Giriş:
İhtiyati haciz para ve teminat alacaklarının güvence altında alınabilmesi için uygulanan bir hukuki tedbirdir. Deniz İcra Hukukunda ise deniz alacaklarının güvence altında alınabilmesi için ihtiyati haciz tedbirine başvurulmakta ancak deniz ticaretinin nevi şahsına münhasır olması sebebi ile; özel hükümlere yer verilmiştir. Bu kapsamda deniz alacağı hakkında ihtiyati haciz kararı alma konusunun; geminin seferden alıkonulması ya da gemiye el konulması gibi sadece deniz ticaretine özgü sonuçları bulunmaktadır. Deniz alacaklarının ihtiyati haczine açıklık getirmek amacıyla bu makale hazırlanmıştır.
Gemilerin ihtiyati haczi sebebiyle ortaya çıkan uyuşmazlıkları gidermek amacıyla; ulusal ve uluslararası hukuk yeknesaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bunun bir yansıması olarak; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”); İcra İflas Kanunu’na atıflarla ve 1999 tarihli Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Uluslararası Sözleşme’ sine[1] neredeyse paralel olarak düzenlenmiş olması pratikteki uyuşmazlıkları önemli ölçüde gidermek için atılmış önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir.
Kavramsal olarak geminin ihtiyati haczi Uluslararası Deniz Hukuku uygulamalarından incelendiğinde; bir geminin yetkili makamlarca seferden men edilmesi kavramı tutuklama (arrest) olarak ifade edilirken, Türk Hukukunda ise; bir borçtan dolayı alacaklının talebi ve mahkeme kararı ile geminin seferden mani olunması ihtiyati haciz kavramı ile yer bulmaktadır.[2] TTK md.1353 ile gemi alacaklarının gemiye el konularak teminat altına alınabilmesi için tek koruma yönteminin ihtiyati haciz olduğu ayrıca ve açıkça belirtilmiştir. Buna göre; bir geminin alacak takibi sebebi ile seferden men edilmesi, el konulması tedbiri sadece ihtiyati haciz talebi ile kendisine hukuk sisteminde yer bulacaktır.
1- Uygulanacak Hukuk
Bir geminin ihtiyaten veya icraen haczi, cebri icra yolu ile satışı, mülkiyetin devri gibi işlemler tasarrufun yapıldığı sırada bulunduğu ülkenin hukukuna tabidir. Bu hüküm Türk Ticaret Kanunu md.1350 ile yeniden ifade edilse de; 1993 tarihli gemileri Üzerindeki imtiyazlar ve İpotekler hakkındaki Uluslararası Sözleşmelerin 2. Maddesinden alınarak uygulanmıştır.
Yabancılık unsurunun bulunan durumlarda ( geminin veya borçlu gemi malikinin yabancı olması) geminin kesin veya ihtiyati haczi, icra yoluyla satışı, mülkiyetin devri, satış sonuçları cebri icraya ilişkin diğer tüm işlemler ve tasarruflar geminin bu işlemler yapıldığı andaki bulunduğu ülke hukukuna tabi olacaktır. Özetle; yabancı bir geminin Türkiye’de haczine ve devamında satışına ilişkin prosedürlere Türk Hukuku uygulanacaktır. Aynı şekilde Türk gemisi de yurt dışınca icraya konu olduğunda ilgili ülke hukukuna tabi olacaktır. Ancak; Türk bayraklı gemiler hakkında hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmemesi gereklidir. Bu kapsamda Türk Ticaret Kanunu md.1350’ye göre uyulması gereken usulü kurallar mevcuttur.
