CEZA HUKUKU BOYUTUYLA SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YÖNELİK ŞİDDET (3359 SAYILI KANUNUN 7243 SAYILI KANUNUN 28. MADDESİYLE DEĞİŞİK EK 12. MADDESİ) ÜZERİNE KISA BİR DEĞERLENDİRME

Abone Ol

Giriş

15.04.2020 tarih ve 7243 sayılı “Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 28. maddesiyle 3359 sayılı “Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu”nun ek 12’nci maddesine iki yeni fıkra eklenmiş ve Resmî Gazete (RG)’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir[1]. Dolayısıyla yeni düzenleme gereğince bugünden itibaren sağlık çalışanlarına karşı işlenen bazı suçlar nedeniyle faile verilecek cezalarda artırıma gidilecek ve hükmedilecek hapis cezaları süresi ne olursa olsun ertelenemeyecektir. Aşağıda kamuoyunda, “Sağlıkta Şiddet Yasası” olarak da anılan 7243 sayılı Kanunla getirilen değişiklikle birlikte; 3359 sayılı Kanuna 02.01.2014 tarih ve 6514 sayılı Kanunun (RG, 28886/18.01.2014) 47. maddesiyle eklenen, bilahare 15.11.2018 tarih ve 7151 sayılı Kanunun (RG, 30616/05.12.2018) 21. maddesiyle değiştirilen ek 12. madde hükmü, 7243 sayılı Kanunla getirilen yeniliklerle birlikte bir bütün olarak -fakat ana hatlarıyla- irdelenecektir.

I.- Hükmün Kapsamında Olan Sağlık Çalışanları

3359 sayılı Kanuna, 6514 sayılı Kanunun 47. maddesiyle eklenen ek 12. maddenin 1. fıkrasında, “sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele” karşı “görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu”, 5271 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)”nun 100/3. maddesi çerçevesinde tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasına dahil etmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise; “özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel”in, bu “görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen suçlar” bakımından 5237 sayılı “Türk Ceza Kanunu (TCK)” uygulanmasında “kamu görevlisi” sayılacağı öngörülmüştür. Bu durumda gerek özel gerekse kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan bütün personele (hekiminden güvenlik görevlisine kadar) karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu CMK’nın 100/3. maddesi bağlamında varsayılan tutuklama nedeni kapsamına dahildir. Keza söz konusu sağlık çalışanları görevleriyle bağlantılı olarak kendilerine karşı işlenen her türlü suç bakımından TCK md. 6/1-c bağlamında kamu görevlisidir. Bunun anlamı suç mağdurunun kamu görevlisi olmasının nitelikli hâl olarak kabul edildiği suçlarda fail daha fazla cezaya muhatap olacaktır. Örneğin “sağlık çalışanı”nın “yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle (görevi sırasında veya görevi dolayısıyla)” öldürülmesi hâlinde TCK md. 82/1-g, yaralanması hâlinde TCK md. 86/3-c, özgürlüğünden yoksun bırakılması (ör. bir yere kaçırılması, alıkonulması) hâlinde TCK md. 109/3-c, hakarete maruz kalması hâlinde TCK md. 125/3-a veya malına zarar verilmesi hâlinde TCK md. 152/1-g gereğince suçun nitelikli hâli söz konusu olmakta ve fail daha ağır bir yaptırımla karşılaşmaktadır.

7151 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 3359 sayılı Kanunun ek 12. maddesine eklenen üçüncü fıkrayla sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlara ilişkin olarak öngörülen özel soruşturma yönteminin de yukarıda belirtilen hâllere paralel şekilde konumu ve görevi ne olursa olsun bütün çalışanları kapsaması benimsenmiştir.

Maddenin sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan/çalışan personele ilişkin ayrım gözetmeyen bu geniş yaklaşımından, 7243 sayılı Kanunla getirilen değişikliklerle suç mağduru skalası daraltılmak suretiyle önemli ölçüde sapılmıştır.   Gerçekten madde hükmüyle vazedilen görevden çekinme hakkı (f.5), hapis cezasının ertelenmesi yasağı (f.2) ve daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâller (f.2) sadece kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan “sağlık personeli” ile “yardımcı sağlık personeli”ne karşı işlenen suçlarla bağlantılı şekilde kabul edilmiştir. Dolayısıyla anılan yenilikler sağlık kuruluşunda çalışan her türlü personel için değil (ör. güvenlik görevlisi, temizlik görevlisi vb. hariç), sadece başta hekim olmak üzere tıbbi teşhis ve tedavi sürecinde görev alan sağlık memuru, çevre sağlığı teknisyeni, acil tıp teknisyeni, acil bakım teknikeri, ambulans teknikeri vb. görevlileri kapsayacak şekilde sınırlandırılmıştır.

