I. GENEL OLARAK
Zamanaşımı en genel ifade şekliyle, hukuk düzeni tarafından kişilere tanınan hakların kullanılmasının veya öngörülen yaptırımların uygulanmasının zamansal olarak belli bir süre ile sınırlandırılmasıdır.
Zamanaşımının etkisi özel hukuk ve kamu hukuku bakımından farklı olup inceleme konumuzun kapsadığı alan bakımından zamanaşımı, bir hakkın dava veya icra takibi yoluyla ileri sürülmesi halinde davalısına/borçlusuna karşı tarafın talebinin yerine getirilmesinden kaçınma hakkı verir. Bu sebeple özel hukuk bakımından zamanaşımı bir itiraz sebebi olmayıp def’i olarak ileri sürülebilir.
Genel zamanaşımı süresi on yıl olup Türk Borçlar Kanunu’nda bu husus, ‘Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir’ şeklinde düzenlenmiştir (TBK m. 146).
Çek bakımından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir düzenleme bulunduğundan Borçlar Kanunu’nun bu genel hükmü uygulama alanı bulamayacak TTK’daki özel hüküm uygulanacaktır.
Zamanaşımın hangi hallerde duracağı (m.153) ve hangi sebeplerin varlığı halinde zamanaşımın kesileceği ve yeniden başlayacağı Türk Borçlar Kanunu’nda (m.154) düzenlenmiştir. Zamanaşımının durması ve kesilmesine ilişkin olarak; zamanaşımın kesilmesi hususunda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenleme yer aldığından (TTK m. 818/p yollamasıyla m.750-751) konuya ilişkin bu hükümler uygulama alanı bulacak olup Türk Borçlar Kanunu uygulanmayacaktır, zamanaşımının durması konusunda TTK’da hüküm bulunmadığından, TBK’nun zamanaşımının durmasına ilişkin hükümler burada da (bu bağlamda çek hakkında da) uygulama alanı bulacaktır.
II. ÇEK BORÇLARINDA ZAMANAŞIMI
6762 sayılı (RG: 9353) Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Müruruzaman’ başlıklı 726. Maddesinin ilk şekli;
‘‘Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar. - Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar’.
5941 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 6273 sayılı Kanun’dan sonra (6102 sayılı) Türk Ticaret Kanunu’nun ‘Zamanaşımı’ başlıklı 814. Maddesi şu şekli almıştır;
(1) Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
1. İbraz Süresi 03.02.2012 Tarihinden Önce Dolan Çekler Bakımından Zamanaşımı
Kambiyo senetlerinden birisi olan Çek 5941 sayılı Kanun’a tabidir. 20.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren (RG: 27438) Çek Kanunu (m.9) ile Çek’e ilişkin ilk bağımsız Kanun olan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanunu yürürlükten kaldırmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, 31.01.2012 tarihinde kabul edilen 6273 sayılı Kanun’da 6102 sayılı TTK’ya değil o tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na yollamada bulunulmuştur.
Buna göre, ibra tarihi 03.02.2012 tarihinden önce dolan çekler bakımından 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 726. Maddesi gereğince altı aylık zamanaşımı süresi geçerli olacaktır.
2. İbraz Süresi 03.02.2012 Tarihinden Sonra Dolan Çekler Bakımından Zamanaşımı
31.01.2012 tarihinde kabul edilen ve 03.02.2012 tarihinde yayımlanarak (RG: 28193 Mükerrer) yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanun’la, 5941 sayılı Çek Kanunu’nda değişiklik yapılarak kanuni ibraz süresi içerisinde çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verilmesi suç olmaktan çıkarılmıştır.
6273 sayılı Kanundan önce 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5. maddesinde öngörülen adli para cezasının ödenmemesi halinde cezanın infazı, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun hükümleri uyarınca hapis cezasına dönüştürülmek suretiyle gerçekleştirilmekteydi. Bu durum ise çek borcunu ödeyemeyen bir çok kişinin bir de idari yaptırım olarak öngörülen para cezasını ödeyememesi sonucunda cezaevine girmesi ve ticari hayatının tamamen bitmesi, alacaklı bakımından ise alacağını neredeyse hiçbir şekilde tahsil edememesi sonucunu doğurmaktaydı.
