PAZAR Bu soğuk sonbaharda insanları suç işlemeye teşvik etmek istemiyorum. Ama Norveç’te bir ada hapishanesi, şu anda bulunduğunuz yerden çok daha iyisini size sunuyor olabilir.
5 milyon nüfuslu Norveç’te sadece 3 bin 500 hükümlü var ve ülkede en fazla 21 yıl ceza veriliyor. Dünyanın ilk ekolojik hapishanesinin bu ülkede olduğunu öğrenmek dolayısıyla sizi pek şaşırtmayabilir.
Oslo’nun 75 kilometre güneyindeki Bastoy Adası’nda kurulan Bastoy Hapishanesi’nde enerji, güneş panellerinden; gıda maddeleri, tarlada üretiliyor. Atıkların büyük çoğunluğu dönüştürülüyor...
Norveç Adalet Bakanı (2005-2011) Knut Storberget’in kurduğu Bastoy Hapishanesi için “5 yıldızlı ada hapishanesi” diyen de var. Zira mahkûmlar, cezalarını yüzerek, balık tutarak ve tenis oynayarak geçiriyor.
Ayrıca, 8 kilometrelik plaj, tenis kortu ve futbol sahası bulunuyor. Kaldı ki aralarında katiller de var... Bitmedi...
Televizyon izlenebilen, internet kullanılabilen bungalovlarda yaşayan mahkûmlar sauna, solaryum, sinema ve kütüphaneden de yararlanabiliyor. İçeride parmaklık, silah, hücre, cop ve güvenlik kamerası yok.
Uyuşturucu, alkol ve şiddet yasak; cezası kapalı cezaevi... Mahkûmların işleriyse feribotta çalışmak, balık tutmak, temizlik, yemek yapmak ve hayvan bakımı...
Bu cezaevinde kalanlar, diğerlerine kıyasla Bastoy’un “yaz kampı” gibi olduğunu dile getiriyor. Storberget ise “Umudun adası” diyor... İşte eski bir mahkûm olan İngiliz The Guardian Gazetesi yazarı Erwin James, bu hapishaneyi gezdi...
Ben de ondan deneyimlerini paylaşmasını istedim. -Siz oradayken kaç mahkûm kalıyordu? 115 mahkûm bulunuyordu. 72 de personel. Yarısı gardiyandı.
-Gardiyanlar nasıl davranıyor? Çok iyi davranıyor ve işlerini zevkle yapıyorlar. Tabii ki çok keyifli bir iş değil. Ama ben oradayken surat yaptıklarını bile görmedim.
-Gardiyanlar nasıl davranıyor? Çok iyi davranıyor ve işlerini zevkle yapıyorlar. Tabii ki çok keyifli bir iş değil. Ama ben oradayken surat yaptıklarını bile görmedim.
ama tekrar suç işlemelerine neden olmadıkları için gardiyanlar da kendileriyle gurur duyuyor ve bundan keyif alıyor. İnsanların hayata kazandırılması için katkıda bulunduklarını düşünüyorlar.
-Ada hapishanesi nasıl hissettiriyor? Orada çok iyi bir atmosfer var. Herkesin bir işi var ve sorumluluk duygusu hissediyorlar. Sabah kalkıp yapmanız gereken işler var.
Çalıştıkları için veya sattıkları ürün başına mahkûmlara para ödeniyor. İnsan kendini “işe yaramış” hissediyor. Bir adaya atılmış gibi değiller. Amaçsız olmamak çok iyi bir duygu.
Kendi yemeklerini yapıyorlar. İşleri bitince sosyalleşmek için spora, kütüphaneye gidiyorlar. Evlerinde oturup televizyon seyrediyorlar ve birbirlerini davet ediyorlar.
İzolasyon var mı? İzolasyon gerçek anlamda yoktu. Anakara ile aramızda 2-3 mil vardı. Görebiliyorduk; kaçabiliriz hatta yüzebiliriz ama kimse bu riske girmiyordu.
-Siz oradayken en ağır ceza kimindi? Bir adam çifte cinayet işlemişti. Orası için seri katillik sayılabiliyor. O yüzden 21 yıl hapis cezası almıştı.
-Eski bir mahkûm olarak nasıl hissettiniz? Ben çeşitli cezaevlerinde 20 yıl yattım. İngiltere’de güvenlik zayıftı, tetikteydim. Bastoy’da ise kendimi çok umutlu hissettim.
-Mahkûmların iletişimi nasıl? Mahkûmlar birbirleriyle çok iyi arkadaş. Hepsinin kendi hayatı olmasına rağmen bir arada yaşamaktan hoşlanıyorlar.
Birbirlerine planlarını anlatıyorlar. Bastoy’da ortak bir felsefe vardı. Normal toplumda insanlar bireysellikten bahsederken orada toplu yaşamdan hoşlanıyorlar. Herkesin farklı faaliyetleri var.
Kimi tarım, kimi balıkçılıkla uğraşıyor. Sonunda birbirlerine ürün satıyor veya hediye ediyorlar. Birlikte oturup yemek yiyorlar.
Gözlemlerinizden sonra tavsiyeleriniz neler? Eksilerini saymak gerekirse, belki de herkese o kadar iyi davranmamak gerekiyor.
Ben biraz daha katı ve kuralcıyım sanırım. Ama ülkeler gerçekten suçluları hayata kazandırmak istiyorsa kamu yararına çalıştırmalı.
Suçlular kendilerini güvende hissettiklerinde ve ülkeye güvendiklerinde suç işleme istekleri azalıyor. Bastoy Hapishanesi bence bir rol model olmalı.
Yüzde 16 Bastoy’dan sonra yeniden suç işleyen mahkûmların oranı. Avrupa ve ABD’de bu oran yüzde 70.
Neşe ŞENOL / HABERTÜRK
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te HUKUKİ HABER sitemize
abone olun.