BULAŞICI HASTALIKLARA İLİŞKİN TEDBİRLERE AYKIRI DAVRANMA SUÇU (T.C.K. m. 195)

Abone Ol

Mart ayından bu yana ülkemizi de etkileyen ve son derece ciddi zararlara neden olan Covid-19, uzmanların açıklamalarına göre solunum yoluyla ve hızla bulaşan, bazı insanlarda ölüme dahi neden olan bir salgın hastalık. Yakın temas, kalabalık ortamlar, toplu taşıma araçları salgının hızla yayılmasına neden olan faktörler. Belirti göstermeden virüs taşıyan kişilerin çok olduğu da söyleniyor. Böyle olunca virüsle mücadele etmenin zorluğunu hayal etmek bile son derece güç. İdari tedbirlerle virüsün yayılma riski azaltılmaya çalışılıyor. Tüm dünyada özellikle sağlık sisteminin çökmemesi için sokağa çıkma yasağı da dahil birçok yasak ve önlem uygulanıyor. Hayatın hemen her alanını derinden etkilediğinde kuşku bulunmayan bu salgının yıkıcı ve kalıcı tahribatlara dahi neden olabileceği söyleniyor.

Salgınla mücadele için Türk Ceza Kanunu’nun 195. Maddesinin işletileceğine dair açıklamalar ceza hukukunun caydırıcılık etkisini gündeme taşıdı. Bunun ötesinde bu salgınla mücadelede Türk Ceza Kanunu’nun 195. Maddesinin uygulanabilir olup olmadığı önem taşıyor. Ceza hukukunun caydırıcılık etkisinin olumlu olduğunda kuşku yok. Özellikle doğru tanımlanmış ve uygulanabilir ceza hukuku kuralları suçla mücadele açısından da bir güvence niteliği taşıyor. Ancak kişisel veya toplumsal güvenlik ve sağlık açısından doğru tanımlanmamış suçların haksız cezalandırmalara neden olması da mümkün. Kanun maddesinde suçun fiil ögesinin tanımlanmamış olması belirlilik ilkesine aykırılık yönüyle, yine kanun maddesinde hangi fiillerin yasaklandığının belirtilmemesi hususu ise idarenin düzenleyici işlemleriyle suç yaratılamaması kuralına aykırı olduğu düşüncesiyle eleştirilmektedir. (R. Murat Önok, "Bulaşıcı Hastalıklara İlişkin Tedbirlere Aykırı Davranma Suçu (TCK m. 135) Anayasa Hukuku Dergisi , 2020, S. 9/17, s. 147-186.)

Türk Ceza Kanunu’nun 195. Maddesi : “Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

SUÇUN FAİLİ

Suç herkes tarafından işlenebilecek bir suç tipidir. Suçun işlenmesi için kişinin bulaşıcı hastalığa yakalanması şart değildir. Bulaşıcı hastalıklar karşısında karantina tedbirinin alınması hastalığın yayılmasını önleme amacı taşıdığından henüz hasta olduğuna dair semptom göstermeyen ve hatta hasta olmayan kişiler dahi riskli kabul edilmektedir. Bu nedenle hasta olduğu gerekçesiyle karantina altına alınan kişiler bu suçun faili olabileceği gibi karantina altına alınmamış olsa dahi karantina şartlarını ihlal eden kişiler de bu suçun faili olabilecektir. Örneğin karantina altına alınan bir konuta, bir apartmana veya bölgeye girmek yasaklanmışsa bu tedbire aykırı davranarak dışarıdan buraya giren/girmeye teşebbüs eden kişi de suçun faili olabilecektir.

SUÇUN MAĞDURU

Suç kamu güvenliğini ve kamu sağlığını koruma amacıyla düzenlendiğinden suçun mağduru tüm toplumdur. Şikayete tabi olmayan bu suç resen kovuşturulacaktır. Ancak karantina tedbirlerine aykırı davranan kişinin bu ihlali nedeniyle doğrudan zarar gördüğünü ileri süren kişilere de kamu davasına katılma hakkı tanınmalıdır. Ancak bunun için illiyet bağının doğru kurulması gerekmektedir. Sadece karantina şartının ihlali nedeniyle endişe duymak, rahatsızlık duymak veya kişinin cezalandırılmasını isteme güdüsü katılma hakkı vermemelidir.

