GÜNCEL

Tükenmişlik sendromu evlilikleri bitiriyor!

Abone Ol

"Nerede o eski evlilikler" deyişinizi duyar gibiyiz. Ama hızla değişen sistemde evlilikler de payını alıyor. Psikolojik Danışman Ferhan Bıçakçılar, "Eskiye göre daha hızlı yaşıyoruz, daha hızlı tüketiyoruz ve daha fazla harcıyoruz. Bu hız evlilikleri yıpratıyor. Çiftlere tükenmişlik sendromuna karşı yeniden birbirlerini ve romantizmi hatırlamalarını öneriyorum" diyor.

Evlilik ve Aile Danışmanları Derneği Başkanı Psikolojik Danışman Ferhan Bıçakçılar, tükenmişlik sendromunun evliliklerde de yaşanabildiğini, mutsuzluk, yorgunluk ile tahammülsüzlükle başlayan ve hayal kırıklığıyla devam eden bu durumun ruh sağlığının yanı sıra evlilikleri de bozduğunu belirtti.

Bıçakçılar, tükenmişlik sendromunun benzer belirtileri olduğu için yıllarca depresyonla karıştırıldığını, ancak bu sendromun belli bir spesifik sorunla ortaya çıktığını, depresyonun ise hayatın bütününe yayıldığını söyledi. Çoğunlukla iş yaşamında kendini gösteren sendromun hayatın diğer alanlarında da yaşanabildiğini, bunlardan birinin de evlilik olduğunu dile getiren Bıçakçılar, mutsuzluk, yorgunluk ve tahammülsüzlükle başlayan, hayal kırıklıklarıyla devam eden bu durumun kişinin ruh sağlığı ile evlilikleri bozduğunu anlattı.

Bıçakçılar, evliliğin uzun süreli bir ilişki olduğunu, ilişkinin çocuk, aile, arkadaşlar, travmalar, hayattaki zorlanmalar, ekonomik sıkıntılar gibi faktörlerden etkilendiğini ifade ederek, bunların bir bütün halinde yoğunlaştığı ve kişiyi artık bir ümitsizlik duygusuna sürüklediği durumun tükenmişlik sendromu olarak tanımlandığını belirtti.

Evliliklerde dönem dönem cinsel ve iletişimsel çukurlar olabileceğini, bunlara düşüldüğünün çoğu zaman fark edilemediğini aktaran Bıçakçılar, eşlerin ilişkileri içinde yeni bir bakış açısıyla enerji yaratmaması halinde evliliklerin de tükenebileceğini belirtti.

Değişen tüketim kalıpları nedeniyle evliliklerin tükenmişlik sendromu tehdidiyle daha fazla karşı karşıya bulunduğunu savunan Bıçakçılar, "Çünkü eskiye göre daha hızlı yaşıyoruz, daha hızlı tüketiyoruz ve daha fazla harcıyoruz. Bu hız evlilikleri yıpratıyor. Bu noktada tüketmeye başladığınızda birbirimizi kırmaya, birbirimize soğuk durmaya ve birbirimizle hiç ilişki kurmamaya başlıyoruz" dedi. Bıçakçılar, evlilikteki tükenmişlik sendromuna karşı çiftlerin birbirlerini yeniden hatırlaması, birbirlerine zaman ayırması gerektiğine işaret ederek, şöyle konuştu:

"Çiftlere tükenmişlik sendromuna karşı yeniden birbirlerini ve romantizmi hatırlamalarını öneriyorum. Baş başa bir yemeğe çıkmak, sinemaya, balık tutmaya gitmek ya da en azından birlikte yürüyüş yapmak dahi etkili olabilecektir. Eğer bir tükenmişlik çukuruna düştüğünüzü hissediyorsanız, birden ve hızlı iyileşme beklemeyin.

"Küçük adımlarla başlayın ve küçük hedeflerle, ulaşabileceğiniz hedeflere ulaşın. Yani 'Eşimle bir kere yemeğe çıktık, sorunu hallettik' diye düşünmeyin. Bu tür aktiviteleri sürekli hale getirin. Balkona birlikte diktiğiniz bir çiçek bile iyileştirici bir aktivitedir."

Tükenmişlik sendromu devreye girmeye başladığında insan beyninin mutsuzlaşmaya başladığına işaret eden Bıçakçılar, bu durum gelişmeye başladığında beynin mutsuzluğa karşı önlem aldığını ve haz vericileri devreye soktuğunu ifade etti. Bunun sosyal medyaya veya anneye düşkünlük, sadece çocuklarla uğraşmak olarak görülebildiğine dikkati çeken Bıçakçılar, böyle anlarda çoğu insanın alışverişe yöneldiğini anlatarak şunları söyledi:

Tükenmişlik sendromu devreye girmeye başladığında insan beyninin mutsuzlaşmaya başladığına işaret eden Bıçakçılar, bu durum gelişmeye başladığında beynin mutsuzluğa karşı önlem aldığını ve haz vericileri devreye soktuğunu ifade etti.

Bunun sosyal medyaya veya anneye düşkünlük, sadece çocuklarla uğraşmak olarak görülebildiğine dikkati çeken Bıçakçılar, böyle anlarda çoğu insanın alışverişe yöneldiğini anlatarak şunları söyledi:

"Bazı küçük alışverişlere evet ama mutsuz oldukça alışveriş merkezlerinden çıkmayan çiftler görüyoruz artık. Kendi ilişkilerinde bir keyif yaratamadıkları gibi sadece ellerini doldurdukları, beraber aldıkları alışverişlerle ilerlemeye başlıyorlar. Ve ilişki bozuldukça çiftlerin borçları da artmaya başlıyor, çünkü harcamalar da artıyor, kredi kartları artıyor. Kendilerini iyi hissetmek için alışveriş yapıyorlar."

"Oysa birbirlerini sevmek iyi gelecek, bunu bulamadıklarında devreye tüketim giriyor. Sürekli olarak acıkmadan yiyoruz, üşümeden giyiyoruz ve düşünmeden alışveriş yapıyoruz. Böylece kendimize mutluluklar arıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.