DOĞRUDAN AÇIK CEZA İNFAZ KURUMUNA GİTMESİ GEREKEN HÜKÜMLÜLERİN ÇAĞRIYA UYMAMASININ HUKUKİ SONUÇLARI

Abone Ol

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 5. Maddesinde Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlülerin infazına başlanabilmesi için; öncelikle hükümlülere bu konuda çağrı belgesinin tebliğ edilmesi gerekmektedir.

Hükümlünün gönderileceği açık kurum belirlendikten sonra, on gün süre verilerek ilgili kuruma teslim olması yönünde bir belge düzenlenir. Bu şekilde yapılan çağrının hukuki sonuçları açık ceza infaz kurumlarına gönderme tutanağı ile tebliğ ve ihtar olunur.

Bu tebligat ve mahkeme ilâmı, derhâl açık kurumun bağlı bulunduğu Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmelidir.

Bu niteliklere haiz hükümlülerin Çağrı belgesi ile yapılan ihtara uymaması halinde ne gibi hukuki sonuçlar ile karşılaşacağı irdelenmesi gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu konuyu, 22 Ağustos 2015 tarihinden önce ve bu tarihten sonra olmak üzere iki aşamalı olarak değerlendirme zorunluluğu bulunmaktadır.

Öncelikle Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlülerin ve suçların niteliklerini bir kez daha belirtmek gerekecektir.

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 5. Maddesinde Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler açık bir şekilde ifade edilmiştir.

Doğrudan açık kuruma alınacak hükümlüler şunlardır:

1) Kasıtlı suçlardan toplam üç yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar,

2) Taksirli suçlardan toplam beş yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm olanlar,

3) Adli para cezası hapis cezasına çevrilenler,

4) 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu gereğince tazyik hapsine tabi tutulanlar.

Yukarıda ifade edilen nitelikleri taşıyan hükümlülerin cezaları doğrudan açık kurumlarda yerine getirilir.

Belirtmek gerekir ki; bazı suç tipleri bu yasal düzenleme kapsamına alınmamıştır.

Doğrudan açık ceza infaz kurumuna ayrılma ayrıcalığı kapsamında olmayan suç tipleri şunlardır:

1) Terör suçları,[1]

2) Örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar,[2]

3) Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar.[3]

Bu suçları işleyen hükümlüler yönetmeliğin 5. Maddesindeki şartlara haiz olsalar da doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınamazlar. Zira yasal düzenleme bu suç tiplerini hariç tutmuştur.

22 Ağustos 2015 tarihinden önceki mevcut duruma göre

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Kanun’un, 14/2. Fıkrasında, hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle gösterileceği ifade edilmektedir.

Nitekim bu amaçla, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği[4] çıkarılmıştır.

22 Ağustos 2015 tarihinde yapılan değişiklik öncesindeki Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 9. Maddesinin 4. Fıkrasında; On günlük süre içinde, yönetmelik EK-l'de yer alan belgedeki İhtarı içeren çağrıya uymayan veya belirlenen açık kuruma teslim olmayan hükümlüler hakkında 5275 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca yakalama emri çıkarılacağı ve yakalandıklarında kapalı kuruma alınarak haklarında yönetmeliğin 6 ncı maddesi hükümlerine göre işlem yapılacağı ifade edilmektedir.

Örneğin; kasıtlı suçtan 7 ay hapis cezasına mahkûm olan hükümlünün yönetmelik ekinde sunulan EK-1 de yer alan belgedeki ihtarı içeren çağrıya rağmen 10 gün içerisinde çağrıya uymadığı ve yakalama kararı sonucunda kapalı ceza infaz kurumunda cezasını infaz etmek üzere teslim edilmesi gerekir. Bu kişi kapalı ceza infaz kurumuna alındıktan sonra Yönetmelik’in 6. maddesinde düzenlenen açık ceza infaz kurumuna ayrılmak için gerekli şartları haiz olması halinde açık ceza infaz kurumuna ayrılabilecektir.[5]

Örneğin; hükümlünün 04.03.2015 tarihinde cezaevine teslim edildiği olayda, hükümlünün 05.03.2015 talep tarihi itibariyle anılan Yönetmelik’in 6. maddesinde düzenlenen açık ceza infaz kurumuna ayrılmak için gerekli şartları haiz olmadığı gözetilmelidir.[6]

22 Ağustos 2015 tarihinden sonraki mevcut duruma göre

22 Ağustos 2015 tarihinden sonra doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınacak hükümlülerin çağrı ve ihtara uymamaları halinde karşılaşabilecekleri sonuçları analiz edebilmek için, 22 Ağustos 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik[7] hükümlerine bakmak gerekecektir.

