BORÇLAR HUKUKU

Abone Ol

Borçlar Hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. Borçlar hukuku bir nevi eşitler arasındaki hukuki ilişkileri düzenler.

Borç ilişkisinde alacaklı ve borçlu olmak üzere iki taraf bulunmaktadır. Alacaklı taraf, borçludan bir edimin yerine getirilmesini istemektedir.

Borçlar hukuku, borç ilişkisinin doğumunu, hükümlerini, türlerini ve sona ermesini düzenleyen bir özel hukuk dalıdır.

Borç nedir?

Bir kişiyi diğer bir kişiye bir edimi yerine getirme(verme, yapma, yapmama) yükümlülüğü yükleyen hukuki ilişkidir. Bu ilişkinin bir tarafında alacaklı bir tarafında ise borçlu bulunur.

Geniş anlamda borç ile dar anlamda borcun farkı nedir?

Tanımdan da anlaşılacağı üzere tek bir edimin yerine getirilmesi söz konusu ise dar anlamda borç söz konusu olur.

Satıcı, yazıcı vermeyi borçlanıyor; alıcı para ödemeyi borçlanıyor. Ancak yazının yanında mürekkep, ambalajlama, gönderilmesi vs de dahil ise geniş anlamda borç söz konusu olur.

Borçlar Hukukunda sınırsız sorumluluk nedir?

Borçlu, borcundan kural olarak bütün malvarlığı ile sorumludur. Alacaklı, alacağını elde edemezse, borçlunun, mesleğini ve hayatını devam ettirmesi için zorunlu sayılan eşyaların dışında kalan bütün mal ve alacaklarını haczedip, paraya çevirebilir.

Ancak bazi istisnai hallerde borçlunun borcundan SINIRLI sorumlu olduğu kabul edilir.

Örneğin başka mirasçı bulunmadığı için miras Devlete kalmışsa, Devlet terekenin borcundan ancak kendisine kalan değerler ölçüsünde sorumludur.

Diğer durum ise tarafların anlaşarak borçlunun sorumluluğunu belli mallarla sınırlaması halidir. Örneğin borçlu borcundan yalnızca taşınır mallarıyla sorumlu olacak şeklinde bir kuralı taraflar kendi aralarında kararlaştırabilirler.

Borcun kaynakları nelerdir?

*Sözleşmeden doğan borç ilişkileri

*Haksız fiilden doğan borç ilişkileri

*Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri

Sözleşmelerin şekli nasıldır?

Taraflar arasında meydana gelen sözleşmenin şekli kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça hiçbir şekle bağlı değildir.

Ancak kanunda belirli bir şekle bağlı olduğu emredilen sözleşmeler, bu şekle uyularak yapılmazsa geçersiz olurlar.

İtiraz ile def’i farkları nelerdir?

İtiraz bir olaya ilişkindir. Kişi borcu ödediğini dolayısıyla da sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia edebilir. Def’i ise borcu ödememeye ilişkin bir haktır. Borcun varlığını kabul eder ancak zamanaşımına uğradığını iddia eder.

İtiraz edilmesi durumunda borçlu borcun doğmadığını veya sona ermediğini ileri sürmekle borcu kabul etmemektedir. Def’i durumunda ise borçlu borcu kabul eder ancak ifadan kaçınmak için birtakım nedenler ileri sürer.

İtirazı hakim kendiliğinden dikkate alır ancak def’i ileri sürülmediği müddetçe hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınmaz.

Hak düşürücü sürenin ileri sürülmesi bir itirazdır. Ancak zamanaşımının ileri sürülmesi def’i olur.

Borçlar hukukunda sınırlı sorumluluk nedir?

Bazı durumlarda borçlunun malvarlığı sorumluluğu sınırlandırılmıştır. Malvarlığı ile sınırlı sorumluluk, miktar ve konu bakımından söz konusu olur. Miktar bakımından sınırlı sorumluluk halinde, borçlunun malvarlığına alacaklı belli bir miktar için başvurabilir.

