Bir hocama sosyal medyadan yazdığım bir yorum sonrası gelişen bu başlık neyin nesi diyorsunuz gibi hissediyorum. Ortak velayet konusunun tartışıldığı bir platformda, bizde çocukların iyiliğini düşünen ebeveyn yok denecek kadar az, ortak velayet çocuk için tam bir facia olur, dışarıdan ebeveyn mi ithal edelim“ ifadesini kullandım. Konu uzun zamandır tartışmalı bir konu. Yargıtay 2. HD birçok kararında ortak velayetin kamu düzenine aykırı olmadığını vurguluyor. 2017 tarihli kararında heyet „Ortak velayet düzenlemesinin, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğunu ya da Türk toplumunun temel yapısını ve temel çıkarlarını ihlal ettiğini söylemenin mümkün olmadığını, bu nedenle kamu düzenine aykırılıktan kurulan hükmün bozmayı gerektirdiğini ifade etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti adına 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan "11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol", 6684 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunarak, 25.03.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe girmiş ve iç hukukumuz halini almıştır. Ek 7 Nolu Protokol'ün 5. maddesine göre, "Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Bu madde, devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarına engel değildir".
Her ne kadar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi çocuğun yüksek yararını gözetip, çocuk için en iyi olacağını düşündüğü tedbirleri alıyor olsa da Türkiye’nin sosyolojik yapısı, kişilerin aile düzeni, geçmişten gelen tüm yapısal özellikleri, öğrenim düzeyi gibi çok çeşitli faktörlerin bir arada düşünülmesi gerekir.
Bir boşanma avukatı olarak samimiyet ile ifade etmem gerekir ki gerek dosyalarımda gerek gözlemci olduğum davalarda çocuk yararına ortak karar alabilecek ebeveynlere rastlamadım. Birgün çocuğun velayeti ile ilgili ihtilaflar arabulucu vasıtasıyla çözülebilecek ise arabulucuların en çok zorlanacağı konulardan biri olduğunu düşünüyorum. Boşanmanın maddi sonuçları konusunda arabulucu sıfatı ile çözdüğüm uyuşmazlıklarda çocuk konusunu gündeme getirdiğimizde genelde tarafların çocukları koz olarak kullandığını gözlemledim. Konu oldukça hassas bir konudur.
Hassas konu demişken, çocukların sürdürülebilir geleceği üzerine alınacak kararlar hususunda hassas olduğunu kastetmemekteyim. Tarafların geçilmez, çözülemez, aşılamaz önemli bir konusu velayet konusu. Öyle ki çoğu zaman taraflar birbirlerini çocuklarla sınıyor. Boşanma davası sonuçlandıktan sonra çocukla kişisel ilişki kurulması kararlarının nerede ise %80’i icra dairesine yansıyor. Eğer yansımıyor ise ya anne ya baba çocuğunu bu prosedür nedeni ile görmekten vazgeçiyor.
Peki mahkeme kararını verdi, bitti mi? Hani devlet bu noktada çocuk yararına gereken tedbirleri alıyordu. Mahkeme kararını verdikten sonra çocukların yararı/kaderi de yine anne ve babanın insafına kalıyor. Nafaka ödenmez ise çocuk gösterilmiyor.
Boşanmanın bu kadar çok olduğu bir ülkede geleceğimiz çocukların nasıl geleceğini düşünmek nasıl bir noktada olduğumuzu ortaya koyuyor.
Ortak velayet mi? Çocuğun yararları konusunda ortak karar alınmaz ise ne olacak? Her defasında mahkemenin izni mi alınacak? Bir de ortak velayetin kaldırılması davaları mı mahkemenin gündemi olacak. Peki ya elimizde çocukların yüksek yararı konusunda karar verecek aileler yoksa o zaman dışarıdan aile mi ithal edeceğiz?
Çocuklar da birgün gelecek.
Türkiye Cumhuriyeti adına 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan "11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol", 6684 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunarak, 25.03.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe girmiş ve iç hukukumuz halini almıştır. Ek 7 Nolu Protokol'ün 5. maddesine göre, "Eşler, evlilik bakımından, evlilik süresince ve evliliğin bitmesi halinde, kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluluklar açısından eşittir. Bu madde, devletlerin çocuklar yararına gereken tedbirleri almalarına engel değildir".
Her ne kadar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi çocuğun yüksek yararını gözetip, çocuk için en iyi olacağını düşündüğü tedbirleri alıyor olsa da Türkiye’nin sosyolojik yapısı, kişilerin aile düzeni, geçmişten gelen tüm yapısal özellikleri, öğrenim düzeyi gibi çok çeşitli faktörlerin bir arada düşünülmesi gerekir.
Bir boşanma avukatı olarak samimiyet ile ifade etmem gerekir ki gerek dosyalarımda gerek gözlemci olduğum davalarda çocuk yararına ortak karar alabilecek ebeveynlere rastlamadım. Birgün çocuğun velayeti ile ilgili ihtilaflar arabulucu vasıtasıyla çözülebilecek ise arabulucuların en çok zorlanacağı konulardan biri olduğunu düşünüyorum. Boşanmanın maddi sonuçları konusunda arabulucu sıfatı ile çözdüğüm uyuşmazlıklarda çocuk konusunu gündeme getirdiğimizde genelde tarafların çocukları koz olarak kullandığını gözlemledim. Konu oldukça hassas bir konudur.
Hassas konu demişken, çocukların sürdürülebilir geleceği üzerine alınacak kararlar hususunda hassas olduğunu kastetmemekteyim. Tarafların geçilmez, çözülemez, aşılamaz önemli bir konusu velayet konusu. Öyle ki çoğu zaman taraflar birbirlerini çocuklarla sınıyor. Boşanma davası sonuçlandıktan sonra çocukla kişisel ilişki kurulması kararlarının nerede ise %80’i icra dairesine yansıyor. Eğer yansımıyor ise ya anne ya baba çocuğunu bu prosedür nedeni ile görmekten vazgeçiyor.
Peki mahkeme kararını verdi, bitti mi? Hani devlet bu noktada çocuk yararına gereken tedbirleri alıyordu. Mahkeme kararını verdikten sonra çocukların yararı/kaderi de yine anne ve babanın insafına kalıyor. Nafaka ödenmez ise çocuk gösterilmiyor.
Boşanmanın bu kadar çok olduğu bir ülkede geleceğimiz çocukların nasıl geleceğini düşünmek nasıl bir noktada olduğumuzu ortaya koyuyor.
Ortak velayet mi? Çocuğun yararları konusunda ortak karar alınmaz ise ne olacak? Her defasında mahkemenin izni mi alınacak? Bir de ortak velayetin kaldırılması davaları mı mahkemenin gündemi olacak. Peki ya elimizde çocukların yüksek yararı konusunda karar verecek aileler yoksa o zaman dışarıdan aile mi ithal edeceğiz?
Çocuklar da birgün gelecek.