Cumhuriyet savcıları neredesiniz ?
Toplantı Başbakanın talimatıyla oluşturulan kriz merkezinde yapılıyordu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başkanlığında, Bakanlık Müsteşarı, MİT Müsteşarı, Genelkurmay 2.Başkanının katıldığı bir ulusal güvenlikle ilgili bir toplantı.
Öncelikle, niteliği itibariyle bu toplantıda konuşulanları dinlemek, kayda almak ve değişik vasıtalarla açıklamak, yayımlamak eylemleri mevcut hukukumuza göre siyasal ve askeri casusluk suçudur. Cezası da eski yasamızdaki idamın karşılığı olan ağırlaştırılmış müebbet hapistir.
Aylardır devam eden kimine yasal kılıf da geçirilmiş kasetleri, ses ve görüntü kayıtlarını sadece haberleşmenin gizliliğinin ihlali ya da özel hayatın gizliliğinin ihlali olarak görenlere, suç daha büyük diyerek “siyasal casusluk” yapıldığını hatırlatmıştım.(6 Mart tarihli yazım) Abarttığımı söyleyenler olayın nasıl bir casusluk faaliyeti olduğunu artık görmüşlerdir diyeceğim ama görmek istemeyenler bildikleri yolda devam ediyorlar.
Siyasi ve askeri casusluk eylemi Youtube düşünce devlet organları süratle tepkilerini ortaya koyup tedbirler aldılar. Casusluk belgelerinin internette, yazılı ve görsel medyada yayınlanmasına idari tedbir konuldu. TİB, RTÜK görevlerini yaptı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da re’sen soruşturma başlattı. Başbakan, bakanlar, bir kısım medya mensupları olayı nefretle kınayarak, alınan tedbirlere destek verdiler. Gecikmeden yasal görevlerini ifa eden kamu görevlilerini buradan kutluyorum.
Re’sen soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına hem tebriklerimi, hem de biraz geç kalmadınız mı sitemlerimi iletmek istiyorum. Kamu adına soruşturulması gereken suçlarda ihbara, şikayete, suç duyurusuna gerek olmadığını savcılarımız çok iyi bilirler ama neden soruşturma başlatmazlar ? Sadece Ankara değil, başta medya merkezlerinin bulunduğu İstanbul olmak üzere büyükşehirlerimizin başsavcılıkları harekete geçmek için kimden emir bekliyorlar ? Bağımsızlık ilkesinin sorumsuzluk ve keyfilik anlamına gelmediği bir kez daha hatırlanmalı, kamu adına soruşturma yetkisi olanlar, yetkilerinin kendilerine yüklediği sorumluluğun gereğini yapmalıdır.
Lütfen, özel hayatın gizliliğini ihlal, haberleşmenin gizliliğini ihlal, devlet sırlarına karşı işlenen suçlar, askeri ve siyasal casusluk suçlarını, bu suçlarla ilgili yargı reform paketleriyle yapılan yeni düzenlemeleri bir kez daha gözden geçirin. Yasal dinlemelerin bile soruşturma safhasında basın yayın yoluyla ifşa edilerek yayımlanması suç.
“İnternete yeni ses kaydı düşmüş” denilerek alıntılanıp nasıl olsa ifşa olmuş diyerek tekrar yayımlayanlara yaptıklarının suç olduğunu kim söyleyecek?
‘İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur’ cümlesiyle yasada yapılan değişiklik uygulanmış olsa, ne devletin ne vatandaşın mahremiyeti ihlal edilebilir mi ? Edilirse hak ettiği cezaya çarptırılmaz mı?
Yasa koyucu, kaynağı belirlenemeyen, bulanık propaganda ürünü, içeriği suç teşkil eden eylemlerin tekrarlanmaması, mağduriyetlerin devam etmemesi için, yasa değişiklikleri ile Cumhuriyet Savcılarına yeni görevler yükledi. Ama bu yasaların etkin biçimde uygulandığını görmedik, göremedik. Uygulanıyor da, soruşturmanın gizliliği gerekçesiyle kamuoyu haberdar değilse Adalet Bakanlığı en azından istatistik bilgi açıklasın ki; son dört aydır gündemi tamamen işgal eden kaset ve dinleme furyası karşısında, adli makamlar ne yapıyor, ne yapmıyor, neden yapılmıyor bilelim.
Sorunun zaten yargı içindeki paralel yapılanma olduğunu bilmez misin itirazlarını duyar gibiyim. Elbette biliyorum, yazıyorum ve yeri geldiğinde izah ediyorum. Ancak söylediğim bir şey daha var ki onu tekrarlayayım: Az sayıda örgütlü bir grup dışındaki yargı mensuplarının tarafsız olarak hukuka, yasalara ve vicdanlarının sesine göre hareket edeceklerine olan inancımı muhafaza ediyorum. Bu nedenle özellikle cumhur adına, kamu adına ilk adımı atmakla vazifeli savcılarımız göreve davet ediyorum.
Hak için, adalet için, kamu adına vazife başına !