ÇEKTE SAHTECİLİK

Abone Ol

Çek üzerinde yapılan her türlü sahtecilik işlemi, 5237 sayılı TCK’nin 204. Maddesi gereğince resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturmaktadır. Bu suç tipinin kendine özgü kuralları ve yargılama özellikleri bulunmaktadır.

Bu nedenle, bu yazımızda çekte sahtecilik suçu ile ilgili mevzuat hükümleri ve yargılama özelliklerinden söz edilecektir.

5237 Sayılı TCK'nin "Resmî belge hükmünde belgeler" başlıklı 210. maddesinin birinci fıkrasına[1] göre, kambiyo senetlerinden olan çeklerde yapılan sahteciliklerde resmî belgede sahtecilik suçuna dair hükümler uygulanacaktır.

Burada söz konusu olan, sadece resmi belgede sahtecilik suçuna dair cezanın uygulanması değildir. Resmi belgede sahtecilik suçuna dair hükümlerin bütün olarak uygulanmasıdır.

Resmi belgede sahtecilik suçu ise 5237 Sayılı TCK'nun 204. Maddesinin birinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmış olup, resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi, gerçek bir resmi belgenin başkaları aldatacak şekilde değiştirilmesi veya sahte resmi belgenin kullanılması durumunda suç oluşacaktır.[2]

5237 Sayılı TCK'nun 204. Maddesinin ikinci fıkrasında,[3] resmi belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak tanımlanarak daha ağır bir yaptırıma bağlanmış,

5237 Sayılı TCK'nun 204. Maddesinin üçüncü fıkrasında[4] ise, suçun konusunu oluşturan resmi belgenin, kanunun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan bir belge niteliğinde olması halinde cezanın yarı oranında artırılması hüküm altına alınmıştır.

Sahtecilik suçlarının hukuki konusu kamunun güveni olup belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgeye eklemeler yapılması, tamamen veya kısmen değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek yaptırıma bağlanmıştır.

ÇEKİN HUKUKİ NİTELİĞİ

Çek; gerek mülga 6752 sayılı, gerekse mer'i 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda poliçe ve bonodan sonra üçüncü bir kambiyo senedi türü olarak kabul edilmiştir.

Çek, hukuki niteliği itibarıyla poliçe gibi bir havaledir. Bu havalenin çek olarak nitelendirmek için, aynı zamanda banka üzerinden çekilmiş olması zorunludur.

Bankada hesap bulundurmak mücerret çek keşide hakkını vermeyeceğinden, ayrıca önceden bu hesap üzerinde çek keşidesi suretiyle tasarruf edilebileceğinin de kararlaştırılmış olması gerekir.

Genellikle "çek anlaşması" veya "çek sözleşmesi" olarak adlandırılan bu akit ile muhatap banka, keşideciye çek üzerine yazdığı miktarı ödemeyi vadederken, keşideci de muhatap bankanın ödediği meblağı kendisine tediyeyi taahhüt etmektedir. Böylece, muhatap banka meşru hamil veya cirantaya kendi mal varlığından ancak keşidecinin şahsında hukuki sonuç doğurmak üzere ödemede bulunma yetkisini elde etmektedir.

Bir senedin "çek" niteliğine haiz olabilmesi için taşıması gereken bazı zorunlu kanuni unsurlar bulunmaktadır.

ÇEKİN YASAL UNSURLARI

Çekin yasal unsurları şunlardır:

1- ) Senet metninde "çek" kelimesini ve eğer senet Türkçe'den başka bir dille yazılmış ise o dilde "çek" karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,

2- ) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi,

3- ) Ödeyecek kimsenin yani muhatabın ad ve soyadını ya da ticaret unvanını,

4- ) Ödeme yerini,

5- ) Keşide tarihini ve yerini,

6- ) Keşidecinin imzasını, ihtiva etmelidir.

Bu unsurlardan birini taşımayan bir senet çek sayılamayacaktır.

