Cumhurbaşkanlığı, 12 Eylül 2018 tarihli 85 sayılı Kararı ile Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karar da değişiklik yapılarak Türkiye’de yerleşik [kamu ve özel hukuku] kişilerin, aralarında yapacağı özel hukuk alanındaki sözleşmelerde döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasını yasaklıyor; daha önce akdedilmiş ve halen yürürlükte bulunan sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedellerin, Türk Parası olarak yeniden belirlenmesini emrediyor.
Bununla birlikte Türkiye’de yerleşik kişilerin döviz bulundurmalarına, döviz hesapları açtırmalarına, döviz kaynaklarının serbestçe akışına ilişkin kurallarda bir değişiklik söz konusu değildir.
Sözleşme serbestisi Türk Borçlar Kanununa hakim olan güçlü bir evrensel ilkedir. Sözleşme yapma hakkı mülkiyet hakkının önemli bir parçasıdır ve temel insan haklarından birisi olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa tarafından korunmaktadır.
1567 sayılı kanun Türk Parası’nın değerinin korunması için alınacak tedbirler konusunda Cumhurbaşkanlığına geniş yetkiler veriyor olmakla beraber, kanunun verdiği yetkiler özel hukuk kişilerinin sözleşme serbestisini sınırlama yetkisi vermez veya verdiği şeklinde de yorumlanamaz.
Her ne kadar döviz bulundurmayı yasadışı hale getirerek, yürütme gücü, döviz cinsinden belirlenen borçların döviz olarak ödenmesini imkansız hale getirebilirse de yürütme gücünün özel hukuka tabi sözleşmelere ve bedellerinin nasıl belirleneceğine müdahale etme, döviz, altın gibi kıymetli madenlerin değerlerine göre endekslenerek bedel belirlenmesine müdahale etme yetkisine sahip değildir.
Diğer bir husus da Karar’ın geçmişte yapılan sözleşmelerin değiştirilmesini öngörüyor olmasıdır ki; geçmişte yapılan işlemlere etkili olarak kanun ve karar çıkarılması hukuka uyarlı değildir.
İkinci olarak: Karar ile Cumhurbaşkanı, [Hazine ve Maliye] Bakanlığına, [istisnalarını belirlemek suretiyle] Kararın uygulanmasına tabi olacak olan[özel hukuk] sözleşmelerin kapsamını belirleme yetkisi vermektedir. Türk Kamu hukukunun yerleşmiş ilkesi gereğince kamu kurumlarına verilen yetkilerin, özel bir kanunla yetki verilmedikçe diğerlerine delege edilemez. Bakanlık tarafından istisna belirlenmesi ve belirlenecek istisnalar hukuka uyarlı olmayacak, Borçlar Kanunu’nun hükmü ile çelişecektir.
Kararın Türk piyasasında sözleşmelerde yabancı para birimlerinin seçilmesi veya bedellerin dövize endekslenmesi şeklinde ortaya çıkan dolarizasyonu azaltarak Türk Parasına değer kazandırmak için çıkarıldığı öngörülebilir. Bununla birlikte Türkiye’de yerleşik ve yerleşik olmayan kişilerin döviz bulundurmasının, döviz hesapları açmalarının ve transfer edebilmelerinin serbest olması karşısında Karar, ekonomide dolambaçlı davranışların gelişmesine, yaratıcı veya zorlayıcı yöntemlerin ortaya çıkmasına neden olabilecektir.
Kaldı ki, dövizle ödemenin veya dövize endeksli değer belirlemenin yasakladığı sonuç, herhangi bir yasaya aykırılık olmaksızın, sözleşme bedellerinin ödeme tarihlerine göre değişecek şekilde belirlenmesiyle kolayca aşılabilecektir: örneğin bedel, (x) tarihinde, (y) tarihinde veya (z) tarihinde farklı rakamlar şeklinde Karar’a uygun olarak belirlenebilir.
Bu sebeplerle Karar, niyet ettiği amacı gerçekleştiremezken piyasada kaosa, sözleşmelerde belirsizliğe ve binlerce idari ve adli hukuk uyuşmazlıklarının çıkmasına neden olabilecektir.
Bu nedenlerle Karar’ın sadece döviz işlemleri sınırlandırılmak üzere önemli derecede değiştirilmesini ya da en kısa zamanda geri alınması uygun olacaktır.
"Yazarın özel izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."