BİLGELİK VE CEHALET İKİLEMİNDE SOKRATES DEMOKRASİSİ

Abone Ol

Geçen gün sosyal medyada kimi okumalar yaparken Keyifhane adlı sitede gözüme ilginç bir yazı çarptı. Yazı Sokrates ve Demokrasi başlığı ile kaleme alınmıştı. Yazının hemen girişinde, sunuş babında ifade edilen cümle doğrusu epeyce cürektar bir tavır içeriyordu. Cümle aynen şöyleydi ’’Eski Yunanda Demokrasi fikri ilk ortaya çıktığında Sokrates bu fikri hiç benimsemediği gibi şiddetle de karşı çıkmıştır. Hatta Platon’un yazılarından da öyle anlıyoruz ki Sokrates’in idamına sebep de demokrasiye karşı oluşudur.’’ Yazar yukarıdaki düşüncesini desteklemek içinde aşağıda okuyacağınız anektodu referans gösteriyordu.

‘’..Bir gün Sok.rates yine öğrencileriyle sohbet ederken bir öğrencisi Sokrates’e sorar:

─ Eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir?

Mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı? Hem çok mümkündür ki daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. Şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.

Bunun üzerine Sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o öğrencisine önce sorar.

─ Bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur?

Öğrenci:─ Elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. Bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.

Sokrates:─ Peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?

Öğrenci:─ Elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.

Sokrates:─ Peki bize yine söyler misin bir gemide yüz yolcu bulunsa geminin nerede-nasıl ve hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir yoksa o yüz yolcu mu?

Öğrenci:─ Eğer yolcular içinde Denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.

Sokrates:─ Peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez, herkes bildiği yerde konuşmalı ve her iş ehline verilmeli?

Öğrenci:─ Pek tabi olması gereken budur.

Sokrates:─ Peki o halde bize yine söyler misin kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi?Hem sen de kabul ettin ki bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur…’’

Platon’dan aktarıldığı iddia edilen bu diyalogların mantık silsilesi daha sorumlu bir tavırla incelendiğinde, buradan Sokrates’in demokrasiye karşı olduğu ve sırf bu yüzden idam edildiği sonucunu çıkarmak, hem çok zor hem de çok tartışma götürür önerme olur. Çünkü Demokrasinin birincil karakteri özgür konuşmaktır. Özgür konuşmak ve özgürce akıl yürütmek, demokrasi denilen siyasi rejimin en temel özelliğidir. Sokrates bu kadar içselleştirdiği ve neredeyse felsefesini üstüne bina ettiği bu demokratik yönetme karşı olabilir mi? Bu mümkün mü?

Sokratesin, Azınlık-çoğunluk, bilge-cahil ikilemlerinde aradığı  şey, Doğru karar verme hakikatıdır. Mantığının vurgusu doğru karar alabilme yetisidir. Karar alma biçiminin, doğru karara gölge düşürme ihtimali onun, endişe kaynağıdır. Ama bu mantığının bile bugün demokrasi denilen siyasi rejime ilham verdiği yadsınamaz. Bugün bütün dünyada egemen olan demokrasi aslında temsili demokrasidir. Doğrudan demokrasi değil. Söz gelimi parlamento, seksen milyonu temsil etmek için beş kişiden oluşturulur. Koca bir kenti sadece bir belediye başkanı temsil eder. Örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Temsili demokrasilerin oluşturulmasında Sokratesci bir yaklaşım egemendir. Aradan 2500 yılı geçmesine rağmen Sokratesin fikirleri bu bakımdan da bütün canlılığını korumaktadır. Siyasi partiler temsilidir. Sivil toplum kuruluşları temsildir. Çoğunluğu temsil etmek için küçük azınlık guruplar, çoğunluk tarafından seçilerek görevlendirilir. Burada aranılan yegane kriter, ikna ederek rıza üretmektir.

Zaten gerçek bir temsili demokrasi tarifi yapılırken şu üç saç ayağına vurgu yapılır. Önermek, ikna etmek ve rıza üretmek. Sonuçta temsili demokrasi bir delegasyon sistemidir ve seçilen delegeler, büyük çoğunluğu temsil eder.