ÇEK İPTALİ DAVALARI

Abone Ol

1. Genel Olarak

Çek, yalnızca bir bankaya hitaben yazılabilen (TTK m.782/1), kanuni şekil şartlarına tabi kıymetli evrak sayılan özel bir havale senedidir.​ Çek, ibrazında ödeneceğinden, kural olarak nakde eşdeğer bir ödeme aracı olması ve ileri tarihli olarak düzenlenebilmesi sebebiyle bir kredi fonksiyonu da taşıması dolayısıyla yaygın olarak kullanılmaktadır.

Çek bir kambiyo senedi olduğundan, kambiyo senetlerinin genel özelliklerini taşır. TTK’da çeke ilişkin özel hükümler 780 ilâ 818 hükümleri arasında yer almaktadır. Buna karşın poliçeye ilişkin düzenlemeler geniş bir şekilde yapılmış, bono ve çek için belli konularda poliçe hükümlerine atıf yapılmıştır. Bunlardan birisi de çekin ziyaı ve buna ilişkin olarak açılacak iptal davasıdır.

Hak ile senet arasındaki bağlılık kıymetli evrakın en önemli unsurlarından biridir. Çek senedi de bir kıymetli evrak olmasının sonucu olarak,  alacak hakkı ile birbirinden ayrılamaz şekilde kaynaşmıştır. Ancak bazı durumlar bu kurala istisna tanınması ihtiyacını doğurmuştur. Gerçekten senedin zayi olması veya elde olmayan sebeplerle kullanılamaz hale gelmesi durumunda ibraz edilecek bir senet söz konusu olamayacağından, buna bağlı haklar da ileri sürülemeyecektir. İşte kanun koyucu bu sebeplerle kıymetli evrakın ziyaı sebebiyle iptali müessesesini düzenlemiştir. Kıymetli evrakın zıyaı, doğal bir olayla veya bir insan fiiliyle senedin hamilin rızası hilafına elinden çıkması veya elinde bulunmakla beraber, yıpranma bozulma gibi nedenlerle artık kullanılmaz hale gelmesidir.

Bu bağlamda kıymetli evrakın iptali senet üzerinde şeklen hak sahibi olan kişinin menfaatlerini korumak adına, mahkemece verilecek kararla, senet ile hak arasındaki bağın ortadan kaldırılmasına ve hak sahibinin senetsiz talepte bulunmasına imkân veren bir müessesedir.

2. Çekin Zayi Olması

2.1. Genel Olarak

Çekin zayi olması, çekin kaybolması, yok olması veya elden çıkması anlamlarına gelir. Çek somut olarak var olsa bile nerede ve kimin elinde olduğu bilinmiyorsa ya da zorunlu unsurları ve içeriği anlaşılamayacak derece yıpranmışsa, çekin zayi olmasından bahsedilebilir. Sonuç olarak çek, farklı nedenlerle muhataba yetkili hamil tarafından ibraz edilemeyecektir. İşte yetkili hamilin iradesi dışında elinden çıkan çekin barındırdığı hakları korumak ve başkalarına geçmesini engellemek amacıyla çek iptali davası öngörülmüştür.

2.2. Çekin Zayi Olma Halleri

2.2.1. Çekin Zilyetliğinin Kaybedilmesi

Türk Medeni Kanunu 973 hükmüne göre bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Buna göre zilyetlik bir şeyin üzerindeki fiili hakimiyeti. Bununla beraber kişinin zilyet olma iradesi ile bir şeyi fiili hakimiyetinde bulundurması önemlidir. Çek zilyetliğinin devri, hamilin çek üzerindeki fiili hâkimiyetini kendi iradesiyle bir başkasının kullanımına bırakması şeklinde olur (TMK m. 977). Dolayısıyla çek hamilin iradesi dışında elinden çıkmışsa çekin zayi olmasından söz edilebilir. Ayrıca çek zilyetliğinin kaybı hamilin rızasına dayanmakla birlikte bu rıza muteber değilse, yani hamilin iradesi hata, hile veya tehdit ile sakatlanmışsa da, çekin zayi edildiğini kabul etmek gerekir.

