CEZA HUKUKUNDA ZAMANAŞIMI

Abone Ol

Ceza Kanunlarında dava zamanaşımı ve ceza zamanaşımı olmak üzere iki türlü zamanaşımı kabul edilmiştir. Kanunlarda belirlenmiş olan süre geçtikten sonra, kamu davası açılamaz; açılmış olsa dahi dava zamanaşımı gerçekleşmişse artık o davaya devam edilemez. Zira burada, dava zamanaşımının gerçekleşmiş olması engel oluşturmaktadır.

Buna karşılık kesinleşmiş bir karar, kanunda belirlenmiş olan süre geçtikten sonra yerine getirilemez. Burada yerine getirmeye engel neden ise, ceza zamanaşımının gerçekleşmiş olmasıdır. Dava zamanaşımı, ceza zamanaşımından daha kısadır.

Zamanaşımı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda genel hükümler arasında yer almaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Özel Kanunlarla ilişki” yi düzenleyen 5. Maddesindeki, “Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” açık ve amir hükmü uyarınca, yeni Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdikten sonra, bu kanunda yer alan zamanaşımı ile ilgili hükümler, buna aykırı düzenlemeler yer alsa dahi, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacaktır.

Zamanaşımı, kamu düzeninden olduğundan re’sen uygulanır. Sanık veya hükümlü zamanaşımından feragat edemez. Bu husus Türk Ceza Kanunu’nun 72. Maddesinin ikinci fıkrasında “Dava ve ceza zamanaşımı re’sen uygulanır ve bundan şüpheli sanık ve hükümlü vazgeçemezler” denilmek suretiyle belirtilmiştir. Hukuk usulünde zamanaşımı bir def’i olarak davada taraflarca ileri sürüldüğü  takdirde nazara alınabilmesine rağmen, ceza hukukunda “re’sen uygulama” ilkesi gereğince, hakim veya Cumhuriyet savcısı tarafından kendiliğinden nazara alınıp uygulanması gerekmektedir.

Zamanaşımı, netice itibariyle, devletin yargılama hakkının sona ermesi gibi bir sonuç doğurması nedeniyle, soruşturma, kovuşturma, istinaf ve temyiz aşamalarının tümünde re’sen nazara alınır. Verilen bir karar kesinleşip hüküm halini alıncaya kadar, dava zamanaşımı cereyan eder. Karar kesinleşip hüküm halini aldıktan sonra işlemeye başlayan zamanaşımı ise, ceza zamanaşımıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda dava zamanaşımı süreleri, suçlar arasında cürüm ve kabahat ayrımının kaldırılmış olmasına ve çeşitli ceza yaptırımlarına ilişkin getirilen yeni hükümlere paralel olarak, bu Kanunun 66. Maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında şu şekilde düzenlenmiştir;

Dava zamanaşımı

Madde 66.- (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,

b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,

c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,

ç) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,

d) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,

Geçmesiyle düşer.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.”

Kanunda açıkça aksine hüküm bulunmadığı takdirde bütün suçlarda dava zamanaşımı uygulanır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66. maddesinin yedinci fıkrasına göre, bu kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurtdışında işlenmesi halinde dava zamanaşımı uygulanmaz. Dava zamanaşımı süreleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda 66. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında suçlar karşılığında konulan cezaların ağırlığına uygun şekilde kademeli olarak ayrı ayrı belirlenmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 66. maddesinin dördüncü fıkrasında açıkça “… sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uygulamasında da zamanaşımı sürelerinin hesaplanmasında, suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı nazara alınacaktır. Hapis ve adli para cezalarının seçimlik olarak öngörüldüğü hallerde ise, zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınacaktır. Aynı fiilden dolayı tekrar yargılanması gereken hükümlünün, sonradan yargılandığı suça ait zamanaşımının tespitinin ne surette yapılacağı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 66. maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenmiştir. Ancak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 66. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan hükme göre buradaki zamanaşımı süresinin belirlenmesinde, aynı maddenin yukarıda da bahsedilen üçüncü fıkrasında yazılı esaslara göre tespit edilecek zamanaşımı göz önünde bulundurulacaktır.

Dava zamanaşımının ne zaman işlemeye başlayacağı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 66. maddesinin altıncı fıkrasında düzenlenmiştir.

“(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs halinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.”