Örneğin kefilin sorumluluğu, kefalet senedinde gösterilen miktar ile sınırlıdır.

Konu itibariyle sınırlı sorumluluk durumunda ise borçlu, belli mallarla sınırlı olarak sorumlu tutulur. Bunun en belirgin örneği, terekenin borçlarından dolayı hazinenin(devletin) sorumluluğunun, miras bırakandan intikal eden mallar mallar ile sınırlı tutulmasıdır.

Eksik borç nedir?

Belli durumlarda geçerli bir borç ilişkisinin kurulmasına rağmen bundan doğan borç sorumluluk doğurmaz, bu gibi durumlarda borç vardır ancak sorumluluk yoktur.

Eksik borçların türleri nelerdir?

*Kumar ve Bahisten doğan borçlar

*Evlenme tellallığından doğan borçlar

*Zamanaşımına uğramış borçlar

*Ahlaki görevlerden doğan borçlar

Eksik borçların nitelikleri nelerdir?

İfa varsa bu geçerli bir ifadır.

Bilerek ve isteyerek yerine getirilen eksik borç, sebepsiz zenginleşme davasının konusu olamaz.

Sözleşmenin geçerli olarak meydana gelebilmesinin şartları nelerdir?

*Sözleşmeden bahsedilmek için iki taraf olmalıdır.

*Sözleşmede karşılıklı irade açıklaması olması gerekir.

*Sözleşmede irade açıklamaları birbirine uygun olmalıdır.

Sözleşme özgürlüğü nedir?

Bir kimsenin kendi arzu ve iradesi ile dilediği konuda ve şartlarda sözleşme yapabilme ve kendi adına hak ve borçlar doğurabilme özgürlüğü, sözleşme özgürlüğü olarak ifade edilir.

Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir.

Sözleşme özgürlüğü, her şeyden önce sözleşme yapma özgürlüğünü kapsar. Kural olarak, kimse sözleşme yapma zorunluluğu altında değildir. Ancak bunun kanundan veya dürüstlük kuralından doğan istisnaları ile karşılaşmak mümkündür.

Öte yandan sözleşme özgürlüğü, sözleşmenin konusunu, kapsamını ve tarafını seçme, şeklini ve türlerini serbestçe tayin etme özgürlüğünü de kapsar. Bu özgürlüğün, hukuk düzeninin sınırları içerisinde kullanılabileceği unutulmamalıdır.

Sözleşme nasıl yorumlanır?

Yorum, tarafların sözleşmede kullandıkları ifadelere ve taşıdıkları amaca bakarak, onların gerçek iradelerini ve ortak gayelerini ortaya çıkarmak için yapılır.

Sözleşmelerin yorumunda tarafların gerçek ve ortak iradelerini ortaya koymak asıldır. Doğruluk ve güven kurallarına uygun olarak, hal ve şartlar dikkate alınarak, orta zekalı, dürüst ve güvenilir bir insanın alışılmış hayat tecrübelerine göre irade beyanına vereceği anlam esas alınır.

Sözleşmenin uyarlanması nedir?

Sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan çeşitli nedenlerle, ifanın aşırı derecede zorlaştığı hallerde, söz konusu akdin yeni koşullara uygun hale getirilmesi sözleşmenin uyarlanması olarak ifade edilir.

Borçlar hukukunda, sözleşmelere ilişkin ilkelerden biri de söze bağlılık yani ahde vefa ilkesidir. Buna göre, sözleşme kurulduktan sonra şartlar ne kadar değişirse değişsin taraflar, sözleşmenin gereğini aynen yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak bu ilkenin mutlak olarak uygulanması, bazen hakkaniyet ve adalet duygularıyla çelişebilir.

İşte, sözleşmelerin yeni koşullara uyarlanabilmesi, bu durumda başvurulması gereken önemli bir araçtır. Fakat bu yolu harekete geçirme, çoğu zaman tarafların haklarını kötüye kullanmaları ile sonuçlanabileceğinden önemli bir takım şartların varlığına bağlı tutulmuştur.

