DEMOKRASİ: ÇOĞUNLUĞUN TİRANLIĞI MI?

Abone Ol

Demokrasi, modern siyasi düzenlerin temelini oluşturan ve genellikle halkın çoğunluğunun iradesine dayalı olarak yönetim biçimidir. Ancak, bu yönetim biçimi zaman zaman çoğunluğun azınlıklar üzerinde baskı kurduğu, onları dışladığı ya da haklarını ihlal ettiği şeklinde eleştirilmiştir. Bu eleştiriler, demokrasinin sınırlarını ve çoğunluğun iradesinin nasıl kontrol edilmesi gerektiğini tartışmaya açmaktadır. Bu çalışmada, demokrasinin çoğunluğun tiranlığına dönüşme riskini ve bu riskle mücadele için önerilen hukuk felsefesi ve anayasa hukuku ilkelerini ele alacağız.

Demokrasi ve Çoğunluğun Tiranlığı Kavramı

Demokrasi: ‘’A system of government by the whole population or all the eligible members of a state, typically through elected representatives’’ şeklinde tanımlanır. Tercümesi : Bir devletin, tüm nüfusu veya seçme hakkı olan tüm üyeleri tarafından, genellikle seçilmiş temsilciler aracılığıyla yönetilen bir yönetim sistemidir.

Aristoteles'in zamanından günümüze kadar pek çok düşünür, demokrasinin temel zaaflarından birinin çoğunluğun azınlıkları zorlaması veya dışlaması olduğunu belirtmiştir. Bu durum, özellikle azınlıkların haklarını koruma ve güvence altına alma açısından önemlidir. John Stuart Mill, "Tiranların Çoğunluğu" adlı eserinde, demokrasinin birey haklarını koruma konusunda yetersiz kalabileceğini ve çoğunluğun azınlık üzerinde baskı kurabileceğini vurgulamıştır.

Hukuk Felsefesi ve Çoğunluğun İradesinin Sınırlandırılması

Hukuk felsefesinde, çoğunluğun tiranlığına karşı çeşitli sınırlayıcı önlemler önerilmiştir. Bu önlemlerden biri, liberal demokrasinin temel ilkelerinden biri olan "hukukun üstünlüğü" ilkesidir. Hukukun üstünlüğü ilkesi, demokratik süreçlerin bile birey haklarını ihlal etmeyeceği ve hukuk tarafından korunacakları garanti altına alır.

Anayasa Hukuku ve Azınlıkların Korunması

Anayasa hukuku, demokrasinin sınırlarını belirlemek ve azınlıkların haklarını güvence altına almak için kritik bir role sahiptir. Anayasal haklar, demokratik süreçlerin sınırlarını belirleyen ve azınlıkların çoğunluğun baskısından korunmasını sağlayan bir kalkandır. ABD'deki Anayasa'nın 14. Değişikliği, eşit koruma ilkesini güçlendirerek azınlıkların haklarını koruma amacını taşır.

Çoğunluğun Tiranlığına Karşı Koruyucu Önlemler

Demokrasinin çoğunluğun tiranlığına dönüşmesini önlemek için çeşitli kurumsal ve hukuki mekanizmalar önerilmiştir. Bunlar arasında:

1. Temel Hak ve Özgürlükler:Anayasal olarak güvence altına alınmış haklar ve özgürlükler, demokratik karar alma süreçlerinin sınırlarını belirler ve azınlıkların korunmasını sağlar.

2. Yargısal Denetim:Yargı organlarının demokratik kararları hukuk ve anayasa çerçevesinde denetleme yetkisi, demokrasinin hukuki sınırlarını korur.Yargının bağımsız ve tarafsız olması önem teşkil eder. Çoğunluğun oyuyla yasalaşan bir düzenleme demokratik olabilir ancak hukuki olmayabilir. Yargı bu düzenlemeyi hak ve özgürlükler süzgecinden geçirmeli, toplumun her ferdi, her kesimi açısından değerlendirmeli ve hukuka aykırı olduğuna karar verdiği yasayı iptal etmelidir. İptal kararı eleştirilebilir ancak asla müdahale edilmemelidir. Yargının adaleti tesis etme görevi haricinde, bu denetleme görevi demokrasinin geçerli olduğu ülkelerde önem teşkil etmektedir.

3. Çoğunluk Hükümeti İlkesi: Demokrasinin çoğunluk iradesine dayanmasına rağmen, azınlıkların haklarını korumak için çoğunluğun sınırlandırılması gerektiğini savunan ilke.

Sonuç

Demokrasi, çoğunluğun iradesine dayalı olarak toplumların yönetim biçimi olarak değerli bir sistemdir. Ancak, çoğunluğun tiranlığına dönüşme riski de taşır ve bu riski engellemek için hukukun üstünlüğü, anayasal haklar ve çeşitli koruyucu mekanizmalar gereklidir. Böylece, demokrasinin azınlıkları koruma ve insan haklarını güvence altına alma potansiyeli maksimize edilebilir.

Esasında demokrasi, insanoğlunun kaosa acil bir çözüm için ürettiği amatör bir sistemdir. İdeal yönetim şekli, liyakat esasına göre seçilmişler arasından halk tarafından seçim suretiyle belirlediği oligarşik sistemdir. Belli yaş/yaş grupları, eğitim seviyesi, yetkinlik, üretkenlik, özgeçmiş kriterlerine göre ve çeşitli mesleklerden/çalışma alanlarından adaylar belirlenmeli ve akabinde halk tarafından seçim yapılmalıdır. Örnek vermek gerekirse aday yolsuzluk, zimmet gibi suçlardan cezalandırılmamış olmalıdır. Çalışma hayatı süresince herhangi bir vergi suçundan cezalandırılmamış veya veya idari yaptırımına çarptırılmamış olması gerekmelidir. Sosyal sorumluluk projelerine destek vermiş olmalıdır. Böylelikle halkın eğitim seviyesinin düşük olması riskinin doğuracağı sonuçlar, dolayısıyla ülkenin yetkin olmayan şahıs/gruplar tarafından kötü yönetimi bertaraf edilmiş olacaktır. Çoğulcu  demokrasinin etkin olmadığı ülkelerde, çoğunluk aldığı kararlarla azınlıklara baskı kurar. Azınlık haklarının ihlal edilmesi oladılığı yüksektir. Toplumda kutuplaşmalar artar. İç karışıklıklara sebebiyet verir.

(Bu çalışma, Vefa VARLI  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi kullanılamaz.)