ERMENİ SOYKIRIMI

Abone Ol


Ermenilere yönelik soykırım yapıldığını söyleyen vatandaşlarımızda vardır. Ahmet Hakan’ın bir yazısından Türk Tarih Kurumunun Ermeni Masasının başında olan Prof. Dr. Kemal ÇİÇEK “ermeni soykırımı yoktur. Ancak Ermenilere yönelik bir katliam olmuştur.” Diyormuş. Kemal ÇİÇEK bu sözü kitaplarında mı söylemiş yoksa bu konuda bir makale mi yazmış yoksa konuşmalarında mı söylemiş?
Bu konuda yazılmış bir kitabı veya makalesi var mı? Varsa bulup okumak isterim. 
Ermeniler 1878 Osmanlı Rus savaşına kadar devletimizin sadık vatandaşlarıydı. 1878 Osmanlı Rus savaşı bizim yenilgimizle sonuçlanınca Ermeniler de değişti. Ermenilerin bu değişmesinde artık Osmanlı Devletinin sonunun geldiğini düşünen Rusya ve İngiltere gibi devletlerin rolü inkâr edilemez. Bu devletler doğu bölgelerimizde büyük bir ermeni devleti kurulmasını kendi menfaatlerine uygun görüyorlardı. 1878 yılında yapılan Berlin Anlaşmasında Ermenilerin çoğunlukla yaşadığı doğu bölgelerimizde ermeniler lehine düzenlemeler yapılmasını istemişlerdi. 
Doğu bölgelerimizde ermeniler lehine yapılacak düzenlemelerin müstakil bir Ermenistanın kurulmasıyla sonuçlanacağını ve doğu bölgelerimizin elimizden çıkacağını düşünen 2. Abdülhamit Berlin anlaşmasının bu hükmünü hiçbir zaman uygulamadı. 2. Abdülhamit zamanı ermeni çetelerin terör eylemlerine başladığı dönemdir. Bu çeteler çoğunlukla Rusya’da eğitilmişlerdir ama zamanın büyük devleti İngiltere’de bu ermeni çetelerine silah vererek yardım etmiştir. 
2. Abdülhamit ermeni çeteleriyle başarıyla mücadele etmiştir. Çetelere karşı orduyu kullanmamış, devletin zabıta gücü çetelerle savaşmış, çeteleri etkisiz hale getirmiştir. Binden fazla ermeni çetecisi öldürülmüştür.
Birinci Dünya Savaşında Türkiye her tarafından saldırıya uğramıştır. Türk orduları doğu bölgelerimizi Ruslara karşı savunuyordu. Doğuda Rus ordularının verdiği zararın yaptığı tahribatın kat kat fazlasını ermeni çeteleri yaptı.
Taşnak, Hıncak gibi ermeni çeteleri gerçi Rusya’da kurulmuştu, ama Türkiye’de ermeni vatandaşlarımızın meskûn bulunduğu bölgelerde de geniş çapta örgütlenmişlerdi.
Ermeni çetelerinin asıl saldırıları sivil halkımıza oldu. Köylerde yaşayan savunmasız halkımızı hedef aldı. Onlarca köye yaptıkları baskınlarla binlerce insanımızı topluca katlettiler. Bu gün doğuda hala toplu mezarlar bulunmaktadır. Bu toplu mezarlar Ermenilerin topluca katlettiği Türklerin mezarlarıdır.
