HACİZLİ MALLARIN MUHAFAZASINDA YEDİEMİN ÜCRETİNİN HESAPLANMASI

Abone Ol

I.GENEL OLARAK

Borçlu hakkında başlatılan takipte takibin kesinleşmesinin ardından alacaklı borçlunun borca yeter miktardaki menkul mallarının haczini ve üzerine fiilen haciz koyduğu mahcuz malların muhafaza altına alınmasını talep edebilir.

Haczedilen mallar, Adalet Bakanlığı tarafından yetki verilen gerçek veya tüzel kişilere ait lisanslı yediemin depolarında muhafaza edilir.

Haczedilen malların muhafazası aşamasındaki ücretler Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenecek tarifeyle belirlenir.

İcra ve İflas Kanunu 88/2 madde düzenlemesi uyarınca diğer taşınır mallar, masrafı peşinen alacaklıdan alınarak muhafaza altına alınır. Pek tabi kanun koyucu tarafından muhafaza ücret ve giderlerinin dosyaya peşin olarak yatırılmasının düzenlenmesi muhafaza işlemi sonrasında gerek icra dairesi sorumluluğunu gerekse dosya taraflarının mağdur olmaması adına yasa koyucu tarafından mahcuz taşınır malların muhafazasında hemen en başta düzenleme altına alınmıştır.

Pratik icra ve iflas uygulamalarında görüldüğü üzere en başta hacze çıkabilmenin neredeyse imkânsız kılındığı büyükşehirlerde alacaklı tarafından muhafaza talebi olduğunun beyan edilmesi halinde henüz haciz mahalline gidilip muhafazası düşünülen mahcuzlar görülmeden doğabilme ihtimali dahilindeki muhafaza masraf ve giderlerinin dosyaya peşin olarak yatırılmasının istenmesi doğru değildir.  

Zira icra dairelerince haczedilen ve lisanslı yediemin depoları ile özel depo ve garajlarda muhafaza edilen mahcuz mallar için alınacak ücret hususunun yönetmelik dikkate alınarak belirlenen ücret tarifesinde kanun tarafında ön görülecek had (en yüksek miktar) belirtilmiştir. Başka bir anlatımla haczedilen bir mahcuz mal üzerine haczi koyan icra memuru kıymet takdiri ile belirlediği bir malı %30 dan fazlasını yediemin depo ücreti olarak isteyemez. Ancak uygulama birliğinin olmadığı ve doya taraflarının haklarını bütüne zayi eden hukuk dışı uygulamaların sanki kanunda varmışçasına uygulanmak istenmesi durumu üzücüdür.  

Lisanslı Yediemin depoları yönetmeliği ücret tarifesinin 4. Maddesi düzenleme altına alınan kısmında; Muhafaza müddeti hitamında 3 üncü madde uyarınca hesap edilecek ücret, mahcuz malın muhammen bedelinin yüzde otuzunu geçemez. Ancak mahcuz malın muhammen bedeli onbin Türk Lirasının üzerinde ise onbin Türk Lirasının üzerindeki meblağ için hesap edilecek ücret, aşan miktarın yüzde yirmisini geçemez.

Hemen yukarıda gösterilen yönetmelik kapsamında hacizli bir malın değerinin 10.000TL ‘sını aşması halinde aşan miktar üzerinden alınabilecek yediemin ücretinin %20 ‘yi geçemeyeceği açıkça düzenleme altına alınmıştır. Kaldı ki burada belirtilen %20 oranı yine yönetmelikle belirlenen had (yeni en çok alınabilecek oranı göstermektedir.) ‘i belirlemektedir. Alacaklı ve borçlu arasında bir denge unsuru olmak zorunda olan icra memuru bu had yani yediemin ücreti için alabileceği en yüksek miktarı dosyaya almak zorunda değildir.

Yasa koyucu icra ve iflas kanunu çerçevesinde alınması gereken tüm masraf ve giderleri çok net ve şeffaf bir şekilde düzenlemiştir. Bu kapsamda icra memuru yasanın ruhuna uygun bir şekilde hareket ederek dosya taraflarını daha fazla masrafa sokmayacak bir şekilde hareket etmek zorundadır. Kanunu uygulayanların doya taraflarının menfaatlerinden başka bir saik ile düşünüp hareket ettikleri düşünülemez.

