CEZA MUHAKEMESİNİN İŞLEVİ

Abone Ol

Ceza muhakemesi hukukunun işlevi, tüm hukuk kurallarında olduğu gibi, öncelikle toplumda düzenin sağlanmasına ve bireylerin ilişkilerinin düzenlenmesine katkıda bulunmaktır. Bu açıdan ceza muhakemesi hukuku, yasaklanan davranışları yapmaktan kaçınmayan veya yapılması gerekenleri yapmayan bireylere yasalarda öngörülen yaptırımların uygulanması işlevini görür. Muhakeme hukuku, cezanın genel önleme fonksiyonunu yerine getirmesine katkıda bulunur. Çünkü soyut cezalar değil, uygulandığı görülen cezalar potansiyel failler bakımından caydırıcı olur. Muhakeme kurallarının iyi işlememesi ve faillerin ele geçirilememesi potansiyel failleri suç işlemek yönünde cesaretlendirir[1]. Hukukun işlevi toplum hayatının en iyi şekilde düzenlenmesidir. İnsanlar, barış içinde, korku duymadan, insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamak için bazı hak ve özgürlüklerinden fedakârlık ederek toplum düzeninde yaşarlar[2]. Toplumdaki insanların bir arada yaşamalarının teminatı hukuk devleti olup devletin ceza hukuku ile hak ve özgürlükleri koruması ve geliştirmesi ceza muhakemesi hukukunun adil yargılanma ilkesi ışığında etkin, hızlı ve sağlıklı olması ile mümkündür.

Ceza muhakemesi olmasaydı, ceza hukukunun toplumsal barışı sağlayabilmesi söz konusu olamazdı. Çünkü ceza kanunları yalnızca ceza tehdidi içerirler. Bu ceza tehditlerinin uygulamaya geçirilmesi ise, yalnızca ceza muhakemesi kanunları aracılığıyla olur[3]. Ceza muhakemesi, suçları ve cezaları belirleyen ceza kanunun somutlaşarak hayat bulmasına olanak verir.

Ceza muhakemesi hukukunda fail ile mağdur arasındaki çıkarların denkleştirilmesi değil, devlet ile fail arasında doğan devlete ait cezalandırma yetkisinin kullanılması söz konusudur[4]. Gerçi devletin uzlaştırma gibi kurumlarla uzlaştırmanın gerçekleşmesi halinde cezalandırma hakkından feragat etmesi hali de ceza muhakemesi içerisindedir.

Ceza muhakemesi hukuku, muhakeme faaliyeti sırasında bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmasını, kuralları ihlal etmeyenlerin ceza almamasını, ihlal edenlerin ise hak ettiklerinden fazla ceza almamasını sağlayan bir işleve de sahiptir. Ceza muhakemesinde başvurulması söz konusu olan yakalama, tutuklama, arama, el koyma gibi tedbirlerin her biri aslında bir temel hakka müdahale oluşturur. Ceza muhakemesi hukuku bu temel haklara müdahalenin koşullarını ve sınırlarını belirler. Bu tedbirlere başvurma koşullarının ve sınırlarının ceza muhakemesi hukukunda belirlenmesi kişi hak ve özgürlükleri açısından bir güvence teşkil eder. Ceza muhakemesi hukuku, kişi ve toplumu bu anlamda korumaya yönelik ilkeleri düzenler[5]. Diğer bir ifadeyle, bireyin temel hak ve hürriyetlerine müdahale oluşturan işlem ve koruma tedbirlerinin gelişi güzel, keyfi şekilde uygulanmaması için, bu tedbirlerin yasada öngörülmesi, ağır koşullara tabi tutulması ve yine uygulandığında etkin bir denetim mekanizmasının öngörülmesi, bütünüyle bireylerin temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alma, daha geniş bir ifadeyle onların hukuki güvenliklerini sağlama ceza muhakemesi hukukunun işlevleri arasındadır[6] . Gerçekte ceza muhakemesinin görevi, bireyin adil yargılanma hakkını yaşama geçirmek ve gerek maddi ceza hukukunun gerek ceza muhakemesi hukukunun araçlarının hukuka uygun araç ve yöntemlerle elde edilmesini sağlamaktır[7]. Ceza muhakemesi hukuku devlete hâkim olan siyasal görüşlerden etkilenerek biçimlenirse otoriterleşebilir. Oysa ideal olan evrensel hukuk ilkelerinin ceza muhakemesine egemen olmasıdır.

