Doğal sit alanlarındaki yapılarda gerçekleştirilecek tadilatlar normalde Koruma Bölge Komisyonunun iznine tabidir. Dolayısıyla böyle bir yapıda Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonundan gerekli izin alınmadan esaslı tadilat yapılması halinde 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesi uyarınca “Korunan alanlarda izin alınmadan inşai ve fiziki müdahalede bulunulması” suçu ortaya çıkacaktır. Halihazırda bu suç için öngörülen ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bununla birlikte Koruma Yüksek Kurulunun 94 sayılı İlke Kararı çerçevesinde Doğal Sit Alanlarında bulunan bazı yapılar için esaslı tadilatları da kapsayan bir izin muafiyeti getirilmiştir. Dolayısıyla aşağıda aktaracağımız koşulların oluşması halinde bazı tadilatlar bakımından genel kuralda yer alan izin şartı aranmayarak, izinsiz yapılmış tadilat için 2863 sayılı Kanun bakımından bir sorumluluk doğmayacaktır. Ne var ki uygulamada söz konusu muafiyetin gözardı edildiği ve muafiyet kapsamındaki tadilatlar için de genel kural çerçevesinde işlem yapıldığı ve cezalar verildiği görülmektedir. Aşağıda kısaca ilke kararlarının hukuk düzeni içerisindeki yerini ve 94 sayılı ilke kararının getirdiği muafiyetin kapsamını ele alacağız.
2863 sayılı Kanun Kapsamında Korunan Alanlarda Öncelikle İlke Kararlar Kapsamında Bir Değerlendirme Yapılması Gerekmektedir:
2863 Sayılı Kanun’un 9. maddesi şu şekildedir :
''Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşaî ve fizikî müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez.’’
Madde hükmünden açıkça görüleceği üzere Koruma Bölge Kurullarının alacağı kararlar Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararlarına uygun olmalıdır. Bunun yanında aynı kanunun “Kararlara Uyma Zorunluluğu” başlıklı 61. maddesi uyarınca “Kamu kurum ve kuruluşları ve belediyeler ile gerçek ve tüzel kişiler, Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurullarının kararlarına uymak zorundadır.”
Bu hükümler çerçevesinde idarenin bu konuda verebileceği izinlerin kapsamının Koruma Yüksek Kurulu ilke kararlarıyla da belirlendiği açıktır.
03.02.2016 Yürürlüğe Giren 94 Sayılı Koruma Yüksek Kurulu Kararı Doğal Sit Alanlarinda Kalan Yapılarda Belli Bir Kapsamda İzin Muafiyeti Getirmiştir:
94 Sayılı İlke Kararı çerçevesinde bazı yapılarda ve belli türdeki tadilat Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu Kararına Gerek Kalmaksızın gerçekleştirilebilecektir.
Hangi yapılar izin muafiyeti kapsamındadır?
Doğal Sit Alanlarında olup, ruhsatı ve mimari projesi daha önce ilgili idaresince uygun görülen mevzuata uygun olarak tamamlanmış veya mevzuata uygun devam eden veya yapı ruhsatı almış veya yapı kullanma izni almış yapılar izin muafiyeti kapsamındadır.
Hangi tadilatlar için izin gerekmez?
Vaziyet planında kaydırma ve yer değişikliği yapmamak, taban alanı büyüklüğü, kontur ve çatı dahil bina yüksekliğini değiştirmemek kaydı ile:
- İmar planı değişikliğine gerek bulunmayan ve ilave yapılaşma içermeyen, yapı ruhsatı değişikliği gerektiren esaslı tadilatlar
- Diğer basit tamir, onarım ve tadilatlar
Tekrarlayacak olursak 94 sayılı ilke kararı kapsamında kalan yapı ve tadilatlar için Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararına gerek bulunmamaktadır. Ancak bu tür yapılardaki tadilatlar için imar mevzuatının ilgili hükümleri geçerliliğini korumaya devam etmektedir. Dolayısıyla bu tür tadilatları yapmak isteyenler imar mevzuatında belirtilen yetkili idarelerden izin almak zorundadır.
