KARARLAR

GÖREVSİZLİK VEYA YETKİSİZLİK ÜZERİNE DAVA DOSYASININ SÜRESİNDE TALEPTE BULUNULARAK GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİ HALİNDE DAVALI LEHİNE AYRICA VEKÂLET ÜCRETİNE HÜKMEDİLEMEZ

6100 sayılı Kanun'un 20 inci maddesi ve 331 inci maddesinin ikinci fıkrası birlikte değerlendirildiğinde görevsizlik ya da yetkisizlik kararı üzerine dava dosyasının süresinde talepte bulunularak görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi halinde bu görevsizlik ya da yetkisizlik kararı nedeni ile davalı lehine ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuş, kararın Kanun yararına bozulmasını gerektirmiştir.

Abone Ol

T.C.

Yargıtay

11. Hukuk Dairesi

2023/1239 E., 2023/1935 K.


"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/690 Esas, 2022/497 Karar
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili lehine keşide ettiği 3.000,00 TL bedelli çekin karşılıksız çıkmasından sonra davalı aleyhine İstanbul İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, davalının yetkiye itirazı üzerine takibe Eskişehir İcra Müdürlüğü kanalıyla devam edildiğini, davalının burada da borca itiraz ettiğini, her ne kadar çek için 3 yıllık zamanaşımı süresi dolmuşsa da taraflar arasında temel borç ilişkisinin bulunduğunu, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; İstanbul mahkemelerinin yetkisini kabul etmediklerini, gerek çekin Eskişehir’de keşide edilmesi gerek müvekkilinin Eskişehir’de ikamet etmesi sebebiyle Eskişehir mahkemelerinin yetkili olduğunu, kaldı ki takibin de Eskişehir İcra Müdürlüğünce yapıldığını, çekin zamanaşımı süresinin dolduğunu, çek bedelinin de ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.06.2021 tarih, 2021/98 E. ve 2021/408 K. sayılı kararı ile çekin Eskişehir’de keşide edildiği, davalının ikametgahının Eskişehir olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunun tespitine, talep halinde dosyanın yetkili olan Eskişehir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, davacı vekili dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesini istemiştir.

2.Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptali ile takibin 1.010,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa 24.02.2020 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ve faize dair istemin reddine, 202,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dava ilk önce İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılıp yetkisizlik kararı verildiğinden 04.06.2021 karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 7 nci maddesi gereğince ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce karar verildiğinden 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretinin yarısı olan 2.040,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 10 uncu maddesi gereğince 1.010,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, reddedilen kısım yönünden davalı duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince 2.686,82 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesi kararı kesin olarak verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığının temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece, görevsizlik veya yetkisizlik kararlarından sonra, süresi içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi durumunda, devam edilen davanın yeni bir dava olmayıp açılan davanın devamı olduğu gözetilip tek bir vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ayrıca bir vekâlet ücretine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek kararın kanun yararına bozulması istenmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.

2. Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

3. AAÜT’nin 7 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkrası, 10 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

4. 6100 sayılı Kanun’un 20 inci maddesi ile 331 inci maddesinin ikinci fıkrası.


3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonra verilen görevsizlik ya da yetkisizlik kararları nihai bir karar değildir. 6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesinin ikinci fıkrası "Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder."  şeklinde düzenlenmiştir.

2.Görevsizlik ya da yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra taraflardan biri iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep edebilir. Aksi taktirde dava açılmamış sayılır.

3.Somut uyuşmazlıkta, davacının İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davada 04.06.2021 tarih, 2021/98 E. ve 2021/408 K. sayılı kararla Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş, dava dosyası davacının talebiyle yetkili Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, yetkili mahkemede yapılan yargılama sonunda, dava kısmen kabul, kısmen reddedilmiş, davalı yararına reddedilen kısım için ayrı, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen yetkisizlik kararı nedeniyle ayrı vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

4.6100 sayılı Kanun'un 20 inci maddesi ve 331 inci maddesinin ikinci fıkrası birlikte değerlendirildiğinde görevsizlik ya da yetkisizlik kararı üzerine dava dosyasının süresinde talepte bulunularak görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi halinde bu görevsizlik ya da yetkisizlik kararı nedeni ile davalı lehine ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olmuş, kararın Kanun yararına bozulmasını gerektirmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

