlendirilen müdafi veya vekile ödenecek meblağ, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü de alınmak suretiyle Adalet ve Maliye Bakanlıkları tarafından her yıl Aralık ayında hazırlanan ve 1 Ocak tarihinden geçerli olmak üzere düzenlenen Tarifede gösterilir. Tarife ayrıca Resmi Gazete’de yayımlanır”.

Hal böyle iken; avukatlık ücretinin taraflara yüklenebileceği, ancak beraat halinde Hazinenin aleyhine vekalet ücretine hükmedileceğine yönelik Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlemenin bulunmadığı, TBB Asgari Ücret Tarifesi’nin de Kanunun yer vermediği yetkiyi kullanması nedeniyle Kanuna aykırı olduğu yönünde değerlendirmenin kabulü mümkün değildir.

Özetle; CMK’da yargılama giderleri olarak avukatlık ücreti sayılmış, yine beraat eden veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığın giderlerinin Hazine tarafından karşılanacağı ifade edilmiş, yine gerek CMK Yürürlük Kanunu, gerek Avukatlık Kanunu ve gerekse yukarıda zikrettiğimiz Yönetmelik hükümleri, Avukatlık Ücret Tarifesine atıfta bulunmuş,  Tarifede de net olarak beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedileceği belirtilmiştir.

Aksi yönde yorumun kabul edilemeyeceğini, makul sürede yargılanma hakkı bulunan ve belki de yıllarca süren bir ceza davası sonucunda beraat eden sanığın yargılama giderlerinin ve dolayısıyla avukatlık ücretinin Hazine tarafından karşılanmasının hukuki olduğunu, ayrıca ceza davalarında karşı tarafın Kamu Hukuku olarak belirtildiğinin de hatırlatılması gerektiğini son olarak ifade etmek isteriz. Belirtmeliyiz ki, bir kovuşturma sanığın tahriki ve isteği ile açılmaz. Kamu davası açılması için yeterli şüpheyi gösteren somut deliller olduğunda, iddianame düzenlenir ve kamu davasının kabulü ile kovuşturma aşamasına geçilir. Bu yetkileri kullanan kamu otoritesinin ve yargı erkinin açtığı kamu davasında sanığın beraat etmesi, elbette müdafiinin ücretinin Devlet Hazinesine yüklenmesini haklı kılar.

Bununla birlikte sanık; müdafi seçebilecek maddi durumda olmadığında ve kendisine barodan ücretsiz şekilde avukat tayin edildiğinde, yargılama sonunda hakkında beraat kararı verilmesi halinde, sanık davası kapsamında avukata ücret vermediğinden, lehine vekalet ücreti verilip verilmemesi gerektiği hususu tartışmalıdır.

Yeri gelmişken; uygulamada hükmedilen vekalet ücretinin asgari hadden tayin edildiğini, halbuki Avukatlık Kanunu’nun 169. maddesinde karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinden az ve üç katından fazla olamayacağına yer verildiğini, bu nedenle avukatın çalıştığı dosya kapsamında sarf ettiği emeğin ve mesainin, davanın kapsamının ve süresinin, girdiği duruşma sayısının dikkate alınarak alt hadden uzaklaşılmak suretiyle vekalet ücretinin tayin edilmesinde isabet olacağını, ancak her halükarda ücretin tarifede belirten asgari bedelin üç katını aşamayacağını ifade etmek isteriz.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Ertekin Aksüt

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)