Osmanlı Türk Hükümeti ülkesini ve insanını vahşi ermeni çetelerinin saldırılarından korumak için 24 Nisan 1915 de ermeni çetelerinin faaliyette bulunduğu bölgelerde ki Ermenilerin topluca tehcirine karar vermiş, yıkıcı faaliyetlerde bulunduklarını tespit ettiği 2000Ermeni’yi de tutuklamıştır. Ermeni vatandaşlarımızın yüzlerce yıldır yaşadıkları yurtlarından başka yerlere sürülmesi tabii ki ermeniler için iyi değildir. Tehcir sırasında da zarar görmüşlerdir. Savaş sebebiyle Osmanlı Devleti tehcir ettiği ermeni halkın yanına yollarda koruması için fazla asker koyamamıştır. Tehcir kafilelerine eşkıya saldırıları bazı kürt aşiretlerinin saldırıları olmuş, ölümlerde olmuştur. Bazıları da salgın hastalıktan ölmüşlerdir. Ama iddia edildiği gibi Ermenilere yönelik katliam ve soykırım söz konusu değildir. Buna karşılık Birinci Dünya Savaşında ve Birinci Dünya Savaşının sona erdiği 1918 ile Doğu Anadolu’muzun kazım Karabekir Paşa tarafından kurtarıldığı 1920 yılı arasında ermeni çeteleri 580.000 Türk ve Müslümanı katletmiştir. 
Tehcir kararı eleştirilebilir. Ancak unutmamak gerekir ki Osmanlı Türk Hükümeti bu kararı çaresiz kaldığı için almıştır. 2. Dünya savaşında Japonya ile savaşan ABD de benzer bir kararı ABD de yaşayan kendi vatandaşı Japonlar hakkında uygulamış, Japon asıllı vatandaşlarını ülkesinin iç kısımlarına yerleştirmiştir. Ayrıca burada Japon asıllı vatandaşlarının ABD aleyhinde bir faaliyeti de yoktur. 
Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Ermeni çetelerinin savunmasız Türk halkına yönelik katliamı Doğu Bölgelerimizde olmuştur. Ama tehcir kararı Anadolu’nun her yerinde yaşayan ermeniler için alınmıştır. Neden batıdaki Ermenilerde tehcire zorlanmıştır.
Yukarıda tehcir kararı alınmadan önce Osmanlı Hükümetinin 2000 civarında Ermeni’yi yakalattığı ve Ermenileri tutuklattığını yazmıştım. Birinci Dünya Savaşının bütün hızıyla devam ettiği ihtilaf devletleri ordu ve donanmalarının İstanbul’a ulaşmak için Çanakkale’ye bütün güçleri ile saldırdıkları o sıkıntılı günlerimizde bir kısım ermeni vatandaşlarımız batıda da düşmanlarımızla işbirliği içindeydi. Ermeni çeteleri ordularımızın ikmal imkânlarını bozmak için her türlü girişimi yapmışlardı. 
Ermeni çetelerinin 1. Dünya savaşındaki faaliyetleri iyi tahlil edilirse, Ermenilerin 1. Dünya savaşı ile iyi bir fırsat yakaladıklarını, savaşta yenilecek ve yıkılacak olan Osmanlı Devleti toprakları üzerinde büyük bir ermeni devleti kurmayı düşündükleri anlaşılır. Bunun için de ileride tekrar başını kaldırmasın diye Anadolu’yu Türksüzleştirmek gerekir. Yaptıkları vahşi katliamların sebebi budur. Bizi soykırım yapmakla suçlayan ve dünyayı ayağa kaldıran ermeniler, Anadolu’da Türklere yönelik soykırıma teşebbüs etmişlerdir. Bu belgelerle sabittir. Tarihi bir gerçektir.
Yıllar önce İlhan Selçuk’un yazdığı “Yüzbaşı Selahattin’in Romanı” isimli kitabı okumuştum. Yüzbaşı Selahattin yaşamış 1. Cihan savaşında savaşmış gerçek bir şahsiyettir. 1. Dünya savaşında Enver Paşanın amcası Halil Paşanın komutasında savaşmış bir kahramandır. O kitabı okurken o uğursuz 1. Dünya savaşında Türk milletinin Anadolu’da tamamen yokedilme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını düşünmüştüm. Bu gün ermeniler ile ilgili yazıyı yazarken aynı şeyleri bir daha düşündüm, içim sıkıldı.