Hiç şüphe yok ki haciz ve muhafaza giderleri takip masraflarından sayılır. Bu kapsamda takip çerçevesinde yapılan tüm masraf borçluya aittir. Ancak bu masrafların takibin hitamında borçluya ödetilecek olması ne alacaklıyı ne de muhafaza işlemini uygulayan memuru içinde bulunulan hukuki durumun sorumluluğundan kurtarmaz. Nitekim haczi koyan memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir.

Bir başka anlatımla muhafaza ücretinin azami haddi belirlenirken yasa koyucu borçlunun bulunduğu durumu daha da ağırlaştırmamak için yönetmelikte haczedilen mahcuzların hesaplanması yönünde bir model daha geliştirmiştir. Ücret tarifesinin eki olan tabloda çok net bir biçimde diğer mahcuz taşınır malların muhafazası için malın hacmi iki metreküpe kadar ise malın muhammen bedelinin binde biri, malın hacmi iki metreküpün üstünde ise malın muhammen bedelinin binde ikisi olacağı düzenleme altına alınmıştır.

Muhafaza ücret tarifesine ek birinci tablo ile anlatılmak istenen açıkça şudur; icra memuru tarafından muhafaza altına alınan mahcuz mallar hakkında 10.000 TL ‘ye kadar %30; 10.000 TL ‘nin üzeri %20 ‘si kadar bedel yahut metreküp hesabı ile yapılabilecek hesap kapsamında, yapılan hesaplardan hangisi daha düşük bir miktar ile dosya borcuna ilave bir yük getirmeyecek ise onun hesaplanarak dikkate alınmasını gerekli kılmıştır.

Anılan ücret tarifesini (ek-1 tabloda gösterilen) bu hesaplama araçları ve kanunda belirlenen miktarlar haricinde hesap edilerek icra dosyasına depo edilmesi açıkça bir hakkın kötüye kullanılması olup adil yargılanma hakkının da ihlali sonucunu doğuracağı çok nettir. Öte yandan yine kanun ve yönetmelikle belirlenen oranların dışında maddi hesap hataları haricinde kanunun hilafına hareket etmek T.C.K 257/1 görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabilir.    

İcra memuru bu hesaplamalar dahilinde kanunun emrettiği hali ile yapılacak muhafaza avansını alacaklıdan peşin olarak tahsil eder. Muhafaza avansı hesaplanırken malın en az üç aylık muhafaza gideri dikkate alınır ve muhafaza avansının yeterli olmadığı durumlarda haczi yapan memur avansın tamamlanması için alacaklıya makul bir süre verebilir.

Tüm bu bilgiler ışığında icra memuru, sadece yaptığı hacizdeki malın değerini belirlemek üzere değil, yediemin ücretinin belirlenmesi için de işin durumu ve mahiyeti gözetilerek özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde tarafların birinin talebi üzerine bilirkişi raporu alınmasına karar verebilir. Bu durumda konusunda uzman bir bilirkişi tarafından oluşturulacak rapor doğrultusunda bilirkişi tarafından yediemin ücretinin hesap edilerek icra dosyasına lazım gelen avansın temini sağlanabilir. 

Hacizli ve yakalamalı olarak yediemin otoparklarına getirilen motor, motosiklet, otomobil, kamyonet, minibüs, arazi taşıtı, kamyon, otobüs, tır, iş makinesi, römork gibi lastik tekerlik ve paletli araçların muhafazası için hesaplanacak yediemin ücretlerine yine lisanslı yediemin depoları yönetmeliği ücret tarifesine ekli tarife uyarınca ücretlerin hesaplanmasında büyük yarar bulunmaktadır.

II. ÜCRET TABLOSU

EK-1 Muhafaza Ücret Tablosu

Kaynak, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/12/20211228-6-1.pdf

III. GÜNCEL YARGI KARARLARI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/729 Esas ve 2021/265 Karar

İİK’nın 138. maddesinin 2. fıkrasında yazılı haciz giderlerine, hacizli malların muhafaza (yediemin) giderleri de dahildir.

İİK’nın 88. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi “…Haczedilen malların muhafazası aşamasındaki ücretler Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenecek tarifeyle belirlenir…” hükmünü düzenlemektedir. Tarifeye göre belirlenen yediemin ücretinin takip masrafı olarak satış tutarından öncelikli alınması, muhafaza tedbirinin uygulandığı takip dosyasında yapılan paranın paylaştırılması hâlinde söz konusudur.

