DAVACI VE DAVALININ ALACAKLIYI ZARARA UĞRATMA MAKSADIYLA HİLELİ OLARAK AÇTIKLARI DAVADA VERİLEN HÜKMÜN İPTALİ - HMK376

Abone Ol

Uzun süren yargılamalar, artan enflasyon, munzam zarar talebinin sıkı koşullara bağlı olması alacağına kavuşmayı bekleyen tarafı mağdur etmektedir. Bununla birlikte borçlular tahsilatı sekteye uğratma gayesiyle malvarlıklarını devretmekte, bu işlemler sebebiyle tasarrufun iptali davalarıyla karşılaşmaktadırlar. Ancak kimi borçlular tasarrufun iptali davasıyla karşılaşmamak için dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı biçimde, kanun hükümlerini dolanmak maksadıyla muvazaalı olarak kendisini taraf göstererek malvarlığının devrini mahkeme hükmüyle sağlamaktadırlar. Ancak davacı ve davalı arasındaki bu danışıklı durumun korunması söz konusu değildir.

Bilindiği üzere, kesin hükme bağlanmış olan bir davaya kural olarak yeniden bakılamaz. Bunun en önemli istisnası “Yargılamanın İadesi” yoludur. Yargılamanın iadesi bazı ağır yargılama hatalarından dolayı maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesi ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan dava hakkında yeniden yargılama yapılmasına imkan veren olağanüstü bir kanun yoludur.

HMK'nun 375. maddesinde  davanın tarafları açısından yargılamanın iadesi sebepleri, 379.  ve 380. maddelerinde ise usulü düzenlenmiştir. HMK'nun 376. maddesinde ise kesinleşen dosyanın tarafı olmayan 3. Kişinin hile iddiasıyla yargılamanın yenilenmesi talebi düzenlenmiştir. Bu istek  yeni ve bağımsız bir dava olup ayrı bir esasa kaydedilerek harcı alınmaktadır.

Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.şeklinde düzenlenen HMK'nun 376. maddesiyle, hükmün taraflarının muvazaa yaparak üçüncü kişiler aleyhine kesin hüküm elde etmelerini önlemek amaçlamıştır.

Uygulamada özellikle alacaklıyı zarara uğratma amacıyla açılan hileli davada, davalının davayı kabul etmesi ve kanun yollarına başvurmayarak kesinleşmesini sağladığı görülmektedir. Ancak bu olgular hile iddiasını tek başına ispatlamaya yeterli olmamakta, geçerli ve somut delillerle desteklenmesi halinde davanın taraflarının 3.kişiyi(alacaklıyı) zarara uğratma maksadıyla aldıkları mahkeme hükmünün iptali sağlanmaktadır.

HMK’nun 376.maddesi “Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.” hükmüne dayandırmış olduğu; bu madde ile davanın tarafı olmayan üçüncü kişinin hile iddiası ile taraf olmasa dahi yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabileceğinin düzenlenmiş bulunduğu ve ancak burada hile iddiasına dair geçerli ve somut delillerinde gösterilmesi gerektiği, dosya kapsamında sunulan dava dilekçesi ve delil olarak gösterilen dava dosyalarının incelenmesinde bu hile iddiasına ilişkin talep edenin soyut iddiası dışında bir delil bulunmadığı, bu haliyle usul yasanın bu maddesinin uygulanamayacağı ve taraf olmayan davacı bakımından yargılamanın yenilenmesi şekil şartlarının da bu minvalde karşılanmamış olduğu anlaşılmaktadır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/15960E. 2019/2112K)

Bu sözleşmeye göre 10 nolu bağımsız bölümün kime ait olması gerektiği, sonrasında bu daireye ilişkin anlaşma bulunup bulunmadığı taraflar arasında ihtilâflı olup, açılan davada davalıların aralarında anlaşarak veya anlaşma olmaksızın birisinin hileli davranışıyla davacıya ait olması gerektiği iddia edilen bağımsız bölüm hakkında mahkeme kararı alınmasını sağlayıp sağlamadıkları ve yargılamanın iadesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin çözümlenmesi gerekmektedir. Davacı yargılamanın yenilenmesi istenen dosyada taraf olmayıp açtığı dava HMK 376. madde gereğince davada taraf olmayan 3. kişinin açtığı yargılamanın iadesi davasıdır. Mahkemece HMK 376. maddede düzenlenen yargılamanın iadesi sebebine uygun bir biçimde araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve kararın temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi 2018/1736E. 2018/1701K.)

Özetlemek gerekirse HMK 376 kapsamında açılan davada, davalıların (yani hileli açılan davadaki davacı ve davalının) aralarında anlaşarak hükmün iptalini talep eden alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla birlikte hareket edip etmedikleri, hileli olarak mahkeme kararı alınmasını sağlayıp sağlamadıkları ve yargılamanın iadesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonuca göre karar verilmektedir.