Zilyetliğin kaybı mutlak ve nispi kayıp olarak ayrılır. Hamilin çek zilyetliğini irade dışı kaybı çekin yanması, parçaları bir araya getirilemeyecek şekilde yırtılması şeklinde gerçekleşmişse, çekin üzerinde kimse fiili hakimiyet kuramayacağından, zilyetliğin mutlak kaybından söz edilir. Bunun yanında çekin kaybedilmesi veya çalınması durumunda ise, çek zilyetliğinin hamil veya üçüncü kişi tarafından iktisabı mümkün olduğundan, zilyetliğin nispi kaybından söz edilir.

2.2.2. Çekin Hasara Uğraması

Çekin zorunlu unsurlarının ve içeriğinin anlaşılamayacak kadar hasara uğraması sonucunda çek, kullanılamaz hale gelebilir. Bu gibi durumlarda çekin zayi olmuş sayılıp sayılamayacağı doktrinde tartışmalıdır. Öğretide hâkim olan görüş, bir çekin, yıpranması ve bozulması hali çekin esaslı unsurlarının ayırt edilebilmesine engel olmamakla beraber, senedin tedavül imkânını ortadan kaldırmışsa kıymetli evrakın ziyaı ve iptaline ilişkin hükümlerden yararlanılamayacağı yönündedir. Bu görüşlere göre sorun TTK 488 hükmünün bütün kıymetli evrak niteliğine sahip senetlere uygulanacağı noktasından hareketle çözülmeye çalışılmıştır. Buna göre çekin esaslı unsurlarının anlaşılamayacak ölçüde hasara uğraması “zıya” olarak değerlendirilmektedir.

3. Davanın Amacı ve Hamilin Hakları:

Çekin, düzenlendiği andan itibaren belli bir vadeye bağlı olmadan, ibraz süreleri içinde her an paraya çevrilebilme özelliğine sahip olması, hamilin elinden rızası dışında çıkan bir çekin de muhataba ibrazla her an paraya çevrilmesi tehlikesini ortaya çıkarmaktadır. Yani nakit paraya eşdeğer bir ödeme aracı olan çekin, rıza dışında elden çıkması durumunda, çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamil gibi davranıp piyasaya sürebilir. Bu durum yetkili hamil için telafisi güç sonuçlar doğurabilecektir.

Davanın temel olarak iki amacı vardır: Yetkisiz hamilin çek üzerinde tasarrufta bulunmasını engelleyerek yetkili hamilin haklarını korumak ve çeki iradesi dışında elinden çıkaran yetkili hamilin çeke bağlı haklarını ileri sürebilmesini sağlamak. Sonuç olarak davanın koruduğu hukuki değer yetkili hamilin çeke bağlı haklarıdır. Bu davayla çekin yetkili hamili, çekin iptal edildiğine ilişkin bir mahkeme kararı alarak çeke dayalı haklarını ilgililerden talep etme hakkına sahip olacaktır.

4. Davanın Usulü

4.1. Davanın Tarafları

Çek iptali davası hasımsız olarak açılmalıdır. Dava hazımsız olarak açılmakta, dolayısıyla dvvacı taraf yoktur. Hasımsız açılan davaya üçüncü kişilerin asli ya da fer’i müdahale imkanı yoktur(11 HD, 2015/11485 E 2016/033 K 01/06/2016 T)

