CEZA MUHAKEMESİNDE KENDİNE ÖZGÜ BİR KANUN YOLU OLAN İTİRAZ KURUMU

Abone Ol

Kanun yolu, yargılama makamının verdiği kararların bir başka makam tarafından denetlenmesini, gerekiyorsa hukuka aykırılığın giderilmesi veya yanlışlığın düzeltilmesini sağlayan hukukî ya da yasal çare olarak anılmaktadır.[1] Türk Ceza Muhakemesi 260. maddesinin gerekçesinde kanun yollarına başvurunun[2] “insan hakları ve adil yargılama ilkesi bakımından büyük önem” taşıdığına vurgu yapılmıştır.[3] Kararın tekrar bir incelemeden geçirilmesi amacına hizmet eden kanun yollarına başvuru bu vesileyle, adalet duygusunun pekişmesini[4] sağlamaktadır.

Kanun yolları, olağan ve olağanüstü kanun yolu olmak üzere bir ayrıma tabi tutulmaktadır.[5] Olağan kanun yolu, henüz kesinleşmemiş karar ve hükümlere karşı kabul edilmişken olağanüstü kanun yolu kesinleşmiş hükümlere karşı kabul edilmiştir. Olağan ve olağanüstü kanun yolları 5271 sayılı CMK’nın altıncı kitabında düzenlenmiştir. Buna göre olağan kanun yolları itiraz, istinaf ve temyiz iken olağanüstü kanun yolları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazı, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesidir.

Olağan kanun yoları da “asıl derece” veya “ikinci derece” kanun yolu ve “hukuki derece” kanun yolu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.[6] İkinci derece (asıl derece) kanun yolunda uyuşmazlığın konususun (kararın) maddî ve Hukuki yönü incelenirken hukuki derece kanun yolunda kararın sadece hukuki yönüne ilişkin uyuşmazlıklar ele alınır.[7] İkinci derece kanun yolunda verilen bir kararın temelini oluşturan deliller ve maddî olgular inceleneceği gibi o deliller ve maddî olgularla ulaşılan Hukuki sonucun doğru olup olmadığı da incelenmektedir.[8] Hukuki derece kanun yolu temyiz iken ikinci derece kanun yolları hatalı olduğu ileri sürülen kararın ara karar veya son karar olmasına göre itiraz veya istinaftır.

Olağan Bir Kanun Yolu Olarak İtiraz

İtiraz, henüz kesinleşmemiş hâkim veya mahkeme kararında hata veya hukuka aykırılıkların bulunduğu gerekçesiyle bu kararın daha yüksek bir makama fiilî (maddî) ve hukuki bakımdan incelenmesini ve denetlenmesini sağlamak için yapılan olağan bir kanun yolu başvurusudur.[9] Özetle itirazın konusu, “hüküm” adı verilen son kararlardan önce verilen ve son karara esas teşkil etmeyen “ara karar”lardır.[10] İtiraz ile istinaf farkı da buradan kaynaklanmaktadır. İstinaf, dava bittikten son karar verildikten sonra gidilebilecek bir yoldur. Buna karşılık itiraz, hükümden önceki safhada, yani dava bitmeden önce başvurulabilecek bir yoldur.[11]

İtiraz, hukuki veya fiilî sebeplerden birine dayanabileceği gibi yeni olaylara ve delillere de dayanabilir.[12] İtiraza konu olan kararı veren mahkemede ileri sürülmemiş olaylar ve deliller itiraz merciine getirilebilir ve itiraz merci de bunları inceleyerek hatta gerekirse yalnız yeni olaylara ve yeni delillere dayanarak karar verebilir.[13]

Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde mahkeme kararlarına karşı başvurulan, kural olarak kararın infazını ertelemeyen (CMK md. 269/1) ve kararın hem hukuksal hem maddi yönden denetimini içeren kanun yolu olan itirazda yalnızca hukuki değil, maddi inceleme de yapılabilmektedir.[14] İtiraz yolunun hüküm dışında kalan kararlara karşı başvurulabilen bir kanun yolu olması ve bu kararda hem hukuki hem maddi inceleme yapılabilmesi, bazı karar çeşitleri açısından özellik gösterebilir. Bunlardan en önemlisi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olup bu karara karşı öngörülen itiraz kanun yolunda (md. 231/12) ne tür bir inceleme yapılabileceği üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı itiraz kanun yolunun kapsamına ilişkin verdiği bir kararda[15] hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yapılan itiraz yönünden incelemenin sadece hukuki değil, aynı zamanda maddi açıdan da yapılabileceğine hükmetmiştir.

