CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA OLAĞAN VE OLAĞAN ÜSTÜ KANUN YOLLARI

Abone Ol

Anayasa’nın 138/4. maddesi uyarınca yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Bu nedenle yargılama makamlarınca verilen kararların incelenmesi ve bu kararlardaki hataların giderilmesi yine yargılama makamlarınca gerçekleştirilir[1].

Kanun yolu, yargılama makamının verdiği kararda aykırılık bulunduğu ileri sürülerek, uyuşmazlığın çözülmek üzere başka bir yargılama makamı önüne getirilmesidir[2]. Her insan yanılabileceği için, verilen hükmün yeniden gözden geçirilmesi ve hataların düzeltilmesi olanağı bulunmalıdır. Bu, adil yargılama ilkesinin olmazsa olmaz şartlarındandır. Muhakeme süjelerinin başvurusu halinde ve istisnai hallerde bu başvuru olmadan da, kanun yolu adli organlarının bu hükmü denetlemesi gerekir. Başvuran kimse tamamen sübjektif değerlendirmesiyle dahi hükmü hukuka aykırı bulsa ve bu süreç hükmün kesinleşmesini ve keza infazını dahi geciktirse, koşulları varsa, bu kanun yoluna başvurmak hakkına sahiptir[3].

Hâkimler veya mahkemeler tarafından verilen kararların denetlenmesi amacıyla başvurulan hukuksal çarelere kanun yolları adı verilmektedir[4]. Kanun yolları, ceza soruşturması veya muhakemesi sırasında yapılması olası hatalar için öngörülmüş hukuki çarelerdir. Kanun yoluna başvurmak bir hak olup, bu hakkın kullanılması kanunla düzenlenir[5]. Diğer bir ifadeyle, kanun yollan, yargılama makamları tarafından verilen ve hukuka aykırı veya yanlış olduğu ileri sürülen kararların, kural olarak, başka bir makam tarafından tekrar incelenmesini sağlayan yasal yollardır. Kanun yolları, aleyhine kanun yoluna başvurulan kararların denetlenmesine ve gerekiyorsa düzeltilip değiştirilmesine olanak tanır[6]. Kanun yollarının öncelikli amacı, hatalı olan kararlardaki bu hatanın kural olarak bir başka makam tarafından düzeltilmesini sağlamaktır[7]. Davaya bakan mahkemenin yargılama sırasında verdiği hatalı ve gerçeğe aykırı olmayan kararlara karşı bir başka mahkemenin üst mahkeme sıfatıyla denetiminde hukuki yarar bulunmaktadır. Bu hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. İşte bunu sağlamak üzere ceza muhakemesi hukukunda kanun yolları kabul edilmiştir[8]. Yargıçlar da her insan gibi yanılabilirler ya da yargıçlarca verilen kararlar tarafları tatmin etmeyebilir. Bu halde tarafların başvurabileceği bazı hukuki çareler öngörülmüştür. Yargılama makamlarınca verilen kararların, söz konusu kararları verenlerden başkaları tarafından incelenmesi hem hukukun doğru bir şekilde uygulanmasına hem de kişilerdeki adalet duygusunun tatminine hizmet eder[9].

Kanun yolu başvurusu, ilk derece makamları önünde tamamlanan bir yargılamayı üst mahkemeler önüne taşır. Bu tür bir kanun yolunun bulu­nup bulunmadığı kararın niteliği, veren makam, zaman ve ilgili kişi kadar diğer kanuni düzenlemeler dâhil, birçok etkene bağlı olarak değerlendiri­lir[10]. Kanun (yasa) yolları, ceza yargılaması sistematiği içerisinde birden fazla amaca hizmet etmekte ve birey yararı ile kamu yararı bu noktada adeta örtüşmektedir. Bu nedenle yasa yolları insan hakları içerisinde değerlendirilmekte ve uluslararası insan hakları metinlerinde de yer almaktadır[11].

Kanun yolları bakımından önemli bir amacı da ülkede içtihat birliğinin sağlanması oluşturur. Zira keyfi ve adaletsiz olmadığını belirten bir hukuk uygulamasının bir hukuk çerçevesi içinde içtihat birliğine ihtiyacı vardır. Bir ülkede yürürlükte olan bir kanun, uygulama alanı bulduğu olaylarda farklı şekilde anlaşılırsa ve farklı içtihatların varlığına sebebiyet verirse artık o ülkede hukuki güvenlikten bahsedilemez. Zira içtihat birliği herkesin kanun önünde eşitliğinin prensibinin sağlanmasında önemli bir yere sahiptir[12].