Çek iptali davasını ancak çek üzerindeki hak sahibi gerçek veya tüzel kişi açabilir. Bunlar da örneğin çekin maliki, intifa hakkı sahibi veya bunların vekilleri olabilir.  TTK 818/1-s hükmü yollamasıyla TTK 757/1 hükmüne bakıldığında iradesi dışında çek elinden çıkan kişinin çek iptali davası açabileceği sonucuna varılmaktadır. Sonuç olarak davayı açan kişinin yalnızca çeki elinde tutan zayi öncesi son kişi ve aynı zamanda çek üzerinde hak sahibi olması gerekmektedir. Hak sahibi kavramından anlaşılması gereken kişi lehtardır; bunlar emre yazılı çeklerde çeki ciro ile alan kişi, nama yazılı çeklerde çeki yazılı temlik beyanıyla  alan kişi ve  hamiline yazılı çeklerde de çeki devralan kişidir. Çekin tahsil cirosu ile devri durumunda ise hem ciro eden hem de ciro alan hak sahibi olduğundan, bunların ikisinin de dava açma  hakkı bulunmaktadır. Sonuç olarak çek iptali davasını lehtar, hamil, tahsil cirosu ile çeki devreden ve devralan kişiler açabilecektir.

4.2. Yetkili ve Görevli Mahkeme

Çek iptali davalarında kanun koyucu görev hususunu özel olarak düzenlenmiştir. TTK ‘nın 5, 757, 764 ve 818. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla davaya bakmaktadır.

TTK 757/1 hükmü ödeme yasağının ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden istenebileceğini düzenlemiştir.  Dolayısıyla çek iptali davalarında yetkili mahkeme ödeme yerindeki veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir. Ayrıca belirtmek gerekir ki burada kesin yetki söz konusudur(11 HD 2015/2336 E 2015/7885 K 08/06/2015 T; 17 HD 2013/8231 E 2013/10184 28/06/2013 T).

4.3. Yargılama Giderleri

Öncelikle belirtmek gerekir ki, çek iptali davalarının hasımsız olması ve davanın niteliği birlikte düşünüldüğünde, bu tür davalardaki yargılama giderlerine davacı katlanmalıdır.

Harçlar Kanununa ekli 1 sayılı tarifenin Yargı Harçları bölümünün I. kısmına göre asliye mahkemelerindeki başvuru harçları maktudur; dolayısıyla bu harç çek iptali davalarında da alınmalıdır. Ayrıca çek iptali davalarının aynı bölümün III. kısmı kapsamında olması sebebiyle maktu karar ve ilam harcı alınmalıdır. Davacı tarafın Genel Bütçeye dahil kurumlardan olması durumunda ise bu tür davalar da harçtan muaf olacaktır.  

4.4. Süre

Çek iptali davaları çekin yetkili hamilin elinden rızası dışında çıktığı andan itibaren her zaman açılabilir. Bu davalar için herhangi bir süre sınırı öngörülmemiştir.  Hatta çekin ödeme tarihinin geçmesi ve çekin zamanaşımına uğraması durumlarında dahi çek iptali davasına devam edilir.

5. Davanın Esası

5.1. Şekli Şartlar

5.1.1. Dilekçe Verilmesi

İptal talebinde bulunan kimsenin, zayi olan çekin zilyedi bulunduğunu kuvvetle muhtemel gösteren delillerle birlikte mahkemeye bir dilekçeyle başvurması gerekir. Çek suretinin veya fotokopisinin mahkemeye verilmesi olanağı varsa bunların sunulması gerekmektedir; böyle bir olanak yoksa, çek bedelinin, muhatap bankanın ticaret unvanının, ödeme yerinin, keşide tarihi ve yerinin ve keşidecinin adının (TTK m. 776) iptal dilekçesinde gösterilmesi gerekmektedir. Davacı ayrıca iptal talebiyle beraber bedelin tahsil edilmesini de talep edebilir.

5.1.2. İptal Talebinde Bulunanın Hak Sahibi Olması

Kıymetli evrakın iptaline ilişkin genel düzenleme niteliğinde olan Türk Ticaret Kanunu  651/b-2 hükmüne göre, iptal talebinde ancak senet zayi olduğu anda veya zıyaın ortaya çıkması anında senet üzerinde hak sahibi olan şahıs bulunabilir. Kıymetli evrak hukukunda senet üzerinde hak sahibi olmakla kastedilen, senede malik bulunma veya senet üzerinde sınırlı bir ayni hakkın sahibi olmaktır. Dolayısıyla çekin iptaline karar verilmesi çekin maliki, intifa hakkı sahibi ya da bunların vekilleri tarafından talep edilebilir.

