Hafta sonu seçim var
22 Üyeden oluşan HSYK’nun Yargıtay üyeleri arasından seçilen 3, Danıştay üyeleri arasından seçilen 2 üyesi geçtiğimiz günlerde belirlendi.
Anayasa gereği Kurul Başkanı Adalet Bakanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı da Kurul üyesi.
Adalet Akademisi bir üyeyi 19 Ekimde seçimle belirleyecek.
Cumhurbaşkanı bu ay içinde 4 üye atayacak.
10 asıl üyesinin belirleneceği seçim ise hafta sonu yapılacak. Seçimle belirlenecek 10 üyenin 7’si adli yargı, 3’ü idari yargı hakim ve savcıları tarafından belirlenecek.
Seçmen olan her hakim ve savcının bir adaya oy vermesi prensibi Anayasa Mahkemesince iptal edildiği için, hakim ve savcılar seçilecek aday sayısınca oy kullanabilecekler.
Güney sınırlarımızda silahlı çatışmaların olduğu, Esad’ın, IŞİD’in zulmünden kaçanların ülkemize sığındığı, IŞİD’in Kobani’ye saldırması bahane edilerek sokakların savaş alanına çevrildiği, bütün dikkatlerin bu gelişmelere çevrildiği bir anda HSYK seçimlerinden bahsetmek ne oluyor diyenler olsa da, iç ve dış tüm sorunların demokrasi ve hukuk içinde çözüleceğine inananlar için yargı erkinin en önemli kurulunun belirleneceği seçimler son derece önemli.
Hukuk herkese lazım. Her vatandaşın başı dara düştüğünde başvuracağı makam adalet mekanizması. Mazlumun hakkının zalimden alındığı, zayıfın hukukunun güçlüye çiğnetilmediği, hukuk önünde herkesin eşit olduğu, kimsenin ihkak-ı hak yoluna gitmeden hakkını alabildiği sisteme adil, bunu sağlayan devlete de hukuk devleti diyoruz. Hukuk devletinin olmazsa olmaz ayaklarından biri ise bağımsız ve tarafsız yargı.
Yargı mensuplarının kimseden korkmadan, çekinmeden, gelecek kaygısı olmadan, evrensel hukuk, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde, hak ve adalet anlayışı içinde görevlerini yapıp kararlarını verebilmeleri hakimlik teminatının sağlanmasına bağlı.
Hakimlik teminatını sağlayacak organ olarak 1982 Anayasası, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu belirlemiş.
Hakim ve savcıların mesleğe kabullerinden atama, yer değiştirme, terfi, disiplin işlemleri gibi tüm özlük hakları konusunda karar vermeye yetkili idari bir makam olan HSYK’nun oluşumu son derece önemli. Daireler ve Genel Kurul olarak aldığı kararlarla işlevini yerine getiren Kurul’un, çoğulcu, katılımcı bir yapıda olması, işlemlerinin şeffaf, denetime açık olması gerekiyor.
2010 Anayasa değişikliğine kadar ideolojik sol bir grubun hakimiyetinde olmakla eleştirilen, bu nedenle yapısı değiştirilen HSYK’nun, 4 yıllık icraatları beklentilere cevap vermediği gibi, umulanın aksine vesayetin el değiştirerek devam ettiğini ortaya koyması karşısında HSYK seçimleri daha da önem arz ediyor.
Anayasa değişikliği çalışmalarında ilk taslakta olduğu gibi, yasama, yürütme ve yargı erkelerinin dengeli olarak üye vereceği bir kurul oluşturulamamasının menfi sonucu, yargı içinde bir yapılanmanın Kurul’da çoğunluğu ele geçirmesine ve hukuk dışı icraatlarına sebep olduğunu gördük.
Hakim ve savcılarımız, HSYK’nun 4 yıllık uygulamasında umduklarını bulamadılar. Ehliyet, liyakat, mesleki kıdem, başarı kriterlerinin esas alınmamasının, hakim ve savcılarda meydana getirdiği moral bozukluğu bütün vatandaşlara yansıdı. Yargıya güvenirlik hiçbir dönemde olmadığı kadar azaldı.
HSYK’nun yapısında anayasal değişiklik yapılıncaya kadar, şimdiki kurumsal yapısıyla yargıya güvenin sağlanmasında olumlu rol üstlenebilmesi için, seçimle belirlenecek üyelerin grup, cemaat mensubiyetleriyle değil, hukuk ve adalet adamlığıyla temayüz etmiş olmaları, keyfi değil ilkeli hareket edeceklerini taahhüt etmeleri ve taahhütlerine sadık kalmaları gerekiyor.
Bu bağlamda Yargıda Birlik Platformu olarak kendilerini takdim eden adayların seçilmesi - HSYK’nun yeniden yapılandırılması anayasal düzeyde sağlanıncaya kadar- bir umut olarak görülüyor. İlk derece mahkemelerinde görevli hakim ve savcıların büyük çoğunluğunun bu umutlarının 12 Ekimde sandığa yansıyacağını söyleyebiliriz.