Prof. Dr. Ersan Şen
Av. Beyza Başer
Türk Dil Kurumu’na göre “halkoyu”, büyük bir topluluğun siyasi ve toplumsal sorunlarla ilgili görüşünün alınması ve ona göre uygulamaya girişilmesi için yapılan oylamada halkın bildirdiği olumlu veya olumsuz oy anlamını taşır. Doğrudan demokraside her durumda ve temsili demokraside de halkın iradesine başvurulması gereken bazı önemli meselelerde, halkoyu suretiyle kararlar alınması ve bu şekilde toplum ile memleketin yönetimine ilişkin kararların alınması gerekebilir. Bu kararların alınması için başvurulan yönteme referandum da (halkın iradesinin belirlenmesi amacıyla yapılan oylama da) denir.
3376 sayılı Anayasa Değişikliğinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun m.2’ye göre; “Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması, ilgili Anayasa değişikliği kanununun Resmi Gazete’de yayımını takip altmışıncı günden sonraki ilk Pazar günü yapılır”. 60 günlük süre, 09.03.2010 tarihinde yayımlanan 5955 sayılı Kanunla getirilmiş olup, değişiklikten önce Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulma süresi 120 gün idi. Maddeye göre, halkoyuna gidilebilmesi için Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmesi ve bu kanunun Resmi Gazete’de yayımlanması şarttır.
3376 sayılı Kanun m.6/1’e göre; yabancı ülkelerde bulunan vatandaşlar, Türkiye için belirlenen halkoyuna sunulma tarihinden 20 gün öncesinden başlayarak oy kullanabilirler. 5955 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, bu süre 40 gün idi.
Anayasa m.175/1’e göre; Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin yazılı teklifi ile sunulan Anayasa değiştirilme teklifi, Meclisin üye tamsayısının en az beşte üç çoğunluğunun, yani 330 milletvekilinin oyu ile kabul edilmelidir. Maddenin 3. fıkrasına göre Cumhurbaşkanı, Anayasa değişikliği öngören kanunları bir kez daha görüşülmek üzere Meclise iade edebilir. Meclis iade edilen kanunu üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse, cumhurbaşkanının bu kanunu halk oylamasına sunma yetkisi bulunmaktadır ki, bu durumda “ihtiyari halkoyu” gündeme gelir. Cumhurbaşkanı, 367 ve üzerinde milletvekili tarafından kabul edilen Anayasa değişikliği kanununu halkoyuna götürmeyebilir.
Anayasa değişikliği kanununun Meclis üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğu ile kabul edilmesi halinde halkoyuna başvurma, Cumhurbaşkanının iradesine bağlıdır. Meclisin üçte iki çoğunluğunun altında olup da Meclisin en az beşte üç çoğunluğu, yani 330 ila 366 milletvekili tarafından Anayasa değişikliği kanununun kabulü halinde, zorunlu olarak halkoyuna gidilecektir. Anayasa değişikliği teklifinin kabulü için, Meclis üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu sağlanması zorunlu olup, teklifi kabul edilen milletvekili sayısının 330’dan az olması halinde Anayasa değişikliği teklifi kanun haline gelmeyecektir.
Özetle;
Av. Beyza Başer
Türk Dil Kurumu’na göre “halkoyu”, büyük bir topluluğun siyasi ve toplumsal sorunlarla ilgili görüşünün alınması ve ona göre uygulamaya girişilmesi için yapılan oylamada halkın bildirdiği olumlu veya olumsuz oy anlamını taşır. Doğrudan demokraside her durumda ve temsili demokraside de halkın iradesine başvurulması gereken bazı önemli meselelerde, halkoyu suretiyle kararlar alınması ve bu şekilde toplum ile memleketin yönetimine ilişkin kararların alınması gerekebilir. Bu kararların alınması için başvurulan yönteme referandum da (halkın iradesinin belirlenmesi amacıyla yapılan oylama da) denir.
3376 sayılı Anayasa Değişikliğinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun m.2’ye göre; “Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması, ilgili Anayasa değişikliği kanununun Resmi Gazete’de yayımını takip altmışıncı günden sonraki ilk Pazar günü yapılır”. 60 günlük süre, 09.03.2010 tarihinde yayımlanan 5955 sayılı Kanunla getirilmiş olup, değişiklikten önce Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulma süresi 120 gün idi. Maddeye göre, halkoyuna gidilebilmesi için Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmesi ve bu kanunun Resmi Gazete’de yayımlanması şarttır.