Çek tutarının hem rakam hem de yazı ile ifade edilmesi

Çekin zorunlu unsurlarından biri olan ihtiva etmesi gereken kayıtsız şartsız meblağın sadece yazıyla veya sadece rakamla ifade edilmesi mümkündür. Ancak gerek mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 730/2. maddesi delaletiyle 588/2. maddesi gerekse meri 6101 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 818/1-b maddesi delaletiyle 676/1. maddesi uyarınca meblağın hem rakam hem de yazı ile ifade edilmesi ve bu meblağlar arasında fark bulunması durumunda yazı ile gösterilen meblağ esas alınacaktır.[5]

YARGITAY UYGULAMASI

Çeke eklenen "yeni" ibaresinin çekin unsurlarına ve geçerliliğine bir tesirinin olmaması

Yargıtay, Gerek mülga 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 730/2. maddesi delaletiyle 588/2. maddesi gerekse meri 6101 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 818/1-b maddesi delaletiyle 676/1. maddesi uyarınca 650.000 YTL bedelli olduğu kabul edilen çeke eklenen "yeni" ibaresinin çekin unsurlarına ve geçerliliğine bir tesirinin olmadığını, hukuki bir sonuç doğurmayan bu eklemenin sahtecilik olarak kabul edilemeyeceğini ifade etmektedir. Bu nedenle çekte “yeni” ibaresi eklenmesi halinde, sanığın unsurları oluşmayan resmi belgede sahtecilik suçundan beraatine karar verilmesi gerekecektir.[6]

Sahte Ciro İşlemi Yapma

Failin yasal tüm unsurları bulunan bir çekte sahte ciro işlemi yapmaktan ibaret ve oluşa uygun biçimde sübutu kabul olunan eyleminin “resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturduğu gözetilmelidir.

Çekin yasal unsurlarında bir sahtecilik bulunmadığı ve cirodaki sahteciliğin çekin geçerliliğine bir etkisinin olmadığından bahisle “özel belgede sahtecilik” suçuna uyduğu kabul edilemez. Netice olarak çekin arkasına sahte ciro işlemi yapmak resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacaktır.[7]

Aynı Anda Birden Fazla Çek Verme (tek suç)

5237 sayılı TCK.nun 43/1. maddesinde, 765 sayılı Yasanın 80. maddesinden farklı olarak "değişik zamanlarda" denilmek suretiyle aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağının bulunmaması karşısında, sanıkların aldıkları mal karşılığında aynı anda gönderdikleri üç adet çekte sahtecilik eyleminde 765 sayılı Yasanın aksine, 5237 sayılı Yasanın zincirleme suça ilişkin hükmünün uygulanamayacağı gözetilmelidir. Burada tek suç oluşacaktır.[8]

Failin suça konu çekleri aynı anda verip vermediğinin açıklığa kavuşması bakımından, bu konu yargılama sürecinde araştırılmalı ve gerekli bilgi ve belge toplanmalı, ilgili kişiler duruşmada dinlenilmelidir.[9]

Keşidecileri farklı gerçek ve tüzel kişiler olan suça konu çeklerin ayrı ayrı kişilere verilmesi

765 sayılı TCK döneminde, keşidecileri farklı gerçek ve tüzel kişiler olan suça konu çekler verilmesi halinde verilen çek sayısınca suç oluştuğu kabul edilmekteydi. Ancak, Bu çeklerin çok farklı zamanlarda ve aynı suç işleme kastıyla verilmemiş olması gerekir. Örneğin, üç adet çek ayrı ayrı zamanlarda verilmiş ise sahtecilik suçu 3 kez oluşmuş demektir.[10]

5237 sayılı TCK döneminde; çeklerin aynı anda ve aynı kişiye verildiğinin tespiti halinde tek bir resmi belgede sahtecilik suçunun; farklı zamanlarda veya farklı kişilere karşı kullanıldığının tespiti halinde ise zincirleme biçimde tek bir resmi belgede sahtecilik suçunun oluşacağı gözetilmelidir.[11]

Çek bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile gösterilen bedele itibar olunur.