II.- Madde Kapsamındaki Suçlar ve Uygulanabilecek Yaptırımlar

7243 sayılı kanunla 3359 sayılı Kanunun ek 12. maddesinin ikinci fıkrasına kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen ve TCK’da yer alan;

- “kasten yaralama (md. 86)”,

- “tehdit (md. 106)”,

- “hakaret (md. 125)” ve

- “görevi yaptırmamak için direnme (md. 265)”

suçlarında -bu suçlara teşebbüs hâli de (TCK md. 35) dâhil olmak üzere- mağdurun sıfatına bağlı olarak daha fazla cezayı gerektiren bir nitelikli hâl eklenmiş ve ayrıca verilen hapis cezasının ertelenmesi (TCK md. 51) yasağı getirilmiştir. Böylece zikredilen suç/suçlar nedeniyle ilgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılacak (Ek 12/2-a) ve verilecek hapis cezası süresi ne olursa olsun ertelenemeyecektir (Ek 12/2-b).

Madde kapsamında anılan suçlara uygulanabilecek muhtemel yaptırımlara ilişkin detaylı açıklama yapmak ve birçok karmaşık örnek vermek mümkün ise de çalışmanın sınırlı kapsamı nedeniyle sadece kasten yaralama suçuna (TCK md. 86) kısaca değineceğim. Bu bağlamda TCK’nın 86. maddesine göre, “kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” (f. 1). Ancak “kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.” Bu suçun, “kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle” işlenmesi hâlinde -şikâyet aranmaksızın- verilecek ceza yarı oranında artırılır (f.3-c). Örneğin özel veya kamu hastanesinde çalışan bir sağlık personelini TCK md. 86/1 kapsamında yaralayan fail hakkında TCK md. 61 gözetilerek, öncelikle bir yıldan üç yıla kadar bir temel hapis cezası belirlenecek, ikinci olarak mağdurun kamu görevlisi olması nedeniyle bu ceza f. 3-c gereğince ½ oranında artırılacak (1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar) ve bu ceza da 7243 sayılı Kanunun 28. maddesiyle değişik 3359 sayılı Kanunun ek 12/2. fıkrası gereğince tekrar ½ oranında bir artırıma tabi tutularak sonuç olarak 1 yıl 15 aydan 6 yıl 9 aya kadar uzanan bir hapis cezasına (ör. temel cezanın 2 yıldan başlatılması hâlinde önce 3 yıl daha sonra 4 yıl 6 ay) hükmedilebilecektir. Verilen örnekte temel ceza alt sınırdan (1 yıldan) belirlense dâhi iki kez ½ oranında yapılan artırımlar sonucunda ceza 1 yıl 15 aya kadar yükselecek ve süresi itibariyle esasen TCK md. 51 gereğince erteleme yapılamayacaktır. Ancak zikredilen örnekte TCK md. 62 gereğince indirim yapılması hâlinde ceza 2 yılın altına ineceğinden normal koşullarda TCK md. 51 çerçevesinde tecil edilebilecekken, 7243 sayılı Kanunun 28. maddesiyle değişik 3359 sayılı Kanunun ek 12/2-b maddesindeki emredici yasak hükmü gereğince ertelenemeyecektir. Belirtelim ki, şartların bulunması hâlinde verilen cezaların TCK md. 50 gereğince seçenek yaptırımlara çevrilmesinde, CMK’nin 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Keza kamu görevlisine karşı işlenmesi hâli ayrık olmak üzere CMK md. 171 kapsamında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesi olasıdır.

