T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/9756
K. 2022/11002
T. 28.12.2022
BOŞANMA FER'İLERİNİN TAHSİLİ İSTEMİ ( Kadının Erkeğe "Orospu Çocuğu Şerefsiz Gavat" Şeklinde Hakaretlerde Bulunduğu Çocukların Babaanneleri ile Görüşmesine Engel Olduğu Görüşmelerinde Zorluklar Çıkardığı Kocasının Maddî İmkanlarından Devamlı Şikayetçi Olduğu Erkeğin de Kışlık Yakacak-Isınma Problemleriyle İlgilenmediği Kadına Hakaret Ettiği Aynı Binada Yaşayan Annesi ile Kadın Arasında Dengeyi Sağlayamadığı - Kadının Hakaret Eyleminin Sürekli Olduğu Kadının Boşanmaya Sebebiyet Veren Olaylarda Erkeğe Nazaran Daha Fazla Kusurlu Olduğunun Kabulü Gerektiği )
KUSUR DEĞERLENDİRMESİ ( Kadının Hakaret Eyleminin Sürekli Olduğu - Kadının Boşanmaya Sebebiyet Veren Olaylarda Erkeğe Nazaran Daha Fazla Kusurlu Olduğu/Yanılgılı Değerlendirme Sonucu Tarafların Eşit Kusurlu Olduklarının Kabulünün Doğru Olmadığı )
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Evlilik Birliğinin Sarsılmasına Sebep Olan Olaylarda Tazminat İsteyen Davalı-Davacı Erkeğin Ağır ya da Eşit Kusurlu Olmadığı Bu Olayların Erkeğin Kişilik Haklarına Saldırı Teşkil Ettiği ve Boşanma Sonucu Bu Eşin Diğerinin Maddî Desteğini Yitirdiği - Mahkemece Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Tazminata Esas Olan Fiilin Ağırlığı ile Hakkaniyet Kuralları Dikkate Alınarak Erkek Yararına Uygun Miktarda Maddî ve Manevî Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği )
YOKSULLUK NAFAKASI ( Boşanma Yüzünden Yoksulluğa Düşecek Tarafın Kusuru Daha Ağır Olmamak Koşuluyla Geçimi İçin Diğer Taraftan Malî Gücü Oranında Süresiz Olarak Nafaka İsteyebileceği - Türk Medeni Kanunu'nun 175. Maddesi Koşullarının Ağır Kusurlu Davacı-Davalı Kadın Yararına Gerçekleşmediği/Davacı-Davalı Kadının Yoksulluk Nafakası Talebinin Reddine Karar Vermek Gerektiği )
4721/m.174,175
ÖZET : Dava, boşanma fer'ilerinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğe ''orospu çocuğu, şerefsiz, gavat'' şeklinde hakaretlerde bulunduğu, müşterek çocukların babaanneleri ile görüşmesine engel olduğu yahut görüşmelerinde zorluklar çıkardığı, kocasının maddî imkanlarından devamlı şikayetçi olduğu, buna karşılık davalı-davacı erkeğin de evden ayrılmasının ertesinde müşterek çocukların kışlık yakacak-ısınma problemiyle ilgilenmediği, evlilik birliği içerisinde davacı-davalı kadına hakaret ettiği, aynı binada yaşayan annesi ile kadın arasında dengeyi sağlayamadığı, incelemede kadının erkeğe yönelik hakaret eyleminin sürekli hakaret ve aşağılama niteliğinde olduğu anlaşılmış olup kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamıştır. Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak ve özellikle usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle erkek yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları ağır kusurlu davacı-davalı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, bu husus gözetilmeden hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından, kadının tedbir nafakası davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-)Davalı-davacı erkeğin kadının bağımsız tedbir nafakası davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde;
6100 Sayılı HMK'nın 362. maddesinin 1 ... fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 Sayılı Kanun'un 44. maddesiyle de 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298 ... maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihi itibariyle bu miktar “107.090,00 TL” olarak belirlenmiştir.
Somut olayda davacı-davalı kadının tedbir nafakası davasında talebinin kısmen kabulüyle kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Kadın yararına hükmedilen bir yıllık nafaka miktarı göz önüne alındığında bölge adliye mahkemesinin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik kararı kesindir. Bu nedenle erkeğin tedbir nafakasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-) Davalı-davacı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-)Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucundan ilk derece mahkemesince kadının erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğundan bahisle her iki tarafın davasının kabulüyle boşanmalarına karar verilmiş, davacı-davalı kadının istinaf yoluna başvurması üzerine istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi tarafından gerekçenin düzeltilerek “... davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğe ''orospu çocuğu, şerefsiz, gavat'' şeklinde hakaretlerde bulunduğu, müşterek çocukların babaanneleri ile görüşmesine engel olduğu yahut görüşmelerinde zorluklar çıkardığı, kocasının maddî imkanlarından devamlı şikayetçi olduğu, buna karşılık davalı-davacı erkeğin de evden ayrılmasının ertesinde davacı-davalı anne ile birlikte kalan müşterek çocukların bulunduğu ... kışlık yakacak-ısınma problemiyle ilgilenmediği, evlilik birliği içerisinde davacı-davalı kadına hakaret ettiği, aynı binada yaşayan annesi ile kadın arasında dengeyi sağlayamadığı...” gerekçesi ile boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilmiş, bu karara karşı davalı-davacı erkek tarafından yukarıda belirtilen nedenlerle temyiz talebinde bulunulmuştur.
Yapılan incelemede kadının erkeğe yönelik hakaret eyleminin sürekli hakaret ve aşağılama niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğe nazaran daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
c-)Yukarıda 2-b bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak ve özellikle usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle erkek yararına uygun miktarda maddî (TMK 174/1) ve manevî (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
d-)Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK m. 175). Yukarıda 2-b bentte açıklandığı üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları ağır kusurlu davacı-davalı kadın yararına gerçekleşmemiştir. O halde, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Davalı-davacı erkeğin, kadının bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda 2-b, 2-c ve 2-d numaralı bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 2-a bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 28.12.2022 (Çrş.)
Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır