GÜVENLİK SORUŞTURMASINDA İLTİSAK KAVRAMI VE HUKUKİ SORUNU

Abone Ol

Giriş

Güvenlik ve arşiv sorgulaması bakımından hukuki dayanak olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 14/02/2000 tarih ve 2000/284 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği bulunmaktadır. Makalemizin ilk kısmında kanun maddeleri ile ikinci kısmında ise yönetmelik ile iltisak kavramını yeterli olup olmadığı ve bu araştırmanın uygulamadaki hukuki sorununa değinilmiştir.

Yasal Dayanak

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 48 maddesi Devlet memurluğuna ilk veya yeniden atanacaklarında aranacak genel ve özel şartlar belirtilmiştir. Buna göre kanun koyucu söz konusu kanunda şartları şu şekilde belirtmiştir:

Madde 48 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/14 md.)

Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.

A) Genel şartlar:

1. Türk Vatandaşı olmak,(1)[1]

2. Bu Kanunun 40 ncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak,

3. Bu Kanunun 41 nci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,

4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak,

5. (Değişik: 23/1/2008 - 5728/317 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (…)(1)[2] zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak. (1)

6. Askerlik durumu itibariyle;

a) Askerlikle ilgisi bulunmamak,

b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,

c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,

7. 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel

olabilecek (…)(2)[3] akıl hastalığı (…)(2) bulunmamak.

8. (Ek: 3/10/2016 – KHK-676/74 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/60 md.) Güvenlik

soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak.[4]

B) Özel şartlar:

1. Hizmet göreceği sınıf için 36 ve 41 nci maddelerde belirtilen öğretim ve eğitim kurumlarının birinden diploma almış olmak,

2. Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak.

Yönetmelik

14/2/2000 tarih ve 2000/284 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği hazırlanmıştır. Bu kapsamda güvenlik soruşturmasını yapacak kurum ve kişiler ile güvenlik soruşturması uygulanacak kişilerin kimler olduğu ve nasıl bir yol izleneceği söz konusu yönetmenlikle belirlenmiştir. Buna göre yönetmenliğin amacı şu şekilde ifade edilmiştir:

“Bu Yönetmeliğin amacı; yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğinin, iç ve dış menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının gizlilik dereceli birim ve kısımlarını belirlemek, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel ile ilk defa veya yeniden kamu hizmeti ve görevlerine atanacaklar hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını düzenlemektir.”

Yönetmenliğin kapsamını ise 2. Madde de “Bu Yönetmelik; yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğinin, iç ve dış menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeleri, bunların toplanmasını ve işlemini yürüten bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili birim ve kısımlarının belirlenmesini, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personeli, ilk defa veya yeniden kamu hizmeti ve görevlerine atanacakları ayrıca bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının yurtdışı teşkilatlarında sürekli görevlendirilecek bütün personel için yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve usullerini, bunu yapacak mercileri, hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılacak gizlilik dereceli yerlerde çalışan kamu personeli ile meslek grupları ve üst kademe yöneticilerini kapsar” olarak ifade edilmiştir.

Yönetmenliğin 2. Bölümünde Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırmasını Yapacak Makamlar ve Uygulanacak Esaslar belirlenmiştir. Buna göre 7. Madde de “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılır.(2) İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı´ndaki bilgi kayıtları ile Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü´ndeki adli sicil kaydı, talepleri üzerine, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak makamlar ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilgili birimlerine verilir.” Hükmü ile hangi kurumların güvenlik soruşturması yapacağı belirtilmiştir.

Aynı yönetmenliğin 8. maddesinde haklarında güvenlik ve arşiv araştırması yapılacak personeller şu kategorilere ayrılmıştır:

“Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığınca,

a) Güvenlik soruşturması;

1) 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin ekli cetvellerinde belirtilen kadro, pozisyon ve görevlere atanacaklar için Cumhurbaşkanlığınca gönderilen taleplerde yer alanlar,

2) Kamu kurum ve kuruluşlarınca yurtdışı teşkilatında görevlendirilecek diğer personel için Cumhurbaşkanlığınca gönderilen taleplerde yer alanlar,

3) Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığında çalışan veya çalışacak olan personel, hakkında yapılır.

b) Arşiv araştırması;

1) 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin ekli cetvellerinde belirtilen kadro, pozisyon ve görevlere atanacaklar için Cumhurbaşkanlığınca gönderilen taleplerde yer alanlar,