SUÇUN KONUSU

Suçun konusu eşya veya şahsın fiziki, maddi yapısı veya bünyesi olarak tanımlanmaktadır. (İzzet ÖZGENÇ, Türk Ceza Hukuku, Genel Hükümler, s. 207, Ankara, 2012) Hırsızlık suçunda çalışan eşya suçun konusudur.

Bu suç tipinde suçun konusu karantina şartları ve tedbirleridir. Yetkili idari merciler tarafından alınan karantina şartları ve tedbirleri suçun konusunu oluşturmaktadır. Bu anlamda suçun konusu geniş yelpazeli bir sorumluluk olarak dikkat çekmektedir. Ancak suçun konusunu alınmış olan bir karantina kararının varlığıyla birlikte değerlendirmek gerekir. Örneğin sokakta maskesiz dolaşmak sokakla ilgili bir karantina kararı bulunmadığı müddetçe Türk Ceza Kanunu’nun 195. Maddesine göre suç oluşturmayacaktır. Ancak idari para cezası hususu tabii ki farklıdır.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Suç soyut tehlike suçu olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle tehlikenin doğması veya somut bir zararın doğduğunun ispatlanması gerekmemektedir. Karantina tedbiri tıp kurallarına göre zorunlu ve etkili bir tedbir olduğu için konulan kurallara aykırı davranmış olmak ister kasten, ister taksirle olsun, suçun oluşması için yeterli bir nedendir. Suçun taksirle işlenmiş olması ile ilgili herhangi bir tanımlama olmadığından suç kasten işlenebilen bir suç tipi olarak kabul edilmektedir. Suçun taksirle işlendiğinin ileri sürülmesi ceza sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. 

Doğal yaşam koşullarında karantina diye bir tedbir olmadığından kişilerin karantina kararına ve tedbirlerine karşı bilgilendirilmesi önemlidir. Kişinin bu suçu işlemiş sayılması için bulaşıcı hastalık nedeniyle yetkili merciler tarafından alınan karantina kararını ve bu karar kapsamında bazı tedbirlerin ve yasakların alınmış olduğunu bilmesi gerekir. TRT’nin askerlik hususundaki yükümlülükleri duyurduğu anonslara benzer sanal bilgilendirmeler yeterli değildir. Bu nedenle karantina kararının ve şartlarının, alınan tedbirlerin uygun ve anlaşılır bir şekilde bildirilmesi gerekmektedir. Bu husus idari mercilere düşen bir yükümlülüktür.

Bir binanın, bir sokağın veya bölgenin giriş ve çıkışının uygun şekilde kapatılması, karantina şartlarının mutad ve uygun vasıtalarla duyurulması, resmi görevlilerin karantina sürecinde de karantina şartlarını ve tedbirlerini duyurmaya devam etmesi gibi hususlar idari mercilere düşen sorumluluktur. Bu hususta idari mercilerin ihmali suçun manevi unsurunun değerlendirilmesi yönünden önem taşır.

Karantina kararını ve şartlarını bilmeden tedbirlere aykırı davranan kişinin ceza sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak bu kişinin karantina altına alınması gerekiyorsa ve buna karşı geliyorsa aynı madde kapsamında sorumlu tutulması mümkündür. Zira öğrenme ile birlikte yükümlülüğü de başlamaktadır.

İleri derecede yaşlılık veya unutkanlık (Örneğin Alzheimer) gibi somut vakıalar ceza sorumluluğu yönünden, T.C.K. m. 32 ve 34. Madde kapsamında değerlendirilmelidir.

Suçun olası kastla işlenmesi de mümkündür. Kişinin tüm karantina tedbirlerini ve yasaklarını bilmesi mümkün olmayabilir. Ancak karantina kararına rağmen “olursa olsun” anlamında bir davranışta bulunur ve bu da karantina şartlarına aykırılık oluşturursa suç olası kastla işlenmiş olacaktır.

Av. Feyzullah CİHANGİR