İtiraz Kanun Yolunun Usûli Şartları

İtiraz, kural olarak hâkimlik kararlarına, istisnai olarak da mahkeme kararlarına karşı yapılır.[16] Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararları yönünden de itiraz yolu (md. 173) öngörülmüş olmakla birlikte bu başvuru yolunu, olağan kanun yolu olan itirazla karıştırmamak gerekir. Olağan kanun yolu olarak itiraz, yalnızca hakimlik kararları ve Kanun’da açıkça belirtilmişse mahkeme kararlarına karşı yapılabilir. Mahkeme kararlarından farklı olarak kural olarak (zirâ md. 28, 42 ve 271 itiraz edilemez) tüm hâkimlik kararlarına kanunda bir sarahate ihtiyaç duyulmadan ya da aksi belirtilmedikçe itiraz edilebilir.[17] Ancak mahkeme kararlarına itiraz için kanunda açık bir düzenleme (meselâ CMK md. 5 II, 101 V) olması gerekir.[18] Kanun’da aksi belirtilmedikçe i)Soruşturma evresinde sulh ceza hâkiminin kararları, ii)Naip hâkim olarak görevlendirilen hâkimin kararları, iii)İstinabe olunan hâkimin kararları, iv)Mahkeme başkanı sıfatıyla verilen kararlar, hakimlik kararlarıdır. Mahkeme kararlarına da istisnai hallerde itiraz yolu öngörülmüştür. Örneğin mahkeme tarafından verilen tutuklama kararı (md. 101/1,5), durma kararı (md. 223/8), hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (md. 231/12), kaçak sanık hakkında verilen zorlama amaçlı el koyma kararı (md. 248/8), itiraz yoluna başvurulabilen mahkeme kararlarındandır.

Olağan kanun yollarına başvurma hakkı olanlar itiraz yoluna da başvurabilirler. CMK m. 260’da bu kişiler Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olanlar olarak belirlenmiştir.[19] CMK md. 261’e göre avukatlar da müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir. Yine CMK md. 262’ ye göre şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Öte yandan bütün kanun yoluna başvuramamakla birlikte ceza yargılaması makamlarının verdikleri kararlar nedeniyle menfaatleri ihlal edilen tanık, bilirkişi ve diğer üçüncü kişiler de itiraz yoluna başvurabilirler.[20] Örneğin bir suça ilişkin delil elde etmek amacıyla mağdurun veya çocuğun soy bağının araştırılmasına gerek duyulması amacıyla çocuğun bedeni üzerinde tıbbî muayene yapılabilmesine veya kan, saç, tükürük, tırnak, cinsel salgı gibi örnekler alınabilmesine sağlığını tehlikeye düşürmemek koşuluyla, Cumhuriyet Savcısı’nın istemiyle ya da re’sen hâkim veya mahkeme tarafından karar verilmesi halinde, bu yöndeki hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir.[21] (CMK md. 76/4)

Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, ayrıca hüküm konulmayan hâllerde Kanun’un 35. maddesine göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde, kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Burada söz konusu olan itiraza konu olan kararı veren makam nezdindeki zabıt kâtibidir. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. Tutuklu bulunan şüpheli ve sanığa ilişkin hükümler (md. 263) saklıdır. (CMK md. 268/1) CMK md. 263 hükmü uyarınca tutuklu bulunan şüpheli veya sanık tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek de tutuklama kararına itiraz edebilir. Kurum müdürü, başvuru üzerine CMK md. 263/2 belirtilen işlemleri yaparak hazırlanan tutanak ve dilekçeyi derhal ilgili mahkemeye gönderir.

