5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Bağlantılı suçlarda yetki” başlıklı 16. maddesinin ikinci fıkrasına göre, “Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir”. Görüleceği üzere hükümde; “Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla” ibaresine yer verildiğinden, cumhuriyet savcısının birleştirme yönünde talebi olmadığı sürece dava dosyalarını bağlantı olduğundan bahisle mahkemelerden birisinde birleştirilmesi mümkün değildir. Çünkü kanun koyucu, cumhuriyet savcılarının bu konu ile ilgili istemlerini dosyaların birleştirilmesinin ön şartı olarak aramıştır. Cumhuriyet savcısının birleştirme yönünde istemi olmadıkça, her iki mahkemenin birleştirme yönünden uyuşmasının bir önemi olmayacaktır.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 12.04.2004 tarih ve 1285/1227 sayılı kararında; “(…)CMUK’nun 12/2. maddesi uyarınca, murtabit ceza davalarına başka mahkemeler tarafından bakılmaya başlanmış olursa Cumhuriyet savcılığının talebine uygun olmak şartıyla, mahkemeler arasında hasıl olacak uyuşma üzerine davaların birleştirilmesine karar verilebileceği, ancak Van 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 27.1.2004 gün ve 2003/139 esas sayılı yazısında davaların birleştirilmesine muvafakat etmediği, keza Cumhuriyet savcısının da 29.1.2004 günlü oturumda birleştirmeye gerek olmadığı yönünde mütalaa verdiği hususu da göz önüne alındığında, mahkemeler arasında uyuşma sağlanmadığından davaların birleştirilmesine karar verilmiş olması sebebiyle, Van 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 29.1.2004 gün ve 2003/172-26 sayılı kararında isabet görülmediğinden bahisle, CMUK’nun 343. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 9.3.2004 gün ve 11122 sayılı yazılı emrine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2004 gün ve Y.E.9/38877 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla incelendi: Yazılı emre atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, VAN 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 29.1.2004 tarih ve 2003/172 Esas, 2004/26 sayılı ve Van 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 30.1.2004 tarih ve 2004/7 müt. sayılı kararlarının CMUK’nun 343. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA karar verildi.” diyerek, cumhuriyet savcısının davaların birleştirilmesine gerek olmadığına dair mütalaa verdiği halde, buna aykırı şekilde davaların birleştirilmesini yerinde bulmamış ve alt derece mahkemesinin kararını bozmuştur. Yargıtay; 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yürürlükte iken verdiği bu kararda; bugün CMK m.16/2’ye karşılık gelen mülga CMUK m.12/2’yi esas almıştır. İlgili düzenleme, her iki Kanunda da aynıdır.
Yine Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 26.02.2007 tarih ve 530/1490 sayılı kararına göre; “Birleştirmeye muvafakat edilmemesine rağmen davaların resen birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmış olup, öncelikle birleştirmeye gerek olup olmadığının delillerin birlikte tartışılıp değerlendirilmesinde zorunluluk bulunup bulunmadığının tespiti ve bu konudaki uyuşmazlığın giderilmesinin gerekmesi, bozmayı gerektirmiştir”.
CMK m.16’nın gerekçesinde, “…ancak ayrı ayrı açılmış olan davaların birleştirilmesi için bu davalardan her birini kanunen soruşturmaya yetkili Cumhuriyet savcılarının davaların birleştirilerek görülmesi isteminde ittifak etmeleri, mahkemelerin de bu konuda anlaşmaları gerekir…” denilmek suretiyle de cumhuriyet savcılarının muhakemelerin birleştirilmesi yönündeki taleplerinin öncü olarak arandığı belirtilmiştir. Gerekçede mahkemelerin mutabakatından evvel cumhuriyet savcılarının istemine yer verildiğinden, muhakemelerin birleştirilmesi yönündeki talep hakkı ve öncelik cumhuriyet savcılarına tanınmıştır; zira gerekçenin lafzına bakıldığında savcıların istemlerinden sonra, “mahkemelerin de bu konuda anlaşmaları gerekir.” denilerek, savcıların talebi ön şart olarak kabul edilmiştir.
Sonuç itibariyle; farklı mahkemelerde bakılmaya başlanan davaların birleştirilmesi için ilk olarak cumhuriyet savcılarının birleştirme yönünde talebi olmalı, ikinci olarak mahkemelerin davaların birleştirilmesi hususunda mutabık kalmaları gerekmektedir. CMK m.16/2’ye göre, temelinde cumhuriyet savcısının olumlu yönde talebi olmayan bir birleştirmeden söz edilemeyecektir.
Belirtmeliyiz ki; dosyaların birleştirilmesi konusunda mahkemelerin arasında yaşanabilecek olumsuzluk ve bir mahkemenin diğerine muvafakat vermediği durumda, CMK m.17’ye göre yapılacak incelemede, ortak yüksek görevli mahkemece uyuşmazlığın giderilmesi ile ilgili yapılacak incelemede, uyuşmazlık yaşayan mahkemelerin her ikisinin cumhuriyet savcılarının CMK m.16/2’ye uygun olarak, uygun istemlerinin bulunma koşulunu araması gerekir. Bu koşul gerçekleşmeden, ortak yüksek görevli mahkemenin, farklı mahkemelerde görülen dosyaların birleştirilmesine karar verebilmesi mümkün değildir.
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)