Bu şartlar;

*Devam eden sözleşme ilişkisi içinde tarafların edimleri arasındaki denge, borçludan sonuçları yüklenmesi talep edilemeyecek kadar büyük ölçüde bozulmuş olmalıdır. Buna işlem temelinin çökmesi adı verilmektedir.

*Edimlerin dengesindeki bu değişiklik sözleşme yapılırken başta öngörülemeyen olağanüstü sebeplerden ileri gelmelidir. Söz gelimi, savaş, ekonomik kriz, doğal afetler, yüksek devalüasyon gibi.

*Aşırı ifa güçlüğü yaratan durum, borçludan kaynaklanmamış olmalıdır.

*Borçlunun, ifası aşırı güçleşen edimi henüz ifa edilmemiş olmalı veya ifa güçlüğünden kaynaklanan haklarını saklı tutarak ifada bulunmuş olmalıdır. Önceden tahmini mümkün olmayan olaylara rağmen borçlu edimini yerine getirmişse ifanın güçleşmesinden bahsedilemez.

Bu şartların gerçekleşmesi halinde, aşırı ifa güçlüğüne uğrayan karşı tarafa bildirmek suretiyle sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasını talep edemez. Bu hak mutlaka mahkemeye başvurmak ve dava açmak yoluyla kullanılmalıdır.

Ön akit nedir?

Ön akit, sözleşme yapma vaadidir.

Sözleşme yapma vaadi; tarafların, hali hazırda var olan engelin kalkmasıyla ileride asıl sözleşmeyi yapacakları konusunda taahhüt altına girmeleridir. Sözleşme yapma vaadi bir ön sözleşme olduğundan, sözleşmelerin kuruluşuna ve geçerliliğine ilişkin kurallar burada da geçerlidir.

Borçlar Kanununa göre; ön sözleşmenin şekli, ileride yapılacak asıl sözleşmenin geçerlilik şekline tabidir.

Örneğin, taşınmaz satım sözleşmesi resmi şekle tabi olduğundan, onunla ilgili yapılan ön sözleşme de aynı şekle tabidir.

Taşınmaz satış sözleşmesi yapma yetkisi sadece tapu memuruna aittir. Taşınmaz satım vaadi sözleşmesini ise noterler de yapabilmektedir. Dolayısıyla kanun yukarıdaki kurala bir istisna getirmiştir.

Sözleşme yapma vaadi, taraflara asıl sözleşmenin yapılmasını talep hakkı verir. Taraflardan biri, asıl sözleşmenin yapılmasına yanaşmazsa, sözleşmeye aykırı davranmış olur.

Mahkemenin vereceği hüküm, davalının iradesi yerine geçer ve asıl sözleşme yapılmış olur.

Bundan sonraki sözleşme ihlalleri, asıl sözleşmeye aykırılık oluşturacak ve gerektiğinde taraflardan biri, diğer tarafı asıl sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle sorumlu tutabilecektir.

Sözleşme hazırlanırken nelere dikkat etmeliyiz?

Sözleşmenin taraflarının sözleşmeye adı, soyadı, TC kimlik numarası ve ikamet adresi yazılmalıdır. Hatta ve hatta sözleşmenin taraflarının iletişim bilgileri de sözleşmeye eklenmelidir.

Sözleşmenin tarafları gerçek kişiler ise tarafların kimlik fotokopileri de sözleşmeye eklenmelidir.

Sözleşmenin tarafları tüzel kişi ise vergi levhası ve imza sirküleri sözleşmeye eklenmelidir. Ticaret şirketi ise ticaret sicil numarası sözleşmeye eklenmelidir.

Sözleşmelerde dikkat edilmesi gereken hususlardan biri şekil şartıdır. Kanunlarda açıkça resmi şekle tabi tutulan bir sözleşme o şekil şartına uygun olarak yapılmazsa, sözleşme geçersiz sayılır. Sözleşmede tarafların hak ve yükümlülükleri detaylıca belirtilmelidir. Sözleşme tarihi, süresi ve bitiş tarihi net olarak belirtilmeli, sözleşmenin uzaması durumunda neler olabileceği hüküm altına alınmalıdır.