Türk bayraklı bir geminin yurt dışında cebrî icra yoluyla satışı hâlinde, artırmayı yapan kurum veya ilgililer tarafından, bu satıştan en az otuz gün önce artırmanın;
a) Geminin kayıtlı olduğu Türk Gemi Siciline,
b) Geminin sicile kayıtlı malikine,
c) Gemi siciline tescil edilmiş diğer hakların ve alacakların sahiplerine, bildirilmesi veya gideri ilgililer tarafından karşılanmak şartıyla tirajı ellibin üzerinde olan ve Türkiye düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle ilan edilmesi zorunludur. Bu bildirim veya ilan yapılmaksızın geminin yurt dışında cebrî icra yoluyla satışı hâlinde kaydı silinemez ve gemi üzerinde Türk Gemi Siciline kayıtlı haklar ve alacaklar saklı kalır.
Gemi haczinin uygulanması sırasında ise maddi hukuk ile uygulama arasında bazı uyumsuzluklar doğabilmektedir. Bu uyumsuzluk kendini gemilerin menkul ve gayrimenkul olarak değerlendirilmesi sebebiyle göstermektedir. İcra İflas Kanunu md. 23/4 ‘e göre Sicile kayıtlı Türk Gemileri taşınmaz sayılmaktadır. Bunun yanı sıra sicile olmayan Türk gemileri ile yabancı gemiler taşınır olarak kabul edilmektedir. Yargıtay 12. H.D 2008/21383E.,2009/2233K.sayı ile verdiği karara göre “Feshi istenen ihalenin konusu Comoros bayraklı M/V Best Line Gemisi Türk Gemi Siciline kayıtlı olmaması sebebiyle menkul niteliğinde olup, ihale menkul malların satışına ilişkin hükümlere tabidir” denmektedir. Uygulamada ise; menkul hükmüne tabi gemiler seferden men edilebilirken, gemi siciline kayıtlı gemiler seferden men edilememektedir.
2- İhtiyati Haczin Şartları
TTK md.1352 vd. maddelere göre; gemilerin ihtiyati haczi, deniz alacağı olarak anılan ve özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan sınırlı sayıdaki ayni ve şahsi talep hakkının takibinin güvence altına alınması maksadıyla mahkeme kararı ile bir gemiye geçici ve hukuki olarak el konulması şeklinde anlaşılmalıdır.[3] Bu durumda ihtiyati haciz kavramı; taşınmazlarda olduğu gibi geniş kapsamlı değil deniz alacakları kavramı ile sınırlı tutulmuştur. Deniz alacaklarının takibi için de gemiye el koyma hakkını veren geçici teminat yolu olarak da ihtiyati haciz öngörülmüştür.
Deniz İcra Hukuku bakımından ihtiyati haciz kararının söz konusu olabilmesi için;
- Alacağın muaccel olması,
- Alacağın deniz alacağı vasfında olması,
- İhtiyati hacze konu geminin mevcut olması,
- Teminatın ödenmesi ve devamında ihtiyati haczi tamamlayan merasimin yerine getirilmesi gereklidir.
Buna ek olarak; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın rehinle teminat altına alınmamış olması kuralı mevcut ise de; deniz alacakları bakımından rehinle yapılan teminat ihtiyati haczin istenmesine engel teşkil etmemektedir.
Ayrıca ihtiyati haciz hakkının kullanılma hakkı da sınırlandırılmış olup; TTK md.1369’a göre hakkında deniz alacağı ileri sürülen her geminin ihtiyaten haczi;
- Deniz alacağı doğduğunda geminin maliki olan kişi, ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup geminin maliki ise; veya
- Deniz alacağı doğduğunda geminin kiracısı olan kişi, ihtiyati haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup geminin maliki ise;
- Deniz alacağı gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi üzerinde aynı nitelikteki bir ayni yükümlülük ile teminat altına alınmış ise; veya
- Uyuşmazlık geminin mülkiyetine veya zilyetliğine ilişkin ise; veya
- Alacak, 1320 nci madde uyarınca gemi alacaklısı hakkı veriyorsa, mümkündür.
Bu madde kapsamında önemli olan husus; deniz alacağının doğduğu anda geminin maliki, kiracısı, yahut alacağın doğduğu anda bu borçtan sorumlu olmak koşulu aranır. İhtiyati haczin doğdu anda gemi malikinin başkası olması durumunda ise yine ihtiyati haczin uygulanması söz konusu olamayacaktır.