2) Yurtdışı teşkilatlarında çalıştırılacak yabancı uyruklu şahıslar için Cumhurbaşkanlığınca gönderilen taleplerde yer alanlar, hakkında yapılır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirliklerince birinci fıkra dışında kalanlar hakkında güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması ilgili kurumun talebi doğrultusunda yapılır. Cumhurbaşkanlığınca, birinci fıkranın (a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentleri ile (b) bendinde sayılanlar hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirliklerine güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırılabilir. Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğünün birbirlerinin personeli hakkında yapacakları güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının esas ve usulleri ile bu Yönetmeliğin uygulanmasında kullanılacak bilgi ve belgelerin karşılıklı değişimi Cumhurbaşkanının onayıyla yürürlüğe konulacak esaslar ile düzenlenir.

Yönetmenlik Türk Silahlı Kuvvetlerindeki güvenlik ve arşiv kaydı sorgulamasını ayrı bir maddede ele almıştır. Buna göre 9. Maddede TSK için izlenecek yol “Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin talepler Milli Savunma Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığına iletilir. Bunlar hakkındaki güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı ve/veya Emniyet Genel Müdürlüğüne yaptırılır.” Şeklinde hüküm verilmiştir.

9. maddenin a ve b bentlerinde gizlilik arz eden görev ve burada çalışılacak personel hakkında güvenlik soruşturmasının MİT ve/veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılacağı hükmü vardır.

11. madde de Güvenlik ve arşiv soruşturmasında araştırılacak hususlar şunlardır:

“Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında kişinin içinde bulunduğu ortam dikkate alınarak, kişinin kayıtlı ikamet adresi ile fiilen ikamet ettiği adres esas alınmak suretiyle;

a) Kimlik kontrolü, kimlik kayıtlarının doğruluk derecesi, uyrukluğu, geçmişte yabancı bir devletin uyrukluğuna girip girmediği,

b) Genel kolluk kuvvetlerinin ve istihbarat birimlerinin arşivlerinde bilgiler bulunup bulunmadığı, adli sicil kaydının ve hakkında arama kaydı veya herhangi bir tahdidin olup olmadığı,

c) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakının bulunup bulunmadığı ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna ve Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıp davranmadığı,

ç) Şeref ve haysiyetini ihlal edecek ve görevine yansıyacak şekilde kumara, uyuşturucuya, içkiye, paraya ve aşırı bir şekilde menfaatine düşkün olup olmadığı, ahlak ve adaba aykırı davranıp davranmadığı,

d) Yabancılarla, özellikle hasım ve hasım olması muhtemel Devlet mensupları ve temsilcileriyle ilgili derecesinin iç yüzü ve nedeni, araştırılır.”

Güvenlik ve Arşiv soruşturmasında izlenecek yöntemde şu şekilde belirtilmiştir:

“Bu Yönetmelik kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarınca yaptırılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında aşağıdaki yöntem izlenir:

a) 9/A ve 9/B maddeleri kapsamındaki talepler doğrudan Cumhurbaşkanlığına iletilir.

b) Emniyet Genel Müdürlüğü ve/veya mahalli mülki idare amirliklerince (a) bendi kapsamındaki talepler hariç yapılması öngörülen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması ilgili bakanlık veya kamu kurum ve kuruluşlarının talebi üzerine gerçekleştirilir. İllerden gelen talepler valilikler aracılığı ile yapılır.

c) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması taleplerinin ilgili makama ulaşmasından itibaren arşiv araştırması sonuçları en geç 30 iş günü, güvenlik soruşturması sonuçları en geç 60 iş günü içinde cevaplandırılır. Soruşturma ve araştırma sonucunu içeren bilgi ve belgeler ilgilinin işlemini yapan makamlardaki dosyasında asgari “gizli” gizlilik derecesinde aidiyet konusuna göre fiziki ve/veya elektronik ortamda muhafaza edilir.

ç) Güvenlik soruşturmasını ve arşiv araştırmasını isteyen makama, kişi hakkında karar vermeye yeterli bilgiler aktarılır.

d) Güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının nasıl ve ne şekilde yapılacağı, soruşturma ve araştırma yapmaya yetkili makamların görev talimatları ile belirlenir.

e) Mahalli mülki idare amirliklerince yapılmış olan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında durumu saptananların evrakının bir örneği dosya açılmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilir.

f) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması taleplerine, ilgili kişinin adı, soyadı ve kimlik numarası bilgilerini içeren liste dijital ortama kaydedilerek eklenir. Ancak Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına iletilmek üzere gönderilen güvenlik soruşturması talep yazılarına, söz konusu liste yerine bu Yönetmeliğin ekinde yer alan güvenlik soruşturması formu dijital ortama kaydedilerek eklenir.”