Türk Tarih Kurumu Ermeni Masasının başında bulunan Prof. Kemal ÇİÇEK “Ermenilere yönelik soykırım yoktur ama ermenilere yönelik katliam vardır.” Demiş.
Eğer ermenilere yönelik katliam varsa soykırım da vardır. Bu gün ermenilere yönelik katliam vardır diyenler yarın Türkiye’de ermeni soykırımı yapılmıştır da diyebilirler.
Türkiye’de ermenilere yönelik ne katliam ne de soykırım yapılmıştır. Bu iddianın ermeni diasporasının uydurma delillerinden başka hiçbir delili yoktur.
Türkiye toprakları üzerinde ermeni çetelerinin katlettiği Müslüman Türklere ait olduğu anlaşılın çok sayıda toplu mezar bulunmuştur, hala da bulunmaktadır. Ama Türkiye’de soykırıma uğradıklarını, kendilerine katliam yapıldığını iddia eden ermenilere ait soykırımın delili olacak tek bir toplu mezar bulunmamıştır.
 
Mondros Mütarekesinden sonra itilaf devletleri Türkiye’yi yer yer işgal eder, ermeni soykırımı yaptıkları iddiasıyla valilerden, kaymakamlardan, milletvekillerinden, çeşitli rütbelerdeki askerlerden 240 kişi tutuklanır.
Bunlardan bazısı siyasetçi tutuklular Malta adasına sürülür. Bu siyasetçiler hakkında ermeni soykırımı yaptıkları iddiasıyla tahkikat yapılır. İngiliz savcı Türk tutukluların aleyhinde tek delil bulamaz. İstanbul’daki İngiliz yüksek komiseri Amiral Derobeck Dış İşleri Bakanı Lord Curzon’a “tutukluları mahkeme önünde itham edecek delillerimiz yoktur.” Der.
Lord Curzon İngiltere’nin Washington Büyükelçisine bir telgraf çeker. ABD hükümetinin elinde ermeni soykırımı iddiasında kullanılacak deliller bulunup bulunmadığının öğrenilmesini ister.
İngiltere’nin Washington Büyükelçisi Gedde 31 Temmuz 1921 de Lord Curzon’a şu cevabı verir.
“ermeni kırımından dolayı yargılanmak üzere Malta’da tutuklu bulunan Türklerle ilgili ABD Konsoloslarının raporlarında delil olarak kullanılabilecek hiçbir şey yoktur.”
İngiliz Devlet Bakanı Barones Ramsey Of Cartvale 14 Nisan 1999 da yaptığı konuşmasında
“Osmanlı idaresinin Ermenilerin yok edilmesi kararını kanıtlayacak bir belgenin yokluğu nedeniyle İngiliz hükümetleri 1915 ve 1916 daki olayları soykırım olarak tanımamaktadır……………..bizce seksen yıl önce cereyan etmiş olayların bugünkü hükümetler tarafından değerlendirilmesi uygun değildir. Zira bu olaylar hukuki ve tarihi tartışmalardır.” Demiştir.
Yine ABD nin ermeni iddialarının gerçekliğini araştırmak üzere Türkiye’ye gönderdiği General Harbort araştırmaları sonucu şu sözleri söylemişlerdir.
“Her halde hiçbir araştırma gurubu bu işe bizim gibi başlamamıştır. Yola çıkarken gerçekten bir Ermenistan ve katliamlar göreceğimizi sanmıştık.”
 
Ne sebeple tutuklandığını bilemediğim Mehmet PERİNÇEK’de ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili Rus Devlet Arşivinde, Dış Politika Arşivi, Rus Siyaset ve bilim adamlarının kişisel arşivlerinde ve Rusya’nın önde gelen kütüphanelerinde uzun yıllar araştırma yapmıştır.