Belirtmek gerekir ki, ceza muhakemesini içeren hukuk kurallarını insanlar oluşturduklarına göre, bu şekilde kurulan sistemin de insanı olması ve insan haklarını ön plâna alan ilkeleri içermesi gerekir. Bunu yapmayan bir ceza muhakemesi hukuk sisteminin çağdaş, demokratik ve insan haklarına saygılı olduğundan söz edilemez. Uluslararası sözleşmeler ve demokratik anayasal kurallar, yasa koyucunun bu alandaki takdir hakkının sınırlarıdır. Günümüzde bireyden çok devlete öncelik tanıyan, devlete kişilik vererek onun çıkarlarını koruma kaygısıyla bireyi ikinci plâna iten hukuk anlayışı aşılmıştır. Devletin kendine özgü çıkarları bulunduğu kabul edilemez. Devlet, kuralların ihlal edilip edilmediğini araştırırken bireysel çıkarların zarara uğratılması ihtimalini en aza indirmekle yükümlüdür[8].

Ceza muhakemesinin mağdur, fail ve toplum açısından etkileri bulunmaktadır. Ceza muhakemesi tüm süjelerin menfaatlerini koruyarak dengeli bir şekilde adalet gerçekleşmesini sağlamalıdır. Suçluyu cezalandıralım derken suçsuz kimselerin haklarını gelişi güzel çiğnememek de toplumun menfaati gereğidir. Suçlunun cezası da hak ettiği kadar ve kusuru oranında olmalıdır. Suçlunun hak ettiği cezadan daha fazlası ile cezalandırılmaması da yine toplumun menfaatinedir[9]. Haksız bir şekilde insanları cezalandırmak sadece kişinin kendisine ve ailesine değil, topluma da büyük zararlar vermektedir. Çünkü haksız bir ceza ile kişi aktif, üretken ve topluma katkı sunan bir süje iken, pasif, sorumluluklarını yerine getiremeyen ve üretemeyen bir süje haline gelmektedir. Cezanın kişi, aile ve toplum üzerindeki etkileri toplumsal yaşamı derinden etkilemektedir.

Devlet kendi hukuk düzenini korumak amacıyla, bu düzeni bozan veya bireylerine ve kendisine karşı zarar veren hallerde, düzenin yeniden tesisi ve zararın telafisi için “ceza hukuku normlarını” ve bu normları hayata geçirebilmek amacıyla, “ceza muhakemesi” işlevini devreye sokar. Aslında, her bir normla hukuki menfaatler korunur. Ancak, bu koruma yalnızca cezai normlar aracılığıyla yapılmayıp, hukuk düzeninin diğer tüm araçları da kullanılmalıdır. Hatta ceza hukuku barış içinde birlikte yaşamın güvenliği bakımından, onun araçlarına başvurulması kaçınılmaz olduğu zaman devreye girmelidir[10].

Ceza Muhakemesinin kendi içinde iki ana inceleme yapması gerekmektedir; hukuki inceleme ve maddi vakıa incelemesi. Hukuki incelemede yapılacak olan işlem; tespit edilmiş olan eylemin normatif düzen içerisindeki yerinin bulunması, ilgili hükümlerin tatbik edilmesidir. Bunun yanında maddi vakıa incelemesinde, fiil unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği, nasıl gerçekleştiği, hangi saiklerle işlendiği, gerçekleştirenin kim olduğu gibi soruların cevabı aranmaktadır[11].

DR.CENGİZ APAYDIN

CUMHURİYET SAVCISI

----------------

[1] Centel/Zafer, 5.

[2] Yenisey /Nuhoğlu. 6. Baskı, 69.

[3] Putzke, Holm/Scheinfeld, Jörg. Strafprozessrecht, Baden-Baden 2005, s.18(akt- Ünver/Hakeri, 14. Baskı, 7).

[4] Özbek ve diğerleri, 49.

[5] Centel/Zafer, 5.

[6] İçer, 2.

[7] Ünver/Hakeri, 14. Baskı, 8.

[8] Centel/Zafer, 5-6.

[9] Yenisey /Nuhoğlu. 6. Baskı, 71.

[10] Brughelli R, Alternativen zur Freiheitsstrafe”, Bern 1989, 3,4 (akt- Kızılarslan, Hakan, Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığı Kararları (SYOK) Ve Bu ararların Ceza Muhakemesi Sistematiği Açısından İrdelenmesi, TBB Dergisi, Ankara 2018, S:144, 66).

[11] Toroslu, Nevzat /Feyzioğlu, Metin. Ceza Muhakemesi Hukuku. Ankara: 2016, 171.