3- Gemilerin İhtiyati Haczine Konu Alacaklar
Geminin seferden alıkonması ve dahi el konulması gibi ciddi sonuçlar doğuran “gemilerin ihtiyati haczi” kavramının; elbette her alacak türü için talep edilebilir olması beklenemez. Zira Ticaret Kanunu’nda da bu hususa dikkat edilmiş, hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Buna göre; TTK md. 1352’de gemilerin ihtiyati haczine konu alacağın sadece deniz alacakları bakımından olduğu ve bunların kapsamının da liste halinde belirtilenden başkası olamayacağı vurgulanmıştır.
Bu durumda taraflar sözleşme ile düzenlese dahi; listede yer bulmayan alacak türünün, işbu deniz alacağı kavramı içine sokulması mümkün olamayacak ve dolayısıyla geminin ihtiyati haczini istemeyecektir. Bahsi geçen alacakların ortak noktası; alacağın doğrudan geminin işletilmesinden kaynaklanması ya da gemiyi konu alan talep haklarını içermesidir.[4]
MADDE 1352- (1) “Deniz alacağı”; aşağıda sayılan hususların birinden veya birkaçından doğan istem anlamına gelir:
a) Geminin işletilmesinin sebep olduğu zıya veya hasar. (Gemi işletme zararları)
b) Geminin işletilmesi ile doğrudan doğruya ilgili olarak karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer bedensel zararlar. (Bedensel gemi işletme zararları)
c) Kurtarma faaliyeti veya her türlü kurtarma sözleşmesi, çevre zararı tehdidi oluşturan bir gemi veya gemideki eşya ile ilgili kurtarma faaliyeti için ödenecek özel tazminat. (Kurtarma faaliyetleri)
d) Çevreye, kıyı şeridine veya bunlara ilişkin menfaatlere gemi ile verilen zarar ya da zarar verme tehdidi; bu zararı önlemek, sınırlandırmak veya ortadan kaldırmak için alınan önlemler; bu zarar karşılığı ödenecek tazminat; çevrenin eski duruma getirilmesi için fiilen alınan veya alınacak olan makul önlemlerin giderleri; bu zarar ile bağlantılı olarak üçüncü kişilerin uğradığı veya uğrayabileceği kayıplar ve bu bentte belirtilenlere benzer nitelikteki zararlar, giderler veya kayıplar. (Çevre zararları)
e) Geminin içinde bulunan veya bulunmuş olan şeyler de dâhil olmak üzere, batmış, enkaz hâline gelmiş, karaya oturmuş veya terkedilmiş olan bir geminin yüzdürülmesi, kaldırılması, çıkartılması, yok edilmesi veya zararsız hâle getirilmesi için yapılan giderler ve harcamalar ile terk edilmiş bir geminin korunması ve gemi adamlarının iaşesi ile ilgili giderler ve harcamalar. (Enkaz kaldırma)
f) Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, geminin kullanılması veya kiralanması amacıyla yapılmış her türlü sözleşme. (Gemi kiralama ve kullanma sözleşmeleri)
g) Bir çarter parti düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın, gemide eşya veya yolcu taşınması amacıyla yapılmış her türlü sözleşme. (deniz taşıma sözleşmeleri)
h) Gemide taşınan, bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin zıya veya hasar.
i) Müşterek avarya.
j) Römorkaj.
k) Kılavuzluk.
l) Geminin işletilmesi, yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan eşya, malzeme, kumanya, yakıt, konteynerler dâhil teçhizat ve bu amaçlarla verilen hizmetler.
m) Geminin yapımı, yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da geminin niteliğinde değişiklik yapılması.
n) Liman, kanal, dok, iskele ve rıhtım, diğer su yolları ile karantina için ödenecek resimlerle diğer paralar.