3376 sayılı Kanun m.6/1’e göre; yabancı ülkelerde bulunan vatandaşlar, Türkiye için belirlenen halkoyuna sunulma tarihinden 20 gün öncesinden başlayarak oy kullanabilirler. 5955 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önce, bu süre 40 gün idi.
Anayasa m.175/1’e göre; Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin yazılı teklifi ile sunulan Anayasa değiştirilme teklifi, Meclisin üye tamsayısının en az beşte üç çoğunluğunun, yani 330 milletvekilinin oyu ile kabul edilmelidir. Maddenin 3. fıkrasına göre Cumhurbaşkanı, Anayasa değişikliği öngören kanunları bir kez daha görüşülmek üzere Meclise iade edebilir. Meclis iade edilen kanunu üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse, cumhurbaşkanının bu kanunu halk oylamasına sunma yetkisi bulunmaktadır ki, bu durumda “ihtiyari halkoyu” gündeme gelir. Cumhurbaşkanı, 367 ve üzerinde milletvekili tarafından kabul edilen Anayasa değişikliği kanununu halkoyuna götürmeyebilir.
Anayasa değişikliği kanununun Meclis üye tamsayısının en az üçte iki çoğunluğu ile kabul edilmesi halinde halkoyuna başvurma, Cumhurbaşkanının iradesine bağlıdır. Meclisin üçte iki çoğunluğunun altında olup da Meclisin en az beşte üç çoğunluğu, yani 330 ila 366 milletvekili tarafından Anayasa değişikliği kanununun kabulü halinde, zorunlu olarak halkoyuna gidilecektir. Anayasa değişikliği teklifinin kabulü için, Meclis üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu sağlanması zorunlu olup, teklifi kabul edilen milletvekili sayısının 330’dan az olması halinde Anayasa değişikliği teklifi kanun haline gelmeyecektir.
Özetle;
- TBMM üye tamsayısının en az beşte üç çoğunluğu olan 330 milletvekilinin kabulü, Anayasa değişikliğinin kanunlaşabilmesinin ön şartıdır. Bu çoğunluk, Meclis üye tamsayısının beşte üçü ile üçte ikisinden az olduğunda, halkoyuna gidilmesi zorunludur. Anayasa değişikliği kanunu Meclis üye tamsayısının beşte üçü ile üçte ikisinden az olarak Cumhurbaşkanına ilk kez geldiğinde, Cumhurbaşkanı tekrar inceleme için bu kanunu Meclise iade etmezse, halkoyuna başvurma zorunludur. Ancak Cumhurbaşkanı, 330 ila 366 arasında bir çoğunlukla kabul edilen Anayasa değişikliği kanununu bir kez daha görüşülmek üzere Meclise gönderebilir. Bir defa daha görüşülen kanunun yine 330 ila 366 arasında bir oyla Mecliste kabul edilmesi halinde Cumhurbaşkanı, ikinci kez bu kanunu Meclise gönderemez ve zorunlu halk oylamasına gidilir.
- Meclis çoğunluğunun en az üçte iki olduğu durumda ise, Cumhurbaşkanı tekrar görüşülmek üzere Anayasa değişikliği kanununu Meclise göndermediği takdirde, en geç 15 günün sonunda bu kanunu Resmi Gazete’ye yayım için gönderir. Cumhurbaşkanının kanunu yayım için Resmi Gazete’ye göndermeme gibi bir yetkisi yoktur, 15 günlük süre aşılmışsa teamüllere uygun olmasa da Başbakanlık Kanunlar Genel Müdürlüğü ilgili kanunu yayımla yürürlüğe girmesi amacıyla Resmi Gazete’ye gönderebilir veya makul bir süre daha nezaket gereği Cumhurbaşkanın göndermesini bekleyebilir. Başbakanlık, kanunun yayımı için Resmi Gazete’ye gönderme konusunda Cumhurbaşkanının gecikmesinin gereğinde takdir ve değerlendirmede bulunma yetkisine sahiptir. Ancak kanunun yayımda 15 günlük sürenin aşılması, o kanunun geçerliliğini etkilemez. Çünkü Cumhurbaşkanının kanunun yayımı ile yürürlüğe girmesi konusunda sahip olduğu yetki, bir onama ve kanunlaşma şartı değildir.