Kanun yollarında da "davasız yargılama olmaz ilkesi" geçerlidir. Bir yargılama makamının kararındaki hukuka aykırılığın giderilebilmesi için aykırılığı ileri süren tarafından kural olarak bir dava açılması gerekir. Bu davaya, kanun yolu davası, muhakemeye ise denetim muhakemesi denilmektedir [13].

Hukuk sistemimizde hukuken geçersiz nitelikteki kararların kendiliğinden yok sayılmasını düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Bu tip kararlar, olağan veya olağanüstü kanun yolları vasıtasıyla, hukuken geçersiz olduklarına ilişkin bir tespit yapılmadıkça şeklen varlıklarını koruyacaktır. Aksi durum, mahkeme kararlarının bağlayıcı olduğuna dair Anayasa'nın 138. maddesine uygun düşmeyeceği gibi, sübjektif ve keyfi yaklaşımlarla kararların uygulanmaması gibi hukuka uygun olmayan sonuçların doğmasına da yol açabilecektir[14].

Kanun yolları iki ayrı açıdan ayrıma tabi tutulabilir. Öncelikle, henüz kesinleş­memiş olan veya kesinleşmiş bulunan kararlara karşı gidilebilen kanun yolları olmak üzere ki, bunlardan ilkine olağan kanun yolları, ikincisine olağanüstü kanun yolları adı verilmektedir. İlkine örnek olarak itiraz, istinaf ve temyiz gösterilebilir. İkinci grup altında ise, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın itirazı, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi sayılabilir. İkinci ayrım ise, kanun yolu muhakemesinde yapılacak olan denetimin niteliğine göre yapılan ayrımdır. Buna göre, yapılan denetim fiili (maddi) denetim olabileceği gibi hukuki denetim veya ikisi de olabilir. İtiraz ve istinaf fiili ve hukuki denetim amacını taşırken, temyiz sadece hukuki denetim amacına yöneliktir[15]. Diğer bir ifadeyle, olağan kanun yolları kendi içinde “asıl derece veya ikinci derece” kanun yolu ve “hukuki derece” kanun yolu olmak üzere ikiye ayrılır. İkinci derece kanun yolunda uyuşmazlık konusunun hem maddi hem de hukuki yönden incelenmesi yapılmaktayken; hukuki derece kanun yolunda kararın yalnızca hukuki yönden incelenmesi söz konusudur. İkinci derece kanun yolu uyuşmazlık konusu yapılan kararın ara karar ya da son karar olmasına göre itiraz ve istinaf olmak üzere iki çeşitken; hukuki derece kanun yoluysa temyizdir[16]. Temyiz yolu, sadece hukuki meseleye ilişkin aykırılık uyuşmazlıklarını halletmek üzere kabul edilmiştir[17].

Kanun yolları, aleyhine kanun yoluna başvurulan kararların denetlenmesine ve gerekiyorsa düzeltilip değiştirilmesine olanak tanır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 7 No.lu Protokol'ün1 2. maddesiyle sanığın, hakkında verilen hükmün daha yüksek bir mahkeme tarafından yeniden gözden geçirilmesini isteme hakkı kabul edilmiştir. Protokol'e göre, yasada gösterilen hafif suçların ya da kişinin ilk aşamada en yüksek dereceli mahkemede yargılandığı hallerin bu hakkın kapsamı dışında bırakılması mümkündür[18].

Yargılama aşamasında hâkim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin nasıl yapılacağı CMK’da düzenlenmiştir. Kanun yolları olağan ve olağanüstü kanun yolları şeklinde ikiye ayrılır. Kesinleşmemiş kararlara karşı gidilen kanun yolları itiraz, istinaf ve temyiz olup, bunlar olağan kanun yollarıdır. Buna karşılık olağanüstü kanun yolları olarak isimlendirilen kesinleşmiş kararlara karşı başvuru kanun yolları ise, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın itirazı, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesidir. AİHS'nin 6. ve Anayasanın 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan "Çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkûm edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. AİHS 7 nolu protokolün 4. maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 14/7. maddeleri de bu kuralı güvenceye bağlamıştır. Ne var ki, asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma, 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı da bu istisnalardandır[19].