o) Ülkelerine getirilme giderlerini ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma paylarını da içererek, gemi adamlarına, gemide çalışmaları dolayısıyla ödenecek ücretlerle, onlara ödenmesi gereken diğer tutarlara ilişkin istemler.
p) Gemi için alınmış krediler dâhil olmak üzere, geminin veya malikinin adına yapılmış harcamalar.
r) Geminin maliki tarafından veya onun hesabına ödenecek, karşılıklı sigorta aidatları da dâhil sigorta primleri.
s) Geminin maliki tarafından veya onun hesabına gemiye ilişkin olarak ödenecek her türlü komisyon, brokaj veya acente ücretleri.
t) Geminin mülkiyeti veya zilyetliğine ilişkin her türlü uyuşmazlık.
u) Geminin ortak malikleri arasında çıkan, geminin işletilmesine ya da gemiden sağlanan hasılata ilişkin her türlü uyuşmazlık.
v) Gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi üzerinde aynı nitelikteki ayni bir yükümlülük.
y) Geminin satışına ilişkin bir sözleşmeden kaynaklanan her türlü uyuşmazlık.
4- Görevli ve Yetkili Mahkeme
Gemi alacakları için yapılan ihtiyati haciz başvurularında görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Halihazırda İstanbul’da 2 ve İzmir’de bir asliye ticaret mahkemesi deniz ticareti ve sigortalardan kaynaklı ihtilaflar bakımından yetkilendirilmiştir.[5]
Geminin ihtiyati haczi bakımından kanunda belirtilen yetkili mahkeme dışında hiçbir mahkemenin ihtiyati haciz kararı verme yetkisi bulunmamaktadır. Yetkili mahkemenin tespitinde ise davadan önce ve sonra olmak üzere yetkili mahkeme ayırımı yapılmıştır. Davadan önce yetki bakımından geminin Türk ve Yabancı bayraklı olması konusuna göre ayrı ayrı incelenmesi gereklidir:
- Türk Bayraklı Gemiler :Geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı veya kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından verilir. Buna ek olarak; alacaklı, Türk Gemi Siciline kayıtlı gemiler hakkında sicil yeri mahkemesinde, sicile kayıtlı olmayan gemilerde malikin yerleşim yeri mahkemesinde ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.(TTK. Md.1354)
- Yabancı Bayraklı Gemiler : Geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı veya kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından verilir. Yabancı gemiler bakımından kısa süreli de olsa yakıt, yedek parça alma,gemi personeli değiştirmek gibi kısa süreli durduğu yer mahkemesi yetkili olmaktadır. (TTK MD.1355) Ancak yabancı bayraklı gemiler bakımından “sefere ara verme” şartı aranmaktadır. Sefere ara vermeden seyrine devam eden gemiler hakkında Montrö Boğazlar Sözleşmesine göre zararsız geçiş yapan gemiler bakımından zararsız geçiş ihlali olmadığı müddetçe Türk Mahkemelerince ihtiyati haciz kararı verilemez.[6]
Dava açıldıktan sonra ise; Türk Mahkemelerinde uyuşmazlığın esası hangi mahkemede görüldü ise buna ilişkin ihtiyati haciz talebi de aynı mahkemeden istenir. Hakem önünde veya yabancı mahkemelerde deniz alacağı için dava açılmış ise bu durumda; Türk ve Yabancı bayraklı gemiler bakımından yukarıda belirtilen yetki kuralları uygulanacaktır.