Doğrudan açık kuruma gönderme kararı

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin “Doğrudan açık kuruma gönderme kararı” başlıklı 9. Maddesinin birinci fıkrasına göre, Ağır ceza merkez veya mülhakat Cumhuriyet başsavcılıkları, bağlı bulundukları ağır ceza merkezi yargı çevresinde açık kurum bulunması hâlinde, Yönetmeliğin 5 inci maddesi kapsamında kalan ve doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınacak hükümlülerin doğrudan o yerde bulunan açık kurumlara gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

Ağır ceza merkezi yargı çevresinde açık kurum bulunmayan merkez veya mülhakat Cumhuriyet başsavcılıkları ise Yönetmeliğin 5 inci maddesi kapsamında kalan ve doğrudan açık ceza infaz kurumuna gönderilecek hükümlülerin Bakanlıkça belirlenen listedeki açık kurumlardan birine gönderilmesine karar verecektir. (Yön. md. 9/2)

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. Maddesi ile Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları değiştirilmiştir.

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 9. Maddesinin 3. Fıkrasının[8] (a) bendine göre; yönetmeliğin 5 inci madde kapsamında kalan ve doğrudan açık ceza infaz kurumuna gönderilecek hükümlülerin infazına başlanabilmesi için önce çağrı üzerine gelenlere birinci veya ikinci fıkralara göre gönderileceği açık kurum belirlendikten sonra, hükümlülere on gün süre verilerek ilgili kuruma teslim olması istenir.

Bu çağrı ve ihtara uymayan hükümlü hakkında yakalama kararı çıkartılmalıdır. Hükümlüye çağrı ve ihtara uymaması halinde yakalama kararı çıkarılacağı ihtar edilmelidir. Hükümlüye çağrı ve ihtara uymaması halinde yakalanarak açık kuruma alınacağı hususu Yönetmelikte sunulan EK-1’de yer alan açık ceza infaz kurumlarına gönderme tutanağı ile tebliğ ve ihtar edilmelidir.

Bu tebligat ve mahkeme ilâmının, derhâl açık kurumun bağlı bulunduğu Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi gerekmektedir.

Hükümlünün çağrı ve ihtara uymaması hali

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 9. Maddesinin 3. Fıkrasının (b) bendine göre; çağrıya uymayan veya EK-1 belgesinde belirtilen açık kuruma teslim olmayan hükümlüler hakkında 5275 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca yakalama emri çıkarılır ve yakalandıklarında kolluk marifetiyle açık kuruma teslim edilir.

Hükümlünün yakalandığı il sınırları içinde açık kurum bulunmaması hali

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 9. Maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi kapsamında yakalanan hükümlü, yakalandığı il sınırları içinde açık kurum bulunmadığı takdirde, Bakanlıkça belirlenen açık kuruma gönderilmek üzere bulunduğu yer kapalı kuruma teslim edilir.

Teslim alınan hükümlü 5275 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin üçüncü fıkrasına[9] göre işlemleri tamamlandıktan sonra en kısa süre içinde açık kuruma nakledilir. (Yön. md. 9/4)[10]

SONUÇ:

22 Ağustos 2015 tarihinden önce doğrudan açık ceza infaz kurumuna gönderilecek hükümlülerin yapılan çağrı ve ihtara uymamaları halinde, haklarında yakalama kararı çıkartılıp kapalı kuruma alınarak haklarında Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 6 ncı maddesi hükümlerine göre işlem yapılmaktaydı.

22 Ağustos 2015 tarihinden sonra doğrudan açık ceza infaz kurumuna gönderilecek hükümlülerin yapılan çağrı ve ihtara uymamaları halinde ise, 5275 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haklarında yakalama emri çıkarılır ve yakalandıklarında kolluk marifetiyle açık kuruma teslim edilir.

Görüldüğü üzere, 22 Ağustos 2015 tarihinden önce ve sonrasında, yapılan çağrı ve ihtara uyulmaması halinde hükümlüler hakkında yakalama kararı çıkarılmaktadır.

Başka bir söylemle, 22 Ağustos 2015 tarihinden önce ve sonrasında çağrı ve ihtara uymamanın en belirgin ve değişmez hukuki sonucu, hükümlü hakkında yakalama kararı çıkarılmasıdır.