Sözleşme hazırlanırken tarafların ehil olup olmadıklarına mutlaka dikkat edilmelidir.

Sözleşmenin sadece son sayfasına imza atılmamalı. Sözleşmenin her sayfası paraf edilmelidir.

Sözleşme hazırlandıktan sonra sözleşmenin sonunda sözleşmenin kaç sayfa olduğu son sayfaya yazılmalıdır. Aynı zamanda sözleşmeden kaç nüsha alındığı ve bu nüshaların kimlere verildiği de sözleşme içerisinde belirtilmelidir.

Sözleşme maddeleri iyi bir şekilde okunmalıdır. Aksi halde istenmeyen hukuki ihtilaflar meydana gelebilir.

Sözleşmede cezai şart belirleniyor ise bu cezai şartın hukuka ve ahlaka aykırı olmamasına dikkat edilmelidir.

Aynı zamanda her sözleşmenin bir başlığı olmalıdır. Örnek verecek olursak KİRA SÖZLEŞMESİ gibi.

Sözleşmede yapılacak iş ya da hizmet ile ilgili tüm ayrıntılar sözleşmede detaylı bir şekilde yer almalıdır.

Mesela sözleşmede on kilo Çorum leblebisi alınacağı kararlaştırılmış ancak sözleşmede sadece leblebi yazmış ve satıcı size Çorum leblebisi yerine herhangi bir leblebi getirmiş ise herhangi bir hak iddia edemezsiniz. Bu yüzden ufak detaylar gibi görünen önemli hususlara dikkat etmek gerekir.

Sözleşmede ödemenin hangi tarihte olacağı, ödemenin ne şekilde olacağı, taksitler vs net bir şekilde belirlenmelidir. İspat kolaylığı açısından BANKA HAVALESİ tercih edilmelidir. Açıklama kısmına da paranın ne için gönderildiği yazılmalıdır.

Sözleşme maddeleri açık ve net olmalıdır. Muğlak olmamalıdır.

İmza atacak kişiler sözleşmenin imzalanacağı yerde bulunmalıdır. Zira her sözleşme tarafların karşılıklı olarak atacağı imzalarla geçerlilik kazanır. Uygulamada yapılan en büyük yanlışlardan biri her iki taraf aynı anda hazır bulunmazken imza atılmasıdır.

Taraflar sözleşmeyi aynı anda imzalamazlarsa bir taraf kötü niyetli davranarak ileride sözleşmeyi başka birine imzalatabilir. Bu da ispat açısından oldukça zordur. Hak kaybı yaşanabilir.

Sözleşme kanunun emredici hükümlerine aykırı olmamalıdır.

Sözleşmede her iki tarafın ıslak imzası bulunmalıdır. Bu imzalar mavi tükenmez kalem ya da mavi pilot kalem ile atılmalıdır.

Şirketlerin sözleşmede imza ile birlikte KAŞE kullanması gerekmektedir. Bu hususa dikkat ediniz…

Sözleşmede parasal tutarlarda dövizli işlemler söz konusu ise ödemenin dövizle yapılmaması durumunda esas alınacak kur tespit edilmelidir.

Sözleşmenin orijinal nüshası üzerinde herhangi bir karalama işlemi yapılmamalıdır.

Şart olmamakla birlikte her sözleşmede kefil veya teminat bulunmalıdır.

Sözleşmeye yazılan rakamlar aynı zamanda YAZI ile de yazılmalıdır.

Sözleşmede kaç taraf var ise nüsha sayısı da o kadar olmalıdır.

Sözleşmenin yabancı dile çevirisi gerekiyor ise alanında uzman çevirmenden yardım alınmalıdır. Yabancı dili bilen her kişi değil alanında uzman çevirmen tercih edilmelidir.

