CEZA DAVASINDA SİLAH KAVRAMI VE UYGULAMASI

Abone Ol

Ceza yargılamasında silah kavramı bazı suçların işlenmesi açısından ağırlaştırıcı bir neden olarak öngörülebilmektedir. Örneğin, yaralama eyleminin silahla gerçekleştirilmesi halinde yaralama eylemi açısından ağırlaştırıcı neden uygulanacak ve fail hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/3-e maddesi gündeme gelecektir.

Burada temel sorun, olayda kullanılan eşyanın silah olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği noktasında ortaya çıkmaktadır.

Bu nedenle “silah” kavramı açıklanmaya muhtaç bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türk Ceza Kanununda silahın tanımı yapılmamıştır. Ancak bir şeyin silah sayılması için saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılması gerekmemektedir. Olayda kullanılan aletin saldırı ve savunmada kullanmaya elverişli olması, silah sayılması için yeterlidir.[1]

Silah kavramı, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 189. Maddesinde tanımlanmıştır.

Ceza belirlenmesi açısından kanunun şiddet sebebi sayarak bildirdiği silâh tabiri şu alet ve eşyaları kapsamaktadır:

1) Ateşli silâhlar;

2) Patlayıcı maddeler;

3) Tecavüz ve müdafaada kullanılan her türlü kesici, delici veya bereleyici âletler,

4) Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu, kör edici gazlardır.

Yukarıda listesi verilen aletler ve eşyalar 765 sayılı Türk Ceza Kanunu uygulamasında silah olarak kabul edilmekteydi.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ise silah kavramı 6. Maddesinde tanımlanmıştır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 6. Maddesine göre; Ceza kanunlarının uygulanmasında silâh deyimi şu aletleri veya eşyaları kapsamaktadır:

1) Ateşli silâhlar,

2) Patlayıcı maddeler,

3) Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

4) Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

5) Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, biyolojik maddeler.

Yukarıda belirtilen alet ve eşyaların bir suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde silah olarak kabul edilebilecektir.

765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunları, genel olarak silah konusunda benzer hükümler içermektedir.

765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 189. maddesinin 1, 2 ve 4. bendlerinin yorumunda herhangi bir sorun bulunmamaktadır.

Ancak yasal düzenlemenin “Tecavüz ve müdafaada kullanılan her türlü kesici, delici veya bereleyici âletler” şeklindeki 3. bent farklı uygulamalara yol açtığı söylenebilir.

Bu bendin “tecavüz ve müdafaada kullanılan silahlardan her türlü aletler, saldırma, kama ve her nevi bıçaklar ve çakılar ve yine bunlar gibi kesici olan ustura ve jiletler ve delici aletler, şişli bastonlar, şişleri ve uçları sivriltilmiş demir çubukları, büyük çivileri ve hülasa batmaya, delmeye yarayan bütün aletler ve Amerikan yumruğu, ustura, topuz ve matrak gibi taarruz için hazırlanmış aletleri ifade eder” şeklindeki gerekçesi uygulama açısından esas alınmıştır.

Burada “alet” kavramı silah tanımında yol gösterici bir rol üstlenmiştir. Buna karşın bendin uygulanması ile ilgili olarak genel bir kural ortaya konulamamıştır. Bu durumda da nelerin silah sayılacağı, nelerin sayılmayacağı hususu her somut olaya göre ayrı ayrı tespit edilmiştir.

Öğretideki görüşler

Öğretide; yasal düzenlemede tanımlanan alet veya eşyaların silah olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu, silahın bir suçun temel veya nitelikli şekline ilişkin tanımında unsur olarak yer aldığı durumlarda da, kullanılan aletin veya eşyanın işlenmesi kastedilen suç açısından elverişli olması zorunluluğu bulunduğu yönünde görüşler ileri sürülmüştür.

Burada suçta kullanılan aletin işlenmesi kastedilen suçla bağlantılı olarak elverişli silah olup olmadığı hususu mutlaka değerlendirilmelidir.[2]

Belirtmek gerekir ki, bir cisim, bir suçun işlenmesi ile ilgili olarak elverişli silah niteliğini taşımasına karşın, başka bir suç açısından elverişli silah niteliğini taşımayabilir.[3]

Yine öğretide, nesnel olarak, bir silahın etkisini oluşturmaya elverişli her nesnenin silah kapsamında görülmesi gerektiği yönünde görüşler ileri sürüldüğü görülmektedir.

Bu görüş sahipleri bir nesnenin silah olarak değerlendirilmesinde şu ölçütlerin dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedirler:[4]

1) Silahın saldırı ve savunma aracı olarak kullanılması zorunludur.

2) Bu nedenle vücut kısımları silah olarak kabul edilemez.

