Faturada Yer Alan Vade Farkı Şartının Geçerlilik Şartları

Abone Ol

I. GİRİŞ

Konusu para olan bir borç ilişkisinde borçlu borcunu vadesinde ödemediğinde şartlarının oluşmasıyla temerrüde düşecektir. Türk hukukunda temerrüt haline birtakım sonuçlar bağlanmıştır. Bunlar ana hatlarıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) düzenlenmiştir. Gecikme tazminatı, faiz, cezai şart vb. temerrüdün sonuçları arasında yer almaktadır.

Bu yazımda TBK’nın temerrüde bağladığı sonuçla arasında yer almayan ancak uygulamada kullanılan vade farkı alacağına ilişkin düzenlenen faturaların geçerliliğine değineceğim.

II.  VADE FARKI FATURASI GEÇERLİLİK ŞARTLARI

TBK, temerrüde bağlanan sonuçları düzenlemiştir. Ancak uygulamada tacirler arasında düzenlenen faturalarda, faturada bulunması gereken unsur olmamasına rağmen fatura bedelinin belirlenen sürede ödenmemesi halinde vade farkı uygulanacağı belirtilmektedir. Vade farkı uygulaması, TBK ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmemiştir. Vade farkının yasal dayanağı olmadığından -aksi yönde[1]- vade farkı şartı yargı kararlarında farklı şekilde değerlendirilmiştir.

Sözleşme ilişkisinden doğan bedelin belirli bir sürede ödenmemesi durumunda vade farkının istenebilmesi için taraflar arasında mutlaka yazılı sözleşme ya da ticari teamülün olması gerekip gerekmediği, bu iki koşulun herhangi birisinin yokluğu halinde düzenlenen faturalarda vade farkı uygulanacağına ilişkin ibareye yer verilip, alıcının da bu faturaya Türk Ticaret Kanunu'nun 23/2. maddesi uyarınca sekiz gün içerisinde itiraz etmemesi halinde vade farkı alacağının doğup doğmayacağı" hususunda Yargıtay 11. ve 19. Hukuk Daireleri ile 13. ve 15. Hukuk Daireleri arasında görüş aykırılığı bulunduğundan bahisle, bu aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesi, Antalya Asliye 2. Hukuk Hakimliği'nin 22.06.2000 tarihli başvurusuyla istenilmiştir.

T.C. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunda (“YİBHGK”) yapılan inceleme neticesinde; 27/06/2003gün ve 2001/1E-2003/1 Karar sayılı kararı alınmıştır. Buna göre, “Sonuç olarak, faturanın sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olduğu için TTK.nun 23/2. maddesine göre süresinde itiraz olunmamak suretiyle kabul edildiği varsayılan fatura içeriği ancak sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak faturada yer alması olağan sayılan satılan malın cinsi, veya yapılan işin adedi, türü bedeli gibi hususlara ilişkin olabilir. Faturadaki gecikme halinde vade farkı alınacağına ilişkin kayda itiraz edilmemesi, faturada yer almakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenmemiş bir hususa ilişkin kaydın da kabul edildiği anlamına gelmez. Vade farkı kaydının faturanın zorunlu içeriğinden olmayıp, yasal sürede itiraz edilmedi diye kabul edilmesinin ağır bir sonuç doğuracağı; faturadaki vade farkı uygulanır ibaresinin yazılması halinde TTK’nın 23/1.maddesindeki karinenin uygulama alam bulmayacağı, zira fatura sözleşme olmadığı gibi, faturaya itiraz edilmemesinin de ona sözleşme niteliği vermeyeceği kabul edilmiştir.

VI.SONUÇ: Taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalara (bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödenir) ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK’nın 23/2.maddesi uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durum sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceğine 27.06.2003 tarihli ilk toplantıda üçte iki çoğunlukla karar verildi.”

Söz konusu karara göre özetle; vade farkı istenebilmesi için taraflar arasında bu konuda yazılı bir sözleşme ya da teamül haline gelmiş fiili bir uygulamanın mevcudiyetinin kanıtlanması gerekmektedir. Taraflar arasında vade farkı isteneceğine ilişkin yazılı sözleşme var ise; fatura alacaklısı pek ala vade farkını borçludan talep edebilecektir. Taraflar arasında bu yönde bir sözleşme bulunmaması halinde fatura borçlusu, her ne kadar faturaya itiraz etmeyerek fatura içeriğini kabul etmiş olsa da bu durum vade farkının talep edilebileceği anlamına gelmeyecektir.

III. VADE FARKI FATURASINDA TİCARİ TEAMÜL

YİBHGK kararında sözleşme dışında taraflar arasında ticari teamülün varlığı da fatura alacaklısına gecikme nedeniyle vade farkını talep etme imkânı bulunmaktadır. Ticari teamülün ne olduğu ise yargı kararlarında düzenlenmiştir. T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 10.06.2015 tarih, 2013/2366 Esas, 2015/1533 Karar sayılı içtihadında; “Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasında vade farkı uygulamasına ilişkin fiili uygulamanın olup olmadığı konusunda mahkemece araştırma yapılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, vade farkı istenebilmesi için, yanlar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün bulunması şarttır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2003 gün ve E:2001/1, K:2003/1 sayılı ilamı). Yargıtay uygulamasına göre, teamülün mevcut olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız ödenmiş olması gerekmektedir. Somut olayda; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda davacı yanca 2008 yılında davalı adına düzenlenen üç adet vade farkı faturasının ödenmiş olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi incelemesi, davacı tarafın defterleri üzerinden yapılmış ve bu kapsamda sonuca gidilmiştir. Davalı taraf, kendi defterlerinin de incelenmesini istemiş ise de, bu istek mahkemece yerinde görülmemiştir. Buna göre, taraf delilleri tam olarak toplanmadan yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.”

Bu durumda taraflar arasında ticari teamülün olduğunun kabulü için en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının fatura borçlusu tarafından itirazsız ödenmesi gerekmektedir. Fatura borçlusu, sonra düzenlenen vade farkı faturasına itiraz eder ve ödemezse bu durumda ticari teamülün varlığından bahsedilmeyecek ve vade farkı talep edilemeyecektir.

IV. SONUÇ

Vade farkı şartının geçerliliği YİBHGK kararıyla ortaya konulmuştur. Buna göre; vade farkı şartını haiz faturaya itiraz edilmemeli, taraflar arasında vade farkı ödeneceğine dair yazılı sözleşme ya da ticari teamül olmalıdır. Ticari teamül ise en az iki veya daha fazla faturanın fatura borçlusu tarafından itirazsız ödenmesiyle oluşacaktır. Özetle, borçlunun vade farkı şartını haiz faturaya itiraz etmemiş olması tek başına vade farkını geçerli kılmayacak bu sayılan şartların varlığı aranacaktır.

--------------

[1] T.C. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 27.06.2003 gün ve E:2001/1, K:2003/1 sayılı ilamı; 19. Hukuk Dairesi Başkanı Coşkun KOÇAK ile üyesi Şükrü Saraç karşı oy yazısı.