Yargı makamlarınca verilen bir kararın hatalı olup olmadığını belirlemek için bir tali ceza muhakemesi yapılır. Her kanun yolu, kural olarak bir derecedir. Kanun yolu muhakemesinde yetkili olan başka bir makamın da, kural olarak, daha yüksek makam olması gerekir. Kanun yolu davasına konu olan hukuka aykırılıklar, sübut meselesine veya hukuki meseleye ilişkin olarak verilen hükmün hatalı olması sonucunu doğurdukları için (hüküm hatası), bunlar “düzeltme”, “geri alma”, “geri alma”, “bozma”, “ıslah” ve “yenileme” çarelerine başvurularak giderilir[20].

Kanun yollarından birine başvuran taraf, bu başvurusunu geri almasından veya başvurunun red edilmesinden ileri gelen giderleri öder. Kanun yollarına başvuran Cumhuriyet savcısı ise, sanığın ödemek zorunda bulunduğu giderler Devlet Hazinesine yükletilir. Kanun yoluna başvuranın istemi kısmen kabul olunmuş ise, mahkeme uygun gördüğü şekilde giderleri bölüştürür. Kesinleşmiş bir hüküm ile sonuçlanan bir duruşma hakkındaki yargılamanın yenilenmesi isteminden ileri gelen giderler hakkında da aynı hüküm geçerlidir. Eski hâle getirme isteminden doğan giderler, hasım tarafının esassız karşı koymasından meydana gelmiş değilse, bu istemi ileri sürene yükletilir (CMK 330).

DR. CENGİZ APAYDIN

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET SAVCISI

CEZA HUKUKU BİLİNCİ TV

HUKUK VE ADALET BİLİNCİ TV

cezahukukubilinci.org

-------------------------

[1] Kunter, Nurullah. Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku. İstanbul: 1989, 1007.

[2] Kunter, Nurullah/ Yenisey , Feridun . Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi

Hukuku, İkinci Kitap, Ceza Muhakemesinin Yürüyüşü. İstanbul: 13. Baskı, 2005,1090- 1091.

[3] Haller/Conzen, 339 (akt- Ünver, Yener//Hakeri, Hakan. Ceza Muhakemesi Hukuku: Ankara: 14. Baskı, 2018, 741).

[4] Ünver/Hakeri, 742.

[5]Özbek, Veli, Özer/Kanbur, Mehmet, Nihat/Doğan, Koray/ Bacaksız, Pınar/Tepe, İlker. Ceza Muhakemesi Hukuku. Ankara: 6. Baskı, 2011, 76.

[6] Centel/Zafer, 13. Baskı, 793.

[7] Güngör, Devrim. Ceza Muhakemesinde İstinaf. Ankara: 2016, 15.

[8] Özbek ve diğerleri, 767.

[9] Toroslu/Feyzioğlu, 319-320.

[10] Volk, 296 (akt- Ünver/Haker, 742).

[11] İnan, Kubilay. Ceza Yargılamasında Yasa Yolları. Ankara: 2006, 39

[12] Yüce, Turhan Tufan. Türk ve Alman Ceza Muhakemesinde Kanun Yolları. Ankara: 1967, 13.

[13] Centel/Zafer, 13. Baskı, 795.

[14] Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nin, 10. 12. 2019 tarihli, 2019/11827 esas ve 2019/15704 sayılı kararı (UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).

[15] Ünver/Hakerİ, 14. Baskı, 742.

[16] Toroslu/Feyzioğlu, 322; Yenisey/Nuhoğlu, 6. Baskı, 817.

[17] Yenisey/Nuhoğlu, 6. Baskı, 817.

[18] Centel /Zafer, 13. Baskı, 793.

[19] Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin, 06. 12. 2019 tarihli, 2019/6717 esas ve 2019/8145 sayılı kararı (UYAP isimli Yargıtay kararlarına özel erişim sağlayan sistemden alınmıştır).

[20] Yenisey/Nuhoğlu, 6. Baskı, 818.