BORÇLU İHALEYE ÇIKMASI PLANLANAN MALINI İSTEDİĞİ KİŞİYE İSTEDİĞİ BEDELDEN SATABİLECEK Mİ?

Abone Ol

Yazımın asıl amacının bu soruya cevap vermek olduğunu en baştan iletilmesinde fayda bulunmaktadır.

Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren İcra İflas Kanunu'na dair yönetmelikte, borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine müracaat ederek malın satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebileceği öngörüldü. Bu uygulamadan önce borçlunun satış evresini yönlendirme hakkı yok denecek kadar kısıtlı bir süreç idi. Ve sanki alacaklı tam egemen bir şekilde bu süreci yönetirken borçlu adeta “malı olmasına rağmen borcu var” anlayışıyla haksız bir tutumla karşı karşıya kalıyordu. Borçlu bu durumlarda kendi bulduğu veya anlaştığı bir alıcıyı ihaleye dahil ediyordu yada satış bedeli üzerinden bedeli ödeme imkanı varsa bu yöntemi kullanıyordu. Ancak bunlar dolanmayı gerektiren ve etik durumu tartışılacak durumlar olarak görülüyordu. Yeni uygulamayla birlikte bu durum yasallaşarak hukuki bir zemine oturtulması amaçlandı.

28 Mayıs 2022 tarihinde yayınlanan “İCRA VE İFLÂS KANUNU UYARINCA BORÇLUYA SATIŞ

YETKİSİ VERİLMESİNE DAİR YÖNETMELİKile birlikte artık yeni bir usul getirildi.

İhaleye çıkacak olan malın yahut malların niteliği fark etmeksizin öncelikle kıymet takdiri yapılması gereklidir. Malın niteliğine göre değişiklik gösteren uzmanlık alanına göre bir bilirkişi veya kurul tarafından belirlenen kıymet takdiri borçluya genel hükümlere göre tebliğ edilir.

Yönetmelikte belirtilen ilgili maddede;

MADDE 7- (1) Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine müracaat ederek malın satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir.

(2) Rızaen satış talebinde bulunan borçlu, tebligata elverişli adresini ve iletişime yarar bilgilerini satış talebiyle birlikte icra dairesine bildirir.

(3) Sicile kayıtlı bir mal ile ilgili borçlunun rızaen satış talebinde bulunması üzerine icra müdürü, rızai satış talebinin ilgili sicile işlenmesine yönelik gerekli işlemleri yapar.

Burada belirtilen madde ile birlikte aslında yeni usulümüzün ilk adımı atılacaktır. Tebligattan haberdar olan borçlu 7 günlük süre içerisinde rızaen satış yapabilmek için icra dairesinden yetki isteyecektir.

Rızai satış asgari bedelinin belirlenmesi

MADDE 8- (1) İcra müdürü, rızai satış asgari bedelini belirlemek için haczedilen malın sicile kayıtlı takyidatlarını temin ederek rüçhan hakkı alacaklısından alacağının devam edip etmediğini, devam ediyor ise alacak miktarını sorar.

(2) Belirlenen rızai satış bedeli, haczedilen malın kesinleşen muhammen kıymetinin yüzde doksanına karşılık gelen miktar ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu miktara ilave olarak bu aşamaya kadar haczedilen mal için yapılan takip masrafları toplamından az olamaz.

Böylece borçlu ihale kapsamına alınacak olan taşınır veya taşınmazlarının hangisine ait işlem yapmak istediğini öngörülen şartlar çerçevesinde satabilme imkanı tanınmıştır. Bu şekilde fırsatçılıkla karşı karşıya kalınan ihalelerin önüne bir nebze de olsa geçilmeye çalışılmıştır. Ancak aranan şartlarında sıkı olduğunu söylemek gayet tabiidir. Özellikle yukarıda belirtilenlerden en önemlisi yapılan muhammen bedelin yani amiyane tabirle bilirkişinin biçmiş olduğu kıymet takdirinin yüzde 90 altında bedelle satışın reddedileceği belirtilerek alacaklının haklarının da korunması sağlanmıştır. Ayrıca muhammen bedelin yüzde 90 oranının üstünde rüçhanlı alacak var ise rüçhanlı alacağın kıstas alınacağı ve her iki ihtimalde de takip masraflarının da eklenerek sonuç bir bakiye çıkartılarak hem devletin alacaklarının hem de rüçhan hakkı sahiplerinin menfaatleri korunmuştur. Burada rüçhan alacaklarının imtiyaz sınırlarının ne kadar geniş olduğunun yeni çıkan bir yönetmelikle de garanti edilmeye çalışıldığının altını çizmek gerekir.

