TTK m. 55/1.e bir meslek dalında olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olurlar der. Dürüstlüğe aykırı davranınca n’olur? Durun, hemen tembel hukukçunun dayanağı TMK m. 2’ye gitme gereği yok; konu başlığımız zaten haksız rekabet ve böyle durumda TTK m. 56 haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun kaldırılmasını, kusur varsa zarar ve ziyanın giderilmesini, TBK m. 58 uyarınca kişilik hakları zarar görmüşse manevi tazminat isteme hakkı olduğunu yazar. En güzeli de bu davalardan fiilin haksız olup olmadığının tespiti, haksız rekabetin men’i ve haksız rekabet sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi kaçınılmaz ise haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araç ve malların imhasını ticaret, sanayi, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili diğer mesleki, ekonomik ve sivil toplum kuruluşları da isteyebilir.
Bu temelde ne biliyor musunuz? AvK m. 164’ün ticari hayattaki hali. Bir baro, oda, bir ürünün fiyatını belirliyor ve bunun altında fiyata satamazsın diyor. Herhangi bir üründe, hizmette asgari bir bedel olmalı mı, serbest piyasa ekonomisinde bu tür düzenlemeler olmalı mı, tartışılır. Liberal demokratlar asgari ücret işsizlik getirir der ama vahşi kapitalizmin göbeği ABD’de bile asgari ücret vardır; hatta bizim sürekli tartıştığımız ama bir türlü uygulamaya geçiremediğimiz bölgesel asgari ücret vardır. Gerçi devlet aile hekimlerine ödemede bulunacağı zaman çok güzel uyguluyor da bu bölgesel sistemi, iş asgari ücrete gelince olmuyor.
Hatta daha da ileri gidelim, bir avukatlık asgari ücret tarifesi var, her ne kadar Barolar Birliği’nin görüşü alında da sonuçta Adalet Bakanlığı tarafından ilan edilen; bir de her baronun kendi belirlediği tavsiye niteliğinde avukatlık ücret tarifesi var. Birinin altında ücret kararlaştırılması zaten kanunla yasaklanmış da, öbürü de mesleğin vakar ve onuru için alman gereken en az ücret bu, benden uyarması diyor.
Avukatlık ücreti gibi özünde mutlaka davası olan vatandaşın alması gereken bir hizmet; hepimiz için değil. Yani üç kişiden biri. Ama mesela ekmek öyle mi? Hepimiz yiyoruz her ne kadar yemememiz gerekse de. Ve bu ekmeğin fiyatı odalar tarafından belirleniyor; bu fiyattan farklı bir satış yapamazsın.
11. Hukuk Dairesi’nin 2016 yılına ait 8790 Esası var 11.12.2017 Tarih 7058 Kararlı. Adam ilgili odanın üyesi olmamasına rağmen acımamışlar yukarıdaki ilgili maddeden ceza vermişler. Sadece bir üyenin şerhi var, bu hükümden ceza veremezsiniz diye. Şaşırdık mı? Pek değil, bu Yargıtay’ın ilk hatası değil. Ama şerhte ilginç olan, illa ceza verecekseniz TTK m. 55/1.a.6’dan gitmeniz gerekirdi; seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin ve rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak.
Daha sonra da uzun uzun açıklamış bu şartın gerçekleşmesi için kümülatif olarak olması gerekenleri; ürün tedarik fiyatının altında arz edilecek, bu durum birden fazla tekrarlanacak, bu husus reklamlarda özel olarak vurgulanacak, bu reklamlarla kendisi ve rakipleri hakkında yanıltıcı bilgi verecek. Örneklerle de güzel güzel açıklamış tedarik fiyatının nasıl malın rayiç bedelinin altında olabileceğini.
İster Yargıtay, ister Danıştay ya da AYM olsun bir içtihattaki en önemli kısım karşı oy görüşüdür. Öncelikle karşı oy yazısı yazmak başlı başına bir iştir. Sessiz Anayasa dediğimiz TBMM Meclisi İçtüzüğü m. 8 en genç üyeyi katip yaptığı için mahkemelerde de genellikle bu sistem uygulanır. Ancak karşı görüşü olan kendi karşı görüşünü kendisi yazmak zorundadır. Karşı görüşler de gerekçesiz olamaz. Haliyle, hakim de olsak özünde yazmayı sevmediğimiz bir toplum olduğumuz için bizde çok karşı görüş çıkmaz, çıksa da bu kadar detaylı olmaz. Sırf bundan dolayı bile çok kıymetlidir.
İkincil olarak şu anda daha önceden düşünmeyi bile kabul edemediğimiz bir sürü düşünce en başta aksi görüş olarak tutanaklara geçmiştir. Hani Kanuni Vekalet Ücreti Vekilin mi’de görmüştük ortak vekalet, kadının kızlık soyadını kullanma hakkı, kadının çalışmak için eşinden izin almak zorunda kalmaması, Memurun Grev Hakkı, soykırım mevzuata uygun olsa da geriye dönük kanun çıkararak failleri yargılayabilmek ve tiksinç borç hep ilk başlarda böyle aykırı düşünceler olarak ortaya çıkmıştı, sonradan bize normal gelmeye başlamıştı. O yüzden elimizde bir karşı görüş olduğunda mevcut hukuk kuralları dışında düşünmeye çalışarak uygulayıcının ne dediğini anlamaya çalışmak doğal hukukumuzun gelişmesi için fevkalade yardımcı olacaktır.
Böylesine ilginç bir kararı bularak benimle paylaşma alicenaplığını gösterdiği için İÜHF’ten sınıf arkadaşım sevgili Suat YILDIRIM’a teşekkür ederim.