Güvenlik ve arşiv soruşturması sonuçlarının değerlendirmesini 15. madde de düzenlenmiş olup ilgili madde şudur:

Yaptırılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi amacıyla gerektiğinde kişinin gizlilik dereceli birim, kısım ve gizlilik dereceli yerler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatları, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalıştırılıp çalıştırılmamaları, yer değiştirerek bu görevlere devam edip etmemeleri ile 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesi kapsamında belirtilen şartları taşıyıp taşımadığı gibi hususları incelemek ve sonucunu sorumlu amirin takdirine sunmak üzere; bakanlıklarda görevlendirilecek bakan yardımcısının, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında en üst amirin, üniversitelerde rektörün, illerde valinin başkanlığında, personel birim amiri, hukuk müşaviri ve varsa güvenlik işlerinden sorumlu birim amirinden oluşan değerlendirme komisyonu kurulur. Cumhurbaşkanlığında kurulacak Değerlendirme Komisyonu İdari İşler Başkanının görevlendireceği bir üst kademe yöneticisinin başkanlığında belirlenecek genel müdürlerin katılımıyla oluşur. Türk Silahlı Kuvvetlerinde ise bu Komisyonun oluşumu kendi yönergeleri ile belirlenir. Değerlendirme Komisyonunun çalışma tutanakları ve kararları gizlidir.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

14/02/2000 tarih ve 2000/284 sayılı Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği ile milli güvenliği ilgilendiren ve gizlilik arz eden kurum ve kuruluşlara alınacak personel hakkında güvenlik ve arşiv sorgulaması yapılabilmesi için düzenlenmiştir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 48. maddesinin eklenen (Ek: 3/10/2016 – KHK-676/74 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/60 md.) “Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” şartıyla Devlet Memurluğu’na ilk ve tekrardan girenler içinde bu zorunluluk getirilmiştir.

Buna bağlı olarak düzenlenen 2000/284 sayılı yönetmenliğin 11.maddesinin (Değişik:RG-25/10/2018-30576-C.K.-228/9 md.) c fıkrasında “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakının bulunup bulunmadığı ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna ve Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıp davranmadığı” şartı getirilmiştir.

Bu fıkrada yer alan hüküm hukuken sıkıntılıdır. Zira kanun koyucu bu fıkrada belirttiği iltisak kelimesi hukuken muğlak ve kesinlik ilkesine aykırıdır.

İltisak kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer almasa bile Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında ki kanunda ve tıp literatüründe geçmektedir. Daha çok birleşme, kavuşma, bitişik olma anlamı taşır.[5] Her ne kadar doğrudan bir ilgi ve bağlantı olmasa da nihai amaçta bir bağlantı olabilir.[6] Ersan ŞEN ise iltisak ifadesi ile Ceza Hukukundaki “kanunilik” ve Ceza yargılamasındaki “kesin ispatın” aranmadığını bunun bir idari karar olduğunu ama buna rağmen kişi hak ve hürriyetlerinin elinden alınamayacağını söylemektedir. Ayrıca bir örgüt ve bunla ilgi ve sempatizanlarının ortaya çıkarılması için yapıldığını savunmaktadır.[7]

Türk Ceza Kanunu 2. maddesinde kanun koyucu şunu emretmiştir:

Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi

“Madde 2- (1) Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.

(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.

(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.”

Aynı kanunun 7. Maddesinde ise “(1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.

(2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.

(3) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/2 md.) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.”

Bununla birlikte aynı kanunun 220. Maddesinde örgüt suçları belirtilmiş olup bu maddede iltisak ile ilgili hüküm yer almamaktadır. İlgili madde şu şekildedir:

“(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.

(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.

(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.

(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.

(6) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.(Ek cümle: 11/4/2013-6459/11 md.) Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.

(7) (Değişik: 2/7/2012 – 6352/85 md.) Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi, örgüt üyesi olarak cezalandırılır. Örgüt üyeliğinden dolayı verilecek ceza, yapılan yardımın niteliğine göre üçte birine kadar indirilebilir.

(8) Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

Yine aynı kanunun 314. Maddesinde belirtilen silahlı örgüt kurma ve üye olma suçunu “(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.” Bu şekilde ifade edilmiştir.