Yediemin kendi tarifesine göre belirlediği yediemin ücretini alacaklı sıfatı ile rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe koyması hâlinde, bu dosyadan yapılacak paraların paylaştırılmasında eşyanın aynından kaynaklanan motorlu taşıt vergisi alacağından öncelikli olup olmadığı, öncelikli ise Adalet Bakanlığı yediemin ücret tarifesine göre belirlenen miktar kadar mı öncelikli olduğu ancak sıra cetveline itiraz üzerine alacaklılar tarafından mahkemede açılacak davada karara bağlanabilir.

İİK’nın 140. maddesine göre satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesince sıra cetveli yapılır ve bu cetvele İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 59. maddesi uyarınca alacaklıların ad ve soyadları, talep edilen, kabul ve reddedilen para miktarlarının, alacak hakkındaki kararın ne olduğu ve hangi sıraya kabul edildiği yazılır. İİK’nın 141. maddesi gereğince de sıra cetvelinin birer suretinin icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilmek suretiyle alacaklılara itiraz etme imkânı sağlanmaktadır.

İcra dairesince sıra cetveli yapılmaması hâlinde bu husus, İİK’nın 16. maddesinin 2. fıkrasına göre bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan alacaklılar icra mahkemesine şikâyet yolu ile başvurarak aynı Kanunun 17. maddesinin 2. fıkrasına göre sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesini talep edebilirler.

Somut olayda; alacaklı ... tarafından yediemin muhafaza alacağının tahsili amacıyla Bursa 6. İcra Dairesinin 2014/9737 E. sayılı dosyasında taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip başlatıldığı, takibin itirazsız kesinleşmesi üzerine Yalova İcra Dairesinin 2014/4494 Tal. sayılı dosyasına rehin konusu aracın satışı amacıyla yazılan talimat gereğince aracın satışının yapıldığı ve ihale bedelinin asıl icra dosyasına gönderildiği, asıl icra dosyasında icra müdürünün 26.02.2015 tarihli işleminde; takip dosyasının yediemin muhafaza ücreti alacağından kaynaklı hapis hakkına ilişkin olması ve bu tür alacakların İİK’nın 138/2. maddesi gereği öncelikli olarak İİK’nın 206/1 ve 6183 sayılı Kanun’un 21/1. maddesi uyarınca rüçhanlı ödenmesi gereken eşyanın aynına ilişkin vergi borcundan da önce ödenmesi gereken alacak olması nedeniyle takip alacağını karşılamaya yeterli olmayan ihale bedelinin alacaklı yana ödenmesine, MTV borcu yönünden kayıtlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğüne bilgi verilmesine karar verildiği, şikâyetçi Yalova Vergi Dairesi Müdürlüğünün icra mahkemesine başvurarak icra müdürünün satış bedelinin alacaklıya ödenmesi işleminin iptali ile sıra cetveli yapılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.

İcra müdürünün şikâyet konusu olan 26.02.2015 tarihli işlemi İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 59. maddesinde belirtilen şekilde düzenlenmediğinden sıra cetveli mahiyetinde değildir.

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, ihale konusu aracın takyidat bilgisinde birden çok haciz bulunduğundan ve satış bedeli bütün alacaklıların alacağının karşılanmasına yetmediğinden İİK’nın 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılması zorunludur. Takip alacaklısının yediemin alacağının mı yoksa motorlu taşıtlar vergisinin mi öncelikle ödenmesi gereken bir alacak olduğu hususları ise sıra cetveli yapılmasından sonra tartışılabilecek hususlardır.

O hâlde üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurusu İİK’nın 16. maddesi kapsamında şikâyet olup, mahkemece İİK’nın 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca icra müdürlüğünce İİK’nın 140. maddesine göre sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesi gerekirken, HMK’nın 26. maddesine aykırı şekilde talep aşılarak ve ayrıca yukarıda belirtilen ilke ve kurallara uygun şekilde sıra cetveli düzenlenmeden şikâyetçinin alacağının öncelikle ödenmesine karar verilmesi yerinde değildir.

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2021/850 Esas ve 2021/1820 Karar

İhale tarihinde geçerli Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ'in 3. maddesinde mahcuz aracın günlük muhafaza ücreti belirlenmiş, 4. maddesinde ise alınacak bedelin azami haddi tespit edilmiştir.

