EVLİ EŞLERDEN BİRİNİN VERGİ BORCUNUN AİLE VARLIĞINA ETKİSİ NEDİR?

Abone Ol

Bilindiği gibi, vergi borcu kişiseldir. Evli eşlerden birinin vergi borcunun diğerini etkileyip etkilemeyeceği zaman zaman tartışılmaktadır. Öncelikle, evli eşlerin aralarındaki anlaşmaların durumunun da incelenmesinde yarar görülmektedir.

Gelir İdaresi tarafından verilen bir özelgede Anayasanın 38. maddesinde belirtildiği gibi, ceza sorumluluğunun şahsiliği başlıklı 20. maddesinin 1. fıkrasında da ceza sorumluluğu şahsidir, kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Hükmü bulunmaktadır.

Öte yandan, 213 sayılı VUK’nun 8. maddesinde ise, “mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kişidir” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 193 sayılı GVK’nun 93. maddesinde yer alan aile reisi beyanı, 4369 sayılı kanunun 82. nmaddesinin 3 nolu fıkrasının (e) bendi ile 29.07.1998 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığından, aile mensupları borçlarından şahsi olarak mesul sayılacaklardır.

Yukarıda belirtilen hükümlere göre; her vergi borçlusu kendi borcunun ödenmesinden sorumludur. Bunun istisnası vergi sorumluluğu halleri olup sorumluluk, 213 sayılı VUK’nun 8. maddesinin 2. fıkrasında açıklanmıştır.[1]

Eşler arasında, ister yasal mal rejimi, ister edinilmiş mallara katılma rejimi, ister seçimlik mal rejimi, istere mal ayrılığı rejimi, ister paylaşmalı mal ayrılığı rejimi ve son olarak isterse mal ortaklığı rejimi olsun kamu borçlusunun vergi ve benzeri borçlardan dolayı eşinin mal varlığına ve mal rejim türüne göre diğer bazı özellikli mallara vergi haczi tatbik edilemez. Bunun dışında malın mülkiyeti hakkında ihtilaf olduğu hallerde eşler arasında haciz memuru malın mülkiyetinin amme borçlusuna ait olduğunu varsayarak haciz yürütebilir. Bu gibi durumlarda, hacze maruz kalan eş, istihkak iddiasında bulunabilecektir. Eğer, bu iddia kabul görmediği takdirde adli yargıda istihkak davası açabilir.[2]

Sonuç olarak, 213 sayılı VUK yasasına göre “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek ve tüzel kişidir.” Diğer taraftan aile reisi beyanı, yürürlükten kaldırıldığından, aile mensupları borçlarından şahsi olarak sorumludurlar. Dolayısıyla, her vergi borçlusu kendi amme borcunun ödenmesinden sorumludur.[3] Bunun istisnası vergi sorumluluğu halleridir. Bu durum vergi mevzuatımızda ayrıntılı bir şekilde hüküm altına alınmıştır. Bu nedenle, genel kural, mükellefin vergi borcundan dolayı vergi borcu ile ilgili vergi kanunlarında belirtilen sorumluluk hali bulunmayan eşine haczin tatbiki kabil değildir. Ancak, eşe ait malın mülkiyeti konusunda bir ihtilaf varsa, başka bir ifadeyle, AATUHK’nın 27–30.maddelerinde düzenlenen ve iptal davasına konu olabilecek işlemler yapılmışsa, söz konusu ise bu işlemler hakkında tahsil dairesince adli yargıda iptal davası açılabilir.

-----------------------------------

[1] Konya Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü, Sayı: B.07.1.GİB.4.42.17.02/THS-2-3679

[2] Bkz. CANDAN Turgut, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Maliye ve Hukuk Yayınları, Ankara, Mart 2007, s.152.

[3] Eşler arasında amme borcuna kefalet yok olduğu varsayılmıştır.

ALPASLAN Mustafa – SAKAL Mustafa, Vergi Hukuku-1, Grafmat Basım San.Ltd.Şti, Ocak 2008, İzmir.