Görüldüğü üzere Türk Ceza Kanunun ilgili hiçbir maddesinde iltisak tabiri olmadığı gibi iltisak kelimesiyle ifade edilen anlamda bir suç bulunmamaktadır. Bu nedenle kanunda suç olarak belirtilmeyen ve olacağı kesin olmayan zanlar üzerinden hüküm verilemez. Yani A şahsının X örgütü ile herhangi bir bağının olmamasına rağmen X örgütünün eylemlerinden menfaat veya mutluluk duyabilir bir sav üzerine hüküm verilemez. Zira Yargıtay 16. Ceza dairesinin kararı ile belirttiğimiz sakıncalara bağlı olarak iltisaklı olmanın örgüt üyeliği için yeterli bir sebep olmadığına hükmetmiştir.[8] İlgili kararda Örgüt üyeliği şu şekilde açıklanmıştır: “Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Hüküm verici yargıçlar aynı kararda iltisak olarak adlandırılan ve organik bağın olmadığı durumlarda kişilerin örgüt üyesi olarak suçlanamayacağını belirterek şu ifadede bulunmuşlardır: “Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.”

Her ne kadar bunun Ceza Hukuku konusu olmayıp idari bir tedbir olduğu söylense de yapılan işlem kişileri cezalandırmaya yöneliktir. Ayrıca güvenlik ve arşiv soruşturmalarının gizlilik ilkesi çerçevesinde yürütülmesi nedeniyle kişilerin kendilerini savunma hakkı ellerinden alınmaktadır. Örneğin kendisi hakkında güvenlik soruşturması yapılan A şahsının kendi mahalle ve köyündeki Muhtarla ve bu Muhtarın akrabalarıyla husumeti olsun, soruşturmacı bu husumetten haberdar olmaması durumunda Muhtarın olumsuz raporu doğrultusunda karar verme durumu vardır. Bu durumda A şahsının bundan haberdar olamayacağı gibi savunmasını da yapamayacaktır.

Diğer bir husus ise güvenlik soruşturması yapacak personelin niteliğidir. Zira soruşturmacının eğitimi formasyonu ve tecrübesi uygun değilse ön yargılarına yenik düşebilir. Bu durumda sorgulanan kişi hakkında yanlış hüküm verilebilir.

Büyükşehirler de insan ve komşuluk ilişkileri küçük yerleşim yerlerine göre daha zayıf olabilmektedir. Bu nedenle soruşturma evresinde komşu veya Muhtar soruşturması yapılacak kişi hakkında tam doğru bilgiye sahip olamayabilir veya yanlış bir kanı sahibi olmaları durumunda kişi hakkında yine yanlış hüküm verilebilir.

Çalışan kişiler hakkında yürütülen güvenlik soruşturmalarından idareci ve çalışan arasındaki husumet veya görüş ayrılıkları güvenlik soruşturmalarının en büyük handikabını oluşturur. Zira böyle bir durumda idareci hoşlanmadığı personeli hakkında olumsuz görüş bildirip iltisak kavramı içinde değerlendirmesi yüksek ihtimaldir. Bunun örnekleri defaatle yaşanmış olup iftira davaları da devam etmektedir.

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------------------------------

[1] Bulgaristan'dan Türkiye'ye mecburi göç eden Türk soyundan olanlarda bu şartın aranmıyacağı 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı KHK’nin geçici 5 inci maddesi ile hükme bağlanmıştır.

[2]Bu alt bentte yer alan “… milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, …” bölümü, Anayasa Mahkemesinin 25/2/2010 tarihli ve E.: 2008/17, K.: 2010/44 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

[3] Bu bentte yer alan “vücut veya” ile “veya vücut sakatlığı ile özürlü” ibareleri 21/4/2005 tarihli ve 5335

sayılı Kanunun 29 uncu maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.

[4] Bunun için 14/2/2000 tarih ve 2000/284 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Güvenlik Soruşturması Ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği hazırlanmıştır.

[5] Bora Tanıl, İltisak, http://mulkiyehaber.net/iltisak/ (giriş tarihi 20/11/2018)

[6] Açıkgöz Namık, İltisak Ne Demektir? http://www.enpolitik.com/kose-yazisi/553/iltisak-ne-demektir.html (giriş tarihi 20/11/2018)

[7] Şen Ersan, Örgütle iltisak ve irtibata dayalı idari tedbirler, https://www.hukukihaber.net/makale/orgutle-iltisak-ve-irtibata-dayali-idari-tedbirler-h80313.html

[8] 16. Ceza Dairesi 2018/317 E. , 2018/3823 K.