çekte, çek bedelinin rakamla olarak gösterilmesine karşın, yazıyla farklı bir biçimde gösterilmesi halinde çekte yazılı olan bedelin esas alınması gerekmektedir.[12]

Örneğin, çekte, çek bedelinin rakamla "1.500.000.000.-TL" olarak gösterilmesine karşın, yazıyla "birmilyarbeşyüzbin TL" olarak gösterilmesi karşısında, çekte yazılı olan bedelin esas alınarak para cezası belirlenmelidir.[13]

Sahtecilik suçlarında belgenin aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığını belirlemek görevi mahkemeye aittir.

Suça konu çek aslının getirtilip incelenerek, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve gerekçeli kararda aldatma yeteneğinin tartışılması, çekin yasal düzenlemede belirtilen unsurlara sahip olup olmadığının belirlenmesi, ( örneğin, keşide yerinin olmaması) resmi belgede sahtecilik suçunun ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekmektedir.[14]

Çekin arkasında cirosu bulunan kişilerin duruşmada dinlenilmesi gerekir.

Maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, çekin arkasında cirosu bulunan şahsın tanık sıfatıyla dinlenilerek, söz konusu çeki kimden ve ne şekilde temin ettiği, çekin, sanık tarafından verildiğinin ifade edilmesi halinde, diğer sanığın çekin kendisine verildiğinden haberi olup olmadığı sorulup yine çekin önceden doğan borca karşılık verilip verilmediği hususunun da açıklığa kavuşturulması gerekir.[15]

Ceza mahkemesince saptanan sahtecilik olgusu herkese karşı ileri sürülebilir.

Dava konusu çeklerdeki imzaların davacının eli mahsulü olmadığı hususu kesinleşen ceza mahkemesi kararları ile saptanması halinde, bu husus hem ceza mahkemesini bağlayıcı niteliktedir ve bu saptama karşısında sahtecilik iddiası herkese karşı ileri sürülebilecek bir durumdadır.[16]

Çek üzerindeki yazılarla ilgili grafolojik incelemeler yaptırılması gerekir.

Çek üzerindeki yazılarla ilgili grafolojik incelemeler yaptırılarak bu çeklerin sanık tarafından düzenlenip düzenlenmediğinin tespit edilmesi, olayda kullanıldığı iddia edilen digital ve bilişim unsurları üzerinde, örneğin dizüstü bilgisayar, modemin ip numaraları ve mac adresleri üzerinden araştırmalar yapılarak suça konu eşyaların olay tarihinden sonra kimler tarafından kullanıldığı hususlarının belirlenmesi gerekmektedir.[17]

Sahte çek vererek alışveriş yapma halinde ayrıca nitelikli dolandırıcılık suçu da oluşacaktır.

Fail çeki bir şekilde temin ettikten sonra bir ticari alışverişe istinaden aldığı mal karşılığında şikâyetçiye vererek haksız menfaat temin etmesi halinde, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlemiş olacaktır.[18]

Çek aslının yargılama dosyasına getirilip çek niteliğinde olup olmadığı belirlenmelidir.

Sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye aittir. Bu nedenle suça konu çekin duruşmaya getirtilip incelenmesi gerekir. Burada şu işlemler yapılmalıdır:[19]

1) Türk Ticaret Kanunu kapsamında çek vasfını taşıyıp taşımadığın belirlenmeli.

2) Çekin özellikleri duruşma tutanağına yazılmalı.

3) Çekin aldatıcı nitelikte olup olmadığı kararda tartışılmalı

4) Çek denetime imkân verecek şekilde dosya içine konulmalı.

5) Çekteki ciro zincirinde yer alan kişilerin cironun kendilerine ait olup olmadığı hususu belirlenmeli.[20]

6) Çekin sahte olarak düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili bankadan sorulup üzerinde imza yazı incelemesi (bilirkişi incelemesi) yaptırılmalı.[21]

Yargılama makamı çekin sahte olup olmadığı konusunda yukarıda belirtilen incelemeleri yaptıktan sonra sonucuna göre karar vermesi gerekmektedir.[22]

Önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında suç kastından söz edilemeyecektir.

Önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılması süretiyle eylemin gerçekleştirildiği iddia ediliyorsa bu hususun araştırılması gerekir. Bu bağlamda sanığın suç kastının tayini, savunmanın doğruluğunun ve gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi zorunlu bir işlemdir.[23]

Suçun birden fazla kişi ile iştirak halinde işlenmesi hali

Sanığın diğer sanık ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, örneğin birinci ciranta olarak katılana ait kaşeyi basıp katılan yerine imza attığı iddia ediliyorsa, bu hususun ayrıntılı bir şekilde araştırılması zorunlu bir işlemdir. Bu konuya ilişkin somut delillerin tespit edilmesi ve bu delillerin nelerden ibaret olduğu gösterilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekmektedir.[24]

Çekin yasal düzenlemede belirtilen şartları taşımaması hali

Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gereklidir.

Çek, Türk Ticaret Kanununda belirtilen unsurlardan birini taşımıyorsa, örneğin; suça konu çekte, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre bulunması zorunlu unsurlardan olan “keşide yerinin” bulunmaması ayrıca keşide edenin adı yanında da herhangi bir yer yazılmamış olması halinde, sanığın eylemi özel belgede sahtecilik suçu kapsamında değerlendirilecektir.[25]

Sanığın ticari alışveriş karşılığı mağdura verdiği çekin sahte olduğunun iddia olunması ve bilirkişi incelemesi zorunluluğu

Böyle bir durumda sanık savunmasında geçen veya olayla ilgili olduğu tespit edilen kişiler tanık olarak dinlenilmelidir. Ayrıca, suça konu çekin ön ve arka yüzündeki yazı, rakam ve imzaların tespit edilen kişi ile sanığa aidiyeti hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp elde edilen tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmelidir.[26]

Bilirkişi raporu ve mahkeme gözlemi şart işlem niteliğindedir.

Sahteciliğin iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığını tespit açısından, bilirkişi raporu ve mahkeme gözlemi zorunludur. Bu nedenle, sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, gerçeğin kuşkuya yer verilmeyecek şekilde açığa çıkarılabilmesi ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti amacıyla, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilerek, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, ayrıca suça konu çeklerin ön yüzlerindeki yazı ve rakamların ve keşideci imzalarının çek hesabı sahibi olan kişilerin eli ürünü olup olmadığının tespiti, yine çeklerin ön yüzlerindeki ve yazı ve imzalar ile arka yüzündeki ciro kaşesi üzerindeki imzaların ilgili kişinin eli ürünü olup olmadığının tespit edilmesi için bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunlu bir işlemdir.[27]

Çekte sonradan eklenti yapıldığı iddiasının ispatı yazılı belge olur.

Hukuk yargılamasında, çeke sonradan eklenti yapıldığı iddia ediliyorsa, bu hususun yazılı belge ile ispatı gerekir, Örneğin, Yargıtay, icra takibi dayanağı çekin, keşide yeri unsurunu muhtevi olup sonradan çeke ilave edildiğinin yazılı biçimde ispat edilemediği ve takip yapanın ciro yolu ile bu belgeyi elde ettiği nazara alınarak, bu konudaki itirazların reddi suretiyle karar verilmesi gerekirken, bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle ve bir takım belge vesaireden bahisle takibin iptal edilmesi hususunu hukuka aykırı bulmuştur.[28]

Çizilmiş Ciro

Çizilmiş ciro yazılmamış hükmünde ise de, çeki elinde bulunduran kişi emrine düzenlenen çekin lehtarı ise yetkili hamil olup, takip ve şikâyet hakkını kullanması için ayrıca dönüş cirosunun varlığına gerek bulunmamaktadır.

Dava konusu çek asılları incelenip muhatap bankadan da sorularak katılanın çeki ibraz eden hamil olup olmadığı, kişinin cirosunun çizilmiş olup olmadığı araştırılıp, ilgili kişinin adı geçen çek yönünden şikâyet hakkının bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.[29]

.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

.

--------------------------

[1] 5237 Sayılı TCK'nun "Resmî belge hükmünde belgeler" başlıklı 210. maddesininin birinci fıkrası " ( 1 ) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması hâlinde, resmî belgede sahtecilik suçuna dair hükümler uygulanır" şeklindedir.

[2] 5237 Sayılı TCK'nun 204. Maddesi: ( 1 ) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

[3] 5237 Sayılı TCK'nun 204. Maddesi: ( 2 ) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

[4] 5237 Sayılı TCK'nun 204. Maddesi: ( 3 ) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

[5] Bundan başka, 31.01.2004 tarih ve 5083 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun 1. maddesiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin para biriminin "Yeni Türk Lirası" olduğu; 3. maddesiyle, Kanunlarda ve diğer mevzuatta, idarî işlemlerde, yargı kararlarında, her türlü hukukî muamelelerde, kıymetli evrak ve hukukî sonuç doğuran diğer belgeler ile ödeme ve değişim araçlarında Türk Lirasına veya liraya yapılan atıfların belirlenen değişim oranında Yeni Türk Lirasına yapılmış sayılacağı; Geçici 1/3. maddesiyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının görev alanlarına giren konularda düzenleme yapmaya yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda Türk Lirasına göre basılmış eski çek karnelerinin kullanımına dair oluşan tereddütlerin giderilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 01.01.2005 tarihinden sonra eski çek karnelerinin kullanımının mümkün olduğu ve eski çek karneleri üzerindeki "TL" ve "Türk Lirası ödeyiniz" ibarelerinin keşideci tarafından "YTL" ve "Yeni Türk Lirası ödeyiniz" şeklinde değiştirilip paraflanmak suretiyle kullanılabileceği görüşünün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirildiği, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının da ülke genelindeki banka şubelerine eski çek defterlerinin kullanımına dair bu görüş doğrultusunda talimat verdiği bilinmektedir.

[6] YCGK, E. 2015/15-240, K. 2016/120, T. 8.3.2016.

[7] Y.11.CD, E. 2010/15290, K. 2011/20589, T. 6.10.2011.

[8] Y.11.CD, E. 2008/13181, K. 2010/13857, T. 2.12.2010.

[9] Y.11.CD, E. 2014/6091 K. 2016/1059 T. 15.2.2016; Y.21.CD, E. 2015/6435 K. 2016/3251 T. 6.4.2016.

[10] Y6. CD, E. 2004/8771 K. 2005/1270 T. 14.2.2005.

[11] Y.11. CD, E. 2014/10835, K. 2016/2381, T. 16.3.2016.

[12] Y.10.CD, E. 2004/8499, K. 2004/8622, T. 20.9.2004.

[13] Y.10.CD, E. 2004/8499 K. 2004/8622 T. 20.9.2004.

[14] Y.15. CD, E. 2013/9029, K. 2015/21679, T. 2.3.2015.

[15] Y15.CD, E. 2013/28083, K. 2016/3441, T. 14.4.2016.

[16] Y.19. HD, E. 2008/4251, K. 2008/11417, T. 24.11.2008.

[17] Y.2.CD, E. 2014/36125, K. 2015/536, T. 21.1.2015.

[18] Y.15.CD, E. 2013/9271, K. 2015/21684, T. 2.3.2015.

[19] Y.21.CD, E. 2015/9321, K. 2017/518, T. 6.2.2017.

[20] Y.15.CD, E. 2012/10127 K. 2014/3884 T. 4.3.2014.

[21] Y.11. CD, E. 2014/22581, K. 2016/2945, T. 30.3.2016.

[22] Y.11.CD, E. 2012/1560, K. 2013/9188, T. 3.6.2013.

[23] Y.11.CD, E. 2014/4027, K. 2016/1369, T. 22.2.2016.

[24] Y.11.CD, E. 2014/10259, K. 2016/2949, T. 31.3.2016.

[25] Y.21.CD, E. 2015/5739, K. 2016/1481, T. 18.2.2016.

[26] Y.11.CD, E. 2014/21433 K. 2016/3441 T. 20.4.2016.

[27] Y.23.CD, E. 2015/4761, K. 2016/165, T. 13.1.2016.

[28] Y.12.HD, E. 1985/8436, K. 1986/2371, T. 4.3.1986.

[29] Y.10.CD, E. 2004/11822, K. 2004/12256, T. 6.12.2004.