6100 sayılı HMK 323 maddesinde "celse, karar ve ilam harçları, dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri, dosya ve sair evrak giderleri, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretleri vs." yargılama giderleri kapsamında sayılmış,

Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri başlıklı HMK 331/2 maddesinde "Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra başka bir mahkemede davaya devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği" öngörülmüş,

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168. Maddesine istinaden çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1 maddesinde de görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunacağı, şu kadar ki davanın görüleceği mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücretinin ikinci kısmın ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemeyeceği" düzenlenmiştir.

Somut uyuşmazlıkta;
İstanbul Asliye 21. Ticaret Mahkemesinin 04.06.2021 gün ve 2021/98 Esas, 2021/408 Karar sayılı kararı ile mahkemenin yetkisizliğine Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmiştir.

Yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya devam edilen Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2022 gün ve 2021/690 Esas, 2022/297 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmekle birlikte yetkisizlik kararı nedeni ile de davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olup bu durum HMK 331/2 maddesine uygundur.

Söz konusu hüküm, mülga 1086 sayılı HUMK'da yer almayan 6100 sayılı HMK'nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mülga 1086 sayılı Yasa'nın yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 25.04.1945 gün 1943/21 E., 1945/9 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında "Yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınmasının gerekli olduğu" belirtildiğinden uygulamada görevsiz veya yetkisiz mahkemece harca, yargılama giderlerine ve vekille temsil edildiği takdirde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal zorunluluk olduğu kabul edilmekteydi.

6100 sayılı HMK 331/2 maddesi ile yargılamanın tekliği esası benimsenerek, davanın açılışından itibaren geçirilen aşamalarda esas hakkında hüküm veren mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmesi esası benimsenmiş olup, farklı mahkemelerce yargılama giderlerine hükmedilmek suretiyle karışıklığa ve infazda tereddütlere engel olunmak istenmiştir.

Yoksa HMK 331/1 maddesi, yetkisizlik ve görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde yetkisizlik ve görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilemeyeceği gibi bir anlam taşımamaktadır.

Aksine madde, başlığında da ifade edildiği gibi esastan sonuçlanmayan davadaki yargılama giderlerini düzenlemiş olup görevsizlik ve yetkisizlik kararı nedeniyle, davanın devam edildiği, diğer mahkeme esasa ilişkin verdiği kararı ile yetkisizlik kararı nedeniyle davalı lehine de ayrıca yargılama giderlerine hükmetmelidir.

Diğer taraftan, yetkisizlik ve görevsizlik kararı üzerine talep edilmemesi nedeniyle dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmemesi halinde yargılama giderleri hüküm altına alınırken, aynı dosyanın bir dilekçeyle mahkemeye gönderilmesi halinde yargı giderine hükmedilmemesi HMK 331/2 maddesini kendi içerisinde çelişik hale getirecek ve eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır.

Keza, çoğunluk görüşünün kabulü, açık bir yasal düzenleme bulunmamasına rağmen Avukatlık Kanununa istinaden çıkarılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ilgili hükmünü de işlevsiz bırakacaktır.

Sonuç olarak, kanun koyucu HMK 331/2 maddesi vaz'ederken 25.04.1945 gün 1943/21 E, 1945/9 K. sayılı İ.B.K ile belirlenen görevsizlik ve yetkisizlik kararı üzerine davalı taraf yararına hükmolunan yargılama giderlerine ilişkin hükmü kaldırmamış olup ancak hangi mahkemece hüküm altına alınacağını düzenlemiştir.

Açıklanan nedenlerle bu yöne ilişkin kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istemin kabulü ile kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi doğru değildir.

Maruz nedenle çoğunluk görüşüne karşıyım. (Yargıtay 2. HD 04/06/2018 gün 2016/19662 Esas, 2018/7250 Karar, 17.HD 27/06/2018 gün 2015/15290 Esas, 2018/6488 Karar, 3. HD 30/11/2017 gün 2016/6015 Esas, 2017/16844 Karar sayı vd. kararları)