Kuruldan İzin Şartının Kaldırılmasının Sonuçları:
1- Tadilat İzni Bakımından:
Korunan alanlarda bulunan yapılarda gerçekleştirilecek tadilatlarda ilgili idarenin (Belediye/İl Özel İdaresi) yanında Koruma Bölge Kurullarından da izin alınması bir zorunluluktur. Ancak yazımızın konusu olan ilke kararında yer alan niteliklerdeki tadilatlar için kuruldan izin alınması şartı kaldırılmıştır. Bu kapsamdaki tadilatlar için izin istendiğinde taşınmaz belediye veya mücavir alan sınırları içerisindeyse belediye, bunun dışındaki alanlarda ise İl Özel İdaresi tarafından Koruma Bölge Komisyonundan bir izin ya da görüş alınmasına gerek olmaksızın izin verilebilecektir. Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunun izni ya da onayı olmadığı gerekçesiyle tadilat talepleri reddedilemeyecektir. Bu zorunluluk 2863 sayılı Kanun’un 61. maddesinin doğal sonucudur.
2-Ceza Yargısı Bakımından:
İzinsiz inşai faaliyette bulunmak genel olarak TCK 184 İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu kapsamında ele alınır. Ancak Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında özel olarak korunan alanlarda kalan yapılar bakımından ise 2863 sayılı Kanunun 65. madde hükmü uygulanmaktadır. Söz konusu 65. madde uyarınca izin almaksızın inşai ve fiziki müdahalede bulunanlar 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılmaktadır. Söz konusu maddede yer alan inşai ve fiziki müdahalenin izin alma koşuluna bağlanmış olması yazımızın konusu bakımından önem taşımaktadır. 94 sayılı ilke kararı, karar kapsamında yer alan yapı ve tadilatlar bakımından tabiat varlıklarını koruma bölge komisyonundan izin alınma şartını kaldırmış olduğundan bu kapsamdaki yapı ve tadilatlar bakımından 65. maddenin uygulanma olanağı ortadan kalkmaktadır. 94 sayılı ilke kararı kapsamındaki yapı ve tadilatlar imar mevzuatına ilişkin genel hükümlere tabi olacaktır. Dolayısıyla bu mevzuata aykırılık halinde başvurulması gereken yaptırım TCK madde 184’tür. Aksi bir uygulama belli kapsamındaki yapılar bakımından 2863 sayılı Kanun’un getirmiş olduğu takip, koruma ve izin rejiminin ortadan kalkmasına rağmen bu rejimle ilişkilendirilmiş yaptırımın varlığını sürdürmesi anlamına gelecektir. Bu da orantısız bir ceza teşkil edecektir.
TCK madde 184 bakımından İmar Kirliliğine Neden Olma Suçunun unsurlarına ilişkin kaleme aldığımız yazılara ilaveten burada kısaca Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2015/176 E. 2018/503 K. sayılı kararında İmar Kirliliği Suçu'nun oluşabilmesi için gereken şartlar tartışılmış ve bu suçun oluşabilmesi için İmar Kirliliği Suçu'nun oluşabilmesi için, yapılan değişikliklerin bina niteliğinde olması ve bina kabul edilebilmesi için de:
- Binanın Taşıyıcı unsurlarını etkilemesi
- Kapalı Alan kazanma niteliğinde olması gerektiğine hükmedilmiştir.
Eğer yapılan tadilat ilke kararda çizilen sınırların dışına taşmıyor ve İmar Kirliliğine Neden Olma suçu için aranan şartları da taşımıyorsa beraat kararı verilmesi gerekecektir. Sonuç olarak söyleyebiliriz ki 94 sayılı İlke Kararının izin muafiyeti getirdiği yapı tadilatlar bakımından izinsiz gerçekleştirilen tadilatlar 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesine girmeyeceği gibi eğer koşulları oluşmamışsa TCK 184 kapsamına da girmeyecektir.
94 sayılı ilke kararı öncesinde veya ilke kararı gözardı edilerek yapılmış ve kesinleşmiş yargılamalar söz konusu olduğunda pek çok haksız sonucun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu yargılamaların olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırabilmek için yargılamanın iadesi kurumuna başvurmak suretiyle bilirkişilerin ruhsata tabi yapılara dair yanlış değerlendirmelerine dayanmak mümkün olabilir.