Kanunda sayılan durma nedenlerinin varlığı halinde dava zamanaşımı durur; bu nedenler ortadan kalkınca durduğu yerden işlemeyi sürdürür. Bu nedenle durmadan önce işleyen süreye durmanın sona ermesinden sonra işleyecek sürenin eklenmesi gerekir. Dava zamanaşımının durması 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda 67. maddenin birinci fıkrasında düzenlenmiştir.

“Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hallerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.”

Kanunda belirtilen dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde o ana kadar işlemiş olan süre yanar; bu nedenler ortadan kalkınca yeniden işlemeye başlar.

Dava zamanaşımının kesilmesi Türk Ceza Kanununda, 67. maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında düzenlenmiştir.

“(2) Bir suçla ilgili olarak;

a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,

b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,

c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,

d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkumiyet kararı verilmesi,

Halinde, dava zamanaşımı kesilir.

(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.

(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.”

Kanunun 67. maddesinin üçüncü fıkrasına göre; “Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.” Dördüncü fıkrada ise, kesilme halinde dava zamanaşımı süresinin ne kadar uzayacağı hükme bağlanmış ve, “Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.” denilmiştir.

Ceza zamanaşımı süreleri Türk Ceza Kanununun 68. maddesinde düzenlenmiştir.

“MADDE 68. - (1) Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki sürelerin geçmesiyle infaz edilmez:

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında kırk yıl.

b) Müebbet hapis cezalarında otuz yıl.

c) Yirmi yıl ve daha fazla süreli hapis cezalarında yirmidört yıl.

d) Beş yıldan fazla hapis cezalarında yirmi yıl.

e) Beş yıla kadar hapis ve adlî para cezalarında on yıl.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle ceza infaz edilmez.

(3) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı yurt dışında işlenmiş suçlar dolayısıyla verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis cezalarında zamanaşımı uygulanmaz.

(4) Türleri başka başka cezaları içeren hükümler, en ağır ceza için konulan sürenin geçmesiyle infaz edilmez.

(5) Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.”

Dava zamanaşımında olduğu gibi, ceza zamanaşımı açısından da istisnai hükümler getirilmiş ve bu husus TCK 68. maddenin üçüncü fıkrasında “Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı yurt dışında işlenmiş suçlar dolayısıyla verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis cezalarında zamanaşımı uygulanmaz.” şeklinde ifade edilmiştir.

Ceza Zamanaşımı süresinin hangi andan itibaren işlemeye başlayacağı Türk Ceza Kanununun 68. maddesinin beşinci fıkrasında “Ceza zamanaşımı, hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir suretle kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar ve kalan ceza miktarı esas alınarak süre hesaplanır.” şeklinde belirtilmiştir.

5237 Türk Ceza Kanununun 69. maddesinde, ceza zamanaşımı ve hak yoksunlukları ilişkisi düzenlenmiş olup, buna göre, “Cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunluklarının süresi ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam eder.” Madde gerekçesinde de konu şu şekilde açıklanmıştır: “Madde metninde cezaya bağlı olan veya mahkemenin verdiği hükümde yer alan hak yoksunluklarının süresinin ceza zamanaşımı doluncaya kadar devam edeceği belirtilmiştir. Hükmolunmuş bulunan cezanın infazının gecikmesi, bu cezaya bağlı hak yoksunluklarının uygulanmasını engellemeyecektir. Ancak bu suretle doğan hak yoksunluklarının en fazla ceza zamanaşımı süresi doluncaya kadar devam edeceği maddede hüküm altına alınmıştır.” 69. maddenin uygulanmasında, “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlıklı 53. madde hükümlerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

TCK’da bir güvenlik tedbiri olarak öngörülen müsadere açısından ayrı bir zamanaşımı süresi belirlenmiş ve bu husus Kanunun 70. maddesinde, “Müsadereye ilişkin hüküm, kesinleşmeden itibaren yirmi yıl geçtikten sonra infaz edilmez.” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Ceza zamanaşımını kesen nedenler Türk Ceza Kanununun 71. maddesinde düzenlenmiştir.

“(1) Mahkumiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.

(2) Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.” hükmü yer almaktadır.

Türk Ceza Kanununun 72. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, “Dava ve ceza zamanaşımı süreleri gün, ay ve yıl hesabıyla belirlenir. Bir gün, yirmidört saat; bir ay, otuz gündür. Yıl, resmî takvime göre hesap edilir.” İkinci fıkrasında ise dava ve ceza zamanaşımının re’sen uygulanacağı ve bundan şüpheli, sanık ve hükümlünün vazgeçemeyecekleri hükme bağlanmıştır.