Fazla Mesainin Tanımı ve Güncel Yargıtay Kararlarıyla Değerlendirilmesi

Abone Ol

1. Fazla Mesainin Tanımı ve Hukuki Dayanağı

Fazla çalışma, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca haftalık 45 saati aşan çalışmalar olarak tanımlanmıştır. İş hukukunun koruyucu niteliği gereği çalışma süresi sınırlandırılmış, bu sınırın aşılması hâlinde işçiye zamlı ücret veya serbest zaman hakkı tanınmıştır. Kanunun 41/2. maddesi gereği fazla mesai ücreti normal saatlik ücretin %50 fazlasıyla ödenir. 63. madde uyarınca haftalık 45 saat denkleştirme esasına göre dağıtılabilir; denkleştirme yoksa 45 saati aşan her çalışma fazla mesaidir. Hafta tatili (m.46), ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki (m.47) çalışmalar farklı rejime tabidir ve işçi ayrıca bir günlük ücret alır.

2. Fazla Mesainin Geçerlilik Şartları

Fazla mesainin hukuken sonuç doğurabilmesi için bazı şartlar aranır: İş Kanunu’na tabi bir iş ilişkisi olmalı, haftalık çalışma süresi 45 saati aşmalı, fazla mesai işveren talimatı veya bilgisiyle yapılmış olmalı, yıllık 270 saatlik sınır göz önünde bulundurulmalı ve işçinin onayı alınmalıdır (m.41/7). Yargıtay uygulamasına göre fiili fazla çalışma ve işverenin bilgisi varsa onayın alınmamış olması alacağı ortadan kaldırmaz.

3. Fazla Mesainin İspatı ve Bordro Sistemi

Fazla çalışma iddiasını ispat yükü işçiye aittir. Ancak Yargıtay, ispat araçlarını geniş yorumlar: bordro, puantaj, giriş-çıkış kayıtları, vardiya listeleri, e-posta ve görev formları, işin niteliği ve tanık beyanları delil olarak kabul edilir. Bordro imzalı ve ihtirazi kayıtsız ise işçi bordrodaki kayıtlara bağlıdır. Bordro imzasız veya ihtirazi kayıtlıysa işçi bordro ile bağlı olmaz ve tanıkla ispat mümkündür.

4. Tanık Beyanlarının Değeri ve Güvenilirlik Sorunu

Tanıklar genellikle aynı işyerinden olduğundan tarafsızlık önemlidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre tanıklardan biri de davalıya karşı dava açmışsa menfaat birliği doğar ve beyanlara ihtiyatla yaklaşılır. Bu durumda sadece bu beyanlarla fazla mesai kabul edilemez; destekleyici başka deliller aranır. 2025/2815 K. sayılı kararda bu ilke özellikle vurgulanmıştır.

5.Üst Düzey Çalışanlarda Fazla Mesai Sorunu

Üst düzey yönetici olup çalışma saatlerini kendisi belirleyen, işyerini sevk ve idare eden ve üzerinde denetim bulunmayan çalışanların fazla mesai ücreti talep edemeyeceği Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasıdır. Zira bu durumda “işveren talimatıyla normal sürelerin aşılması” şartı gerçekleşmemiş sayılır. Ancak unvan tek başına belirleyici değildir. Genel müdür, proje müdürü gibi üst düzey çalışanlar bile bir üst merci talimatıyla çalışıyorsa fazla mesai talep edebilir. Dolayısıyla belirleyici olan unvan değil fiili çalışma ilişkisi ve hiyerarşik yapıdadır.

6. Fazla Mesainin Mahkemece Hesaplanması

Mahkemeler tanık beyanlarına göre çalışma düzeni belirler, ara dinlenmeleri düşer, haftalık fazla mesai saatini tespit eder, %50 zamlı ücretle hesap yapar ve çoğu kez hakkaniyet indirimi uygular. Yargıtay, uzun süreli ve soyut beyanlara dayalı yüksek miktarlı fazla mesai hesaplarını hakkaniyete aykırı bularak genellikle %30-40 arası takdiri indirim yapılmasını yerinde görür.

7. Fazla Mesai Alacağında Zamanaşımı

Fazla mesai alacakları 5 yıllık zamanaşımına tabidir. İş sözleşmesi devam ederken zamanaşımı işlemeye devam eder. Bu husus doğrudan kararlarda tartışılmamış olsa da uygulamada büyük önem taşır.

8. Yargıtay İçtihatlarının Belirleyici Rolü

Fazla mesai uyuşmazlıkları çok yaygın olduğu için Yargıtay kararları hem somut uyuşmazlığı çözer hem de iş mahkemelerine yön verir. İspat, tanık beyanları, üst düzey çalışanların durumu, delil değerlendirmesi, takdiri indirim ve usul kuralları bu içtihatlarla şekillenir.

Bu çerçevede Yargıtay 9. HD’nin 2025/1163 E. 2025/4137 K. 07.05.2025 tarihli kararında basın sektöründe çalışan muhabir/editör, haber takibi ve yayın akışı nedeniyle düzensiz ve uzun saatler çalışmış; bu çalışma düzeninin işin niteliği ve işveren talimatlarıyla belirlendiği tespit edilmiştir. Tanık beyanları yeterli görülmüş ve fazla mesai, hafta tatili, genel tatil ücretlerine hükmedilmiştir. Ancak Yargıtay, tanıkla ispatlanan alacaklarda takdiri indirim yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek %30 indirimi onamıştır. Basın İş Kanunu’ndan kaynaklanan %5 fazla ödeme talebi ise Anayasa Mahkemesi’nin 2019 tarihli iptal kararı nedeniyle reddedilmiştir.

Buna karşılık Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, E. 2025/2202 K. 2025/2815 T. 18.03.2025 tarihli kararında davacı 13 şantiyeden sorumlu “şantiye genel koordinatörü” olup çalışma saatlerini kendisinin belirlediği tespit edilmiştir. Bu statüde işverenin sıkı denetimi olmadığı için fazla mesai, hafta tatili veya genel tatil ücreti talebi reddedilmiştir. Ayrıca davacı fazla mesaisini yalnızca davalıya karşı dava açmış tanıkların beyanlarına dayandırmıştır. Yargıtay bu tanıkların menfaat birliği içinde olduğu gerekçesiyle beyanları tek başına yeterli görmemiştir. Yerel mahkeme Yargıtay’ın bozmasına uymuş, bu durum davalı lehine usulî kazanılmış hak oluşturmuş ve karar onanmıştır.

Sonuç olarak:

Yargıtay fazla mesai uyuşmazlıklarında unvana değil fiili çalışma düzenine odaklanmaktadır. İşveren talimatıyla yoğun çalışan basın çalışanı korunurken, çalışma saatlerini kendisi belirleyen üst düzey yönetici fazla mesai koruması dışında bırakılmaktadır. Tanıkla ispat mümkündür; ancak tanığın tarafsızlığı ve beyanların somut çalışma düzeniyle uyumu şarttır. Takdiri indirim Yargıtay’ın yerleşik uygulamasıdır. Basın İş Kanunu’ndaki %5 fazlalık Anayasa Mahkemesi kararıyla ortadan kalkmıştır. Bozmaya uyulması halinde usulî kazanılmış hak oluşur ve mahkeme farklı yönde karar veremez. Bu iki karar, fazla mesai hukukunda maddi ve usulî ilkelerin nasıl uygulandığını açıkça göstermekte ve yargı pratiğine yön vermektedir.