6273 sayılı Kanunu’n 3. Maddesi su şekildedir;
5941 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin başlığı “Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” şeklinde, üçüncü fıkrasında yer alan “hukukî ve cezaî sorumluluk” ibaresi “hukukî sorumluluk ile idarî yaptırım sorumluluğu” şeklinde, birinci ve onuncu fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılması hâlinde, altı ay içinde hamilin talepte bulunması üzerine, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi hakkında, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da çek hesabı sahibinin yahut talepte bulunanın yerleşim yeri Cumhuriyet savcısı tarafından, her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir. Bu fıkra hükmüne göre çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı, karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin düzenlenmesi suretiyle dolandırıcılık, belgede sahtecilik veya başka bir suçun işlenmesi hâlinde de verilir.”
Bu hükümleri ayrıntılı olarak ortaya koymamızın sebebi, çekte zamanaşımı süresinin neden değiştirildiğini, daha doğru bir ifade ile uzatıldığının arka planını görmektir. Zira, 6273 sayılı Kanunla karşılıksız çek borçlusu yönünden hapis cezası kaldırılırken alacaklı ve borçlu arasındaki terazi dengesinin alacaklı aleyhine daha fazla bozulmaması için alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi uzatılmıştır.
6273 sayılı Kanunun söz konusu 7. Maddesi hükmü şu şekildedir;
‘29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 726 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “altı ay” ibareleri “üç yıl” şeklinde değiştirilmiştir.
Yukarıda da belirtildiği üzere, Çek yönünden de geçerli olacak olan Türk Ticaret Kanunu m. 814 hükmü gereğince zamanaşımı, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıldır. Ancak, karşılıksız çeke hapis cezasının kaldırılması uzun sürmemiş ve 09.08.2016 tarihinde (RG:29796) yürürlüğe giren 5941 sayılı Kanun’da değişiklik yapan 6728 sayılı ‘Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet yeniden suç olarak düzenlenmiş ve adli para cezasının ödenmemesi halinde doğrudan hapis cezasına çevrileceği düzenlenmiştir (Çek Kanunu m. 5/11).
III. ZAMANAŞIMININ BAŞLANGICI
Zamanaşımın başlangıcı konusunda iki ayrı ihtimal söz konusu olabilir:
1- İbraz Tarihinden İtibaren
TTK m. 814 hükmü, Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma haklarına ilişkin olarak üç yıllık zamanaşımını ibraz süresinin bitiminden itibaren başlayacağını düzenlemektedir.
O zaman kısaca ibraz süresinin ortaya konulması gerekir.
Madde 796- (1) Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
(2) Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde düzenlenip de Akdenize sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdenize sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.
(3) Birinci ve ikinci fıkralarda yazılı süreler, çekte yazılı olan düzenlenme tarihinin ertesi günü başlar.
Buna göre, üç yıllık zamanaşımı ibraz edildiği günü izleyen günden itibaren başlar. Örneğin, düzenlendiği yerde ödenecek çek 5. günde ibraz edildi, 6. günden itibaren; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecek çek bakımından 20. günde ibraz edilmişse 21. günden itibaren üç yıllık zamanaşımı işlemeye başlayacaktır.
2- Çekin Ödendiği veya Dava Edildiği Tarihten İtibaren
Çekte zamanaşımının işlemeye başlayacağı ikinci ihtimal, çekin ödendiği veya dava edildiği tarihten itibaren başlamasıdır.
Bu husus TTK m. 814, II’de şu şekilde düzenlenmiştir; ‘Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Örneğin, çek 12.01.2020 tarihinde ödendiğinde 13.01.2020 tarihinden, 15.06.2020 tarihinde dava edilmiş ise 16.06.2020 tarihinden itibaren zamanaşımı başlayacaktır.
IV. SONUÇ
Sonuç olarak, bir kambiyo senedi olan Çekte zamanaşımı 3 yıldır. Ancak bu üç yıllık sürenin, 03.02.2012 tarihinde çıkarılan 6273 sayılı Kanunla karşılıksız çeke hapis cezasının kaldırılmasına karşılık olarak getirildiği göz önüne alınarak, halihazırda karşılıksız çek için hapis cezası öngörüldüğünden, gerekçesi ortadan kalkmıştır.
Karşılıksız çeke hapis cezası mevcudiyetini devam ettirecek ise çekte zamanaşımının da yeniden altı ay olması gerekir. Benim önerim ise tam aksi yönde, karşılıksız çeke hapis cezasının tamamen kaldırılması, bunun karşılığında da çekte zamanaşımının 5 yıla çıkarılması yönündedir. Uygulamanın bu şekilde revize edilmesi halinde ticari hayatın devamının sağlayacağı ve yargının da iş yükünün hafifleyeceği kanaatindeyim.