(5) SAN QUENTİN EYALET HAPİSHANESİ KALİFORNİYA: Eyaletin tek gaz odası ve elektrikli sandalyesi burada bulunuyor. Mahkûmlar özel eğitimden geçirilmiş 2000`e yakın personel tarafından kontrol altında tutuluyor. Buna rağmen San Quentin`de vahşet bir türlü dinmek bilmiyor. 2006 yılının Şubat ayında hapishaneye nasıl sokulduğu hala çözülemeyen askeri tip silahların kullanıldığı bir çatışmada 22 polis ve 56 mahkûm öldü. Meksika ve Afrika kökenli mahkûmlar arasında ırkçılık yüzünden çıkan bu kanlı çatışma, 1800 mahkûmun hücre cezasına çarptırılmasıyla sonlandı. Bu olaydan sadece dört ay sonra patlak veren ve yine ırkçılık yüzünden çıkan çatışmada ise 500 mahkûm yaralandı, 11`i öldü. San Quentin`in tek sorunu çıkan çatışmalar değil. Sağlıksız yaşam koşulları da bir o kadar ölümcül. Zamanında teşhis edilemeyen hastalıklar nedeniyle mahkûmlar arasında ölüm oranı çok yüksek. Hapishanede cirit atan fareler, yosun tutmuş duvarlar ve patlak foseptik çukurları hapishanenin olağan manzarasının bir parçası haline gelmiş durumda.
(4) RİKERS ADASI NEW YORK: 1990`lı yıllarda Rikers`da gardiyan olarak görev yapmış olan John Reyes`e göre, hapishanede kan dökülmeyen, cinayet işlenmeyen bir haftanın geçmesi mümkün değil. Rakamlar da Reyes`i doğruluyor. Rikers`da bir yıl içinde binden fazla bıçaklama vakası yaşanıyor. Hapishanenin içinde, kalaşnikoftan son teknoloji ürünü pompalı tüfeklere kadar her türlü silaha rastlanıyor. Her mahkûmun birden fazla silahının olması ise adeta Rikers raconun bir parçası. Çıkan kanlı olaylara özel olarak eğitilmiş ve donatılmış SWAT ekipleri müdahale ediyor. Her hafta hücrelerde cephane ve silah taraması yapılıyor ve ele geçirilen silahlar imha ediliyor. Buna rağmen, mahkûmların nasıl yeniden silah tedarik ettiği ve hapishaneye rahatça soktuğu bir muamma.
(3) LA SANTE HAPİSHANESİ PARİS: Champs Elysees Paris`in gözbebeğiyse La Sante`de için de Paris`in yüz karası denilebilir. Avrupa`da suçluların ismini duyunca, korkudan ürperdikleri hapishane yeryüzündeki vahşetin vücut bulmuş hali. Kıdemli mahkûmların boyunduruğu altına giren taze mahkûmlar bütün hapishanenin kölesi oluyor. Hükümlülerin arasındaki çatışmadan bir şekilde sıyrılabilenler da mağdur olmaktan kurtulamıyor. Çünkü Avrupa`daki az sayıda kapalı tip ceza evlerinden biri olan La Sante`de mahkûmlar sadece dört saat gün ışığı görebiliyor. Gardiyanlar da en az koşullar ve mahkûmlar kadar acımasız. Pek çok akciğer hastalığı, rutubetli hücreler yüzünden kronikleşebiliyor. Tecrit edilen mahkûmlar susuzluktan dolayı can veriyor. Dünya hapishanelerinde yılda ortalama 24 mahkûm intihar ederken, La Sante`de bu sayı 124`e çıkıyor. Mahkûmların en çok tercih ettiği intihar yöntemi ise temizlik deposundan çaldıkları deterjan ve fare ilaçlarını içmek.
(2) LA SABANETA HAPİSHANESİ VENEZÜELLA: 25 bin hükümlünün 15 bin kişilik bir alanda tutulduğu La Sabaneta`da rüşvet düşkünü gardiyanlar, zengin mahkûmlara daha uygun ve geniş hücreler ayarlıyor. Parası olmayan mahkûmlar ise yatak yerine su borularının üstüne serilmiş şiltelerde uyumak zorunda. Hapishanede 150 mahkûm başına düşen gardiyan sayısı sadece bir. Bu nedenle her gün çete kavgalarının olması La Sabaneta`da şaşırtıcı bir manzara değil. Şaşırtıcı olan, her hapishanede yaşanabilecek çete dalaşmalarının burada büyük ölçekli iç savaşlara dönüşmüş olması. Makineli tüfekten tabancaya kadar her türlü silahın mahkûmların elinde olduğu hapishanede 1994 yılının Ocak ayında çıkan bir çete kavgasında 100`den fazla mahkûm öldürüldü. Geçen 13 yıl içinde değişen bir şey olduğunu söylemek mümkün değil. Zira 2005 yılındaki başka bir çete savaşında 196 mahkûm öldürüldü, 624`ü de ağır yaralandı.
(1) CARANDİRU HAPİSHANESİ BREZİLYA: Eğer yeryüzündeki cehennemi arıyorsanız, Carandiru Hapishanesi doğru adres. Bu hapishanede, 102 mahkûmun dehşet verici şekilde öldürüldüğü dünya tarihinin en kanlı isyanı yaşandı. Sistematik işkence ve her türlü bulaşıcı hastalık da hapishanenin gerçekleri arasında. Mahkûmlar ya rakip çetenin üyeleri tarafından tüyler ürpertici yöntemlerle öldürülüyor ya da hapishanede kol gözen salgınlardan birine kurban gidiyor. Her beş mahkûmdan biri mahkûmiyetinin ilk altı yılında AIDS`den ölüyor. İkisi de `belirlenemeyen sebepler` nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Burada yaşam koşulları sefalet kelimesinin sözlük karşılığı olacak kadar kötü. Tuvaletler kullanıma kapatıldığı için, mahkûmların tek çaresi pet şişeleri tuvalet olarak kullanmak. Dört metrekarelik hücrelerde üç mahkûm yaşıyor. Hapishanedeki yaşam koşullarını protesto etmek isteyen 10 mahkûm geçen yıl ağızlarını iğne ve iplikle dikti. Eylem ise ses getirmedi. Zira Brezilya halkı duruma tepkisiz. Herkes suçluların iyi vakit geçirmesini değil cezasını çekmesini istiyor.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te HUKUKİ HABER sitemize
abone olun.