Mercii ancak itiraz dilekçesinde belirtilen aykırılıkları inceleme yetkisine sahiptir.[22] Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir, aksi halde en çok 3 gün içinde itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. (CMK md. 268/2) Burada belirlenen süre kesin süre gibi gözükse de “düzenleyici süre” olup bir işlemin yapılıp yapılmaması için belirlenen ve müeyyidesi olmayan süredir, bu nedenle kanunda öngörülen süre geçtikten sonra gönderilmesi işlemi geçersiz kılmaz.[23] Bir karara itiraz edilmesi o kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu yani kararın yerine getirilmesini engellemez, ancak kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. (CMK md. 269) Kararın geri bırakılmasını ilgililer talep edebilecekleri gibi kararı inceleyecek merci de re’sen karar verebilir. Kanun bazı hallerde ise itiraz üzerine kararın yerine getirilmesinin duracağını kabul etmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve gözlem altına alınma kararları bu duruma örnektir. CMK md. 74/4 hükmüne göre gözlem altına alınma kararına itiraz edilmesi halinde, itiraz kararın yerine getirilmesini durdurur[24]. Bu konuda itiraz merciinin takdir yetkisi yoktur. Buradan çıkarılacak sonuç, istinaf ve temyizden farklı olarak itirazın durdurma etkisinin “kural olarak” bulunmadığıdır. İtirazda da denetim muhakemesine başvurmanın aktarma etkisi gereğince itiraz başvurusu üzerine inceleme bir başka merci tarafından yapılmaktadır. Ancak aktarma etkisi, sulh ceza hakimliği, ağır ceza mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay ceza dairelerinin kararlarına karşı yapılan itirazlarda farklı bir özellik göstermektedir. Bu hakimlik ve mahkemelerin kararlarına karşı yapılan itirazlar, kararı veren merci ile aynı derecede olan bir başka merci tarafından incelendiğinden (md. 268/3-a, c, e), bu hallerde aktarma etkisi dikey değil, yatay bir etki göstermektedir.[25]

CMK md. 268/3’te itirazı incelemeye yetkili olan merciler gösterilmiş olup ilgili merciler şunlardır:

- Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.

- İtiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi durumunda da bu usul uygulanır. Ancak, ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez.

- Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye, o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.

- Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.

- Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.

İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir, ancak bildirmek zorunda değildir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir (md. 270/1). 101 ve 105. maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafi üç gün içinde görüşünü bildirebilir (md. 270/2).

İtiraz kanunda aksi belirtilmeyen hallerde dosya üzerinden incelenir. İtirazı inceleme mercii, kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere itiraz hakkında duruşma yapmaksızın belgeler üzerinden karar verir. Gerektiğinde savcı, sonrasında müdafi ve vekil dinlenir. İtirazı yerinde görürse merci, itiraz konusu hakkında da karar verir. Karar mümkün olan en kısa sürede verilir. Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir (md. 271).

SONUÇ

İtiraz kanun yolu hüküm dışındaki hakim, mahkeme ve bazı hallerde de cumhuriyet savcısı kararlarına karşı başvurulabilecek kendine özgü[26] bir kanun yoludur. Zira hakim ve mahkeme kararlarına karşı yapılan itiraz olağan kanun yolu olarak değerlendirilirken cumhuriyet savcısının verdiği bazı kararlara karşı yapılan itiraz hukuki çare olarak kabul edilmektedir.

Kanunda gösterilen ilgililerce kararın öğrenilmesi üzerine 7 gün içinde yapılması gereken itiraz kural olarak kararın infazını engellemez. Ancak itiraz üzerine yapılacak inceleme ile kararın infazının yerine getirilmesine engel olunabilir.

İtirazı inceleyecek merci kural olarak dosya üzerinden duruşma yapmaksızın karar vermekle yükümlü olmasına rağmen bazı hallerde duruşma yaparak itirazı karara bağlar. Burada tarafları (savcı, vekil, müdafi) dinler, hiçbir süjenin hakkını ihlal etmemek için verilecek en kısa sürede kararını verir ve ilgililere kararı bildirir, merciin verdiği karar da kesin olduğundan artık bu karara karşı olağan kanun yollarına başvurulamaz.