5- İhtiyati Haciz Muafiyetinin Sınırı
Zararsız geçiş hakkı kullanan gemiler bakımından; 1958 Cenevre Karasuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi md.20 ile 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi md.28’e göre; kıyı devleti, yabancı bir geminin karasularından geçişi esnasında, üstelendiği veya maruz kaldığı yükümlülükler hariç, bir hukuki dava amacıyla gemiyi haczedemez veya alıkoyamaz. Buna göre; ihtiyati haciz muafiyetinden zararsız geçiş halindeki gemiler yararlanabilirken; karasulardan geçiş esnasında yapılan borç ve yükümlülükler bakımından geçerli olmayacaktır. Diğer bir ifade ile ihtiyati haciz muafiyetinden yararlanmak için borç ve sorumluluk doğuran olayın ülke kara sularında gerçekleşmemiş olması gerekmektedir. [7]
TTK. Md.1355 ile de Türk Mahkemesinin ihtiyati haciz kararını ancak geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı ya da kızağa alındığı halde verileceği belirtilmiştir. Yani bu halde de yabancı bayraklı geminin durması sonucu ortaya çıkmaktadır.
İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında geçen yabancı bayraklı gemiler bakımından ise; 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi uygulanacaktır. Ancak; kritik olan nokta şudur; işbu sözleşmede Türk yargı yetkisini sınırlandıran veya düzenleyen hüküm yer almamaktadır. Bu sebeple; yine yukarıda belirtildiği gibi TTK md.1355 uygulama alanı bulacak ve uğraklı yabancı gemiler bakımından ihtiyati haciz kararı verilebilecek; zararsız, uğraksız veya transit geçiş yapan gemiler hakkında Türk Mahkemeleri ihtiyati haciz kararı veremeyecek ve dolayısıyla da daha evvel alınmış karar olsa dahi uygulayamayacaktır. [8]
6- Şarta Bağlı Alacakların Varlığı Halinde Geminin İhtiyati Haczi
Gerek Ticaret Kanunu gerekse atıfla İcra İflas Kanunu md.257’ye göre; vadesi gelmemiş ve muaccel olmuş borçlar bakımından uygulanacak usuller açıkça belirtilmiştir ancak; alacağın niteliği itibari ile ne muaccel ne de vadesi gelmemiş olması konusunda ne yapılacağı belirtilmemiştir, kaldı ki bu durum sıklıkla uygulamada ihtilaflara sebebiyet vermektedir. Ayrıca, tarafların sözleşme esnasında alacağın muacceliyetini şarta bağlayarak kendilerini garanti altında hissetme çabası; çoğu zaman aksi durum yaratabilmektedir. Mesela, ihtiyati haciz talebinde bulunulduktan sonra; alacağın aslında henüz talep edilebilir deniz alacağı olmadığı hususu ile karşılaşılmaktadır. Bu sebeple öncelikle; deniz alacağı maddi hukuk şartına bağlanmışsa ihtar, protesto vs. bunların yerine getirilmiş olması gerekmektedir; aksi halde doğmamış bir deniz alacağı hakkında ihtiyati haciz istenmesi mümkün olmayacaktır, talep edildiyse bile kuvvetle muhtemel reddedilecektir. Aynı şekilde; gemi ipoteğinin temin ettiği ve deniz alacağı niteliğinde bulunmayan para alacağı muaccel hale gelmemişse kural olarak (istisnası TTK md.1030) doğrudan ipotek hakkının takibi için geminin ihtiyati haczi talep edilemeyecektir.[9]
7- İhtiyati Haczin Uygulanması
Alacaklı mahkemenin haciz kararının verildiği tarihten itibaren 3 iş günü içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki veya geminin bulunduğu icra dairesinden kararın infazını istemek zorundadır. Aksi halde ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar.
a) Gemiye El Konulması ve Seferden Men Edilme Hususu
Gemilerin ihtiyati haciz kararının nasıl uygulanması gerektiği TTK. md. 1366 ile “İhtiyati haczine karar verilen bütün gemiler, bayrağı ve hangi sicile kayıtlı oldukları dikkate alınmaksızın, icra müdürü tarafından seferden menedilerek muhafaza altına alınır.” şeklinde belirtilmiştir. Bu noktada önemli olan “bütün gemiler” in aynı usule tabi olacakları hususudur. Aynı şekilde; eski İcra İflas Kanunu’nun aksine yeni İİK; md. 23 ” …bayrağına ve bir sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bütün gemiler için taşınır hükümleri uygulanır..” şeklinde tüm gemileri aynı kural silsilesi içine sokmuştur ki hakkaniyetli olan da budur. Zira eski TTK ve İcra İflas Kanunu’nda Türk gemilerine taşınmaz usulleri, yabancı gemilere ise taşınır usulleri uygulanmaktaydı ki bu durumda; yabancı gemilere hem icra iflas hükümleri bakımından iltimas tanınmasına sebebiyet vermekteydi.
