BİR HAKİMİN TECAVÜZ ETMEDİĞİ KALMIŞTI

Abone Ol
Ukrayna Parlamentosu milletvekili Borislav Bereza, Dnepropetrovsk ilinde bir hakimin mahkeme avukatına tecavüz girişiminde bulunduğunu yazdı. (Mahkeme avukatından kasıt nedir bilmiyorum belki çeviri hatası olabilir)

Bereza, hakimin olaydan sonra verdiği ifadede  “kötü bir amacı olmadığını, sadece avukatı dava sürecindeki ihlallerinden ötürü cezalandırmak istediğini” söylediğini aktardı.

Savcılık da olayı doğrulamış ve yargılama süreci başlamış.

Haberi okuyunca nasıl bir tepki verdiğimi buraya yazamam elbette. Ama haberi iki üç kez okuyum bol bol gözlerimi kırpıştırdım.
Bir keresinde bir takipçim bana bir mesaj yollamıştı. Mesaj özetle şöyleydi:

“Eşim hakim, Anadolu’da görevdeyiz. Bana sürekli şiddet uyguluyor, boşanmak istediğimde asla boşanamayacağımı ve darp raporu almak istediğimde de buna engel olacağını söylüyor. Bana: ‘Kızım ben hakimim, kimliğim her kapıyı açar, sana deli raporu alırım’ diyerek tehdit ediyor”

Bu yazımda amacım ruh halimi tasvir etmek değil tabi ama böyle durumlarda neler hissediyorum bilemezsiniz: Öfke, çaresizlik, hırs, bıkkınlık, coşku, harekete geçme isteği, tedirginlik ve endişe… 

Kadına yardım edemedim. Çünkü benimle iletişimi kesti. Hoş, bana adını bile vermemişti. Sahte bir hesaptan atmıştı mesajı. Mesajın içeriğinin gerçeğe aykırı olabileceğini hiç düşünmedim açıkçası. O, adını bile vermeye çekinen çaresiz bir kadındı. 
 
Nitekim o hakim kim nerede o kadın hala şiddet görüyor mu bilmiyorum.

İşte Ukrayna’daki bu olay ve bu kişinin savunması da bende aynı etkileri uyandırdı.

İnstagram hesabımda tecavüz ve şiddet ile ilgili yaptığım paylaşımlara bazı erkekler nedense tepki gösteriyor. Çoğu erkek destek verirken bazılarının neden yazılarıma ve düşüncelerime tahammül edemediğini çok iyi biliyorum aslında.

“Kadın da öyle giyinmesin canım, o saatte gezmesin canım”cılar genelde suçun sağ kalanı ile değil suçun şüphelisi ile empati kuruyorlar. Onlar da kendi içlerinde haklılar; hiçbir zaman mağdur olmayacaklarını biliyorlar (en azından öyle sanıyorlar) ama bir kadının giyindiklerinden tahrik olmama konusundan emin olamıyorlar. O yüzden kendisini o erkeğin yerine koyuyor ve bazı bahaneler üretiyor.

“İstediğimi giyerim tecavüz edemezsin” dediğimde “ O zaman tecavüze katlanırsın cicim” ya da “O….pu o zaman ben de tecavüz ederim” diye geri cevap verenlerin tavrı bunu ispatlıyor.

Ben erkekler arasındaki ayrımı çok iyi yapmaya çalışıyorum. Mesela eşim diyor ki ”Feyza, artık asansörde bir kadın ile yalnız kalmak istemiyorum”. Geçenlerde bir meslektaşım da dedi ki “Avukat Hanım ben akşam vakti bir kadının arkasından yürüyorsam koşarak önüne geçiyorum ki korkmasın benden”.

Başka bir erkek arkadaşım diyor ki “Feyza inan bir kadın ile yalnızsam 3-4 metre ötesinde durmaya çalışıyorum”

Bir üstadım şöyle anlatıyor: “Ofisime ilk defa gelen kadın müvekkillerim ile muhakkak ofisteki bir kadın avukat arkadaşımız ile birlikte görüşüyorum, karşılıklı güven ilişkisini kurana kadar.”

Aynı şekilde bir hekim de bana benzer bir şey anlattı “Kadın asistan olmadan artık kadınları yalnız muayene etmiyorum”
Erkeklerin önemli bir bölümünde “tacizci, tecavüzcü” olarak algılanma endişesi başladı. Kadınların korkularının yanında bu korku küçük kalsa da asla önemsiz değil.

Bu bence toplumsal bir dönüşümün başlangıcı. Şiddeti ya da tecavüzü kafasından geçirenler, bunun komik olduğunu düşünenler, bunu bir fantezi kabul edenler, erkek ve kadınların birlikte verdiği tepki ile yer edinemez hale gelecekler.

Ben hukuki yaptırımların önemi ile birlikte toplumsal tepkilerin de çok önemli olduğunu düşünüyorum ve kadına şiddet ve tecavüz konularında kesinlikle erkeklerle omuz omuza yürümenin çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.

Çünkü gerçekten öyle daha güçlüyüz ve bu olay sadece kadınların tepki verdiği bir durum olmaktan çıkmalı. Erkekler de en az kadınlar kadar bu olaylara bireysel olarak verdikleri tepkileri örgütlemeli ve görünür kılmalılar.

Çünkü tecavüz ve şiddet her ne kadar kadınların sorunu gibi gözükse de aslında erkeklerin sorunu.



(Bu köşe yazısı, sayın Av. Feyza Altun Meriç tarafından sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)