ESKİ BİR SUÇ: DİNİ NİKAH SUÇU

Abone Ol

Dini nikah suçu, hali hazırda ceza sistemimizde yer almayan fakat geçmişte Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenmiş bir suç türüdür. Baştan belirtmekte fayda var ki, bugün bu konu hakkında bir yazı yazıyor olmamın şahsi açıdan başlıca nedeni kadın haklarına ilişkin yapılan birçok düzenlemeyi sakatlıyor olmasıdır.

TCK m.230 ve devamında yer alan hükümler aile düzenine karşı suçlar olarak kategorize edilmiştir. Bu kapsamda birden çok evlilik ve hileli evlenme, dini nikah, çocuğun soybağını değiştirme, aynı konutta yaşayanların birbirine kötü muaelesi, disiplin yetkisinin kötüye kullanılması, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğünün ihlali ile çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suç türleri aile düzenine karşı suçlar olarak adlandırılmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza kanunun konumuz ile ilgili dini nikah suçuna ilişkin maddesi şu şekilde düzenlenmekteydi;

 TCK m.230/5-6

‘’(5) Anayasa Mahkemesi'nin 10.6.2015 tarih ve 29382 sayılı R.G.'de yayımlanan, 27.5.2015 T., 2014/36 E. ve 2015/51 K. sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

(6) Anayasa Mahkemesi'nin 10.6.2015 tarih ve 29382 sayılı R.G.'de yayımlanan, 27.5.2015 T., 2014/36 E. ve 2015/51 K. sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

İptal edilen 5. ve 6. fıkralar:

(5)Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ancak, medeni nikah yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

(6) Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir.’’

İlgili kanun maddelerinden de görülebileceği üzere dini nikah suçu evlenen taraflar ve dinsel töreni yapan kimse açısından söz konusu olmaktaydı. Öngörülen ceza ise iki aydan altı aya kadar hapis cezasıydı. Dikkat çeken bir diğer husus ise medeni nikahın yapılması halinde hükmedilen cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kalkıyor olmasıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere  esas gaye, dini nikahın önüne geçmek değil  resmi nikaha yönlendirmedir. Resmi nikahı var olan kişilerin dini nikah yaptırıyor olmasında herhangi bir sakınca yoktur. Dini nikah her ne kadar gerekli görülüyor olsa da Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca yok hükmündedir. Dolayısıyla taraflara, özellikle de kadınlara TMK kapsamında tanınmış hakların dini nikah ile geçerli olamayacağı aşikardır. Aile içinde zayıf durumda olan kadını korumaya yönelik bu düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin  27.05.2015 tarih, 2014/36 Esas ve 2015/51 Karar numaralı kararı Anayasaya aykırı bularak  iptal edilmiştir (İlgili karara link şeklinde yazının sonunda yer verilmiştir,ulaşabilirsiniz.). Söz konusu karar uyarınca genel itibariyle kişilerin özel ve aile hayatlarına saygı gösterilmesi çerçevesinde dini nikahın kişisel bir tercih olarak ele alınması gerektiği  ve ölçülülük ilkesine göre mevcut sınırlamaların ağır birer sınırlama olduğu, daha hafif sınırlamalar söz konusu iken ağır sınırlama yapılmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğu gerekçeleri ile düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ele alınmıştır.  Bahsi geçen haller her ne kadar haklı neden olarak görülse de şahsi kanaatimce uygulama  da birçok probleme yol açabilecek, özellikle kadınlar açısından güvencesizlik yaratarak hak kaybı ortaya koyabilecek  niteliktedir. Resmi nikah olmaksızın yalnızca dini nikahın var olması durumunda ortaya çıkan ve çıkabilecek bazı durumlar şunlardır;

1. Çok eşlilik,

2. Çocuk gelin artışı,

3. Soybağına yönelik problemler,

4. Kadının maddi güvencesinin olmayışı ve mal paylaşımı hususuna ilişkin problemler.

Dini nikah suçu belirtmiş olduğumuz tüm bu nedenlerden ötürü  Türk Ceza Kanununca resmi nikaha yönlendirme amacıyla suç olarak nitelendirilmiş bir düzenlemeydi. Fikrimce asıl gayesinin özel hayata müdahale olmadığı yalnızca aile hukukundan kaynaklı başta kadınlar olmak üzere taraflara tanınmış hakları koruyan bir düzenleme olduğudur. Günümüzde kadın haklarına yönelik birçok ihlalin temel aldığı bir durumdur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin kararı TMK ile sağlanmaya çalışan güvenceyi sakatlar niteliktedir.

Anayasa Mahkemesinin ilgilikararı;

https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Dosyalar/Kararlar/KararPDF/2015-51-nrm.pdf