Özetle; gemilerin ihtiyaten haczedilmesinde; tüm gemiler taşınır hükmünde kabul edilecek, bayrağa ve sicile bakılmaksızın seferden men edilecektir. Bunun yanı sıra; Türk gemiler bakımından, gemiler seferde bulunuyor ise, deniz alacağını teminat için malike, malik olmayan donatana veya borçtan sorumlu üçüncü kişiye 10 gün içinde icra dairesine teminat vermesi ihtar olunacaktır. Teminat verilememe durumu söz konusu olacaksa; elbette geminin teslimi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Zira; hem teminat verilmeyip hem gemi teslim edilmezse bu halde TCK md.289 hükümleri yani resmen teslim olunan mala el konulması ve bozulmasına ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Her ne kadar bütün gemilere aynı usullerin uygulanacağı belirtilse de uygulama o kadar da hakkaniyetli olmamaktadır. Şöyle ki; yabancı gemiler bakımından deyim yerindeyse gemi sadece durduğu noktada geminin ihtiyati haczi hükümleri uygulanabilecektir. Her ne kadar yabancı bayraklı geminin TTK md.1367’ye göre; Türk karasuları terk edilinceye kadar durdurulabileceği ve emniyetli bir yerde demirleme talimatı verilir şeklinde belirtilse de pratikte ancak gemi durursa ihtiyati haciz uygulanabilecektir.
b) Teminat Karşılığında Geminin Serbest Bırakılması
Gemi üzerindeki fiili el koyma tedbirinin hiç uygulanmaması ya da el koymanın kaldırılması hususu TTK. MD.1370 ile düzenlemiştir. Bu hükme göre; gemi üzerindeki geçici hukuki koruma devam eder, geminin el konulması tehlikesini ortadan kaldırmak için teminat verilmesi amaçlanmıştır.
İhtiyaten haczolununan gemi; istenildiğin zaman icra dairesine teslim edilmek üzere teminat verilerek borçlu veya 3. Kişiye teslim edilebilir. Gemi değerini karşılayan nakit para, icra memuru tarafından kabul edilecek taşınmaz rehni, gemi ipoteği, banka kefaleti teminat olarak kullanılabilir. Teminatın türü bakımından alacaklı ve borçlunun icra hukuku sözleşmesi yapması mümkündür. Ayrıca 3. Kişi bakımından teminat gösterilebilir. Bu durumda ihtiyati haciz kalır ancak gemi serbest kalır yani fiili el koyma tehlikesi ortadan kalkar ve gemi işletilebilir.
MADDE 1370- (1) İhtiyaten haczolunan gemi, istenildiği zaman icra dairesine teslim edilmek ve bunu sağlamak amacıyla geminin değeri depo edilmek veya icra memuru tarafından kabul edilecek taşınmaz rehni, gemi ipoteği veya itibarlı bir banka kefaleti gösterilmek şartıyla borçluya ve gemi üçüncü kişi elinde iken ihtiyaten haczolunmuşsa, bir taahhüt senedi alınarak, bu kişiye bırakılabilir.