Mahkemenin muhafaza masrafının öncelikle ödenmesi hususundaki tesbiti doğru ise de, yediemine verilen ücretin tarifeye uygun olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla anılan tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca varılması yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2017/7 Esas ve 2020/2432 Karar

İcra Müdürlüğünce düzenlenen sıra ve derece kararında davalıya ait yedieminlikten kaynaklanan alacağın İİK'nın 138. maddesi kapsamında öncelikle ödenmesine ilişkin tespit isabetli ise de; yedieminliğe ilişkin ücretin Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğin 3. maddesinde belirlenen mahcuz aracın günlük muhafaza ücretini ve 4. maddesinde belirlenen azami haddi geçemeyecektir.

Mahkemece sıra cetveline konu yedieminlik ücretinin Adalet Bakanlığına ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğe göre belirlenmesi amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve bilirkişi tarafından buna ilişkin hesabın yapıldığı halde bilirkişi raporuna itibar edilmeden takdiren yedieminlik ücreti belirlenerek buna göre karar verilmesi doğru olmamış ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/9742 Esas ve 2020/751 Karar

İcra Müdürlüğünce düzenlenen sıra ve derece kararında davalıya ait yedieminlikten kaynaklanan alacağın İİK'nın 138. maddesi kapsamında öncelikle ödenmesine ilişkin tespit isabetli ise de; ihale tarihinde geçerli Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ'in 3. maddesinde mahcuz aracın günlük muhafaza ücreti belirlenmiş, 4. maddesinde ise alınacak bedelin azami haddi tespit edilmiştir.

İcra Mahkemesince anılan tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca varılması yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5291 Esas ve 2019/5296 Karar

İtiraz, alacağın esas ve miktarına yönelik ise dava yoluyla genel mahkemede (İİK m.142/1), yalnız sıraya ilişkin ise icra mahkemesinde (İİK m.142/son) ileri sürülmelidir. Somut olayda uyuşmazlık bedeli paylaşıma konu aracın muhafaza ücretinin MTV'den önce ödenip ödenmeyeceği ve yediemin ücretinin miktarına ilişkindir.

Motorlu Taşıtlar Vergisinin muhafaza masraflarından önce ödenip ödenmeyeceği hususu icra mahkemesinde şikayet yoluyla çözülebilir ise de yediemin ücretinin miktarı yani yediemine ödenen ücretin sıra cetveline ödenen kadar olup olmadığı genel mahkemelerde yapılacak yargılama sırasında çözümlenebilir.

Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre de muhafaza masraflarının tespitinde yedieminin kendi tarifesi değil Adalet Bakanlığınca belirlenen tarifenin uygulanacağına ilişkin bu belirleme genel mahkemelere aittir. Bu nedenle mahkemece HMK'nın 114/1-c, 115/1, 2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

Kabule göre de, mahkemece, aracın muhafaza edilmemesi halinde MTV alacağının ödenmesi dahi mümkün olamayacağından yediemin alacağının İİK'nın 138/2. fıkrası gereğince tüm alacaklıları ilgilendiren masraf olduğundan, MTV alacağına önceliğinin olduğu, ancak muhafaza için alınacak bu ücretin tespitinde Adalet Bakanlığına ait depo ve garajlarda muhafaza edilen mallar için alınacak ücret tarifesi hakkında tebliğin 3 ve 4. maddeleri nazara alınması gerektiği dikkate alınarak sıra cetveli düzenlenirken yediemin için anılan tarifenin 4. maddesinde belirtilen azami haddi aşmayacak şekilde ücret belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/1750 Esas ve 2018/5990 Karar

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı alacağının hacizli malın yediemin muhafaza hizmetinden doğduğu, bu durumda davalı ücretinin Adalet ... tarifesine göre yedieminlik ücretinin hesaplanması gerektiği belirtilerek, ... .... ... Müdürlüğünün 2014/5936 Esas sayılı dosyasında mahcuz aracın yediemin muhafaza ücretinin yargılama masrafı ile birlikte Adalet Bakanlığına ait depo ve garajlarda muhafaza edilen mahcuz mallar için alınacak ücret tarifesi esas alınarak ....600,00 TL olduğunun tespiti ile aracın satış bedelinden yeddiemin alacağının satış masrafları ile birlikte öncelikle davalıya ödenmesine, arta kalan miktarın içerisinde rehin alacaklısı olan davacı bankaya bildirdiği alacak riski ile sınırlı olarak ödeme yapılmasına/pay ayrılmasına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.