BAŞÖRTÜSÜ VE ANAYASA

Abone Ol

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında değişiklik istemini içeren ve 336 milletvekilinin imzası ile AKP tarafından Meclise verilen kanun teklifi ile; başörtüsü ve ailenin tanımına ilişkin yeni düzenlemeler getirilmek istenmektedir.

Ancak istenen şeyler; “başörtüsü ve aile birliği tanımı ile sınırlı olmayıp; kılık kıyafete ilişkin yeni düzenlemeleri” de kapsamaktadır.

BAŞÖRTÜSÜ VE KILIK KIYAFET

Anayasa değişikliğini içeren yeni kanun teklifinin 1. Maddesinde aynen “Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetlerinden dolayı… kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan yoksun bırakılamaz.” denmektedir.

Yani getirilmek istenen yeni kanun ile; yalnız başörtüsü değil, “tercih ettiği kıyafet” denilerek çarşaf, peçe gibi kılık ve kıyafetlerin de giyilmesine serbestlik getirilmek istenmektedir.

Hatta o kadar ki; askeriye, tıp, emniyet gibi verilen hizmete göre kıyafet giyilmesinin zorunlu olduğu ortamlarda bile, bu zorunluluğun; kadının başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafeti giymesini hiçbir surette engellemeyecek ölçülerde olması yönünde kısıtlama getirilmektedir.

Teklifin görülmeyen, göz ardı edilen en önemli noktalarından biri budur.

Başörtüsü konusuna gelince; unutulan ve değerlendirilmeyen hususlardan bir diğeri, halen yürürlükte olan Anayasamızın değiştirilemeyecek ve Anayasaya aykırılığı dahi iddia edilemeyecek maddelerini etkileyecek değişiklik istemlerini kapsamasıdır.

DEĞİŞTİRİLEMEZ NİTELİKTEKİ MADDELER

Anayasamızın 4.Maddesinde; Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile Cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği gibi değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hükmü yer almaktadır. Bu madde ile bağlantılı olan ve “İnkılap (Devrim) Kanunları’nın Korunması” başlığını taşıyan 174. Maddesinde; bu madde de yer alan hükümlerin, Anayasaya aykırılığının dahi iddia edilemeyeceği yani değiştirilmeyeceği, devamlı ve sürekli olarak uygulanacağı ibaresi vardır.

Anayasamızın değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği 174. Maddesinin 3. Fıkrasında “Şapka İktisası (kullanılması) Hakkında Kanun” yer almaktadır.

ŞAPKA VEYA BİR DİĞER BAŞLIK

Değiştirilmesinin dahi istenemeyeceği, Şapka İktisası (Kullanılması) hakkındaki 671 sayılı Kanun’un 1. Maddesi, kadın erkek ayrımı yapılmaksızın “Bütün memur ve müstahdemin, Türk Milletinin giyeceği başlık olarak şapka kullanmak zorunda olduğu ve şapkaya aykırı ve değişik bir başlığın kullanılamayacağı” hükmünü taşımaktadır.

Anayasa’mızda yer alan bu maddede; başına şapka veya bir başlık takmak isteyen kadın veya erkek ayrımı yapılmaksızın, tüm vatandaşlarımızın ve ülkemizde yaşayan tüm insanların, yalnızca şapka takabilecekleri hükmü vardır. Maddenin devamında, buna aykırı bir uygulama ve alışkanlığı, hükümetin önlemekle yükümlü ve zorunlu olduğu yazılıdır.

Getirilen yeni yasa teklifi ile, Anayasamızın bu amir hükmü de ihlal edilmektedir.

TARİKAT, ŞEYH VEYA MÜRİD

Anayasanın, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği öngörülen aynı maddesinde yer alan bir diğer kanun 677 sayılı “Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine (Kapatılmasına) ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına (Kaldırılmasına ve İptal Edilmesine) Dair Kanun” dur.

Bu kanun ile; bütün tarikatlar, tekkeler, zaviyeler kapatılmış; şeyhlik, dervişlik, müridlik, üfürükçülük, büyücülük, falcılık gibi unvan ve isimlerin kullanılması ve bu gibi yerlerde bu isimler altında çalışma yapılması kesin olarak yasaklanmıştır. Yasaklanan bu işleri yapan kişilere para ve hapis cezaları öngörülmüştür.

Ancak yasaklanan bu örgütlerin ve bunları yapan kişilerin serbestçe faaliyette bulundukları ve Anayasanın bu yönü itibariyle de ihlal edildiği görülmektedir.

ÖĞRENİM BİRLİĞİ

Anayasamızda yer alan ve değiştirilmesi dahi mümkün olmayan kanunlardan biri de 430 sayılı “Tevhidi Tedrisat Kanun’u” yani “Öğrenim Birliği Kanunu’dur.”

Bu kanuna göre; Türkiye dahilindeki bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Her türlü vakıf tarafından kurulan ve yönetilen tüm okullar kapatılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmiştir. Dini alanda eğitim vermek yetkisi yalnız Bakanlığa bağlı İlahiyat Fakültesine bırakılmıştır. Bu kanuna aykırı hareket edilmesi Anayasa’nın ihlali ve suç olmaktadır. Günümüzde eğitim vermekte olan; vakıf, dernek, kurum veya kişilerin kurduğu Kuran kursları ve imam hatip okulları bu kapsam dahilinde değerlendirilmelidir.

SONUÇ OLARAK

Anayasa’nın değiştirilemez ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemez nitelikteki maddelerine aykırı olan her türlü yeni kanun veya değişiklik önergeleri verilemez, verilse ve kabul edilse dahi geçerli olmaz. Başörtüsü kanun teklifi denen bu öneri de, bu kapsamdadır. Anayasa’ya aykırı olan bu tür eylemlerin hukuki sonuçları olacaktır.

Avukat A.Erdem AKYÜZ