---------------------------------------

[1] Öztürk, Bahri/Tezcan, Durmuş/Erdem, Mustafa Ruhan/Sırma, Özge/ Kırıt, Yasemin F. Saygılar/Özaydın, Özden/Akcan, Esra Alan/Erden, Efser, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Baskı, Ankara 2013, s. 633; Şahin, Cumhur/Göktürk, Neslihan, Ceza Muhakemesi Hukuku II, 2. Baskı, Ankara 2013, s. 211; Toroslu, Nevzat/Feyzioğlu, Metin, Ceza Muhakemesi Hukuku, 9. Baskı, Ankara 2012, s. 320; Yurtcan, Erdener, CMK Şerhi, 6. Baskı, Ankara 2013, s. 1271

[2]Centel, Nur/Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 10. Baskı, İstanbul 2013, s. 731; Toroslu/Feyzioğlu, s.304; Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s. 633; Kunter, Nurullah/Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Baskı, 2006, s. 1302, 1303

[3] Gülsün Ayhan AYGÖRMEZ UĞURLUBAY, Güncel Tartışmalar ve Gelişmeler Işığında Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda İtiraz, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 4000 (Basım Yılı: 2015) Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ’e Armağan

[4] Yurtcan, s. 1271, 1272

[5] İtiraz ve temyiz kanun yolunu “dar anlamda kanun yolu”; kanunda böyle adlandırılmamış olmasına rağmen niteliği bakımından kanun yolu olan tüm kurumları “geniş anlamda kanun yolu” olarak niteleyen bir diğer ayrım da yapılmaktadır. Bkz., Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s. 1306.

[6] Devrim AYDIN, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda İtiraz, TBB Dergisi, Sayı 65, 2006, s. 63

[7] Toroslu, Nevzat, Ceza Muhakemesi Hukuku, Savaş Yay, Ankara, 2001, s. 290

[8] Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuku, 11. B., Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2005, s. 449

[9] Yüce, T. Tûfan, Ceza Muhakemeleri Usulünde İtiraz, Adalet Dergisi, Y. 53, Mayıs-Haziran 1962, S. 5-6, s. 491; Centel, Nur-Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, Yenilenmiş 3. Baskı, Beta Yay, İstanbul, 2005, s. 589

[10] Yüce, s. 492; Yurtcan, s. 456; Ünver, Naci, Ceza Yargılamasında Yasa Yolları, Ankara, 1992, s.19

[11] Yüce, s. 492; Toroslu, 291

[12] Yüce, Ceza Muhakemesi Hukukunda Hukuk Devleti Esasları, s. 72

[13] Yüce, s. 493

[14] Caner Yenidünya, Ceza Muhakemesinde Olağan Kanun Yolu Olarak İtiraz, 2019

[15] Yargıtay CGK., 22.01.2013, 2012/10-534, 2013/15 sayılı kararı

[16] Centel/Zafer, s. 743; Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 1324, 1326; Toroslu/Feyzioğlu, s. 329; Soyaslan, Doğan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2007, s. 527; Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s. 662

[17] Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 1324; Toroslu/Feyzioğlu, s. 330; Ünver, Yener/Hakeri, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku Cilt II, 7. Baskı, Ankara 2013, s. 410; Soyaslan, s. 526

[18] Özbek, Veli Özer/Kanbur, Mehmet Nihat/Doğan, Koray/Bacaksız, Pınar/Tepe, İlker, Ceza Muhakemesi Hukuku, 4. Baskı, Ankara 2012, s. 722; Centel/Zafer, s. 743; Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 1326; Toroslu/Feyzioğlu, s. 330; Ünver/Hakeri, s. 410; Soyaslan, s. 527

[19] Aydın, s. 66

[20] Toroslu, s. 300

[21] Aydın, s. 67

[22] Kunter, Nurullah, Ceza Muhakemesi Hukuku, İstanbul, 1989, s. 1040, n. 521

[23] Toroslu, s. 142

[24] Aydın, s. 68

[25] Caner Yenidünya, Ceza Muhakemesinde Olağan Kanun Yolu Olarak İtiraz, 2019

[26] Centel/Zafer, s. 743,