Sözleşmede yer alan hükümler yoruma açık olamayacak kadar net olmalıdır. Sözleşmedeki hükümler şüpheye yer bırakmayacak kadar anlaşılır olmalıdır.

Sözleşmeye imza atan kişinin imza yetkisinin olup olmadığı araştırılmalıdır.

*Sözleşme yeteri kadar açık ve anlaşılır mı?

*Sözleşmede tarafların istek ve amaçlarının tam olarak gözetilmiş mi?

*Sözleşmede tarafların hak ve yükümlülükleri tam olarak ifade edilmiş mi?

*Sözleşme kanunun emredici hükümlerine uygun ve geçerli bir sözleşme mi?

*Sözleşme, bulunması gereken tüm hususları kapsıyor mu?

*Sözleşmede gereksiz ayrıntılardan kaçınılmış mı?

*Sözleşmenin bir bütün olarak nasıl görünüyor?

*Sözleşmede yazım kurallarına uyulmuş mu?

Sözleşmede bulunması gereken unsurlar nelerdir?

Sözleşme Başlığı

Tarafların isimleri ve TC kimlik numaraları

Sözleşmenin tarihi

Sözleşmenin konusu

Tarafların hak ve yükümlülükleri

Cezai şart

Sözleşmede yer alan yükümlülükler

Sözleşmeyi noterde yapmamız gerekir mi?

Borçlar Kanununda belirtildiği üzere, sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanundan doğan şekil çeşitleri, adi yazılı şekil, resmi şekil ve sözlü şekildir. Sözlü şekil yalnızca, evlenme ve sözlü vasiyetnamede uygulanır.

Borçlar Kanununda adi yazılı şekil, alacağın temliki, şufa sözleşmesi, bağışlama vaadi, kefalet sözleşmeleri için öngörülmüştür. Ayrıca taraflar kanunun şekle tabi kılmadığı sözleşmeleri kendi iradeleriyle adi yazılı şekilde yapabilirler. Resmi şekil, sözleşmeyi oluşturan irade beyanlarının kanunda belirtilen usule göre resmi memur tarafından düzenlenen vesikada (belgede) açıklanması ile gerçekleştirilir. Arsa payı ( kat ) karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kanun gereği noterde resmi şekilde yapılması gerekmektedir.

Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz. Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.

Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur. Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer. Bu sebeple borç altında girmek için yeterlidir.

Dolayısıyla birkaç sözleşme dışında sözleşmenin noterde yapılması şart değildir. Ancak ispat kolaylığı açısından ve daha profesyonel olması açısından noter huzurunda yapılmasında fayda vardır.

Uygulamada borçlar hukuku alanında en sık görülen davalar nelerdir?

Sözleşmelerden kaynaklanan alacak davalarında,

Haksız fiillerden kaynaklanan tazminat davalarında,

Borçların ifa edilmemesi veya eksik ifasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda,

Borcu sona erdiren ibra, yenileme, takas hususlarında,

Kira sözleşmelerinden kaynaklanan davalarda,

Gayrimenkul davalarında,

Müdahalenin men'i davasında,

Satım ve eser sözleşmesinden kaynaklanan davalarda,

Maddi-manevi tazminat davaları,

Kat mülkiyetinden doğan davalar,

Avukata nasıl vekaletname verebilirim?

Türkiye’de yaşayan kişiler vekaletname vermek istediği avukatın vekaletname bilgilerini(TC kimlik numarası, adı, soyadı, adres) öğrendikten sonra herhangi bir notere gidip ‘’Ben bu avukata vekaletname vermek istiyorum’’ demesi yeterlidir. Dava konusunu da notere belirtmelidir.

Yurtdışında yaşayan kişiler ise yine avukatın vekaletname bilgilerini öğrendikten sonra konsolosluğa gidip vekaletname çıkartabilirler.

Avukatlar istisnai haller ve ivedi haller haricinde vekaletname olmadan işlem yapamazlar.