Maddenin 2. fıkrasında yer alan suçlar nedeniyle ½ oranında yapılacak artırım sadece kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan “sağlık personeli” ile “yardımcı sağlık personeli”ne yönelik suçlar nedeniyle uygulama alanı bulacak ise de maddenin üçüncü fıkrasındaki düzenleme nedeniyle  “özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan diğer personele” (ör. güvenlik görevlisine) karşı   görevleriyle bağlantılı olarak herhangi bir suç işlenmesi halinde TCK uygulamasında kamu görevlisi  sayılacak ve buna göre uygulama yapılacaktır.  Örneğin özel sağlık kuruluşundaki güvenlik görevlisini göreviyle bağlantılı olarak TCK md. 86/1 bağlamında yaralayan fail hakkında TCK md. 86/1 gereğince bir yıldan üç yıla kadar belirlenecek temel hapis cezası daha sonra mağdurun kamu görevlisi sayılması nedeniyle f. 3-c gereğince ½ oranında (1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar) arttırılacaktır. Temel cezanın belirlenmesine ve TCK’nin 62. maddenin uygulanıp uygulanmamasına göre sonuç ceza 2 yılın üstündeyse ertelenemeyecek, altında ise, mağdurun ek 12. madde kapsamında olmayan bir personel olması nedeniyle -diğer koşulların bulunması halinde- ertelenebilecektir (TCK md.51).

III.- Sağlık Çalışanlarına Yönelik Suçların Soruşturmasındaki Bazı Özel Hâller ve Özel Tutuklama Nedeni

3359 sayılı Kanuna 02.01.2014 tarih ve 6514 sayılı Kanunun 47. maddesiyle eklenen hükümle; tutuklama koruma tedbirinin amaç ve işlevi ile CMK’nin 100/3. maddesinde listelenen suçların nitelik ve ağırlığına aykırı olmasına rağmen, kanun koyucu tarafından “sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu”nun TCK md. 86/3-e dışındaki hâllerini de (ör. TCK md. 86/2) kapsayacak şekilde tutuklama nedeni varsayılan suçlar arasına alınarak sağlık çalışanına yönelik her türlü yaralama fiili nedeniyle tutuklama kararı verilebilmesinin önü açılmıştır.

Diğer taraftan 7151 sayılı Kanunun 21. maddesiyle 3359 sayılı Kanunun ek 12. maddesine eklenen fıkrayla “sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlardan şüpheli olanlar, kolluk görevlilerince yakalanır ve gerekli işlemleri yapılarak Cumhuriyet başsavcılığına sevk edilir. Cumhuriyet savcısı adli işlemleri tekemmül ettirir. Bu suçların soruşturmasında, kolluk tarafından müşteki, mağdur veya tanık olan sağlık personelinin ifadeleri işyerlerinde alınır. Bu fıkra hükmü, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sebebiyle kasten işlenen suçlar hakkında da uygulanır.” hükmü vazedilmek suretiyle sağlık kamu hizmetinin verilmesinde aksama yaşanmaması, delillerin hızlı ve iyi bir şekilde toplanması ve toplumsal düzeni bozan fiile etkili bir tepki gösterilmesi amaçlanmıştır.

IV.- Görevden Çekinme Hâli

İnsanın biyolojik ve/veya ruhi yapısı gereği fiziksel ve/veya psikolojik şiddete maruz kalması hâlinde kahir ekseriyetle görevini lâyık-ı veçhile yapması beklenemez. Bu gerçekten hareket eden kanun koyucu kişinin sağlık hizmetinden yararlanma hakkı ile sağlık çalışanın ruh ve beden sağlığının korunması arsında bir denge gözeterek; “Şiddetin vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda, faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli bulunması hâlinde…” hizmetin ilgili diğer personel tarafından verilmesini öngörmüştür. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ikame sağlık hizmeti verecek olan sağlık çalışanın şiddete maruz kalan sağlık çalışanına ihtiyaç duyulan sağlık hizmetini aynı kalitede ve gecikmeksizin verebilecek durum ve vasıfta olmasıdır.

Sonuç

Ceza hukukunda bütün kamu görevlilerine ve bu bağlamda sağlık çalışanlarına karşı işlenen fiilleri de kapsayacak genel nitelikte bazı düzenlemelerin/suçların bulunduğu bilinmektedir. Ancak bu hükümlerin öncelikle kamu görevlisi olmayan sağlık çalışanlarını kapsamaması nedeniyle eksik olduğu ve esasen yeterince caydırıcı olmadığı da görülmektedir. Bununla birlikte 3359 sayılı Kanunun ek 12. maddesindeki hüküm, sorunlu yönleri ayrık olmak üzere temel mantığı itibariyle isabetlidir.

Av. Prof. Dr. Çetin ARSLAN

Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi

----------------------------------------

[1] https://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k7243.html, 16.04.2020 (RG, 17.04.2020/31102).