I. Basit Yargılama Usulü

Basit yargılama usulü; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda 17.10.2019 tarihinde kabul edilip, 24 Ekim 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Ceza Muhakemesi Hukukuna kazandırılan yeni bir müessesedir. Basit yargılama usulü; 7188 sayılı Kanunun 24. ve 25. maddeleriyle, CMK m.251’e ve m.252’ye eklenmiştir.

CMK m.251’de; basit yargılama usulünün, asliye ceza mahkemesi tarafından iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda uygulanabileceği düzenlenmiş, bu usulün uygulanması halinde, iddianamenin sanık, mağdur ve şikayetçiye tebliğ edileceği ve beyan ile savunmaların on beş gün içinde alınacağının isteneceği, tebligatta duruşma yapılmaksızın karar verileceğinin belirtilmesi gerektiği öngörülmüştür.

Yine aynı düzenlemenin diğer fıkralarında, beyan ve savunma için verilen sürenin dolmasından sonra Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın TCK m.61 dikkate alınarak, CMK m.223’de bulunan kararlardan birisine hükmedileceği düzenlenmiştir. Basit yargılama usulünde, CMK m.231’in 5. ve devamı fıkraları uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar da verilebilir.

CMK m.251/7 ve m.251/8 uyarınca; yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik halleri, soruşturma ve kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında ve basit yargılama usulü kapsamına giren bir suç ile girmeyen bir suçun birlikte işlenmesi durumlarında basit yargılama usulü uygulanamayacaktır.

CMK m.252’de ise basit yargılama usulüne itiraz düzenlenmiştir. Bu maddede yer alan hükümler gereğince; basit yargılama usulü uygulanarak verilen bir karara itiraz edilebilecek, ancak süresi içinde itiraz edilmeyen hükümler kesinleşecektir. Yine CMK m.252/3 uyarınca; mahkeme itiraz üzerine karar verirken ilk verdiği hükümle bağlı olmayacak, yeni ve farklı bir karar verebilecektir.

Her ne kadar itiraz üzerine verilen kararda mahkemenin önceki hükmü ile bağlı olamayacağı öngörülse de, CMK m.252/2’nin ilk halinde itiraz üzerine dosyayı yine basit yargılama usulüne göre karar veren hakimin inceleyeceği ve yine aynı hakimin genel hükümlere göre karar vereceği düzenlenmişti. Bu durum tartışmaya yol açtığından değiştirilmiştir. Değişiklikle birlikte getirilen düzenleme ve bu değişikliğe ilişkin görüşümüz aşağıdaki başlıklarda ortaya koyulacaktır.

II. Yeni Getirilen Düzenleme

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun basit yargılama usulünde itirazı düzenleyen 252. maddesinin 2. maddesinin değişiklikten önceki ilk halinde, basit yargılama usulüne itiraz durumunda itiraz üzerine duruşma açma ve genel hükümlere göre yargılama yapma yetkisi yine aynı mahkemeye ve hakime verilmiştir. Hükmün ilk hali; “İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi halinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır.” şeklindedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 02.03.2024 tarihinde kabul edilip, 12.03.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bu düzenlemede değişikliğe gidilmiştir. 7499 sayılı Kanunun 17. maddesiyle yapılan değişiklikle hükmün başında yer alan düzenleme, “İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece dosya o yerde birden fazla asliye ceza mahkemesi bulunması halinde, tevzi kriterlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesine gönderilir ve bu mahkemece duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur.” şeklinde değiştirilmiştir. Hükmün güncel hali, ““İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece dosya o yerde birden fazla asliye ceza mahkemesi bulunması halinde, tevzi kriterlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesine gönderilir ve bu mahkemece duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Tek asliye ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde ise, aynı mahkemede yetkili başka bir hakim varsa bu hakim tarafından; aksi halde adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanınca görevlendirilen hakim tarafından duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur.” şeklindedir.

Bu değişiklikle birlikte, basit yargılama usulü uygulanarak görülen bir davada basit yargılama usulüne itiraz halinde davayı genel hükümlere göre duruşma açarak aynı mahkeme ve hakimin tekrar incelemesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Böylelikle; yeni düzenleme uyarınca, basit yargılama usulüne itiraz üzerine dosyanın yeni bir mahkeme ve hakim tarafından görülmesi sağlanacak, basit yargılama usulüne göre karar vermiş, yani esasen açıkça ihsas-ı reyde bulunmuş hakimin doğrudan eski kararını tekrarlama ihtimalinin önüne geçilmiştir.

Bu değişiklik sonrasında, basit yargılama usulü uyarınca yargılama yapan yerel mahkemelerin kararlarına itiraz edilmesi üzerine, “… yargılama sırasında 7499 Sayılı CMK ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 17. maddesiyle değişik 5271 Sayılı Yasanın 252. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ‘itiraz üzerine hükmü veren mahkemece dosya o yerde birden fazla Asliye Ceza Mahkemesi bulunması halinde, tevzi kriterlerine göre belirlenen Asliye Ceza Mahkemesine gönderilir ve bu mahkemece duruşma açılarak genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur’ şeklinde düzenlemesinin yürürlüğe girdiği ve usulü hükmü olduğu, derhal uygulanması gerektiği dikkate alındığında iş bu dosya hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dosyanın genel tevzii hükümlerine göre belirlenen asliye ceza mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde kararlar verilmektedir. Bu kararlar doğrudur.

III. Görüşümüz

Belirtmeliyiz ki; önceki düzenleme uyarınca basit yargılama usulüne itiraz üzerine dosyanın yeniden genel hükümlere göre ele alınmasına ve yeni bir karar verilmesine imkanı tanınmışsa da, dosyanın aynı mahkemede farklı bir esasa kaydedilmesi öngörülmüş, hakim değişikliğine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu durum; genel hükümlere göre yargılama yapacak hakimin, basit yargılama usulüne göre yargılamayı yapan ilk hakim olduğundan, genel hükümlere göre yargılamayı yapacağı sırada tarafsızlığına ve sanığın adil/dürüst yargılanma hakkına olumsuz müdahale oluşturabilecek nitelikte idi.

CMK m.252/2’de, basit yargılama usulüne itiraz üzerine dosyanın genel hükümlere göre yeniden ele alınması öngörülmüştür. Bu nedenle; basit yargılama usulü uyarınca yargılama yapıp önceden beraat veya mahkumiyet yönünde hüküm kurmuş, yani bir bakıma ihsas-ı reyde bulunmuş hakimin genel hükümlere göre yapacağı yargılamada objektif bir biçimde karar vermesi mantıklı olmayacaktır. Bir başka ifadeyle; önceki kararı vererek aynı dosyaya ilişkin görüşünü beyan eden hakimin, ilk kararının tesiri altında kalmadan yargılama yapması mümkün olmayacaktır.

Tüm bu nedenlerle; basit yargılama usulüne itiraz halinde genel hükümlere göre yargılamayı yeni baştan yapacak hakimin, basit yargılama usulüne göre yargılamayı yapıp beraat veya mahkumiyet yönünde hüküm vererek önceden dosyaya ilişkin görüşünü açıkça ortaya koyan hakimden farklı bir hakim olması amacıyla CMK m.252/2’ye getirilen düzenlemenin, hakim tarafsızlığı ve adil/dürüst yargılanma hakkı bakımından hukuken isabetli olduğunu, bu şekilde uygulamaya devam edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Cem Serdar

(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)