HANGİSİ DAHA ÇILGIN OYNAYAN MI, OYNATAN MI.?

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında, havacılık ve ekonomiye katkısı olması için “Tayyare Cemiyeti Piyangosu” adı ile başlayan Milli Piyango, yakın bir tarihde Varlık Fonu adlı yeni bir kuruluşa devredildikten sonra, yerli ve yabancı bir şirket ortaklığına 10 yıl için devredilerek bir nevi özelleştirilmiş oldu.

El kadar bir kağıt parçasının üzerine birkaç rakam basarak satmak ve toplanan paranın bir kısmını dağıtmaktan başka hiçbir emeği ve masrafı olmayan bir kurumun, özel kişi ve şirketlere devredilmesinin amacının ne olduğu  ve bu amacın ne kadar doğru olduğu tartışmaları bir yana, bu devir işleminden sonra bilinmeyen ve tartışılan konular daha da çoğaldı.

ÖNCEKİ ŞÜPHELER

Milli Piyango ve şans oyunları, kamunun elinde iken de, çekilişlerin ne kadar doğru olduğu yolunda şüpheler eksik olmuyordu. Şanslı rakamları belirleyen topların, daha belli olmadan önce rakamlarının söylenmesi, ikramiyenin aynı bayilerden satılan kuponlara rastlaması, farklı çekilişlerdeki rakamların birbirine çok benzemesi, birkaç hafta çıkmayan ikramiyenin, son anda aynı bayiden satışı yapılan belli bir bilete isabet ettirildiği ve benzer yakınmalar oluyordu. Ancak özelleştirmeden sonra yakınılan konulara başka nedenler de eklenmeye başlandı.

TAVUK VE KÜMES

Bir kere, hiçbir üretim maliyeti olmayan ve “altın yumurtlayan tavuğun”, neden başka bir “kümese” konduğu, yani özelleştirildiği anlaşılamadı.

Kar eden bir kuruluş olmasına rağmen, bilet satan bayilere verilen komisyonlar çok düşürüldü ve bir çok bayilik kapatıldı.

Daha sonra çekilişlerin adedi, sayısı, isimleri, çekiliş günleri o kadar çoğaltıldı ki, artık bunları bilmek olanaksız hale geldi.

GÜNAH VE MUBAH

En önemlisi, bilet almak işi büyük ölçüde sanal ortama intikal ettirildi. Artık elinde cep telefonu olan, işyerinde ve evinde interneti, ufacık bir bilgisayarı olan kişi, internete girerek, sanal ortamda her türlü kumarı oynayabiliyor. İstediği sayıları bir araya getirip, istediği kuponu sanal ortamda alabiliyor. Hal böyle olunca, artık yaş şartı da kalmadı. Bir ilkokul öğrencisi de bilgisayardan oluşturduğu kuponlarla sabahtan akşama kadar kumar oynayabiliyor. Yani bir zamanlar “günah” olan kumar artık “mubah” oldu.

YILBAŞI İKRAMİYESİ

Bu uygulamalara ilk tepki, “Yılbaşı Çekilişi’nde” büyük ikramiye çekilişine geldi. Söylendiği ve yazıldığı üzere “Büyük ikramiye dağıtılıncaya kadar çekilişe devam edilecektir” denmesine rağmen, 100.000.000 luk (yüz milyon lira) büyük ikramiyenin bir çeyrek bilete çıktığı söylenerek 25.000.000 lira dışındaki büyük kısım olan 75.000.000.00 liranın (yetmişbeş milyon lira) çekilişi yapılmadı, Gelecek çekilişlere de devredilmedi. Nereye devredildi derseniz, son isim babası olan “Türkiye Varlık Fonu’na” devredildi. Yani büyük ikramiyenin büyük kısmı, bilet almayan bir kuruluşa çıkmış oldu. En azından katılımcıların haklarını korumak ve düzenleyenlere bir ayar vermek için bu durumu şikayet/ihbar yolu ile “Sayıştay Başkanlığı’na” intikal ettirdik. Başkanlık, konuyu gündeme aldığını ve Sayıştay Denetim Kurulu’na havale ettiğini bildirdi.

EVLERE ŞENLİK İSİMLER

Olay bununla da bitmedi. Haftada bir veya iki gün yapılan çekilişler, hemen  her gün yapılmaya başlandı. Adını sanını bile duymadığımız o kadar ilginç isimlerle piyangolar düzenlenmeye başlandı ki evlere şenlik. 

Örneğin haftada bir gün çekilişi yapılan “Sayısal Loto” vardı, şimdi haftada 3 gün çekilen “Çılgın Sayısal Loto” dünyaya geldi, nur topu gibi yeni bir bebeğimiz oldu.

Önceki sayısal loto’nun, tercih yapılabilecek kutucuk ve rakam sayısı “54 iken”, bu seçenek sayısı “90’a yükseltildi”. Yani kazanma olasılığı, milyonlarda bire indirgenmiş oldu. Büyük para ikramiyesini kazanacak olan 6 ve 5+1 ve 5 bilenler olmadığı için, büyük ikramiye katlanarak gelecek haftalara, aylara devredildi. Bu büyük sürat karşısında, yılbaşı çekilişinde yaşanan kazanın bir benzerinin başa gelmesi beklenir oldu.

OYNATMAYA AZ KALDI…

Bilindiği kadarı ile “Çılgın Sayısal Loto’nun” ilk çekilişi “2020 yılı” Ağustos ayında yapılmış ve bu ay içinde 13 çekiliş yapılmıştı. Belirlenen sayıları hiç kimse tutturamadığı için 2020 Eylül ayına devredilen tutar üzerinden 14. çekilişden başlayıp 26. çekilişe kadar devam edildi.  Ekim ayında 39.cu çekilişe, Kasım ayında 52.ci, Aralık ayında 65.ci çekilişe varıldı. 2020 yılının 6 ayında yapılan 65 çekilişte, belirlenen büyük ikramiye sayılarını hiç kimse tutturamamıştı.

Bu kez “2021 yılının” Ocak ayında başa dönülerek  1. Numaralı çekilişden başlayıp,  13 çekiliş yapıldı. Gene kazanan olmamıştı. Şubat ayında 14.cü çekilişden başlayıp (şimdilik) 18, 19.cu çekilişlere varıldı. Gene ses seda yok. Yani baştan beri 6 ayda, 84 çekiliş yapıldığı halde, bilen veya tutturan olmadı.        

Bu arada bilinmeyen bir çok husus var. 2020 sonunda biriken para miktarında bir azalma oldu mu veya en azından aylardan beri çıkmayan ve çekilişi yapılmayan, aslında katılımcılara yani oyunculara ait olan, dağıtılmayan bu büyük miktardaki paranın faizi ne oluyor. Katılımcılara dağıtılacağı için, oyunculara ait bu miktardaki büyük parayı, çekilişi düzenleyen kurum ve kişiler  aylardan beri faizsiz, bedava olarak kullanmaya devam ediyorlar.

Milyonlarca seçenek içinde 6 rakamı ve (ne demekse) 5+1 rakam bilene verilecek ikramiyenin 109.908.719.00 Türk Lirası’na vardığı ve her gün daha yukarı gittiği söyleniyor. Böylece çılgın çekilişin cazibesine kapılan yüz binlerce çılgından “acaba hangisi daha çılgın” diye sormak hakkımız değil mi?

Oynayan mı, oynatan mı daha çılgın.?

Av.A.Erdem AKYÜZ