5.2. Maddi Şartlar

5.2.1. Dava Konusu Senedin Çek Olması

Çek iptali davasının açılabilmesi için TTK 780 ila 823 hükümlerinde düzenlenen niteliklere sahip bir çekin bulunması gerekir.

Bu açıdan akla gelen ilk husus, zorunlu unsurları bulunmayan bir çekin iptalinin talep edilip edilemeyeceğidir. Çek iptali davalarının amaçlarından biri kötü niyetli hamilin çek bedelini tahsil etmesini önleyerek yetkili hamilin haklarını korumaktır. Çekin bazı unsurları- örneğin bedel, düzenleme tarihi, düzenleme yeri - sonradan doldurularak çek bankaya ibraz edilebilir. Bu sebeple  uygulamada bu unsurlar bulunmasa dahi çek iptali davasının açılabileceği kabul edilmiştir. Sonuç olarak, tedavül imkanı bulunacak durumda olan bir çek, Çek Kanunu’ndaki zorunlu unsurları bulundurmak koşuluyla TTK 780/1’deki bazı unsurları bulundurmasa dahi çek iptali davasına konu edilebilecektir.

Akla gelen ikinci husus ise süresi içinde ibraz edilmeyen çekin iptalinin istenip istenemeyeceğidir. Süresinde ibraz edilmeyen çek adi havale niteliğinde olup yazılı delil başlangıcı sayılmaktadır.  Dolayısıyla hamiline çeşitli haklar sağlayabildiğinden, hamilin çek iptali davası açmasında hukuki yararı olduğunu söylemek gerekir.

Ele alınması gereken bir diğer sorun ise karşılıksız çekin iptali konusudur. TTK m 814 ve 808-811 hükümleri birlikte değerlendiğinde, hamilin süresinde ibraz ettiği ve tahsil edemediği karşılıksız çek için üç yıllık zamanaşımı süresi içinde belirli hakları kullanma hakkına sahip olduğu görülecektir; buradan yola çıkarak zamanaşımı süresi içinde zayi olan karşılıksız çek ile ilgili iptal davası açılmasında hamilin hukuki yararı bulunduğu kabul edilmelidir.

Bir diğer husus ise zamanaşımına uğrayan çekin iptali konusudur. Zamanaşımına uğramış çek yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, hamiline hâlâ belirli haklar sağlamaktadır. Gerçekten zayi nedeniyle kıymetli evrakın iptalini isteyebilmek için gerekli olan şartlardan birisi de senette mündemiç olan hakkın varlığını sürdürmesidir. Bu hak hala mevcut olduğuna göre, neticeten, zamanaşımına uğrayan çeklerle ilgili iptal davası açmakta hamilin hukuki yararının olduğu sonucuna varılmaktadır.

5.2.2. Çekin Zayi Olmuş Olması

Çekin mahkemece iptaline karar verilebilmesi için zayi olması gerekir (TTK m. 651/b - 1). Zayi olmayı yukarıda detaylıca ele almıştık.  Yine de özetle zayi olmayı, çekin çeşitli nedenlerle muhataba ibraz edilmesinin imkansız hale gelmesi olarak ifade edebiliriz. Bu doğrultuda mahkemeden çek iptalini talep edebilmek için çekin yetkili hamilin elinden rıza  dışında çıkmış olması veya çekin zorunlu unsurlarının tahrif edilmiş olması dolayısıyla tahsil kabiliyetinin yitirilmiş olması gerekmektedir.  Çekin rıza dışı elden çıkması durumunda davacı, çekin rıza dışında elden çıktığını ve çeki elinde bulunduranı bilmediğini de inandırıcı delillerle ispatlamalıdır. Ancak bu kural sıkı uygulanmamakta, davacının yetkili hamil olduğuna ve çekin iradesi dışında elinden çıktığına ya da zayi olduğuna yönelik mahkemeye olumlu kanaat verecek kadar delil sunması yeterli görülmektedir.(11 HD 2015/3791 E 2015/10678 K 19/10/2015 T). Nihayet çek iptali davasının dinlenmesi için davacının, yetkili hamil olduğunu, çeki eline geçiren kişiyi bilmediğini ve çekin iradesi dışında elinden çıktığını veya zayi olduğunu mahkemeye olumlu bir kanaat oluşturmaya yetecek delillerle ispatlaması gerekmektedir.

