İhtiyati tedbir kurumu genel olarak HMK'nin 389 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yasa koyucu, sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, özellikle hüküm altına almıştır. Şu halde yasal düzenlemeye göre, davanın tarafları arasında uyuşmazlık konusu olmayan şeyler hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuken mümkün değildir.
Boşanma ve/veya ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler ise Türk Medeni Kanunu'nun 169 ncu maddesinde “Geçici Önlemler” başlığı altında düzenlenmiştir. Buna göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır. Bunun yanı sıra 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında hâkim tarafından verilebilecek önleyici tedbir kararları da sınırlı şekilde sayılmış olup, bu tedbirler arasında eşlerin malvarlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması bulunmamaktadır.
***
Boşanma ve/veya ayrılık davasında, olası bir tazminat hakkının elde edilmesini temin etmek için dahi olsa dava konusu olmayan şey üzerine, o şey eş adına kayıtlı olsa dahi ihtiyati tedbir konulması doğru değildir (Bkz.; Ömer Uğur GENÇCAN, Yargıtay 2. HD. Başkanı, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınları, 8. Baskı, Ankara 2019, s.1218).
Yargıtay'ın da konuya ilişkin olarak vermiş olduğu emsal mahiyetteki kararlarında belirtildiği gibi, " Boşanma ve ayrılık davası açılınca alınabilecek tedbirler Türk Medeni Kanununun 169 ncu maddesinde gösterilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davacı - karşı davalının boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi mümkün olan boşanmaya bağlı tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için de olsa dava konusu olmayan ve davalı - karşı davacı erkek adına kayıtlı bulunan araç üzerine ihtiyati tedbir konulması doğru değildir ". (Bkz: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin E.2019/1503, K.2019/8395, T.9.9.2019 - E.2016/22956, K.2016/15735, T.08/12/2016 - E.2015/16096, K.2016/7299, T.11/04/2016 - E.2015/7077, K.2015/24027, T.15.12.2015 - E.2014/28472, K.2015/13674, T.26.6.2015 - E.2013/23349, K.2014/15555, T.7.7.2014 - E.2013/19367, K.2014/15554, T.7.7.2014 - E.2013/11484, K.2014/1888, T.5.2.2014 - E.2013/26233, K.2014/188, T.13.1.2014 - E.2013/6659, K.2013/10636, T.15.4.2013 - E.2013/2596, K.2013/5904, T. 6.3.2013 sayı ve tarihli kararları)
Yargıtay'ın emsal kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, boşanma davalarında, boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi ihtimal dâhilinde olan boşanmaya bağlı ikincil nitelikteki tazminat ve nafaka haklarının elde edilmesini temin etmek için dahi olsa uyuşmazlık konusu olmayan malvarlığı üzerine tedbir konulamayacağı tartışmasızdır.
***
Uygulamada ise Aile Mahkemeleri tarafından, görülmekte olan boşanma davalarında, davacının soyut talebi doğrultusunda, özellikle “kadının ve çocuğun korunması prensibi” hatalı şekilde geniş yorumlanarak ve çoğu zaman HMK md.391/2-(b) bendine aykırı surette gerekçesiz şekilde, davalı eşe ait malvarlığı değerleri üzerinde ihtiyati tedbir uygulanmaktadır. Ancak bilindiği üzere boşanma davalarında dava konusu edilen husus evlilik birliği olup, nafaka ve tazminat talepleri boşanmanın ferisi niteliğinde taleplerdendir. Dolayısıyla boşanma davalarında, dava sonucunda boşanmaya bağlı olarak verilmesi muhtemel ikincil nitelikteki nafaka ve/veya tazminat alacaklarının güvenceye alınması için olsa dahi davalı eşin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir uygulanması mümkün değildir.
Öte yandan, mal rejiminin boşanma davasının kesinleşmesi ile birlikte tasfiye olacağı, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak taleplerinin boşanma davasının ferisi niteliğinde olmadığı için boşanma davasından farklı bir dava dosyası kapsamında yöneltilmesi gerektiği gözetildiğinde, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı muhtemel alacak talebinin güvence altına alınması amacıyla dahi olsa görülmekte olan boşanma davası kapsamında eşlerin malvarlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir uygulanması hukuken doğru olmayacaktır.