Rus Kafkas orduları askeri mahkemelerinde Birinci Dünya Savaşı sırasında işgal bölgelerinde Müslüman halka karşı giriştikleri katliam ve yağma suçlarından dolayı ermeni gönüllüleri yargılanmıştır. Mehmet PERİNÇEK inceleme yaptığı arşiv belgelerinin kopyalarını almıştır. Bu belgelerde Türkiye’nin aldığı zorunlu tehcir kararının haklılığı açıkça görülür. Türkiye’ye karşı savaşan Rus ordusu askeri mahkemesi işgal ettiği bölgelerde Müslüman halka katliam ve yağma suçlarını işlediği için kendi emrindeki ermeni birliklerini yargılamıştır.
Bu belgeler Türkiye’nin aldığı tehcir kararının haklılığını gösterdiği gibi Türk halkına yönelik katliam suçunu aslında Ermeni çetelerinin işlediğini soykırım suçunu işlemeye teşebbüs ettiğini gösterir.
Türkiye ermenilere yönelik soykırım suçunu işlememiştir. Türkiye ermeni çetelerinin vahşi saldırılarından, sinsi faaliyetlerinden halkını vevatanını korumak için lazım olan kararı almıştır. Bu kararı alırken de çok dikkatli olmuştur. Tehcir kararını eli kanlı ermeni çetelerine yardım etmeyen sadık ermeni vatandaşlarına uygulamamıştır. 50. 000 den fazla ermeni vatandaşımız İstanbul’da bırakılmıştır. Ermeni soykırımı yapılmamıştır. Milletimize çirkin bir iftira atılmıştır. İftira kampanyası ile Türkiye bunaltılmak, Türkiye’den bir şeyler kopartılmak istenmektedir. 
Ne yazık ki Türkiye’de de bazıları ermenilere katliam hatta soykırım yapıldığını söylemeye başlamışlardır.  Ermenilerden özür dilenmesi de konuşulmaya başlanmıştır. Bu düşünce yanlıştır. Yapılmayan bir zulüm için Ermenilerden özür dilenmesi dedelerimizin kemiklerini sızlatır. Ermeni çetecileri tarafından topluca katledilen şehitlerimizi incitir. Ayrıca ermenilerden özür dilenmesi Ermenilerin başka isteklerini de gündeme getirir.
Cumhuriyet döneminde Dersim’de yapılan katliam için Başbakan Dersim’lilerden özür diledi. Osmanlı döneminde yapılan ermeni katliamı için özür dilemedi. Osmanlı döneminde olan iddialar karşısında canla başla feryat etmektedir. Yani Osmanlı dönemini de sahiplenmektedir. O zaman neden ermeni katliamından dolayı Ermenilerden özür dilemedi denmek istenmektedir.
Osmanlı bizim geçmişimizdir. Başbakan Osmanlı döneminden bana ne diyemez. Ermeni iddiaları tamamen yalan olduğu için Ermenilerden de özür dilemez. Esasen Dersim’lilerden özür dilemesi de yanlıştır. Dersim’de genç cumhuriyete karşı silahlı bir ayaklanma olmuştur. Bu ayaklanma devleti uzun süre uğraştırmış, devlet Dersim ayaklanmasını bastırmak için hava kuvvetlerini kullanmak zorunda kalmıştır. İsyancılarla savaşılırken sivil halkta zarar görmüştür. Ama bir bölgenin topyekûn isyanında, isyana katılmayan halkta mutlaka zarar görür, bu engellenemez. Ama bunun için devlet suçlanamaz, asıl suçlanması gerekenler kendi derebeyliklerini devam ettirmek için devletle silahlı çatışmaya giren zavallı halkıda arkalarında sürükleyen ağalardır. Bunlar cezalarını bulmuşlardır ama onlar cezalarını bulurken isyana kendi isteğiyle katılmayan veya hiç katılmayan masum insanlarda hayatını kaybetmiş, zarar görmüşlerdir. Bunun sorumlusu devlet değil isyanı başlatandır.

Talat ŞALK
Emekli Cumhuriyet Savcısı


(Bu köşe yazısı, sayın Talat ŞALK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)