5.2.3. Çekte Yer alan Hakkın Hâlen Mevcut Olması

İptal davası ancak çekte hâlihazırda bir hak mevcutsa veya hakkın mevcudiyetini kabul etmek imkânı varsa bir anlam ifade eder. Çekin içermiş olduğu hak hiç doğmamışsa veya senet zayi olduktan sonra da doğma imkânı yoksa ya da bu hak herhangi bir sebeple ortadan kalkmışsa senedin iptaline gerek kalmaz.

5.2.4. Çek Zilyetliğinin Yeniden Kazanılmasının Mümkün Olmaması

Çekin iptali ancak çek zilyetliğinin kaybının devamlı olması durumda mümkündür. Çek, geçici bir süreliğine elden çıkmışsa ve senedin kimin elinde olduğu biliniyorsa, iptal davası değil, iade (istirdat) davası açılabilir (TTK m. 818/1 – s atfı ile 758/1)

Çek, yanma, kaybolma gibi hallerle zayi olduğunda çek zilyetliğinin herhangi bir kimse tarafından elde edilmesi olanağı bulunmadığından, çek zilyetliğinin mutlak olarak kaybedildiği söylenebilir.

Sonuç olarak iptal davası ya çekin kimin elinde olduğunun bilinmemesi ya da mutlak anlamda zıyaa uğraması hallerinde açılabilir.

5.3. Ödeme Yasağı ve Teminat

İrade dışı elden çıkan çekin gerçek hak sahibi olmayan kişiler tarafından tahsil edilme tehlikesi bulunmaktadır. Bu tehlikenin önlenmesi için TTK 757/1 hükmünde yetkili hamilin mahkemeden ödeme yasağı talep edebileceği öngörülmüştür. Ödeme yasağı HMK’daki ihtiyati tedbirin özel bir çeşididir. Mahkemenin bu talebi kabul etmesi durumunda çekin tahsili engellenecek, dolayısıyla iyiniyetli üçüncü kişilerin  zarar görme ihtimali doğacaktır. İşte bu sebeple, iyiniyetli üçüncü kişilerin zararının önlenmesi amacıyla HMK 392 hükmü gereğince davacıdan bir miktar teminat- uygulamada yüzde on beş olarak yerleşmiştir- yatırması istenmektedir.

5.4. İlan

TTK 760,761 VE 763 hükümleri gereğince çeki elinde bulunduranın tespit edilmesi veya varsa hak sahiplerinin ortaya çıkarılması amacıyla ilan yapılması gerekmektedir. Mahkeme yaptığı araştırmalar sonunda, iptal talebinde bulunanın iddialarının doğruluğunu kuvvetle muhtemel görürse, çeki ele geçireni muayyen bir süre içinde senedi mahkemeye getirmeye ilan yolu ile davet eder (TTK m. 818/1 – s atfı ile TTK m. 760/1). Çekin getirilmesine ilişkin bu ilan Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve en az üç kere yapılacaktır (TTK m. 818/1 – s atfı ile TTK m. 762/1 ve TTK m. 761/1 atfı ile TTK m. 35). Her ilan aynı içeriğe sahip olmalıdır:  Davanın açıldığı mahkemeye ilişkin bilgiler, davacı bilgisi, çeke ilişkin bilgiler, çeki elinde bulunduranın mahkemeye başvurması gerektiği, aksi takdirde çekin iptal edileceği kaydı ve üç aylık sürenin ilan tarihinden başlayacağı bilgisi. Yapılan ilanda, çekle ilgili ayırt edici bilgilerin tam olarak gösterilmesi suretiyle çekin ferdileştirilmesi gerekir. Ayrıca mahkemenin belirlediği süre içinde davete uyulmaması halinde, çekin iptaline karar verileceği de ihtar olunur.