3) Suç işlenirken kullanılan aracın silah sayılması ve fail hakkında ağırlaştırıcı nedenin uygulanması için, Yargıtay kararlarında da ifade edildiği üzere, saldırı ve savunmada kullanılmak üzere, özel olarak üretilmiş olması şart değildir.

4) Silahın taşınabilir özelliğe sahip olması gerekir.

5) Aletin kullanılma şekliyle yaratılan tehlikenin, nesnenin silah olarak değerlendirilmesinde esas alınması gerekir.

Bu gerekçelerle bu görüş sahipleri, suçta kullanılan aletin yapısına ve olaydaki kullanılış biçimine göre, yaralanmaya neden olan her çeşit nesnenin, silah olarak kabul edilmesi gerektiğini ve silah ile ilgili ağırlaştırıcı nedenin uygulanması gerektiğini dile getirmektedirler.[5]

Öğretide bazı yazarlar ise, suçun silahla işlenmiş olmasının nitelikli hâl sayılmasının altında yatan düşüncenin, söz konusu aracın mağdurun yaşamı, vücut bütünlüğü ve özgürlüğü bakımından ortaya çıkardığı (potansiyel) tehlike olduğuna işaret etmektedirler.

Bu görüş sahiplerine göre; suçun silahla işlenmesinin nitelikli hâl sayılmasının altında yatan düşünce veya ana fikir, silahın suçun işlenmesini kolaylaştırması ve mağdur üzerindeki korkunun etkisini artırmasıdır.

Bu nedenle somut olayda nesnel olarak ve kullanma şekline göre önemli yaralanmaya yol açabilen saldırı ve savunmaya yarayan her türlü teknik araç silah kavramının kapsamında değerlendirilecektir.

Bu görüş sahiplerine göre, aletin etkisini vücudun dışından mı, yoksa içerisinden mi gösterdiği hususu herhangi bir öneme sahip değildir. Burada olayda kullanılan aletin “saldırı ve savunma aracı” olarak kullanılması zorunlu bir unsurdur. Bu vücudun bölümleri silah kavramının kapsamında değerlendirilemez. Örneğin; yumruk, elin kenarı, çıplak ayak veya diz, Türk Ceza Kanunu uygulamasında silah olarak değerlendirilemezler.[6]

Bir cismin Türk Ceza Kanunu anlamında silah sayılabilmesi için, aynı zamanda bunun taşınabilir olması da şarttır. Örneğin, mağdurun kafasını duvara veya sert zemine vurma durumunda suç silahla işlenmiş sayılmayacaktır.[7]

Öğretide; kullanılan bir aletin silah olarak kabul edilebilmesi için önemli olan hususun, somut olayda aletin kullanma şeklinin ortaya çıkardığı tehlike olduğu ve bu yüzden kullanılan aletin silah sayılıp sayılmayacağı konusunda “somut olayın özellikleri” göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılması gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüştür.[8]

Yasal düzenlemede, bir aletin silah olarak kabulü açısından sınırlı bir sayım yapıldığı söylenemez.

Nitekim “saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler” ibaresi maddede sayılı olmayan ve fakat silah etkisi doğurmaya elverişli her şeyin silah olarak kabul edilebilmesi imkânını vermektedir.

Yani eylemi gerçekleştirirken faile bir imkân yaratmış veya mağdurun suça karşı direncinin kırılmasına yardımcı olmuş veya mağdurun üzerinde bu nesnenin kullanılmamış olmasına göre, daha ağır bir etki doğurmuş ise, artık bu aletin silah olarak değerlendirilmesi gerekecektir.

Özetle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndaki silah tanımının 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'ndaki tanımdan daha geniş olduğu ifade edilebilir.

Bir aletin silah olarak kabul edilebilmesi için; suçun niteliği, kullanılış şekli, mesafe ve mağdur üzerinde yarattığı etki de dikkate alınmalıdır.

Sonuç olarak yaralama eylemini gerçekleştirme yeteneğine sahip her aletin veya nesnenin silah olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilebilir.[9]

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay, kararlarında şu aletleri silahtan saymaktadır:

- Taş[10],

- Kürek[11],

- Sopa[12],

- Fırça sapı[13],

- Bıçak[14],

- Tornavida,[15]

- Otomobil,[16]

- Levye demiri,[17]

- Süpürge,[18]

- Şekerlik,[19]

- Sandalye,[20]

- Hortum,[21]

- Testere,[22]

- Beyzbol sopası,[23]

- Bardak,[24]

- Sedye demiri,[25]

- Tahta sandalye,[26]

- Bira şişesi,[27]

- Bisiklet pompası,[28]

- Sehba,[29]

- Nacak,[30]

- Pense,[31]

- Demir parçası,[32]

- Kırık şişe,[33]

- Spatula,[34]

- Okul çantası,[35]

- Küçük balta,[36]

- Demir sopa,[37]

- Karavana,[38]

- Kaldırım taşı,[39]

- Tahta,[40]

- Elektrikli süpürge sapı,[41]

- Zincir kolye,[42]

- Kırık şişe,[43]

- Falçata,[44]

- Cam kırığı,[45]

- Masa ve sandalye,[46]

- Elektrikli süpürge sapı,[47]

- Mermer parçası,[48]

- Ayakkabı,[49]

- Nacak sapı,[50]

- Metal boru,[51]

- Metal kül tablası,[52]

- Bant makinesi,[53]

- Jop,[54]

- Odun parçası,[55]

- Satır,[56]

- Bijon Anahtarı,[57]

- Terlik,[58]

- Değnek,[59]

- Koltuk değneği,[60]

- Baston,[61]

- Yüzük,[62]

- Kemer,[63]

- Bira bardağı,[64]

- Yanan sobanın üzerinde bulunan çaydanlık,[65]

- Istaka,[66]

- Cam,[67]

- Muşta,[68]

- Kalemin sivri ucu,[69]

- Keser,[70]

- Elektrikli süpürgenin metal sapı,[71]

- Araba,[72]

- Kırık Cam Parçası,[73]

- Kalas,[74]

- Tahra,[75]

- 40 cm uzunluğundaki inşaat demiri,[76]

- Su bidonu,[77]

- Balta,[78]

- Çekiç,[79]

- Girebi,[80]

- Süpürge sapı,[81]

- Teneke levha,[82]

- Tırnak çakısı,[83]

- Kırık bardak,[84]

- Fırça sapı,[85]

- Çakmak,[86]

- Plastik boru,[87]

- Soda şişesi,[88]

- Zincir,[89]

- Ayna,[90]

- Kurusıkı tabanca,[91]

- Tığ,[92]

- Sehpa,[93]

- Sprey,[94]

- Biber gazı,[95]

- Tahta parçası,[96]

- Göz yaşartıcı spreyi,[97]

- Kaynar su,[98]

- Araç tekerleği (yokuş aşağı üzerine yuvarlamak suretiyle),[99]

- Dirgen,[100]

- Şeffaf sert kalem dış kısmından kesilip yapılan sapa,[101]

- Kemer tokasının sivri kısmının ve inşaat çivisinin ısıtılıp monte edilmesi suretiyle delici alet haline getirilmiş eşya,[102]

- Jilet,[103]

- Şiş benzeri alet,[104]

- Zincirli sopa,[105]

- Profil demir,[106]

- Anahtarlık,[107]

- Tabak, tencere,[108]

- Motorsiklet (Kasten çarpmak suretiyle),[109]

- Floresan ampul,[110]

- Şemsiye,[111]

- Plastik sandalye,[112]

- Kürsü/sandalye,[113]

- Tabanca kabzesi,[114]

- Telsiz,[115]

- Su bardağı,[116]

- Makas,[117]

- Telefon ahizesi,[118]

- Diş fırçasına monte edilmiş tığ,[119]

- Demir kilo,[120]

- Cam kül tablası,[121]

- Kül tablası,[122]

- Odun, taş ve tuğla,[123]

- Jop ve çekiç,[124]

- Baston,[125]

- Kürek sapı,[126]

- Kiremit,[127]

- Oklava,[128]

- Silah kabzesi,[129]

- Testere,[130]

- Plastik sürahi,[131]

- Şiş,[132]

- Ayakkabı kalıbı ve çekiç,[133]

- Su borusu,[134]

- Kırık şişe ve cam parçası,[135]

- Vileda sapı,[136]

- Soba küreği,[137]

- Tüp,[138]

- Çökel denilen alet,[139]

- Fındık sopası,[140]

- Elektro şok cihazı,[141]

- Başdaki çelik başlık,[142]

- Kızgın soba demiri,[143]

- Bilardo sopası,[144]

- Terlik ve çalı süpürgesi,[145]

- Fırça,[146]

- İçi dolu pet şişe,[147]

- Demir küskü,[148]

- Okey ıstakası,[149]

- Kulplu bardak,[150]

- Kriko,[151]

- Plastik hortum,[152]

- Tabure,[153]

- Kampeti, pompa, taş, keser sapı ve sopa,[154]

- Tahta kasa,[155]

- Soba maşası,[156]

- Kaşık,[157]

- Tahta cetvel,[158]

- Pilot kalemin kapağındaki demir, (Kişinin burnunu sıkıştırma)[159]

- Porselen tabak,[160]

- Tahta tabure,[161]

- Çakı,[162]