(2) Geminin, üzerindeki ihtiyati haciz devam etmek kaydıyla serbest bırakıldığının, 1366 ncı maddede sayılan kurumlara bildirilmesi ve sicildeki ihtiyati hacze dair kaydın korunması gereklidir.
c) Teminat Karşılığında İhtiyati Haczin Kaldırılması
Gemi değerini geçmemek kaydıyla; deniz alacaklarının tamamı faiz ve giderler bakımından yeterli teminat göstererek gemi maliki veya borçlu ihtiyati haczin kaldırılmasını isteyebilirler. Bu andan itibaren gemi üzerinde ihtiyati haczin özel geçici hukuki koruması sona erer. Diğer bir ifade ile; ihtiyati haciz kaldırılırken bir başka teminat söz konusu olmaktadır.
MADDE 1371- (1) Geminin maliki veya borçlu, geminin değerini geçmemek kaydıyla, deniz alacağının tamamı, faizi ve giderler için yeterli teminat göstererek, ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.
(2) Geminin ihtiyati haczinin kaldırıldığının, 1366 ncı maddede sayılan kurumlara bildirilmesi ve ihtiyati hacze dair sicildeki kaydın silinmesi gereklidir.
(3) İhtiyati haczin devamı için açılan davanın sonunda, teminatın alacaklıya ödenmesine karar verilmesi durumunda, bu teminat üzerine diğer deniz alacaklıları haciz koyduramaz.
8- Aynı Geminin Yeniden İhtiyati Haczi
Daha önce bir gemiyi ihtiyaten haczettirmiş bir alacaklının, teminat karşılığında geminin serbest kalması halinde gemiyi tekrar ihtiyaten haczettirmesi kural olarak mümkün değildir. Ancak bazı istisnalar mevcuttur.
- Teminatın yetersiz olması
- Teminat verenin aczi : Teminatı veren kişinin borca batmış olması, deniz alacağı için teminat veren P&I klübünün ödemeleri tatil etmesi gibi
- Geminin haksız olarak serbest kalması durumlarında elbette yaklaşık ispat durumu söz konusu olduğunda aynı geminin yeniden haczi mümkündür.
Sonuç olarak; Geminin ihtiyati haczi ;teminat karşılığında mahkemeden karar alınarak, geminin alıkonulması veya seferden men edilmesi suretiyle borçlunun tasarruf alanından çıkarılması olarak tanımlanabilir. Gemiler üzerinde uygulanacak ihtiyati haciz; kanun ve uluslararası hukuk bakımından sınırlı tutulmuştur. Taşınmaz alacaklarından farklı olarak gemi alacaklarının teker teker sayma ve sınırlandırma yoluna gidilmiştir. Ancak söz konusu ihtiyati haciz konusu gemi ve yabancı bayraklı gemi olduğunda bu kararı uygulanması normal ihtiyati haciz kararından hayli farklılaşmıştır. İhtiyati haciz öncesi istenecek teminatın türü, miktarı, işbu haczin kaldırılması veyahut yeniden haciz konulması genel hukuk kurallarının ayrı özel hükümlerle tesis edilmiştir. Bu sebeple depo edilecek teminat ve dava değerinin taşıdığı riskler bakımından titizlikle incelenmesi gerekmektedir.
----------------
Anahtar Kelimeler: Gemilerin ihtiyati haczi, deniz alacakları, seferden men edilme, gemiye el koyma, ihtiyati haczin kaldırılması, teminat verme, gemi ipoteği
[1] 1952 tarihli “Deniz Gemilerinin İhtiyati Haczine İlişkin Uluslararası Sözleşme” nin revizyonundan ibaret olup,12.03.1999 tarihinde Cenevre’de kabul edilmiştir.
[2] EKŞİ, Yabancı Gemilerin İhtiyati Haczi, s. 128.
[3] Özekeş,İcra ve İflas Hukuku, 2013, sf.546
[4] Özekeş,İcra ve İflas Hukuku, 2013, s.547
[5] Özekeş,İcra ve İflas Hukuku, 2013, s.559
[6] Kuran, Uluslararası Deniz Hukuku, s.58
[7] Kuran, Uluslararası Deniz Hukuku, s.63
[8] Kuran, Uluslararası Deniz Hukuku, s.64
[9] Özekeş,İcra ve İflas Hukuku, 2013, s.552