Basın ve Yayım Faaliyetleri ile İlgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi

Abone Ol

Kanunların ve yönetmeliklerin tatbikinde yol göstermek, bir konuyu aydınlatmak, bir hususa dikkat çekmek gibi amaçlarla ilgili yerlere ve ilgililere gönderilen yazı olarak tanımlanan “genelge” Anayasanın iki yerinde geçmektedir: Anayasa m.138/2 ve m.159/9. Normlar hiyerarşisinin en altında yer alan genelge dayanağını kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile buna göre çıkarılan yönetmelikten almak zorundadır.

Anayasanın 133. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ile kurulan, tüm üyelerini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin seçtiği Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK); radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek amacıyla idari ve mali özerkliğe sahip, tarafsız bir kamu tüzel kişisi niteliğinde faaliyet gösteren 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinde öngörülmüş yayın hizmeti ilkelerine göre düzenleme ve denetleme görevinden kaynaklanan yetkisi ile mevzuatta kendisine verilen diğer görev ve yetkileri kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirip kullanır.

Yayın hizmeti ilkelerinin ne olduğu 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinde sayılmış olup, RTÜK bu yayın hizmeti ilkelerine göre radyo ve televizyon faaliyetlerini denetlemekle görevli ve yükümlüdür. 6112 sayılı Kanunun 34. maddesi ile kurulan RTÜK, görev ve yetkileri ile ilgili kimseden emir ve talimat almaz. 6112 sayılı Kanunun 34. maddesinin 4. fıkrasında; RTÜK’ün, hükümetle olan ilişkilerini, Cumhurbaşkanı veya görevlendireceği Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan vasıtasıyla yürüteceği belirtilmiştir. İlişkilerin yürütülmesi, RTÜK’e emir ve talimat verileceği anlamına gelmez.

29 Ocak 2022 tarihli Basın ve Yayım Faaliyetleri konulu ve 2022/1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin 3. fıkrasında yer alan ve 4 başlıkta sıralanan içerik okunduğunda, bunların Genelge ile RTÜK’e verilen emir ve talimatlar olduğu görülmektedir. Genelgenin son kısmında yer alan “tüm kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli hassasiyetin gösterilmesi, yöneticiler tarafından sürecin titizlikle takibinin yapılması ve gereğini önemle rica ederim” ibaresinin emir ve talimat içerdiği, RTÜK’ün denetleyeceği yayın hizmeti ilkelerinin 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinde bulunduğu, bu konunun kanun koyucu olan TBMM tarafından düzenlendiği, RTÜK üyelerini de seçen TBMM’nin, yayın hizmeti ilkelerini denetlemekte RTÜK’ü görevli ve yetkili kıldığı görülmektedir.

Genelgede ifade edilen konular; niteliği itibariyle meşru amaca sahip olduğu düşünülse bile, konu ile ilgili Anayasa ve 6112 sayılı Kanun hükümlerinin açık olduğu, Genelgenin Kanunun yerine geçemeyeceği ve 6112 sayılı Kanunun 34. maddesinin 4. fıkrasının da Cumhurbaşkanına RTÜK’e emir ve talimat verme yetkisinin tanınmadığı açıktır.

Her ne kadar Genelge içeriğinde RTÜK’ten bahsedilmese de, Genelgenin muhtelif yerlerinde görsel basın ve yayım faaliyetleri ile televizyon programlarından bahsedildiği, bu sebeple, Genelgenin ve Genelgede geçen emir ve talimatların muhatabının RTÜK olduğunun anlaşıldığı söylenebilecektir.

Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen Anayasa m.104’ün, Genelgenin 2. paragrafında gösterilen emir ve talimatların hukuki dayanağı olamayacağı, çünkü 104. maddenin 2. fıkrasında yer alan Cumhurbaşkanının Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin edeceğine dair hükmün genel nitelik taşımasının yanında, 6112 sayılı Kanunla kurulan, bu kanunda görev ve yetkileri tanımlanan özerk, bağımsız ve tarafsız RTÜK’e emir ve talimat verileceği anlamına gelmeyeceği, zaten RTÜK’ün Kanundan kaynaklanan yetkilerini kullanmak zorunda olduğu, Genelgenin 3. fıkrasında yer alan “ivedilikle adımlar atılacak”, “aile ve çocuk dostu yapımlar teşvik edilecek”, “müeyyidelerin gereği yerine getirilecek” ve “tüm tedbirler gecikmeksizin alınacaktır” ibarelerini içeren hükümler çıkarıldığı takdirde, Genelgenin fonksiyonuna ve amacına uygun olacağında bir tereddüt bulunmadığı, ancak bu hali ile Genelgenin Anayasaya ve 6112 sayılı Kanuna aykırı olduğu değerlendirilmektedir.

Aksi halde; Anayasanın “Devletin temel amaç ve görevleri” başlıklı 5. maddesinden hareketle, Devletin başı olan Cumhurbaşkanının tüm bu temel amaç ve görevler konusunda Anayasada ve kanunlarda hüküm olup olmadığına bakmaksızın, doğrudan tüm idarelere emir ve talimat verebileceğinin anlaşılacağı, bunun ise ayrı bir tüzel kişiliği bulunan kamu kurumlarının ve görevlerini bağımsız şekilde yürütmesi gereken düzenleyici ve denetleyici kurumların özerkliğine ve tarafsızlığına aykırı olacağı, Merkezi İdarenin bu idareler üzerinde ancak idari vesayet yetkisini kullanabileceği, bunun için açık yasal dayanak bulunması gerektiği, Merkezi İdarenin kamu kurumlarına, düzenleyici ve denetleyici kurumlara hiyerarşik denetimin bir özelliği olan emir ve talimat vermesinin Anayasaya göre mümkün olmadığı tereddütsüzdür.

Devlet tüzel kişiliği dışında ayrı bir tüzel kişiliğe sahip idarelerin kurulmasının sebeplerinden birisi de, bu idari makamlarının bağımsız karar alabilmelerini sağlamaktır. Bu nedenle; aynı tüzel kişilik içinde kullanılabilen ve hiyerarşik ilişkinin bir parçası olan, emir ve talimat yetkisinin RTÜK gibi ayrı bir tüzel kişiliğe sahip, üstelik yürüttüğü görev gereği bağımsızlık düzeyi yüksek olması gereken bir idare üzerinde kullanılmasının hukuka uygun olmadığı anlaşılmaktadır.