22 Ağustos 2015 tarihinden önce yakalanan hükümlüler kapalı ceza infaz kurumuna teslim edilirken, 22 Ağustos 2015 tarihinden sonra yakalananlar açık ceza infaz kurumuna teslim edilmektedir.

Sonuç olarak belirtmek gerekir ki, 22 Ağustos 2015 tarihinden sonra doğrudan açık ceza infaz kurumuna alınacak hükümlülerin, çağrı ve ihtara uymaması hükümlü açısından cezanın infazı anlamında ağır bir sonuç yaratmamaktadır.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

-----------------------------------

[1][1] Common Law ülkelerine benzer şekilde terör konusunu özel bir kanunla düzenleme yoluna giden Türk kanun koyucu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde terörü tanımlamıştır. Tanım için bkz.; (Y.16.CD, E: 2015/2605, K: 2017/5049, KT: 04.10.2017). Bu tanıma göre terör, “cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.” Ayrıntılı açımlamalar için bkz.; Faruk Turinay: Ceza Hukukunda Terör Örgütü Kavramı, http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2015-116-1441, s. 45. ET:03.02.2019. Adı geçen Yazar’a göre, bir suçun terör suçu olarak kabul edilmesi için üç zorunlu unsur bulunmalıdır. Bu unsurlar; yöntem (suçun işleniş biçimi), amaç (suçun ideolojik saiki) ve örgüt (suç failinin kriminal bağlantısı) olarak ifade edilebilir.

[2] Örgütlü suçluluk kavramı daha ziyade kriminolojik bir kavramdır. Maddi ceza hukuku bakımından örgütlü suçluluk deyiminden; suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek, bu örgüte üye olmak veya örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlemek anlaşılmaktadır(TCK. Md.6/1-j). Yapılanma biçimi ne olursa olsun kanunlarda suç olarak tanımlanan fiillerin işlenmesi amacıyla oluşturulmuş örgütlere suç örgütü denmektedir. Mevzuatımızda örgütlü suçlar; genel örgüt (5237 sayılı TCK 220.m, mülga 765 sayılı TCK'nın 313-314 m), çıkar amaçlı suç örgütü (mülga 4422 sayılı Kanunun 1. maddesi), terör örgütü (3713 sayılı TMK’nın 1-7/1.m) ve silahlı terör örgütü (5237 sayılı TCK'nın 314.m, mülga 765 sayılı TCK'nın 168-170.m) olarak, bir kısım suçlar için yapılan özel düzenlemeler ayrık olmak üzere, dört farklı yerde düzenlenmiştir. Emsal karar ve açıklamalar için bkz.; Y.16.CD, E: 2015/2605, K: 2017/5049, KT: 04.10.2017

[3] 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlıklı bölümünde, cinsel saldırı (TCK m.102), çocukların cinsel istismarı (TCK m.103), reşit olmayanla cinsel ilişki (TCK m.104) ve cinsel taciz (TCK m.105) suçları düzenlenmiştir. Ayrıntılı açıklamalar için bkz.; Handan Yokuş Sevük: 6545 Sayılı Kanun İle Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/331431, ET: 03.02.2019.

[4] RG: T.02.09.2012, S. 28399.

[5] Y.2. CD, E. 2015/12552, K. 2015/14130, KT. 08.07.2015.

[6] Y.2. CD, E. 2015/12552, K. 2015/14130, KT. 08.07.2015.

[7] RG: T. 22.08.2015, S. 29453.

[8] Değişiklik için bkz.; RG:T. 22/8/2015, S. 29453.

[9] Üçüncü fıkra şu şekilde düzenlenmiştir: “Çocuk eğitimevlerine nakiller kurum görevlisinin nezaretinde yapılır. Açık ceza infaz kurumlarına nakiller ise kurum görevlisi olmaksızın yapılır. Bu hâlde hükümlünün, aynı il sınırları içinde bulunan ceza infaz kurumları arasındaki nakillerde aynı gün içinde; farklı illerde bulunan ceza infaz kurumları arasındaki nakillerde ise kurum amirinin kırksekiz saati geçmeyecek şekilde belirleyeceği süre içinde, nakledildiği açık ceza infaz kurumuna giriş yapması gerekir. Belirlenen sürelerde açık ceza infaz kurumuna giriş yapmayan hükümlüler hakkında 97 nci madde hükümleri uygulanır.” (Değişik: 24/1/2013-6411/8 md.)

[10] Değişiklik için bkz.; RG: T. 22/8/2015, S.29453.