Peki sonuç asgari rızai satış bedelinin belirlenmesiyle birlikte borçlu ne yapacak? Borçlu bu bedeli alıcı ile anlaşması gerekecek. Ve daha sonra da 15 günlük süre içerisinde icra dairesinin ilgili hesabına yatırması gerekli olacaktır.

MADDE 9- (1) İcra müdürü, rızaen satış yetkisi verilmesini isteyen borçluya, kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebrî satış işlemlerini durdurarak haczedilen malın rızaen satışı için bir yetki belgesi düzenleyerek tebliğ eder.

(2) Rızaen satış için düzenlenen yetki belgesiyle borçluya on beş günlük süre verilir. Bu süre, yetki belgesinin borçluya tebliğinden itibaren başlar.

Dosyanın mahkemeye sunulması

MADDE 12- (1) Alıcının, borçluyla anlaştıkları bedeli yukarıdaki maddeler uyarınca borçluya verilen on beş günlük süre içinde dosyaya ödemesi hâlinde icra müdürü, gerekli bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra rızai satışın şartlarının sağlandığını tespit ederse, satışın onayı ile malın devir ve teslim işlemlerinin yapılmasına karar verilmesi için dosyayı derhâl mahkemeye gönderir.

Mahkemenin kararı

MADDE 13- (1) Mahkeme, en geç on gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonucunda talebin kabulüne veya reddine kesin olarak karar verir. Mahkemece verilen karar UYAP vasıtası ile icra dairesine bildirilir.

(2) Mahkemenin kabul kararı ile malın mülkiyeti alıcıya geçer. İcra dairesince malın devir ve teslim işlemleri yapılır.

(3) Mahkemece rızaen satış talebinin reddine karar verilmesi durumunda, bu kararın icra dairesine gönderilmesinden itibaren üç iş günü içinde satış bedeli alıcının bildirdiği banka hesabına iade edilir. Ayrıca icra müdürü, 7 nci madde gereğince işlenen şerhin terkini için gerekli işlemleri yapar.

Artık mahkeme kararı ile birlikte tescilsiz kazanma hallerine de ek yapılarak ilamla teslim öngörülmüştür. Red kararı verilmesi halinde, yatırdığı tutar alıcıya iade edilir. Mahkeme kararınıjn aranması hem tescil için hem de alacaklıya oluşturulacak riski ortadan kaldırır. Çünkü özellikle hacizlerin hemen kalkması başka bir kimseye devri kolaylaştıracağından kötüniyetle yapılabilecek tasarrufların önüne geçilmesi mümkün olabilecektir.

Peki bu yönetmelikle sağlanan fayda nedir?

Borçlu borcundan dolayı malını ucuza satmaktan kaçınabilir. Eğer bu yöntem kullanılmazsa hesaplanan bedelin yarısından başlayan ihale bedeli nerede toplam takip masrafları ve asgari şartlar sağlanmış olursa orada duracak şekilde bir metot bulunmaktadır.

Örneğin 1.000.000,00-TL bir taşınmazı (bilirkişinin kıymet takdir bedeli olduğu düşünelim.) bulunan borçlu rızaen satış yetkisini kullanmazsa mevcut dosyada 10.000,00-TL takip masrafı varsa ihale yarı bedelden başlayacağından 510.000,00-TL’ye satılması mümkün olacak ve borçlunun eğer bu bedeli yükseltme durumu yoksa önüne geçemeyeceği bir durum olmaktaydı. Ancak yeni yönetmeliğin getirmiş olduğu rızaen satış yetkisi kullanılırsa aynı taşınmazı yüzde 90 altından satamayacağı için 900.000,00-TL + 10.000,00-TL olarak ilk hesapladığımız rakama oranla 400.000,00-TL fark olacaktır.

Bu hesapla birlikte aslında alacaklının alacağını garanti etmek noktasında bu yetkinin kullanılması iki tarafın da yararına olacaktır. Dolayısıyla bu yetki ile borçluya, mahcuzun düşük bedelle satılması önleme imkanı tanınmıştır.

Alacaklı satış talebi ile alacağına kavuşmak istemekte yararı bulunmakla birlikte borçlunun da bu haciz kurtulmasında ve sürecin uzamamasında yararı bulunmaktadır. Çünkü her uzayan gün faiz ve takip masrafları da artacaktır. Bu yöntem aslında etkin kullanılırsa hızlı da bir çözümdür. Ayrıca özellikle taşınır mallarda uzayan satış süreçi çabuk yıpranmaya yol açmakta hem de takipte oluşan masraflar örneğin yediemin günlük otopark ücreti gibi masrafların şişmesine neden olmaktadır.

Özetle tüm bu durumların önüne geçmek anlamında alacaklıya nispeten borçluya büyük bir yarar sağlayan bir yöntem daha borçlu durumda olanlara sunulmuştur.

“En kestirme yol bildiğin yoldur”

Artık biliyorsunuz…

Stj. Av. Şükrü KARTAL