Türk Ticaret Kanunu’na göre poliçelerde ve emre yazılı senetlerde, ilandan verilecek süre, en az üç ay ve en çok bir yıldır (TTK m. 761, b. 1). Uygulamada işin aciliyeti de göz önünde bulundurularak üç aylık süre verilmektedir. 

5.5. Karar

Davacının yetkili hamil olduğunu ve çekin iradesi dışında elinden çıktığını ispatlaması şartıyla usulüne uygun olarak yapılan ilana rağmen mahkemeye başvuran olmadığı takdirde, başvuru süresinin dolması durumunda mahkemece çekin iptaline karar verilir. Davacının bunları ispatlayamaması halinde ise davanın reddine karar verilir. 

Bu süre içinde mahkemeye çekin elinde olduğu bildirimiyle başvurulursa, mahkeme davacıya iade davası açması için uygun bir süre verir. Verilen süre içinde iade davası açılmazsa, davanın reddine karar verilirken; süresi içinde iade davası açılması durumunda ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Bu durumda, doğallıkla, daha önce ödeme yasağı kararı verilmişse, mahkemece ödeme yasağının kaldırılmasına karar verilmelidir. Davanın kabul edildiği bir senaryoda ise ödeme yasağı kararının devamına karar verilmesi gerekir.

Ancak belirtmek gerekir ki mahkemece ödeme yasağının kaldırılması veya devam etmesi yönünde bir karar verilmediği takdirde,  HMK 397/2 hükmü gereğince ödeme yasağı kararın kesinleşmesine kadar devam eder. Bu davalarda kanun yoluna ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, genel hükümlere göre hareket edilmelidir. Çek iptali davası sonucu mahkemece verilen karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, şekli anlamda kesinleşmiş olsa bile verilen kararın iptalinin talep edilmesi mümkündür.

5.6. İptal Kararının Sonuçları

TTK 652/1 hükmüne göre iptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da ileri sürebilir veya yeni bir senet düzenlenmesini isteyebilir. Hamilin senetsiz öne sürebileceği haklar TTK 808-811 hükümleri arasında sayılmıştır. Buna göre iptal kararından sonra hamil keşideciye, cirantalara ve aval verenlere başvurarak bu hükümlerden doğan haklarını kullanabilecektir. Bunun dışında belirtildiği üzere yeni bir çek düzenlenmesini de talep edebilir. 

KAYNAKÇA

Gültekin, Özkan (2016) Kıymetli Evrakın Ziyaı ve İptali, 8. Baskı, Ankara, Seçkin Yayınları.

Gürbüz, Diğdem Göç (2017) ‘Kıymetli Evrakın Ziyaı ve İptali’ Legal Hukuk Dergisi, C: 15, S: 173, s. 2239-2274.

Oğuz, S . (2017). Türk Çek Uygulamasında Hukuki Değişikliklerin Değerlendirilmesi . Bilgi Ekonomisi ve Yönetimi Dergisi , 12 (2) , 177-187 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/beyder/issue/33127/316347

Poroy, R., Tekinalp, Ü., Kıymetli Evrak Hukuku Esasları Çek Kanununun Yorumu İle, Gözden Geçirilmiş 21. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2013 (Poroy/Tekinalp).

Ülgen, H., Helvacı, M., Kendigelen A., Kaya, A., Kıymetli Evrak Hukuku, Kıymetli Evrak Hukuku, Güncelleştirilmiş 7. Bası’dan Onuncu (Tıpkı) Bası, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2021

(Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya).