Bir tarafı kredi kuruluşu yani genellikle banka, diğer tarafı ise gerçek kişi, şahıs olan ve konusu tüketim olan krediler, taraflar arasında imzalanan tüketici sözleşmesiyle hükme bağlanır. Sözleşmede kararlaştırılan hükümler kanun, yönetmelik veya başkaca bir hukuki düzenleme olmadığı takdirde taraflar için bağlayıcıdır.
Günümüzde çokça rastlanan ve kredi kuruluşlarının yani bankaların çoğu zaman yapılmasını zorunlu kıldığı hayat sigortaları, tüketici kredilerine ilişkin kredi sözleşmelerinde de şart koşulmaktadır. Hayat sigortası, kredi kullanan kişi yani tüketicinin ölümü halinde imzalanan tüketici sözleşmesine ilişkin borcun, sigorta kuruluşunca ödenmesini taahhüt eden bir sigorta sözleşmesidir. Sigorta sözleşmesinin tarafları, banka müşterisi, kredi kullanan tüketici ve sigorta şirketidir. Hayat sigortalarının dayanağı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1487 ve devamı maddeleridir. Ayrıca hayat sigortalarının uygulamasında 13.03.2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği de bağlayıcıdır.
Uygulamada, hayat sigortası bulunan kredilere ilişkin kredi kullanan yani hayat sigortası yaptıran kişi vefat ettiğinde kredi kuruluşu tarafından krediye ilişkin ödenmeyen taksitler çoğunlukla mirasçılardan hukuki yollarla istenmekte; bu bağlamda mirasçılara karşı icra takibi yapılmakta veya alacak davaları açılmaktadır. Tüketici kredilerine ilişkin oluşan temerrüt halinde, kredi kuruluşları genellikle, ilamsız icra takibi (örnek 7) yolunu seçmektedirler. Bu hususta tartışılması gereken öncelikli konu krediyi kullanan kişinin vefatı halinde temerrüt hususunun kendiliğinden gerçekleşip gerçekleşmeyeceğidir. Şahsi görüşümüz kredi çeken müşterinin vefatı halinde eğer ki ölen kişi yani miras bırakan muaccel hale gelen kredi taksitlerini düzenli olarak ödemişse bu durumda henüz muaccel olmayan taksitler için temerrütten bahsedilmeyecektir.
Temerrüt; alacaklının, muaccel hale gelmiş alacağının muaccel hale gelmesine ve vadesinin geçmesine rağmen alacaklısına ödenmemesi durumudur. Kredi kuruluşlarını alacaklı olarak kabul edecek olursak, kredi kuruluşlarının kredi taksitlerini düzenli olarak ödeyen fakat muaccel hale gelmemiş taksitleri mevcutken vefat eden kişilerin mirasçılarını temerrüt haline düşürmesi için mirasçılara temerrüt halini bildiri ihtarname çekmesi gerekmektedir. Bu ihtarnameyi tebliğ alan mirasçılar; kağıt üzerinde, yalnızca kredi kuruluşu yani çoğunlukla banka tarafından temerrüde düşmüş sayılabilecektir.
Bu ihtarnameyi tebliğ alan ve ihtarnamenin akabinde bu ihtarnameye ilişkin Örnek 7 ödeme emri kendisine tebliğ edilen mirasçıların bu ödeme emrine süresi içerisinde itiraz etmeleri gerektiği kanaatindeyiz. Kredi kuruluşlarının, hayat sigortası var olan durumlarda öncelikli olarak hayat sigortasını yapan sigorta kuruluşlarına ödenmemiş taksitlerin tahsili için başvurması gerekmektedir. Bu başvuruyu mutlak surette kredi veren kredi kuruluşu yapmalıdır. Sigorta şirketine başvurmaksızın ölen kişinin ödenmemiş kredi taksitlerine ilişkin muaccel hale gelmemiş taksitleri, hayat sigortası olan ölen kişinin mirasçılarından istemek Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına açıkça aykırılık oluşturacaktır.
Sigorta şirketine yapılacak başvurunun mirasçılar tarafından yapılması gerektiğini iddia eden veya ölen kişinin sağlık problemleri olması sebebiyle sigorta şirketinden alacağını tahsil edemediğini iddia eden kredi kuruluşlarının bu beyanları açıkça gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü ilgili kanuni düzenlemeler ve Yargıtay’ın sayısız içtihadı uyarınca sigorta şirketlerinin hayat sigortalarına ilişkin “Ödeme yapmıyorum, ölen kişi hastalığını gizledi...” gibi beyanlarda bulunması hukuka aykırıdır.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1487 ve devamı maddeleri uyarınca bu ödemenin sigorta şirketince alacaklı konumunda bulunan kredi kuruluşlarına yapılması zorunludur. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/639 Esas, 2020/1772 Karar sayılı ilamına göre de hayat sigortası mevcut ise banka öncelikli olarak miras bırakanın hayat sigortasını yapan sigorta kuruluşuna başvurmalıdır. Bankanın bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi yukarıda da değindiğimiz gibi Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturacaktır. Kredi kuruluşları, sigorta şirketine başvurduktan sonra tahsil edemediği, yalnızca teminat dışı kalan tutarlar için mirasçılara karşı hukuki tahsil yoluna gidebilir. Kredi kuruluşlarının hayat sigortasını yapan sigorta şirketine başvuru yapmaksızın doğrudan doğruya mirasçılara karşı yapmış olduğu icra takiplerine ilişkin açılan itirazın iptali davaların veya doğrudan doğruya mirasçılara karşı açılan alacak davalarının bahsi geçen Yargıtay ilamına göre usulden reddi gerekmektedir.
Açıklandığı üzere, kredi kuruluşları, hayat sigortası mevcut iken yalnızca teminat dışı kalan meblağ için mirasçılara yönelebilecektir. Hayat sigortası olan ve herhangi bir kredi kuruluşuyla arasında, öldüğü tarih itibariyle geçerli olan bir kredi sözleşmesi bulunan kişilerin kredi borcunun tamamından (tutar itibariyle teminat içinde kalması kaydıyla) hayat sigortası yapan sigorta şirketi sorumludur. Sigorta şirketinin teminat miktarını ödemeyi reddetmek gibi bir hukuki imkanı bulunmamaktadır; sigorta şirketine başvurma önceliği ve zorunluluğu krediyi kullandıran kredi kuruluşuna aittir.
Av. Z. Çağatay CEBECİ
Stj. Av. Meryem ANDIÇ