- Cumhurbaşkanı Meclisin en az üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa değişikliği kanununu geri gönderip de bu defa en az beşte üçle gelen Anayasa değişikliği kanunu için halkoyuna başvurulması zorunludur, fakat bu çoğunluğun yine en az üçte iki olması durumunda Cumhurbaşkanının kanunu halkoyuna götürüp götürmemesi takdirine bağlıdır.
Anayasa; “milletin iradesi” de diyebileceğimiz seçmenin (halkın) iradesini, temsili demokrasinin istisnası olarak, halkın tercihi suretiyle doğrudan demokrasi yöntemi ile çözmeyi hedeflemiştir. Normlar hiyerarşisinin tepesinde olan, yönetim sistemi ile kişi hak ve hürriyetlerini belirleyen Anayasa metninin önemi, bu şekilde kısmi doğrudan demokrasi usulünün Anayasa değişikliklerinde uygulanmasına dayanak alınmıştır.
Anayasa m.175/5’e göre; kanunun doğrudan veya Cumhurbaşkanının iadesi üzerine, Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilmesi halinde ise, kanunun tümü veya gerekli görülen maddeleri cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulabilir. Halkoyuna sunulmayan Anayasa değişikliğine ilişkin kanun veya ilgili maddeler Resmi Gazete’de yayımlanır.
Halkoyuna sunmanın 3376 sayılı Kanun m.2’ye aykırı şekilde, Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun Resmi Gazete’de yayımını takip eden 60. günden sonra gelen ilk pazar günü yapılmaması halinde “ne olacak” sorusu gündeme gelebilir.
Halkoyuna başvurma ister “zorunlu” ve isterse “ihtiyari” olsun, 60 günlük süreden sonra gelen ilk pazar günü halk oylamasının yapılmaması, bu oylamanın yapılma gerçeğini değiştirmeyecektir. Halkoyuna başvurma konusunda 60 günlük süre öngören 3376 sayılı Kanun normlar hiyerarşisine göre Anayasanın üstünde kabul edilemeyeceğinden, 60 günlük sürenin bitiminden sonra gelen ilk pazar günü geçse bile halk oylaması yapılacaktır. Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun halk oylamasına sunulabilmesi için Resmi Gazete’de yayımlanması gerekeceğinden ve burada bahsedilen “yayım” halk oylaması yapılması amacına dayandığından, halk oylamasına sunulmak üzere yayımlanan kanunun varlığı gözardı edilemeyecek ve 60 günlük sürenin bitiminden sonra gelen ilk pazar gününün geçmesi halk oylaması yapılmasına engel olmayacaktır. Cumhurbaşkanı, Meclisin en az üçte iki çoğunluğu, yani en az 367 milletvekili tarafından kabul edilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun halkoyuna götürmek zorunda değildir, ancak götürmek isterse bu iradesini kanunun Resmi Gazete’de yayımı anında açıklamalı ve oylama sürecini başlatmalıdır.
Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra, 3376 sayılı Kanunda belirtilen sürede halk oylaması yapılması ve bunun için gerekli tüm hazırlıklar Yüksek Seçim Kurulu’nun sorumluluğundadır. Kanunun yayımı tarihini takip eden 60 günlük sürenin sona erdiği ilk pazar günü halkoyuna başvurulmaması halinde, Yüksek Seçim Kurulu’nun sorumluluğu doğabilir.
Anayasa m.79/2’ye göre Yüksek Seçim Kurulu kararlarına karşı da itiraz kanun yolu açık olmadığından, bu durumda Anayasa değişikliği kanununun emrediciliği ve gereğinin yerine getirilmesi ortadan kalkmaz, her türlü gecikmeye rağmen Anayasa değişikliği kanununun yürürlüğe girip girmeyeceği hususunda Anayasa m.175’in gereği yerine getirilir ve görevini yerine getirmeyenler açısından “hukuk devleti” ilkesinin öngördüğü sorumluluklar da gündeme gelir.
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)